1-
|
1940
Rize’de, Mevlâ, bir evlat bahş etmekteydi
Baba İsmail Kahraman vatan borcu askerdeydi
Târihler ‘İkinci Cihan Harbi’ni
göstermekteydi
‘Harbe giden belki gelemez!’ halkın söylemiydi
|
2-
|
‘Şehîd
olur gelmez’ isim olunurdu tevdî
İsmail
ismi tekerrür etsin el-ân
mütemâdî
Hakîkaten
bu isim değil mi? Muhammedî
İsmini
muştuladı annesi, herkese münâdî
Hem
de ata ismi ‘İsmail Kahraman’ ebedî
|
3-
|
Okul
çağı gelince, Karabük’ü, bilmişti
İlk-Orta
öğrenimi, başarıyla geçmişti
Gelecek
planları tâ şimdiden çizmişti
Arkadaş,
yârân hemhâl olup pişmişti
|
4-
|
Evvelâ
annemize, demet-demet, yâdımız var
Cemâlüllâh
görsün diye, için-için duâmız var
Hadîce
ve evlâdına, sıra-sıra, medhâmız
var
İslâmî
emâneti, doğru-doğru, ebrârımız
var
|
5-
|
Sen
gülersen, gül açılır kışlar bile, yaz olur
Sen
ağlarsan, çöller bile, dere-dere, naz olur
Sohbetlerin,
güzel sesin, aranır da, haz olur
Böyle
civan-merd, hangi anaya imtiyâz
olur
|
6-
|
‘Kura-i
Seb’a’yâ, hasbihâl niyetiyle inerdi
‘Harmanın
Düzü’nü aliyyül-a'lâ
severdi
‘Suda,
Öküz Yatağı’ hayâlini hep süslerdi
‘Tulumpınar
Köyü’ne oh! Vatanım derdi
|
7-
|
İkizdere
hasretini mütemâdiyen çok çekiyor
Târih
‘İkizdere’ ismini ‘Kura-i Seb’a’ biliyor
Bu
isim ‘Yedi Pâre Köy’ mânâsına geliyor
Şeref-i
sohbetinde bunu dâim va’z ediyor
|
8-
|
Sorarsan
O’na bu memleketini severmisin?
Yüzüne
bakar, der ki: Özlemimi bilmezmisin?
Ağacında,
taşında, göz izlerim görmezmisin?
Geçmiş
hâtırâlarımı, birlikte yâd edermisin?
|
9-
|
Merhûm
ata Kahraman’ın, fiilleri anlatılır
Fakir,
fukarâ hakları her yıl bir-bir sayılır
Şehr-i
Ramazân’da kumanyalar dağıtılır
Baba
yolu doğrudur Kahraman’ca inanılır
|
10-
|
Babasının
beyânı: ‘Ayağın karada bulunsun
Belki
bâzen köye gitme arzusunda olursun
Arzu
da ne ki? Belki pek iştiyâklı olmuşsun
Araya
sular girmesin!’ hâlimize hamdolsun
|
11-
|
1944’te
Karabük’e taşındı, âilesi eşliğinde
Okuluna
gidiyordu Demir Çelik Lisesi’nde
1958’de
sevinçliydi İstanbul’a geldiğinde
Berdevâm
eyledi, Haydarpaşa Lisesi’nde
|
12-
|
Merhûm
baba Kahraman ticâretle hâl-hatır
Kahraman’ın
ifâdesi; asıl mesleğini anlatır
Mesâliki
binâ emîni, yap-sat işini
başlatır
“İşçi teri kurumadan
ecrin öde” hatırlatır
|
13-
|
Haydarpaşa
Lisesi’nde öğrenimini bitirecek
Gönlünde
hep gizli olan, Tıbbiye’ye girecek
Hâsıl
olmazsa bakalım, nasîb ne getirecek?
Bir
ân fevrî
olarak Molla Harun’a gidecek
|
14-
|
Kıymettâr
hoca Harun, Tulumpınar’da
gizem
Süâl
eyledi; efendi, eğitimde nasıl aceb dizem
Hoca
cevâben dedi, ‘Hukûkiyyât’,
pek elzem
“Bi-Ehkemi’l-Hâkimîn” daha ötesin bilmezem
|
15-
|
Değil
mi? O en güzel hükümleri bahş eden
Adâletli
olup, hûş der dem
ve rakş
eden
Sevilir
ilâhî hükümleri, kalblerine nakş eden
Nâ-mütenâhî
Esmâ-i Şerîf,
bilinmez neden?
|
16-
|
Takdîr-i
İlâhî, üniversite puanının son hattı
Ba’dehû,
gönlüne Hukuk tahsîli şevki yattı
İstanbul
Üniversitesi’nde, dost yârân kattı
Hukuk
Fakültesine Kurb-u Huzûru
anlattı
|
17-
|
48’inci
Dönem MTTB’nin taç dönemi sayılır
MTTB,
‘Milli Türk Talebe Birliği’ diye açılır
Birlik’te
‘Genel Başkan’ kahramanlık saçılır
Bundan
böyle gençlikle ne destânlar yazılır
|
18-
|
Hukuk
ve hâkimliği koru, elzem asâleten
Hoş
meslek ki! Hakkını verirsen, ilâveten
Bundan
böyle şahsiyete eklendi nisbeten
‘Hâkim’
mahlası pek sevildi ki, hürmeten
|
19-
|
Hukuk
okudu, ama mesleğinin peşinde
Hep
ukde oldu yüreğine, olmadı akabinde
‘Hâkim’ diye anıldı, memleket yöresinde
Bu
da güzel bir şey, herkes onun peşinde
|
20-
|
Fakülteyi
bitirdi, iki dava aldı unutulmaz, biri
İspir’li
kalfanın, Arnavut’tu soyadı, şâz
biri
Yanlışı
düzelten, adâletli Kahraman hâz
biri
‘Kahraman’
soy isimle mesûd, mümtâz
biri
|
21-
|
Âilesi,
avukatlık mesleğinin, îfâsını istemez
İnanışta;
vebâl vardır bu iş hiç denenemez
Öyle
büyük vebâl ki, hiçbir şeye benzemez
İnsanın
fıtrî hâli, haset ile diğerini çekemez
|
22-
|
Rüştü
ağabey, 18 arkadaş, hâfızlığı yayarlardı
Hıfz-ı
Ku’ân talebeleri bir-bir nöbete akarlardı
‘Hafızlık’ yasaklanmış, her muhitte ararlardı
Jandarmalar
geldi mi? köşe bucak kaçarlardı
|
23-
|
Zorlanıyor
necib millet, dindârlıktan çıksın diye
Ezân,
Kur’ân yasaklandı, dinsizler çoğalsın diye
Ecnebîlik
aşılıyorlar vâh! Ahlâksızlık, artsın diye
Sünnet-i
Seniyye’den ümmet, gençlik, kaçsın diye
|
24-
|
1932’de,
Ezân ve Kur’ân, Türkçe okunuldu
“Felâh=Kurtuluş” denilerek, me’âl konuldu
Cum’â
Hutbeleri ile âh! Yüreklere dokunuldu
Terâvîh
ile 5 vakit namaz, ağaç gibi yonuldu
|
25-
|
Yeraltı
câmiide hâfız, Cuma Namazı kıldırır
Âyetlerin
türkçesiyle asıl mânâlara saldırır
Tahıyyât’a
oturuldu fi’l-hâl
selâm ile ayırır
Sağa-sola
‘Esenlikler dilerim’ diyerek bağırır
|
26-
|
Kalmamış
ne müezzin ne cemaat arkasında
Dînini,
inancını îfâ etmek ne zormuş aslında
‘Gökten indirilmiş din!’
dediler, zamânında
Pozitivizm
diye aşılanan, dinsizliktir aslında
|
27-
|
Baba
Kahraman, Anne ve büsbütün çevre
Kavî,
muhkem Müslümanlık üzre, yekpâre
Aslâ
tâviz vermeyen muvahhıd
baş şecere
Âile
yetiştiriyor, Dîn-i Mübîn-i bilmek üzre
|
28-
|
1950
Demokrat Parti gâlib, müstesnâ geldi
Müslümanlar
uyandı, yeter artık gınâ geldi
Arapça
Ezân sesi, kulaklara pek âşinâ
geldi
Kahraman
halktan ahvâle hamd-ü senâ geldi
|
29-
|
Kahraman,
görev addeylemiş, dînimizi yayacak
Kurtaralım
gençliği, ne vahim! İ’tikâdı unutacak
Her
kesimi dâvetle çağırıyor, târihini anlatacak
Adem-i
itikâdı,
âhir nefeste kimler kurtaracak!
|
30-
|
1960’ta
askeri darbe, hâinlikler peşinde
‘Cebri gelmek’ lâzım, bu işler sâyesinde
1916
gençlik örgütü, ‘solcu kesim’ elinde
Sandığa
saygı yok, dernek lâzım vaktinde
|
31-
|
Cemiyet
ve dernekleri birleyin, mülhâk için
İşleri
düzeltelim, güzel işlensin, arınmak için
Hukuk Fakülte Talebe Cemiyeti, ferahnâk
için
‘Kahraman’ın
anıları biter mi hiç? el-Hakk için
|
32-
|
Zihninde
doktorluk, tercîh sırası, âh ediyor
‘Seneye
nasılsa tıbbiye olacak âgâh’, diyor
Olmadı,
tevekkül ‘bu kaderdir Allâh’, diyor
Arkadaşları;
‘avukat olacaksın siftâh’, diyor
|
33-
|
Ahbâb,
yârân, dostlarını; ahlâk üzre seçiyor
Vakıf,
birlik, talebe; büyük fâliyetlere geçiyor
‘Talebe
Cemiyeti Başkanlığı’ yemînini içiyor
İnsanların
ahvâllerine,
bir-bir değer biçiyor
|
34-
|
Mart
67, MTTB’ye Genel Başkan geliyor
Sovyetler;
putlarla sergi açmak istiyor
Lenin
büstü, dînimizle vahim çelişiyor
Gençlere
emir verip büstü kaldırın diyor
|
35-
|
Mukaddes
değerlere bağlı gençleri, hedefliyor
Gençlik
hareketleri meydanlarda ışkın veriyor
Genç
kanlar yenilenmiş ‘Şahlanış’la biliniyor
Bu
en zor dönemde Genel Başkanlığı üstleniyor
|
36-
|
Milli
Türk Talebe Birliği’ne fethi aşı eylemiş
Hak
hakîkat doğruluğu, âdetâ perçinlemiş
Ülkenin
her tarafında gençliği örgütlemiş
Meyveleri
elbet bir gün, toplanılır söylemiş
|
37-
|
Japon
konsolosu
bir yemek tertîb eylemiş
MTTB
Başkanı’nı gençliği temsîlen, eklemiş
Masalar
donatılmış misâfirler iyice yerleşmiş
Başkan
ile konsolos aynı masada birleşmiş
|
38-
|
Yemeklerin
içine çok çeşitli, içki meze eklenmiş
Başkan
garsonu çağırarak, bu içkiyi kaldır demiş
Yerine
hemencecik meyve suyunu irâd
et demiş
Konsolos
olaya şâhîd olmuş merâkını gizlememiş
|
39-
|
Kahraman’a
soruyor içki neden içmezsin?
Gönlünü
eğlendirip nefse hazzı vermezsin?
Neşelenip
eğlenerek âlem-lerde gezmezsin?
Gülüşümün
sebebini, ayırd edip sezmezsin?
|
40-
|
Dinle!
Konsolos bey, Müslüman’a harâm içki
Harâm
bile olmasa, beynindeki aklını alır içki
Vücûduna
girer ise, nefret, öfke saçar içki
Ahlâksızlık
diz boyunda, zînâya yol açar içki
Rasûl-Nebî
bidiriyor: “kötülüklerin anası içki”
|
41-
|
Mâdem
öyle reşit olan çocuğuna içirsene
Hayâtını
âilenle devâmlı içki ile geçirsene
Söylediğim
eylemleri yapa gel haydisene
Çocukların
al yanına içkiler ile eğlensene!
|
42-
|
Konsolos
dedi; çocuğuma aslâ veremem
Zararlıdır
evlâdıma içkiyi lâyık göremem
Ne
kadar içsem bile bu lâneti sevemem
Garsona
der önümde meyve suyu görem
|
43-
|
Milletimiz
öğüdünü, Peygamber (s.a.v.)’den almıştır
Kur’ân
ve Sünnete aykırı iş işleyen, dînini satmıştır
Örf
ve âdetleriniz uyuyor mu? İslâm için derhâtır
Akl-ı
selîm ile Dîne muhâlif değilse yapın demiştir
|
44-
|
Türk
Milleti olarak âileyi pek önemli sayarız
Evlâtlarımızı
evlendirirken meziyetler ararız
Hele
de kızlarımızı verirken dâmat için sorarız
İçki,
kumar, sigara alışkanlığı olanları bırakırız
|
45-
|
Başkanımızı
haklı buldu, o anda içki içmedi
Nasîhat
doğru olunca, fikir ağırca gelmedi
Başkan
ile anısı aklından, yıllarca gitmedi
Ölünce,
oğlu konsolos oldu vefâsını silmedi
|
46-
|
Yıllar
sonra oğul Türkiye’ye konsolos olunca
Sevinmişti
Türkiye’de, huzûr, refâh bulunca
Hâtıra
getirdi Başkan’a, örf âdetleri yolunca
Anne-baba
resmine baktı Başkan, dolukunca
|
47-
|
7
Eylül 1967 Öktem hezeyânlar kusuyor
Az
bir zaman sonra leşiyle tabut geliyor
Kahraman
Genel Başkan olayla ilgileniyor
Bu
dinsizin namazın aslâ kılmayın diyor
|
48-
|
Maltepe
câmîsinde cenâze omuzlandı
Alpartun
ve gürûhu orada hazırlandı
Müslümanlar
o sırada silâhla kovalandı
Millî
şef o gün orda 31 Mart mırıldandı
Kendine
kâr kalmadı yıllarca yuhalandı
|
49-
|
1968
Beyazıt’ta MTTB gösteri canlandırıyor
‘Komünizmi
Tel’in Mitingini’ taçlandırıyor
Kahraman
başkan, gençliği dâim uyandırıyor
Dîn
düşmanlarına, sopayı mertçe kaldırıyor
|
50-
|
Ağustos
1968 Beyazıt, coşkuyla canlandı
Başkan
Kahraman, kükredi heyecanlandı
Gençliğe
asırlık bir düstûr daha hazırlandı
‘Komünizme
dur’ diye, fermân yayınlandı
|
|
‘Gençlikte bir köprübaşı’, bizim için, mihenk taşı
Dünyâ-âhiret; denge taşı, muhabbetin, kilit taşı
Fukarânın ekmek-aşı, gençlere hem, yâkût taşı
Destânların satırbaşı, makâm-mevki köşe taşı
|
51-
|
Şubat
1969: Kalb-i Hakîkî
aşkla şevkle vuruyor
‘Bayrağa
Saygı Mitingi’ tertîb edilmiş duruyor
Eşkâli
moskof, öfkelerinden, dâimâ
kuduruyor
Komünistler;
‘Kanlı Pazar’ yaftasını
uyduruyor
|
52-
|
Ömrünü
Hakka hakîkâte temellice vakfeylemiş
Fâtih
Sultân Vakfiyesi’ni unutma diye söylemiş
‘Ayasofya’da Âyin’ hevesleri, tepelensin demiş
‘Ayasofya’da İlk Namazı’ dostlarıyla îfâ
eylemiş
|
53-
|
1960
ve 70’li yıllar MTTB şaha kalkar da kalkar
Komünizmle
mücâdele edenler artar da artar
Dâvâmız;
Kıbrıs için, mitingler hep katar-katar
Târih
böyle olayları, merdânece yazar da yazar
|
54-
|
Meydan
Gazetesinde Ömer Şahin, bildiriyor
‘Yeni
Akit’te Hüseyin Öztürk onu destekliyor
Serüvenli
hayâtının kesitleri, cesurca çiziliyor
İsmail
Kahraman’ın ef’âli nakış-nakış işleniyor
|
55-
|
Direklere
kızıl bayrak, hoyratça dikilmişti
Kızıl
bayrak inmiş, Türk Bayrağı çekilmişti
Olayları
peşi sıra Kıbrıs Mitingleri izlemişti
Yüce
Mevlâmız tarafından bâzıları sevilmişti
Ayasofya’daki
namaz Kahraman’a verilmişti
|
56-
|
MTTB
Okul oldu, gençliğe hayru’n-nâsı, öğretti
Tayyip
Erdoğan, gibi isimler buradaki asâletti
Gül,
Atalay, Dinçer, Coşkun, sâdece birer özetti
1969’da
Kahraman, MTTB’deki görevini devretti
|
57-
|
Zâlim
Rusya, ABD, Siyonist hep sömürü ediyor
Komünizmi,
Batı’yı, artık Müslümanlar seziyor
İslâm’ca
bir dünyâyı, Allâh bizlere emrediyor
Üç
kıta da, denizlerde, hükmü ifâ edin diyor
|
58-
|
O
zaman Papa 6. Paul Ayasofya’ya giriyor
Kahraman,
bu hâine, haddin bilecek diyor
Târihe
şanlı kalın bir çizgi, çizdikçe çiziyor?
‘Ayasofya Câmî’dir’ sesi, Sûr
misâli inliyor
|
59-
|
1967’de
Papa 6. Paul Türkiye’ye uğramış
Müze
olan Ayasofya’da duâ edip arınmış
Bilinmez,
kendince kime mesaj yollamış
MTTB
cevâbını, ‘Toplu Namaz’ ile
salmış
|
60-
|
Kahraman’ın
dilinden; arz edeyim olayı
Câmiî
oldu bize, dede mîrâsından dolayı
Orada
namaz kılacağız, çevirin fırdolayı
Dediğimizi
de yaptık var mı başka kolayı
|
61-
|
‘Hatice
Babacan’ adı, İlâhiyât’ta duyulur
Başörtüsü
yüzünden derslerinden kovulur
Gayri
dayanmaz yürek, hemen işe koyulur
Zâlimlerin
hasmıdır o, mazlumları savunur
|
62-
|
Liderlik
fıtrattandır,
böyle bilinmez mi?
Bu
işe karşı gelmek, derhâl gerekmez mi?
Âl-i
cenâb bu işler, baş-tâcı edilmez mi?
‘68 Gün eylem’, hippilere[44]
yetmez mi?
|
63-
|
İşçi
Partisi ‘Diriliş Mitingi’ o an
düzenlemiş
‘Diriliş değil, ölüm! Sakın
kanmayın’ demiş
Deli-kanlı
Alplere: ‘Hazır olun!’ diye seslemiş
‘Şahlanış Mitingi’ni hemencecik perçinlemiş
|
64-
|
Anadolu,
başıboş değil! Bilinsin alenen
Millet
fikir ve inançlarının sâhibi mânen
Komünizm
kahredilecek herkese îlânen
3
Mart ‘Şahlanış Mitingi’ örnek yakînen
|
65-
|
‘Şahlanış Mitingi’ yurda târih yazdırdı
Müslüman
gençleri böylece hızlandırdı
Habis
güçler güvensizliği hızlıca yaydırdı
Bulanıklığı
‘Fikri Îkâz’[45] ittifâkla kaldırdı
|
66-
|
İş
hayâtı, ‘Halil İbrâhim’ bereketini saçıyor
Sanâyî,
ticâret, alış-veriş helâl yola kayıyor
Çalışma
Bakanlığı çok âcil müşâvirini arıyor
Kahraman,
cihetü’l-vahdet[46] için atanıyor
|
67-
|
Târih
1974 şanlı asker târihimize nakışları çiziyor
Necmettin
Erbakan, ‘Kıbrıs’ı alın’ emrini
veriyor
Dünyâ
artık bilmeli ki, zâlimler hesâba çekiliyor
‘Kıbrıs Barış Harekâtını’
Semih Paşa
yönetiyor
|
68-
|
Kahpe
Yunan Kıbrıs’a askerlerini çıkardı
Kahraman
duramaz ki, çâre hemen îmardı
1969’da
târih sayfaları, dünyâya bir ayardı
Vatan
âşığı gençliğin kanı, deli-deli akardı
|
69-
|
Merdâne
işleriyle ‘Kahraman’ adam vardı
Yunanı
kahredecek, er varmı? Diye sorardı
‘Kıbrıs Harp
Gönüllüleri Öncüleri’ koşardı
‘160 Gönüllü Genci’, Yunan sınırına çıkardı
|
70-
|
Abdullah
Gül! ‘MTTB kurul üyesi’, yol oldu
Erdoğan
‘MTTB Tesisler müdürü’, rol oldu
74’te
Kahraman, Bakan danışmanı, ekol oldu
Âdilce
çalışınca, güzel son; bereket bol doldu
|
71-
|
Millî
Nizam Partisi’nin çalışmalarına atandı
Milli
Selâmet Partisi’nden Rize’ye aday; candı
Şimdilik
olmadı fitne körükleri yandıkça yandı
1977
seçimlerinde; Rizelinin basîreti, bağlandı
|
72-
|
‘Birlik Vakfı heyeti’ birliğine başkan arıyor
Kahraman,
yıldızlar gibi zâhiren parıldıyor
Şanlı
‘Vakıf Adamı’, ‘Birlik Vakfına’ bakıyor
Muhtâcların
gözünde sevinç ışıkları yanıyor
|
73-
|
Önce
yenge ölümü, hazır değil gibiydi
Annesini
kaybetti, canı yanmış kişiydi
Babasının
vefâtı, musîbetin ilk şekliydi
Ağabeyi
ölünce, ıssızlık paltosu giydi
“Hüzün Yılı”
yarasına çâre olmuş biriydi
|
74-
|
Her
işimize başlarken; söyleriz biz, Bismillâh
Dilimizin
zikridir her dâim, Lâ İlâhe İllellâh
Kötülüklerin
def’i için söyleriz, Hasbüne’l-lâh
Cenâzemiz
olur ise gideriz O’na, İnnâ Lillâh
Cümle
ölmüş ceddimize dileriz Rahmetüllâh
|
75-
|
Hazreti
Muhammed’i hayatta örnek aldı
Kur’ân
Sünnet’i bilir, daha geri ne kaldı?
İnsanlığa
hayatta birçok ibretler saldı
Ölümler
peş-peşe, gönlü dertlere daldı
|
76-
|
29
Mayıs 1985’te faâliyete, başladı
İslâm’ın
rûhunu, hep birlikte taçladı
Karşı
gelen herkesin, ümîdini haşladı
İhtiyaç
sâhiplerini yardımıyla kolladı
|
77-
|
Mayıs
1985’te, ‘Heyet Başkanı’ seçildi
Aralık
1994’de, başka bir vakıf, açıldı
‘Gönüllü Teşekküller
Vakfı’ na geçildi
Üyeliği
yapıldı, başkanlık kaftanı biçildi
|
78-
|
Gece-gündüz
demeden dâimâ çalışıyor
2009’da
‘Vakıf İnsan’ ödülünü alıyor
Heyecânı,
dem be dem iştiyâkla artıyor
Nice-nice
hizmetlere tâlib oldu, başlıyor
|
79-
|
‘Türkiye
Milli Kültür Vakfı’ na minnettârız
Hiç
durmadan leyl ü nehâr çalışır-çabalarız
‘Fahrî
Doktor’ luk aldı, övgü bilemez nâçârız
‘Yalova
Üniversitesi’ne, teşekkürü yazarız
|
80-
|
‘Ticâret
Üniversitesi’, heyet üyeliği geldi çattı
‘İlim
Yayma Vakfı’nın gücüne hep güç kattı
‘Mütevelli
Heyeti’nde noksanlıkları kapattı
‘İlim
Yayma Cemiyetin’de istişâre başlattı
|
81-
|
Bi-hamdillâh
ki istişâreleri
hoş gösterdi, Hâlık
Her
ne söz söylediyse kabullenildi, çünkü sâdık
‘İş
Dünyâsı Vakfı’nın Kurul Üyeliği’ne en lâyık
Sonunda
bu da oldu, iş dünyâsında dâimâ hâzık[53]
|
82-
|
1995-99
Milletvekilliği seçimleri yaşanır
Refah
Partisinden aday-adaylığı açıklanır
20-21.
Dönemler Milletvekilliği, hak tanır[54]
‘Grup
Başkan Vekili’, kim olacak yoklanır
Görevi
teslim alır, kollar sıvanır başlanır
|
83-
|
‘Anayasa
Komisyonu’ nda olayları izliyor
‘Milli
Eğitimi’ her zaman çok gözetliyor
‘Gençlik
ve Spor Komisyonu’ ha-ha bitiyor
Gelerek,
her âdeme, kıyâma kalkın diyor
|
84-
|
Üstümüzden
geçen boran[55] ve kış, yaz oldu
Kuşların
feryâdı koca bir çığlık iken ûd oldu
Kasırgalar,
seherde esen sabâ, rüzgârı oldu
Bakın!
Kahraman, kültürümüze ‘Bakan’ oldu
|
85-
|
Rize’ye,
‘Kültür Merkezi’ lâzım diye temel attı[56]
Vefâ
gösterdi, ‘Kültür Merkezi’ ne imzâsın attı
Erdoğan,
açılış yaparak Rize’mize sevinç kattı
‘İsmail Kahraman Kültür
Merkezi’ dedi, başlattı
Tayyip
Erdoğan, jestini yaparak, ismini yaşattı
|
86-
|
Herkes
haddini bilecek, kuru-sıkı sallamak yok
O’nunla
kimse atışamaz; fitneleri ballamak yok
Medyalarda
kükreyip te; milleti kodlamak yok
Bakanlığa
adam geldi; riyâ, yalan, atmak yok
|
87-
|
Merhum
Necmettin Erbakan, millet için çalışır
1996-1997’de
millet, milli kültürüyle tanışır
Refah-Yol
Hükümeti’ne, fitne fücur, karışır
Kültür
Bakanı, Kahraman’la, medya tv, atışır
|
88-
|
15
Temmuz 1996 geziniyordu, kara-kara
Taksim’in
göbeğine bakıyordu hep, ara-ara
Yüreği
cızz etti, geçti topluluğu yara-yara
Câmî
nerede diye? Haykırıyor! Nâra-nâra
|
89-
|
Bu
güç sorumluluğun, birçok yönünü bilir
İsmail
Kahraman, İstanbul’da pek sevilir
Ne
güzel söylemiş, böyle dosta güvenilir
‘İnşallâh
Taksim bu me’âyibden[57]
giderilir’
|
90-
|
‘Taksim
Gezisi Camî-i İzni’ çıkarılsın erken
İşlemlerde
her mâniler
giderilsin derken
Bütün
çalışanlarımı istiyorum çok üretken
Aramızda
mevcûd imiş hafiyyeten
akdiken
|
91-
|
Bakanın
her karârına, karşıt fikirler eklemiş!
1997
Ocak karar günü Eyice kabâih
işlemiş!
Şımarık
çocuk Semavi Eyice yolda gitmemiş!
Kahraman
Bakan işte kapı ‘Yallâh’ git demiş
|
92-
|
Sonunda
öyle ilerlemiş ki cümleye âşikâr
Mahkemelik
olmuş, hüküm fazla cüretkâr
Temyîz
safhasında, Yargıtay pek azimkâr
Semavi
üç, Bakanımız beş milyar, garazkâr[61]
|
93-
|
Tazminat
tasdîki;[62] beş
milyar haciz, fiil ender
Semavi
denen mahlûk bu işten etmez heder
Dört
taksit maaş kesintisi, görevlidir derbeder[63]
‘Hakkım kadar harâm
olsun!’ der, bedduâ eder[64]
|
94-
|
‘Sanat için sanat’ söylemine, meydan
okur
‘Sanat halk içindir’ bil, fermânını duyurur
Dâvâdan el çekmek yok, ilmekler
dokunur
Kültür yobazlarının ölüm salâları,
okunur
|
|
95-
|
Sözde
sanatçı imiş, cazcı-popçu gürûhlar
Başka
fikirleri beğenmez, akılsız mecrûhlar[65]
Yabancı
kültürüne tapıyor bu, dalkavuklar
İşte
bütün bunları, İslâm Dini mekrûh kılar
|
96-
|
Yavuz
Sultan Selim Han, Mısır’a sefer eyledi
Allâh
ve Rasûlü’nden başka, büyük bilmedi
Allâh
ve Rasûl aşkı, âzây-ı bedenini[66] süsledi
Kisve-i
Rasûl, aşk od-unu[67] birazcık örseledi[68]
|
97-
|
‘Emânât-ı
Mübâreke’ şeref versin bize ebedi
Hayrân-ı
Rasûl olanların yaralarını merhemledi
Ziyârette
akıl almaz izdihâm, kimseleri üzmedi
Rasûl-ü
Kibriyâ’ya salât ve selâm verelim ivedi
|
98-
|
Yavuz
Sultan Selim, Mısır seferini güzelleştirir
Berâberinde,
mübârek Hırka-i Saâdet’i getirir
Yanında
‘Makâm Odası’ na edeblice yerleştirir
Hâfızlarla;
24 saat Ku’ân Kıraati’ni, birleştirir
|
99-
|
Yavuz
Sultan Selim teslim alır Hilâfeti
Topkapı
Sarayı’nda kutsalın emâneti
İbtidâî[69]
Kıraat-i Kur’ân, ilim ve öğreti
Mevlâmız
an be ân gönderir bereketi
|
100-
|
Hırka-i
Saadet’te gümüş sanduka ile ıttılâ[70]
Altın
çekmece anahtarı pâdişâha bırakıla
Yavuz
Selim Han’a tevdî edilir bilâ-fâsıla[71]
Hâlife
Abdülmecid bu an’aneyi devâm kıla
|
101-
|
Pâdişâh
kilitleri açar, Hırka göze nûr saçar
Bütün
Hâzırûn bir-bir ellerin semâya açar
Pâdişâh
Kıraat için Kur’ân sayfaların açar
Hâfızlar,
Müezzinler Kur’ân-la neşe saçar
|
102-
|
Hafızlarla
fâsılasız, vecd[72] ile hatimler
indirilir
600
sahifelik, Mübîn Kur’ân bir günde bitirilir
Ertesi
gün tekrâr baştan, devr-ü devâm ettirilir
Yılın
günler adedince, Hakk’a niyâz gönderilir
|
103-
|
Yapılan
büyün âdetleri gençliğe, demek gerek
Ziyâret
var, Ramazan’nın 15’inde, emek gerek
Pâdişâh,
Vezir, Şeyhü’l-İslâm, ziyâret pek gerek
Bütün
devlet erkânını o belde de, görmek gerek
|
104-
|
Yeryüzünde
emsâli yok böyle güzel uygulama
Hak’tan
bize müeyyed,
nedir bu sorgulama
Ziyâret
et hatırla, tâhir târihi, pişmiş aşı sulama
Her
kim menfî davranırsa, sakın ola doğrulama
|
105-
|
Saray-ı
Hümâyûn’a[74] âr,
hayâ, aşk inşâ geldi
Can,
‘Hırka-i Saâdet Dâiresi’[75] cûşa[76]
geldi
Adl-i
âdil,[77]
Kelâm-ü Kadîm’e, temâşâ[78]
geldi
İştiyâk-ı
Rasûlüllâh, gönüllerde coşa geldi
|
106-
|
1518
ile 1924 arası ihtişâmı bilmek için yazıldı
Asırlardır
mülk ü milletin selâmeti için[79] bakıldı
Bu
güzîde ef’âl sâdece Rızâ-i Rahmân için yapıldı
Âlem-i
İslâm bilsin ki! Sırf Rızâüllâh için anıldı
|
107-
|
Geliyordu
bu âdet 3 Mart 1924 günü âşikâr
Allâh’ın
sesi niçin susar! Sâde bir garazkâr[80]
Akıllar
tutuluyor, ne kadar vahim bir hîlekâr
Sebep
olanlara bedduâlarımız, akar da akar
|
108-
|
Zû’l-Celâl’in
Kahhâr ismi, hep onlarla olsun!
Kabirleri,
Nâr-ı Cehennem’in ateşiyle dolsun!
Güneş
yüzü görmesinler! Nesilleri kurusun!
Zebânîler,
yılan-çıyan, onların bekçisi olsun!
|
109-
|
Âkif’in;
‘Koca-karı ile Ömer’ şiirini
okuyun
Keşke
tevbe etseydiniz, olaydınız mahzûn
‘Kahretsin an-karîb
Allâh!’,[81]
âhımızı duyun
Bakın,
‘Râyet-i ikbâliniz ser-nigûn[82]
olsun...’
Onlar;
‘belâsını’ dâreyn de ‘isterim bulsun!’
|
110-
|
Bu
güzide âdetimiz geceleri susturuluyor
Filiz
Çağman müdür, hezeyanlar kusuyor
Geceler
sanki hazîn,[83] CD hiç hoş olmuyor
Müsteşar
Mustafa -Müslim- İsen, ne oluyor?
|
111-
|
Bu
âdât-ı seyyi-e, dileriz ki, inkıtâ bulsun
Kelâm-ü
Kadîm dem-be-dem
okunulsun
Yıl
1996, bakanlığa şân ile şeref konulsun
İnsicâmı
ihyâ eden ‘Kahraman’
duyurulsun
Bakanımız,
gönlündekini Mevlâ’dan bulsun
|
112-
|
İsmail
Kahraman; behemehâl
karâr aldırdı
Karârı
geri çek! Diyerek herkes ona saldırdı
Boşuna
heveslerdi, bütün tabuları
yıktırdı
Ku’ân-ı
leyl-ü nehâr
kıraat etmeye çağırdı
Kârîler,
Ku’ân-ı Kerîm’i okuyarak haykırdı
|
113-
|
Emânetler
Has-Oda’da, kârîler orada okurmuş
Kıraat;
40 Hâfız nöbetleşe âdet olmuş oturmuş
Saraydan
Furkân’ı çalmaya hırsızlar pusu kurmuş
Kıraat
mekânı mübâdele
ile arz-hânede durmuş
|
114-
|
Gönüller
âsûde
erer, gûş-etmekle
Kur’ânları
Mevlâm
unutur mu? Sevgisi için hayâl kuranları
Müte’accib
Arab turisti ile nice bağrı yananları
Arab
kardeş yâd eyledi, Allâh Rasûlü ve yâranları
|
115-
|
Kültür
bakanlığı dönemi İslâm ile aracımız
Bir-bir
yaptığı icraatlar ile mâneviyât ilâcımız
Kutsal
Emânetler değil mi bizim baş tâcımız
24
saat Kur’ân, aks-ı sadâ
memnûn ecdâdımız
|
116-
|
Senin
için Duâlarımız sağnak-sağnak yağıyor
Kelâmüllâh
için gözyaşları, oluk-oluk akıyor
“Ateş yakmaz o giryânı”,
Nebî Mâh
açıklıyor
Akan
gözyaşlarından,
sana ecr-ü cezîl ayrılıyor
|
117-
|
Ne
dilek diler isen, hemencecik karîn
olsun
Vakıf
adamı, iştiyâkı ilâ nihâyet senin olsun
Ana
ata ecdâdına, deverânla, Yâ-Sîn dolsun
Duâ-yı
İhlâsiye mütemâdiyen tu-ra
olsun
|
118-
|
“Râzıyım Rabbim” deyip, tevekkülde haklısın sen
Taltîf-i
Rahmân’a er, çeşm-i dîllerde
saklısın sen
Dâreyndeki
ni’metleri her hâlükârda, bulasın sen
Cemâlüllâh’a
Cennet’ten temâşâ ile bakasın sen
Hubb-ü
zannımıza erdin, Ey İsmail KAHRAMAN sen
|
119-
|
Yahya
Kemal dostuyla Hırka-i Saâdet Dâiresinde
Yaklaşır
‘Revan Köşküne’ o günkü ziyâretinde
Hissiyâtı
urûc etti, âheng-i
esvât-ı işittiğinde
Sırlar
dökmüştü kalemiyle mürekkebin eşliğinde
|
120-
|
30
Mart 1922’de, Tevhid-i Efkâr
ile basın yayının sesi
‘Devletin
iki mânevî temeli vardır’ dedi, Yahyâ’nın sesi
‘Biri;
Fatih’in Ayasofya’da okuttuğu şanlı Ezân-ın sesi
Sâir;
Yavuz’un Sarayda okuttuğu Kerîm Kur’ân-ın sesi’
|
121-
|
Eskişehir’in,
Afyon Karahisar’ın âhengi celâleti
Kars’ın
genç askeri unutma bu iki güzel salâbeti
Döğüştünüz!
Biliniz, mâneviyât için âlî cesâreti
Bayrak
gönderler de, dinmez Hakk için metâneti
|
122-
|
Kültür
Bakanlığı’nda kadın memur sayısı 650’lerdi
Bir
gazete, sözde ‘Kadın düşmanı Bakan’ı irdeledi
Haber
yapmış sahtekâr, 850 kadının işine son verdi
Kahraman
bakanımız olaya hiç durmadan el verdi
|
123-
|
850
ile 650 rakamları gerçeği âşikâr kılıyordu
Yalancı
kadın muhabire, bir-iki soru soruyordu
Şikâyet
edeceğim diye, kalbine korku salıyordu
Yazık
ki arsız, köşe-bucak cevapsız kaçıyordu
|
124-
|
Bayan,
‘Şikâyet nereye olacak evleviyet?’ dedi
‘Basın
şeref divânı mı, hangisine?’ açık et dedi
‘Yoksa
mahkeme mi? Bana et merhamet’ dedi
Bakan; ‘Mahkeme-i
Kübrâ’da
basîret’
dedi
|
125-
|
Bakanımız
Kahraman, birçok meyveler verdi
O
yorucu geçen günler, ömrüne değer verdi
Kadir
Topbaş’a gel dedi, başka bir görev verdi
Vefakârlığı
bırakma ha! Âdil ol aman ders, verdi
|
126-
|
Bodrum
Şapel, Trabzon Ayasofya, Kayseri
Etnografya
müzeleri, gözüküyor şâh-eseri
İlerde
elzem olur, temiz bekletin bu yerleri
Arz
bizlere Mescîd imiş, tüm katre-i gevheri[109]
|
127-
|
Kültür
merkezlerinde, eğlenirler sapkınca
Yetim
hakkı gözetmez, savururlar çılgınca
Dingil,
Çiçek Dilligil, orta yerde hırçınca
İçkiye
‘ikrâm’ dedi, müstehâna
hayınca
|
128-
|
Kâinâtı
yaratan: “İsrâf etmeyiniz!”
buyurdu
İlke;
‘Zarârın Telâfisi’ dil-dâdelere onurdu
Bir
senede, arzu-yu tenzîh-i hakîkati
kurdu
Kültür
Bakanlığı imdi Kahraman’la meşhûrdu
|
129-
|
Doksanlı
yıllarda, Refâh ile mesrûr olduk
Derken
üzerimizde, belây-ı nâgâh
bulduk
Lâşenin
adına; ‘Post Modern Darbe’ koyduk
Bak,
aynı elemde bile millî kültüre
doyduk
|
130-
|
Belirtilen
ölçüleri hakk terâzisiyle tartın diyor
Mîzân-ı
Ekber’i,
Neş’et-i Uhrâ’yı
yâd ediyor
Eğer
doğru dürüst ise, el-Hâkk tamamdır diyor
Asrımızın
ekber girdâbı ‘YALAN’ı, aslâ sevmiyor
|
131-
|
Yeniden,
târih için, cem’ olundu
hânesinde
Kurulsun
artık ‘Adâlet’, Hakk’ın terâzisinde
Ve
‘Kalkınma’ elzem oldu ismi var partisinde
Kurtulsun
bu aziz millet, vefâ bulsun enîsinde
|
132-
|
Mahâl;
Ankara OR-AN, Kahraman’ın beytinde
Çalışmak
için altı isim, partiyi kuran heyetinde
Erdoğan,
Gül, Arınç, Aksu ve Şener refâkatinde
Kahraman’a
teklif; razıyız senin muvâfakatinde
‘Prensip
gereği görevim yok’, bu gonca zeminde
|
133-
|
AK-PARTİ’nin
ismini, Erbakan’a önerdi
Fazîletin
yerine, AK-PARTİ olsun derdi
Çabalar
sonuçsuz, Erbakan tavır serdi
2002’de,
aktif siyâsete, cüz’î ara verdi
|
134-
|
Parti
kuruldu şahâne ama acâib-i şânı olsun
Erdoğan
dedi; ‘Yeniden Atılım Partisi’ olsun
Kahraman;
‘Yeniden Atılım, var’ bilgin olsun
Murâdım
odur ki ismi, ‘AK-PARTİ’ koyulsun
|
135-
|
‘Rize’nin
Yüzü’ nâm eserde, haber verildi
Tayyip
Bey ‘YAP’ dedi, ismi halkça serildi
‘Adâlet
ve Kalkınma’ adı halk içinde sevildi
Netîce
AK-PARTİ nâm, Kahraman’ca verildi
|
136-
|
Târih:
20 Aralık 2011 Kahraman başkan
Değerli
yedi şahıs Kahraman’la çalışkan
Konu;
Anayasa taslağı, sunulmuş imkân
Meclis
komisyonunda hazır olunca mekân
|
137-
|
Arz
olundu Meclise ‘Anayasa Metni’ açıklanarak
Laiklikle
ilgili görüşler bir-bir açığa çıkarılarak
‘Düşünce
hürriyetine pranga vurma aracı olarak’
Laikliğin
yeri yok taslağımızda, hakkımız olarak
|
138-
|
Birlik
Vakfı komisyona ‘Başkanlık gelsin’ dedi
Yürütme
yetkisi; ‘Devlet Başkanı’nındır, dedi
‘Devlet
Başkanı’ yetkisi, sorumsuzdur, dedi
Egemenlik
Hakkındır, halka bağımsızlık, dedi
|
139-
|
Milletvekili
yemîn metni önümüzde ‘ur’ durur
Yıl
2012 yemîn metin şeklini dînimize uydurur
Herkes
inandığı kitâba yemîn yapsın! duyrulur
Laik,
ilke, inkılâp ne ola ki? Soruları kondurur
İslâm’a
karşı her metni necâsetten soyundurur
|
140-
|
Nâ-mümkün laik olamaz, kalbe dolmuş ise îmân
Emrine deriz âmennâ, önümüzde ya! Hz. Kur’ân
Laiklik illetiyle milletim, çekti de çekti buhrân
Rabbü’l-’Âlemîn seninledir, ey İsmail KAHRAMAN!
Bu dörtlük ‘Nazire’dir
|
141-
|
Türkiye’ye
bu sistemi, çok elzem görüyor
Bu
sistemle darbelerin, kor ateşi sönüyor
Türkiye’nin
Başkanlık’la, istikrârı sürüyor
İstikrâra
kardeş olan, gelişimle büyüyor
|
142-
|
Üsküdar
Belediye Başkanı Mustafa Kara, önerdi
Vefâmızı
birlikte göstermenin zamânı geliverdi
İHL
Sözlük, can fedâ hemen yapalım deyiverdi
‘Kahraman’a
Vefâ Gecesi ‘ni fevrî
olarak verdi
|
143-
|
19
Mayıs 2012, Târih ve kültür şehri Üsküdar
Dostluğunu
gösterir Kültür eski Bakanın arar
‘Gençlikte bir
köprübaşı’ başlığını kapak yapar
Pâyeler
pâyesi, Kahraman, şeref tâcın başa takar
|
144-
|
İnci
mercan sözlerini özleye-özlete, cûş eyledik
Veciz
mısralarını dikkatle dinleye-dinlete, geldik
‘Her inandığımızı yapamamışızdır’, dedi dimdik
‘Yaptıklarımız inandıklarımızdır’, gerçeğe gedik
|
145-
|
Tayyip
Erdoğan, Rize’ye Üniversite açıyor
‘Geliştirme
Vakfı’ nı kurarak işe başlıyor
‘Kurucular
Kurulu’ na başkan araştırıyor
İsmail
Kahraman seçilerek yaralar sarıyor
|
146-
|
Özel
Sektörde, ‘İdare Meclisi Başkanlıkları’ ârî
var
Tayyip
Erdoğan Üniversitesi’
nde, Rizeliye kârı var
‘Geliştirme
Vakfı Kurucu Kurulu Üyeliği’, bâr-ı
var
Bir
de ‘Mütevelli Heyet Başkanlığı’ nda, dâr-ı
var
|
147-
|
Reis
Erdoğan teklif etti; ‘gel ağabey’ Kahraman
Belirtmiştik
ya! partinin ‘İsim Babası’, cem’ân
‘14
Yıl sonra destek ver’, yakışır sana, yaman
Başta
yeni anayasa olacak, kritik şu ân zaman
|
148-
|
Kendini
‘AK Parti Disiplin Başkanlığı’nda buldu
İstanbul
1. Bölge, birinci sıra vekilliğe, sunuldu
Milletvekili
seçilince, alenî gözler ona doğruldu
Partisinden;
‘Meclis Başkanı Adaylığı’ duyuldu
|
149-
|
3. Turda; MHP’li Halaçoğlu sâdece, 40
oy aldı
HDP’li
Mir Mehmet Fırat bir fazla, 41 oy aldı
CHP’li
Bilgehan Toker avunarak, 125 oy aldı
AK
Parti’li KAHRAMAN başkanlığı, 316 oyla aldı
|
150-
|
Seçim
turlarında, çoğunluğun nutku tutuldu
22
Kasım 15’te 2. Birleşim, Meclis’te kuruldu
316
Oyla TBMM 32. Başkanı KAHRAMAN’ı buldu
26.
Dönem TBMM Başkanlığı, onunla huzûr buldu
|
|
‘Gençlikte bir köprübaşı’, bizim için, mihenk taşı
Dünyâ-âhiret; denge taşı, muhabbetin, kilit taşı
Fukarânın ekmek-aşı, gençlere hem, yâkût taşı
Destânların satırbaşı, makâm-mevki köşe taşı
|
151-
|
Sayısız nehir akar ama Mekke’deki Zemzem başka
Babam dedem övünürüz ama Hz. Âdem Dedemiz başka
Tûr, Tîn, Zeytîn Dağları, can ama Cebel-i
Nûr başka
Hz. Rasûl sevdi ‘bizi o sever’ dedi, Cebel-i
Uhûd başka
Gülzârı
gezmek hazdır ama Firdevs Cennet’i başka
Sefîne seyr-ü sefer eyler ama Hz. Nûh’un
Gemisi başka
Demirciler demir döver ama Hz.
Dâvud sanatı başka
Her ateş yakar ama İbrâhîm’e Gül Bahçesi
ateş başka
Nice Melâike-i Kirâm mevcûd ama Cibrîl-i
Emîn başka
104 kitâb nâzîl oldu ama Rabbin Kur’ân-ı
Kerîm’i başka
Rahmân’ın Nebî-Rasûl’ü çok ama Fahr-i
Kâinât’ı başka
Peygamber ümmeti çok ama Muhammed Ümmeti başka
Fıkıhda 4 yol hak belirmiş ama İmâm-ı
A’zam’ı başka
Kur’ân-ı Kerîm hatlarla yazıldı ama Karahisârî
Hat’ı başka
Saymakla bitmez bu insicâm, uzatma gel ânî gir çarka
Çiçek, Şahin, Toptan, Arınç, İzgi, Akbulut, Çetin, arka
Kalemli, Sezgin, Cindoruk, Erdem, oluşturdular
tabaka
Karaduman, Karakaş, Güven, Avcı birbirlerine
şapka
Geri kalanları sayarak sözü uzatmayayım fi’l-hakîka
Nice TBMM Başkanı geçti ama İsmail
KAHRAMAN başka
|
152-
|
Milletvekilleri
seçilince, yemîn ederler, âşikâr
‘Zana’
diye bir kadın imtinâ etmiş, ziyankâr
‘Bu
işi nasıl çözeceksiniz?’, sorulur cüretkâr
‘Biz
kriz çözmeye geldik bakacağız halaskâr’
|
153-
|
20
Mart 2016 ‘Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nde
‘Fahrî
Doktora Unvânı’, hazırlandı, 10. Yıl dönümünde
Gizli
kalmış gerçekleri, açık-açık haykırdı halk önünde
Yakışıyor
KAHRAMAN’a, nice iltifatlar gördü, ömründe
|
154-
|
Bilmeyen
yok, ‘yamalı bohça’ 1980 anayasasını
Ayyûka çıktı, ‘altı alay, üstü kalay’ ‘sat anasını!’
Çâre gerek artık, hak etmiyoruz, bu kağnı arabasını
Başkan bekliyor; Allâh’ın ‘yürü yâ kulum’ demesini
|
155-
|
Kahraman Başkan, komisyon kurdu var onda zarâfet
Allak-bullak ederek, ‘ata et, ite ot veriyor’ muhâlefet
CHP Masa dağıtır, damarları çatlamış, bilmezler nezâfet
CHP’ye lânetimiz var, tutacak âhımız, yağsın onlara âfet
|
156-
|
Laiklik
dinsizlikmiş! Tüm dünyâya duyurdu
‘Dinsiz
yasa olmaz’, hak hakîkat buyurdu
Savunduğu
ilkeler, hep Mecelle’de doluydu
Rasûlü’nün
ümmeti, hem Allâh’ı nın kuluydu
|
157-
|
KAHRAMAN’ın
gülleri gonca-gonca derilir
Laiklik
kaldırılır, bak Kur’ân ile sevinilir
İsmail
KAHRAMAN’a büyük nişân verilir
Allâh’ın
yüce Dîni İslâm, yeryüzünde dirilir
|
158-
|
‘Dinsiz
anayasa olmaz!’ diye, bir haykırış
Yıllar
yılı beklenen hasret, özlem, yakarış
Ahâlî
bilsin ki; anayasada ‘laiklik’, utanış
Müslümanları
kan uykudan böylece uyarmış
|
159-
|
Meclis
Başkanlığında, başı dikçe yürüyor
Haksızlık
karşısında, aslan gibi kükrüyor
Dîne
sataşanları, sağa-sola süründürüyor
Hâin
dîn düşmanlarına, dizlerini çöktürüyor
Gücünün
yetmediğini, Rabbine ısmarlıyor
|
160-
|
Câmîler,
evler, gizli kuytu, sıcak-soğuk, köşeler
Kadın-erkek,
genç-ihtiyâr herkes, duâlar ekler
Kahraman’a
maşallâh der, cümle dîn kardeşler
Kahraman’a
niyâzlarını Yûce Allâh, bahş-eder
|
161-
|
‘Ve
üfevvizu emrî’ işler havâle, edilmez mi?
Kime?
“İllellâh, İnnellâh” Allâh’a, denilmez mi?
“Besîr’un
Bi’l-’Ibâd” Allâh kullarını, görmez mi?
Vâcibü’l-Vücûd’a,
tam tevekkül, gerekmez mi?
|
162-
|
Elbette
bildim Rabbimi, hakkıyla fakat
Kulluk
edemedim, ibâdete yetmedi tâkat
Zikre,
ibâdete, nefsim vermedi, muvâfakat
Sonunda
“Lâ teknatû…”da
buldum şefkât
|
163-
|
Babasından
öğüt almış bu iş hiç su geçirmez
Masasında
kimseciklere, aslâ hesap ödetmez
Cömertliğin
âlem biliyor, görülmesi gerekmez
Asâletten
olsa gerek, cârî sadakası
tükenmez
|
164-
|
Vakûr
duruş sergiler, öğüt veren şahsiyet o
Güzellik
ve iyiliğin, tecessüm
ettiği âfiyet o
Çirkin
işlere kulak tıkayanlara, hoş adâlet o
Hayâtını
vakfeylemiş, ‘Vakıf İnsan’ cesâret o
|
165-
|
Sevgi
ile muhabbetle, gönüllere girendir o
Doğru
yolu gösteren, yıldız gibi etkendir o
Mütedeyyin
pâk kalblere, ılık-ılık girendir o
Hakîkatin
ta’rifine, tercümanlık edendir o
|
166-
|
İlmiyle
irfânıyla, kültüre kültür katar
Ahlâkının
altında, Rasûl’ün sevgisi yatar
Kim
ne derse desin, Allâh’ına minnettâr
Ku’râ-nın
sevgisine, her hâliyle sancaktar
|
167-
|
Peygamber
isimleri, Müslümana yakışır
Hacı
Baban, torunun, Senin ismini taşır
Duyan
herkes bu isme, hemencecik alışır
Dileğimiz;
ahfâdın
senin isimle yarışır
|
168-
|
Evlâdın
var; adı, Mehmet Fatih Kahraman
Sevgi
ile muhabbete âileniz hep, tercümân
Rüyâlarınıza
girsin Hz. Peygamber-i Zî Şân
Ber-devâm
sevsin sizi, ol Rahmet-i Rahmân
|
169-
|
İyi
komşuluk ilişkisi, Tulumpınar görür oldu
Ne
zaman geleceksin, komşuların bekler oldu
Gece-gündüz
evinizde, ışıkların yanar oldu
Tulumpınar
hocasına, senin sevgin coşar oldu
|
170-
|
Rize belediyesine Reşat Kasap oldu başkan
Dâvet etti Kahraman’ı o da TBMM de başkan
Yıllar önce konuşarak mutâbık bu iki başkan
Meclis Başkanımızın beyânı, ey Reşat başkan!
|
171-
|
‘Rize’nin
Kurtuluş Günü’ gibi anılsın deverân
‘Fetih
Yılı’ da kutlanılsın unutulmasın o destân
Mert
nâ-mert fark edilsin, öğrensin bütün cihân
Reşat
başkan açıklıyor; bu iş kutlanılsın candan
|
172-
|
2
Mart Rize’nin ‘Kurtuluş Günü’ olarak anılır
‘Kurtuluş
Günü’ olamaz, bu tâbir yanlış sanılır
‘Esirlikten
kurtuldum’ demek; âcziyet sayılır
Vuzûh
bulan ‘Fetih Günü’ meş’alesi yakılır
|
173-
|
Rize’de;
28 Ağustos 2016, Pazar günü
Kutlanıldı
555. Fetih yılı, şiâr
günü
Onur
konuğu oldu, Rize’mizin hür günü
Sıhhati
dâim olsun, yaşadığı her günü
|
174-
|
İşte TBMM Başkanı, İsmail Kahraman
Hitâbı coşku saçıyordu, sanki tercüman
Bir yaraya dokundu ki, gençliğe ferman
Saymakla bitiremem, varmı acep derman
|
175-
|
Genç adam! Bu giyim-kuşam bozuk düzen
Genç adam! Kendine gel, ver çeki düzen
Genç
adam! Evrene artık, verin siz düzen
Genç adam! Mâzîyi hatırla olmazsa bâzen
|
176-
|
Genç
adam! Bu Îmân gönülde mahfûzen
Genç
adam! Hüsn-ü Ahlâk ile hem bezen
Genç
adam! Hayâtına versen birazcık özen
Genç adam! Ecnebîye değil ecdâdına özen
|
177-
|
En
mu’azzam öğütleri verendir, Ol Şâh-ı Perverdigâr
“Yüce
bir ahlâk üzeresin”
ey cânân Ahmed-i Muhtâr
“Men
teşebbehe bi kavmin=kim bir kavme heveskâr
“
… Fe hüve minhüm=o onlardandır, olasın haberdâr
|
178-
|
“Başka
kavme benzeme!” sevmez seni ol Cebbâr
Kerîm
Kitâb’a, Sünnet’e ol râm! Her şeyden fazîletkâr
Aklından
hiç çıkmasın, sonu bedbaht olur, günâhkâr
Ma’rûf-u
emreyle! Münker’den uzak eyle! Ol bahtiyâr
|
179-
|
Liseli
Devrimciler! Kısaca denir ‘Devlis’
Yaka
göğüs resim dolmuş seviniyor iblis
Che Guevara’ya, sanki yetişmişler milis
Dîn
diyânet nerede oldunuz mu? Müflis
|
180-
|
Che, denilen yaratık, birebir kâtil kişilik
Bolivya’da,
Küba’da hem gerilla, âdîlik
Güney
Amerika’da eşkıyâ işidir cânîlik
Sana
nasıl güzel gelir böyle bir fedâilik
|
181-
|
Küba Sosyalist Devriminin keş bir kalıntısı
Bal arısı sandı gençlik, oysa bu eşek arısı
Gitme peşinden o Che, kültürün kalp sızısı
Görüş ve inançları gençliğe tam baş ağrısı
|
182-
|
Kendi öz milli değerlerini özümsemiş
Gençlerimiz geleceğin têminâtı seçilmiş
Kâfirden kahraman olmaz o da ne imiş
Târihte ecdâdın var, eşleri görülmemiş
|
183-
|
Yeter; sahte kahraman rağbeti bitsin
Çok yazık,
peşinden gitme o pisin
Akıl fikir bir-bir süzgeçten geçirilsin
Öz kahramanlara kıraat ola Yâ-Sîn!
|
184-
|
Resmi, yakanda ne arıyor ey genç! O yüznumara!
Bulunmasın ne göğsünde ne nazarında! O maskara
Niçin özenirsin sen! Eşkıyâ işte fikirleri! O
kapkara
Bahadırlar durur iken nedir sahte? O Che
Guevara
|
185-
|
Ey genç bil ki! Che’nin resmi sana hiç yakışmaz
Yazılara,
resimlere lâkayt kalma vurdumduymaz
Giyme
artık ‘bu saçma yazılar nedir?’ anlaşılmaz
Öyle
yazılar var ki! Dînimizle de aslâ bağdaşmaz
Che’nin
resmi, hele göğsünde fi’l-hakîka
olmaz
|
186-
|
Tişört
yazılarını Diyânet Başkanlığı açıklamış
Okuyup
duyup anlayanların, dudağı uçuklamış
Öyle
yazılar mevcûd ki, şeytanı bile utandırmış
TBMM
Başkanı ‘Kahraman’ gençliği uyandırmış
|
187-
|
Ma’lûm olduğu üzre havalar pek sıcak olunca
Derhâl ince bir şeyler giyecek bir yaz boyunca
Bay olsun bayan olsun fark etmez, bu çılgınca
Giyilen tişörtlerin yazılarına bak, ne hayvanca
Burada biraz sıralayayım fehmet biraz anlamca
|
188-
|
Vixen = Ahlâksız
(arsız) Kadın, imiş
Nude = Çıplaklık / Açık-saçık, imiş
Whore = Hayat Kadını (fâhişe), imiş
Sows = Dişi Domuz, Pig =
Domuz, imiş
|
189-
|
Hussy = Edepsiz Kız / Aşüfte, Şirret imiş
Vices = Ahlâksızlık / Rezâlet-rezîl, imiş
Chorus girl = Oryantal (kız)
Dansçı, imiş
Lust passion = Şehvetler / Tutkular, imiş
|
190-
|
Dram = Bir yudumluk içki, imiş
Adulterer = Zinâkâr erkek,
imiş
Adultery = Zînâ / Eş aldatma, imiş
Baseborn = Zînâ Çocuğu (piç=kopel), imiş
|
191-
|
Bawdy = Müstehcen / Açık-saçık, imiş
Sister for sale = Satılık kız kardeş, imiş
Gay and Pround = Eşcinsel, gurur imiş
Theocracy = Allâh’a şirk koşmak,
imiş
|
192-
|
Bütün hayâtı boyunca; ‘Dîni’nin, dilinin
Beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kîninin
Kalbinin’ dâvâcısı bir
gençlik yetiştirin
Asıl mesele Allâh’a Rasûlü’ne ittiba’ edin
Dedi yâ Üstâd
Necip Fâzıl fikir ne engin!
|
|
‘Âlemler hesâbına ‘Allâh!’ diyen
sevgili!
Bize lütf-u ilâhî bahşedilen kapına
Diz çöktük bey’at ettik;
Rabbinden bize ne getirdiysen ‘âmennâ!’
Duyduk, itaat ettik!’
Necib Fâzıl KISAKÜREK
|
193-
|
Evde, Allâh ve Rasûlü’ne âşık varsa, hüner
Onlar için tatlı cânı tereddüt etmeden ver
Göğsü îmân dolu ensâl
yetiştirirsek eğer
Dünyâ-ukbâmızı kurtarmış olacağız meğer
|
194-
|
Çocuklar futbol
takımlarına meftûn oldular
Bir sürü popçu sevdi
hayrân oldu torunlar
Mahşerde uyanınca bu
ma’sûm yavrular
Yevm-i Kıyâmette var
ha! dayanılmaz acılar
|
195-
|
Feryâd eder, kan ter içinde anne-baba arar
Böyle bir günü niçin öğretmedin? Diye sorar
Anne-baba kaçar, o sırada Mevlâ verir karar
“Eyne’l-Meferr
= Kaçış nereye?” edilir ısrâr
“Kellâ
Lâ Vezer” Emr-i İlâhî, gizli bir esrâr
“Hayır,
sığınacak bir yer yoktur” kavl-ü karâr
|
196-
|
Îmân, namaz, orucun
bereketini kaybettik
“Babaları
da iyi bir insandı” iyiliği ne ettik
Sâlih baba, dedeler,
ninelerin şuûrunu yitirdik
Ne edeceğini
bilmeyen ruhsuz, bitik ve yitik
İdeâlsiz mâneviyâtsız
âsî bir nesîl yetiştirdik
|
197-
|
Kız çocuklarını diri diri toprağa gömerken
Kıza, ‘Zeyneb = babasının süsü’ ismini veren
Fâtıma yanına girince kalkıp ona yer veren
Mekke çarşısında kızını omzunda gezdiren
|
198-
|
Cennet’i anaların
ayakları altına seren
Peygamber’in
ümmetiyiz âh bir bilsen
Gençlere bakıyorum
da nedir bu ehven
Utanıyorum oysaki
utanması gerekirken
|
199-
|
Bu nedir yok mu? Hakka âşık mert civân
Kur’ân bülbülleri minicik hâfızları an da an
Camii mescid tıklım-tıklım olsun her zaman
Gençliğimiz kalblerde taşısın, hakîkî îmân
|
200-
|
Allâhım! İstiyoruz Senden Dîni irfânı bütün
Vatanı
bayrağı nâmusu sevecek gün-begün
Mukaddesâta
can veren kan döken büsbütün
Gayret
etmeyi nasîb eyle! Kıl bize mümkün
|
|
‘Gençlikte bir köprübaşı’, bizim için, mihenk taşı
Dünyâ-âhiret; denge taşı, muhabbetin, kilit taşı
Fukarânın ekmek-aşı, gençlere hem, yâkût taşı
Destânların satırbaşı, makâm-mevki köşe taşı
|
201-
|
Meclisimizin Başkanı İsmail KAHRAMAN
12 Temmuz 2017 Çarşamba günü ceman
AA’ya röportaj verdi, şunlar buldu cereyan
15 Temmuz’u anlattı öz kısa muhtasaran
|
202-
|
‘Milletim bilsin! FETÖ büyük bir terör örgütü
Toplumu kandırdı, yanlış istikamete götürdü
Zaten şimdi herkes bunu net bir şekilde gördü
Aslen, örgüt büyük bir kukla, göz önüne düştü
|
203-
|
35 yıldan fazla bir süredir hazırlıklar yaptı
Hain girişimi 15 Temmuz gecesi oldu çalkantı
‘Darbeye hayır, demokrasiye evet’ çıktı ışıltı
Farklı görüşler vatan için bir oldu kurdu çatı
|
204-
|
O gece evinde F16’ların
alçak uçuşunu izledi
Hareketlilik olduğunu
fark ettiğini dile getirdi
Medyada 15 Temmuz
Şehitler Köprüsü şimdi
Üzerinde tankları
gördüğünde ‘eyvâh’ iş ciddî
|
205-
|
Geçmişteki darbeleri hatırladı o an oldu münâdî
Geçmişte darbeler Türkiye’ye çok zararlar verdi
Yıkanmış, efsunlu beyinler, oldular birer angudi[158]
Beyinleri, bir tarafa attılar andırdılar İbn-i Yezid’i
Mankurt’lar[159]
türedi! Hepsi birer cânî ve de, zibidi
|
206-
|
KAHRAMAN Gazi Başkan,
Meclisi açmaya verdi karar
Âilesinden var Emine’si
yanında hissiyâtı değer iftihâr
Çünkü Karadenizli idi,
duâmız olsun âfiyet bulsun aşikâr
Mani’ olamadı
kerîmesine, sonunda yola revân oldular
|
207-
|
‘Böyle vakitlerde artık geleceği düşünmüyorsunuz
Bu dünyâ geçicidir, bu bir fânî dünyâdır, diyorsunuz
Îmânımın gereği; şehîdlik, Cennet’te buluşuyorsunuz
Korkuyu yenen cesârettir, ölümden korkmuyorsunuz’
Ânı yaşar gibiydi, Gâzi Başkan KAHRAMAN Oğuzsunuz
|
208-
|
Yanında kızı Emine’ye, ‘abdest
alıp Meclis’e varacağım
Ey kızcağızım! TBMM’yi
her hâlükârda açık tutacağım’
Emine der; cânım babam
seni yalnız bırakmayacağım
Haydi, kızım oku
“Rabb-i Yessir” ben dâhî okuyacağım
|
209-
|
Biricik oğlun Fatih Bey, darbe girişimini haber alır
Seri bir şekilde İstanbul’dan Ankara, Meclis’te hazır
Âile birlik ve berâberliği gibi müreffeh[160]
yok hâlihâzır
Babasına itaatte emsâli yok yalnız size münhasır[161]
|
210-
|
Dört partiye Genel
Kurulu açacağını duyurdu
Birinci etapta yedi
milletvekili Meclis’te buldu
Derken arttı, tüm
partiler Genel Kurula doldu
Genel Kurulda başkanlık
divânına öneri sundu
|
211-
|
Kâtib üyeliklere grup başkanvekilleri otursun
Ricâmı kabûl edin hiçbir parti kalmasın, yoksun
AK Parti’den Mehmet Muş, geldi mi? Bir sorun
CHP’den Özgür Özel, işte tamam oldu hâzırûn
MHP’den Erkan Akçay divan kuruldu hamdolsun!
|
212-
|
Hiçbir yerden taleb
olmadan Meclisi topladı
İlk konuşmayı yaparak
yakîn[162]
îmânına sarıldı
Egemenliğimiz baksana,
göz göre göre çalındı
Kahramanlığı, dünyâ
bilecek diye karar alındı
|
213-
|
‘Darbeye, karşı durursanız zarar veremez
Ben geminin kaptanıyım artık beklenmez
Kaptanlar fâreler gibi, gemisini terk etmez’
Biz burada şehîd olacağız, artık fark etmez
|
214-
|
Özgür Özel’in üzerinde
ceketi yoktu üzgün
İdâre Âmiri Ahmet
Gündoğdu, azıcık düşün
‘Özgür Bey az sonra
yayın başlar,’ büs-bütün
Divânda ceketsiz
oturmak mı? Sardı bir hüzün
|
215-
|
Sana ceketimi vereyim’ oturasın düzgün
Ahmet Bey ceketi Özgür Bey’e verdi o gün
Özgür Bey giyerken, ‘Kadere bak büsbütün
Milli görüş ceketi giymek varmış’ işte ödün
|
216-
|
O gece Meclis’te hiçbir
parti, görüş, rozet yoktu
Tek bir rozet vardı; o
da ay ve yıldız hep çoktu
Herkes kürsüye geliyor,
çok güzel bir koşuntu
Birlikte ‘darbe
önlenecek!’ sesleri ne güzel uğultu
|
217-
|
FETÖ’nün darbe girişiminde neler yaşandı yine
Bir bakalım, Meclis’teki hanım milletvekillerine
Cesârette
hayranlık ki, eşi görülmedi böylesine
Milletimiz aslan yüreklere şâhitlik etti iyicesine
|
218-
|
Bennur Hanım,[163]
bir de engeli var, bak onda celâdet[164]
Semâ Kırcı,[165]
oğluyla vahşet isyanı, medyadan seyret
‘Oğlum abdestli, ben de
eyleyeyim açılsın basîret
İki rek’ât namaz
kılalım, nasîb olunsun şehâdet’
Demiş, çocuğuyla Meclis’te,
mekâna olmuş ibret[166]
|
219-
|
O gece hanım milletvekilleri sanki Çanakkale’de
Süngülü, mermiyi namluya sürmüş, vücutları zinde
Parti farkı yok, öyle bir kaynaşma oldu görünürlerde
Çok hoş bir şeydi Milli bütünlük vardı oh! Ne güzîde
|
220-
|
Darbe gecesi TBMM’ye 10
bomba fırlattılar
Üç tânesi ağır, birçok tahribâta yol açtı onlar
Sırayla, Başbakanlık, CHP ve MHP Gruplar
TBMM Koruma Dâire Başkanı’nı terler kaplar
|
221-
|
Meclis polisi, bahçeye inecek
helikopterleri
Püskürterek inmelerini engelledi yok
benzeri
Bî-çâre kaldılar, arsız hâin FETÖ’cü
zâlimleri
Türk polisi şâha kalkmış, hani varmı?
Benzeri
|
222-
|
Darbe girişimi basın yayın dünyâya îlân edildi
Başta TBMM Başkanı İsmail Kahraman irâdî
Bakanlar, milletvekilleri, kalmadılar lâkaydî
Geldi Meclis personeli erkek ve hanımefendi
|
223-
|
TBMM Başkanı İsmail Kahraman, atıldı
hep ileri
Birlik oldu o gece, Meclis
çalışanları, Vekilleri
Saldırı devâm ederken, Başkan sundu
bir öneri
Meclisi terk etmeyin! FETÖ’ye olsun
ilk gösteri
|
224-
|
Uçak sesleri kulakları âh tırmalarken bilhâssa
F16’lar uçuşları sırasında bombalama yaparsa
Böyle durum karşısında mevzi nerelere alınsa
Müşavereler yapıldı artık beklenildi sabah olsa
|
225-
|
Genel Kurulda kürsüden konuşma
yaparken
Meclis peş-peşe bombaların hedefi
oluyorken
Meclis’i terk etmeme kararı geldi
partilerden
Ancak sığınağa inme kararı aldı
Meclis, âcilen
|
226-
|
Darbeciler, Meclise girerse durum olurdu âfet
Koruma müdürü sığınakta üç mevzi dedi istikâmet
Öneri; ‘Tek giriş var, ilk mevzi, ikinci mevzi net
Üçüncü mevzi onun arkası zaten bir hayli set
Karar; teslim olmak yok, savaşarak mukâvemet
|
|
227-
|
Kahraman ve diğerleri o geceyi sığınakta geçirdi
Tehlikeli durum geçti, diye Kahraman’a bildirildi
Sabah erken saatte tekrar Genel Kurul’a gelindi
Bombardıman sonucu, tahribat, ciğerleri hep deldi
|
228-
|
‘Binânın yapıldığı o günün şartlarına göre
Bir sığınak hazırlanmış, değil bugüne göre
Tek tuvalet var, kapısı yok ne mümkün idare
Su deposu yok, gıda yok, gerek oraya imâre
|
229-
|
Darbelerde, doğal afetlerde de lazım sığınak
Savaşlarda, nükleer saldırıda devâmlı dayanak
İhtiyaç duyulabilecek mekân lazım, hatırlamak
Sivil savunmaya uygun inşâ edilecek yeni yığınak
|
230-
|
Bu işte en önde yer alan kişi, Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan Reis, Halkın idi, yârânı
Dâvet etti herkesi, doldu taştı halkın meydanı
Toplu vuruyor sîneler Avrupa’nın donuyor kanı
|
231-
|
Toplumu kendine kabul ettirmeyen bir hareket
Muvaffâk olamaz, her ne yapsa hiçbir ekseriyet
Ama 60’daki, 80’deki gibi bir hazırlık yok elbet
Darbe girişimini erkene almak zorunlu gâyet
|
232-
|
Genelkurmay Başkanımız, askere oldu basîret
Birliklerden vâsıta çıkmayacak koydu dirâyet
Vatan evlatları hemen dedi komutanım emret!
Bu emri duyan vatan hâinleri başlattı hareket
‘Deşifre olduk’ dedi paralel, ‘sonumuz felâket’
|
233-
|
‘Allâh’tan herkes uyanık, bir de halktan, cesâret
Cumhurbaşkanımız da Başbakanımız da ciddiyet
Meclis Başkanımız, bütün Devlet-i Ricâl ekseriyet
Hiçbir koordine olmadan hepsi birden etti hareket
|
234-
|
Hani, Ashâb-ı Kehf çobanın evinde gösterirken gayret
‘Ne yapmalıyız’ derken göğüslerine ilhâm, edin
hareket
‘Mağaraya sığının’
dedi Rabbimiz! Fikirler birleşti evet
Temsilde hatâ olamaz, sanki emredildi birlikte
hareket
Şu an ‘Görev
Budur’ şuurunu uyguladık cevvaliyet
|
235-
|
Cumhurbaşkanı Erdoğan istiklâl için çağırdı
Millet, itimatla sahip çıkıp meydanlarda bağırdı
Geceleri destânsı nöbetler, zâlimler rehin alındı
Sonra ‘YENİKAPI’dan’ tüm dünyâya haykırdı
Bu rûhu ehl-i istikbâle,
vatanseverlik saydırdı
|
236-
|
Rabbimiz buyurdu fermân; başka emir dinlenmez
Allâh’ın ipine (Kur’ân-a) sarılan aslâ ayrılığa
düşmez
“Ve lâ Teferrakû”
emrini bilen ‘parçalanıp bölünmez’
Merhum Mehmet Akif, dedi yâ; kural bu değişmez
|
237-
|
Girmeyince tefrika bir millete düşman giremez
Toplu vurdukça sîneler onu top sindiremez
Türk ‘Dîn kardeşliğini’, kimse kalbden sildiremez
Dünyâ ayrılık tohumu eker, aslâ yeşillendiremez
|
238-
|
Kalesidir İslâm’ın! Şahlanırsa, küffâr daha gülemez
Osmanlı rûhu uyandırıldı! Artık Vatikan güngörmez
Dünyâ kavga eden Türkler ister, tek yüreği çekemez
Çevremizde ve kültür coğrafyamızda felâket bitmez
|
239-
|
Darbe sonu; ülke temsilcileri, Meclis’i ettiler
ziyâret
Bâzı ülkeler de telefonla aradı, eylediler meşveret
‘KEİT Genel Sekreteri Asaf Hajiyev etmişti ziyâret
Hareketleri cümle âleme ders verdi dolu idi hasret
|
240-
|
Bayrak önünde diz çöktü, üç defâ öptü, alıyordu
ibret
‘Siz bizi kurtardınız bizi’ dedi, pâk idi rûhumücerret
Başkan teselli etti gönlünü aldı, ne güzel bu
basîret
Evrende bir daha görülmeyecek artık bu mugâyeret
|
241-
|
Gürcistan Başbakanı, Bosna Hersek Cumhurbaşkanı
Duygularını arz etti, söyledikleri topyekûn hep aynı
Bu olayı bir zavallı meczup mu yaptı! Gerçekleri
tanı
Mankurt olmuş topluluğu, kim yetiştirdi olma kağnı
|
242-
|
Baş şarlatan kukla, mankurtlar mezbele garâbet
Organize, büyük, dünyâ Türkiye’ye besler adâvet
Büyümemizi istemez ABD, Avrupa hem de zâlim zillet
Kelâm-ü Kadîm’e arz eyledim! Kimdir bu hâin millet
|
243-
|
Namazlarda dâim okuyorsun ya! Orda ma’lûm ve net
“Fâtihâ” dedi ki; “el-Mağdûb” “ed-Dâllîn”
işte özet
Sıra ile “Gazâb ve Sapıklık” biri Yahûdî yok
insâniyet
Diğeri Hıristiyan, Allâh dedi; “Dost olmaz” iki
millet
Yeryüzünün zâlimleri bunlar üzerlerinde ilâhî
lânet!
|
244-
|
‘Biline; Türkiye’de artık darbe dönemleri sona erdi
Şimdi bâzı beklentiler var, bir şeyler yapma derdi
Hayır! 60, 71, 80 Bitti artık, yeni bir çehre
geldi
Niye? Toplum her şeyi gördü’ Başkan böyle dedi
|
245-
|
‘Ben geldim, el koydum, bildiri okudum’
okuyamaz
Toplum kabûl etmediğini ispat etti bu
tartışılmaz
Tanka el koyan, ölümü korkutan millet
bulunmaz
Göğsü gerip Tankın altına yatan,
kahraman çıkmaz
|
246-
|
Yıllardır özgürlüğe susamış millet, susmuyor
Darbeci zihniyeti artık Türkiye hiç kabûl etmiyor
‘Bir şeyler olur’ diye millete yine korku salınıyor
Milletimiz; ‘kimmiş bunlar?’ alay edip soruyor
|
247-
|
Cumhurbaşkanlığını, Meclisi
bombalıyorlar
‘Bu bir tertipti oyundu’ diye olayı
hafifletiyorlar
Dış güç tezgâhı, mahkemeleri
sulandırıyorlar
Bu tezgâhlara gelmeyiz, duyun bizi
maymunlar
|
248-
|
Devletler dostluk kuramazlar menfaat ararlar
Milletlerin dostluğu yadigârdır ilelebet sağlarlar
En öncelik ilkemiz; ‘Kardeş Bütün Müslümanlar’
Keşke bunu bir anlasa, Araplara baş olan Krallar
|
249-
|
Allâh milletimize, devletimize zevâl
vermesin
Şehitlerimize ganî-ganî rahmet ihsân
eylesin
Gâzilerimize hayırlı uzun ömür nasîb
eylesin
Böyle zulümleri Rabbim bir daha
yaşatmasın!
|
250-
|
Çanakkale devâm ediyor vatanımız yâr
Civânmertlerin kanları dereler gibi akar
251 şehidimiz, 2 bin 194 gâzi şânımız var
Şehitlerin kanı boşa akmaz gelir bize âr
Allâh’ım! Terör hınzırından bizleri kurtar!
(Âmîn, Yâ Mü’în)
|
251-
|
Eğer Hüdâ’dan lütf-ü ihsân istersen
Şeriat-ı Garrâ’dan
ayrılma bir ân sen
Kitâb, Sünnet, İcmâ, Kıyâs, mahsûsen
Rasûlü’ne ittiba’ etmek gerek esâsen
|
252-
|
Hastalık nedir? İzâhât
etmek gerekir mi? Bilemem
El-ân îfâ edem Fahr-i
Kâinât Efendimden mütercem
Yetişkin meyve ağacını
silkeleyince ne olur muhterem
Meyveleri pıtır-pıtır
dökülüyor ya! İşte aynı, müsellem
Hastanın günâhları da
ber-tarâf oluyor Allâh-ü e’lem!
|
253-
|
Hastalığa sabretme destânı, Hz. Eyyûb
Peygamberim
Atalarımız derler ya “şu üç şeyin azı
olmazmış” bilelim
‘Ateş, düşmanlık, fakirlik hem de
hastalık’ yâd edelim
Bin bir muştular sunmuş önümüze Şah-ı Nebî
efendim
|
254-
|
TBMM Gâzi Başkanı KAHRAMAN’ın Rahatsızlığı arttı
29 Aralık 2016’da Güven Hastanesine tedâvî için yattı
Hızla ilerleyen, rüptür (yırtılma) riski bulundu şaşırttı
‘Inflamatuor Abdominal Aort Anevrizması’ teşhis, katı
|
255-
|
Acı ama 30 Aralık 2016’da ameliyat
edildi Kahraman
Hastanedeki tedâvisinin
tamamlanmasının ardından
14 Ocak 2017’de tedâvisine devâm etti
hânesinden
Nice eller şifâ bulması için semâya
kalktı Türkiye’den
|
256-
|
Aslında sâdece Türkiye
değil duyuldu tüm dünyâdan
Teheccüdde cem oldu
gözyaşları şifâ yâb
Semâ’dan
Dosta erişmekse murâdın
cânân candadır, yakından
Derdine dermân dilersen
derdin dermâna nüktedân
|
257-
|
Kalmayacak sonunda ne can ne de cânân
Îmân-ı Kâmil nasîb ise, bir de Hz. Rahmân
Aranır oldu, gönlü güzel ile yüreği kocaman
Dosttan dosta selâm iletilsin muntazaman
Nihân
oldu cemâlin görünmese de doğrudan
Sıhhati nasıl acaba diye izliyoruz medyadan
İyi haberini duyunca ferahlıyoruz sonradan
Âilece topyekûn yâd-ı gird
duâya tekrardan
Hatimler Yâ-Sîn’ler kıraat ederdik bıkmadan
|
258-
|
Bir ara yoğun bakıma alındığı ilk günün ertesinde
Sağlık Bakanı Akdağ basına bilgi veriyor akabinde;
Durumunun, çok iyi ve güzelliğini anlattı fevkalâde
Konuşama tâkâti gelmemiş ama vücut direnci ziyâde
|
259-
|
Sağlık Bakanı Akdağ, vücut dili
hayranlığını gizleyemez
Sağlığı hakkında kamuoyunu
bilgilendirdi söz götürmez
Oğlu Fatih var! Hâlini anlattı:
Babamın basîreti bilinmez
Tahtaya yazı yazmış, ‘Şaka yaptım’
nükteleri tükenmez
Bu sahneyi hayâl eyleyip te, hangi
âdem gülümsemez
|
260-
|
Toparlamak gerekirse eğer bu hüzünlü günleri
30 Aralık 2016’da ameliyat karârı îfâ ayaküzeri
Kahraman’ın hastane tedâvisi tamamlandı ekserî
14 Ocak 2017’de hânesinde devâm etti tedâvîleri
Oğlu Fatih telefonla görüştürdü, ne güzeldi sesleri
|
261-
|
Yoğun tedâvînin akabinde yoğun
mesâîsine tekrar başlayacak
2 ay aradan sonra TBMM Genel Kurulu
tekrar can suyu alacak
‘Uluslararası anlaşmaların onaylanması
tasarıları’na bakılacak
8 Mart Dünyâ Kadınlar Günü nedeniyle
bir konuşma yapacak
|
262-
|
Dolmabahçe Sanat Merkezi’nde TBMM Başkanı açılış yapmada
‘Gelenekten Geleceğe Revnakın İzdüşümü’ ismi kulağa çınlama
‘Kadınlar sahneye çıkarılmadı’ iddiâsı Kahraman’dan açıklama
Yapılacak tek şey ne? Sâdece ‘Çanakkale Türküsün’ü anımsama
|
263-
|
Televizyonda izledi, Kastamonu’da
öğrenciler AVM’de sergilediler
‘Hepsi Çanakkale türküsünü
söylüyorlar. Çok hoşuma gitti, dediler
Sürpriz olsun. ‘Kastamonu’daki bu
kardeşlerimizi çağırın’ buna değer
Fakat tecrübeli bir rejisör ekip
olmalı, talebeler belki de beceremezler
Devlet tiyatrosu müdürünü arkadaşlar
aradı oyuncular profesyoneller
|
264-
|
Söyleyenler içinde 16 tane hanımefendi var, toplam 13 erkek
29 kişi salondalar, 9 tane askerimiz bulunuyor orada, destek
Muhteşem bir program, herkesin memnun kaldığı düzenek
Şehitlik ruhu yok olmuş, târih duygusunu sarmış çürümek
|
265-
|
Çanakkale’nin manasını bilmeyenler
istiyorlar abartmak
‘Meclis Başkanı yaptığını biliyor
musunuz?’ sesleri çatlak
Ne yaptı? ‘Kadınları koymadı’, Nasıl
koymaz! Be bunak
Peki, o hanımlar ne ?’ diye sordu
Kahraman haklı olarak
|
266-
|
TBMM’de yeni bir çalışmamız olacak diye yaptı izâhât
‘Meclis Sohbetleri’ diye her ay yeni etkinlik dolu belâgat
Mart ayındaki gündemlerinin içeriği taşacak mâneviyât
‘Gazi Meclis, gazilik ve şehit ruhu’ anla dedi hasenât
|
267-
|
TBMM Genel Kurul açılışını yaptı Gâzi
Başkan dinçti
Herkesin geçmiş olsun dileklerini
ayrı-ayrı kabul etti
Kahraman, gazetecilerin alakasına
ayrıca teşekkür etti
Basın mensupları; nezaket ve zarafette
yaptılar empati
Kahraman hepsini yâd etti, gönül aldı
ve teşekkür etti
|
268-
|
Artık ister istemez oyuncular Devlet Tiyatrosu’ndan konuldu
Sahnede 9 tane asker, Çanakkale’deki kıyafetleriyle sunuldu
9 kişi askerde bir mangadır, sembolik olarak o askerler bulundu
Hanım ve beylerden oluşan koro, Çanakkale türküsünü duyuldu
|
269-
|
Millet Meclisi, Bilim Kültür Sanat
Başkanlığı açılışı başlıyor
Bakan ve Başkan vekili arkadaşımız
Ahmet Aydın yapıyor
Tam ‘Hoş geldin’ der ışıklar sönüyor, ‘Yâhu
ne oldu?’ Diyor
Allâh-Allâh bir şey var, arıza mı var’
diyerek hayrete düşüyor
Bir de ne duyalım, bütün salon
Çanakkale türküsü söylüyor
|
270-
|
‘O rûh lâzım’ İstiklâl Savaşı’ndaki o yiğit hanımların rûhu
Şehit Seyit Onbaşı, Sütçü İmam, Nene Hatunların rûhu
Her şeyi siyâsî mülâhazalarla ters çeviriyorsunuz? Yâhu
Artık bütünleşmeyi sağlayan konularda birleşelim ba’dehû
|
271-
|
Hâ! Bu bizim estetik eksikliğimizden
kaynaklanıyor olabilir
Türkiye’de satılmış yoktur, aldatılmış
vardır açıklanabilir
Mühim olan diyalogdur, birbirini
anlamaktır bu müteessir
Sanatı, sanatkârları sevmeliyiz dâim
olmalıyız, mütefekkir
|
272-
|
Sanata değer vereni Nene Hatun’u, fehmederse mübâlağasız
Hanımların gerektiği yerde bulunması gerekliliğine inanmalıyız
Gereken saygının gösterilmesine inanıyorsa anla, saplantısız
Böyle ufak şeyleri, dalaşma mevzûsu hâline getirmek olur cılız
|
273-
|
Diyalog... Diyaloğu ne sağlar?
Karşılıklı konuşma
Birbirimize tahammül edeceğiz,
birlikten ayrılma
Demokrasi... Herkes hürdür, bir
bütünüz biz kızma
Etle tırnağız, işte ‘Şu gazeteyi
okudun mu’? Atışma
|
274-
|
Ben yürürüm, ileri, daha ilerilere, kalkınacağız, birbirimize
girmeyeceğiz
İlle bir 15 Temmuz olacak da mı kendimize geleceğiz? Beraber olacağız
Hür, müstakil, kendi sanatına, değerine, târihine saygılı insanlar
olacağız
Böylelikle hep güzelliklerle büs-bütün olacağız, gönüllere hep dolacağız
15 Temmuz gecesi o akşam herkesin hepimizin yakasında vardı ay-yıldız
|
275-
|
Gâzi Başkan rahatsızlık dönemini
güzelce atlattı
Hayırlı netîceler ve çalışmalar olsun
diye belirtti
Herkese sağlık, âf ve âfiyet diledi ve
teşekkür etti
16 Nisandan sonra güzel tablolar
görmek garanti
Kulis duvar ve ışıklarının değişim
bilgisini paylaştı
Genel Kurulu’n ara tâtilde, tâdilat
işlemini anlattı
|
276-
|
Referandum için ‘Nasıl sonuç bekliyorsunuz?’ sorusuna
17 Nisan’da söylerim, yüzde yüze yakın şimdi ettim imtinâ
Referandum netîcesi uğurlu olsun diliyorum gösterin îtinâ
Sizlere de hayırlı yayınlar diliyorum, hadi edin Hamd-ü Senâ
|
277-
|
Sekizinci Uluslararası Buhara Medya
Ödülleri’ töreni sırasında
‘15 Temmuz Kararlılık ve Milli İrade’
ödülü TBMM Başkanı’nda
‘Yılın Bakanı’ ödülü S. Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu’nda
TBMM Başkanı, İrem Derici’ye ödülünü vermek için meydanda
|
278-
|
‘Yılın
En İyi Kadın Pop Sanatçısı’ ödülü için İrem Derici sahnede
Sahneye
çıkan popçu lâkayt hareketler sergiledi ortalığa alelâde
Belli
bir süre gitmeyerek, şımarık, küstahlık ve hadsizlikler peşinde
Hezeyân
kustu; ‘eşek cennetine gittim geldim’ demez mi? haramzâde
|
279-
|
Başkanın şahsına değil, TBMM makâmına
saygısızlık bu nihâyetinde
Başkan; ‘Cennet Cennettir, eşek cenneti olmaz’
dedi, haddin bil yerinde
Derici, ‘Bana eşek gözlü derlerdi o yüzden’
dedi, sahne tören azâde
Terk edip gitti, sonradan özrünü beyân etmiş
ama özrün beyhûde
|
280-
|
Hollanda,
Aile Bakanı F. B. Sayan Kaya’yı bir an alıkoydu
Hadsizlik,
küstahlık yaparak ‘İstenmeyen kişi’ îlân ediyordu
Kahraman
Başkanımız derhâl asîl davranışını gösteriyordu
Çarşamba
seçim var diye kalkıp istifâde edecek, yazık oldu
‘Hollanda
kürdan cebimiz’, 41 bin km2 fâresin sen diyordu
Konya’dan
da küçüksünüz, kimsiniz siz? Diye kükrüyordu
|
281-
|
13-03-2017’de Sputnik’in haberinde İsmail
Kahraman’ın demeci mi?
Cevâbı burada; ‘Hollanda… Başbakanları var,
Rutte mi, Hitler mi?
Dalgasını geçti; yoksa Benito mu, Benito
Mussolini… Franco Rutte mi?
Büyük ayıp silinemez leke bunlar, çok yanlış
hareket bunlar değil mi?
|
282-
|
Gelişmelerimizi
önleyemeyeceksiniz? Neden şimdi engel
Zannım;
Avrupa’da yaşayan işçilerimiz milli şuuru ne özel
Ve
Millî rûh içerisinde büyük iştirâk ortaya koyacak, mesel
Reyleri
ne olursa olsun ama iştirakleri güçlü olmalı bedensel
Milli
rûh, berâberlik 15 Temmuz, 7 Ağustos gibi hep ol cebel
|
283-
|
Hayat çizgilerinizi, yazmak ile çizemem
Kurabildim mi? Bilmem, hayâtınıza denklem
Evinizde bulunsun böyle değersiz amblem
Dâreyn hayatında, hiç görme sakın deprem
İsmin yâd olsun, unutulmasın; devr-i âlem
Vakar ve şerefine, dokunamasın nâ-mahrem
Bilinsin ki; seviyorum seni, işte Sana kasem
Methiyen defterlere dolsun getirsinler, kalem
Huzur, güven, sevgi, saygı, Senin için erdem
Torun, evlat, gururlansın, önlerinde görkem
Sana saygı az geliyor, güllerini bir-bir derem
Sayısızca eylemlerin, gençlere kaldı muhkem
Küçük gören vardır elbet, oldun bize, ‘Alem’
İşlerini aratmıyor, güzelliğin, nur-i mücessem[182]
Devlet, Meclis,
binalarında şeklin, mürtesem[183]
Fikirlerin herkes için ret olunmaz, müsellem[184]
Laikliği yeriyorsun, anayasamızda olmaz! İkilem
Seni üzen herkesin, yerleri olsun Cehennem
Zaten lazım onlara, amansız mekân Cuhnem[185]
Ömrün, güzellik dolu, bizlere de muhterem
Gönüller birbirine akarmış, Allâh-ü E’lem[186]
Îmân ile göçer isek, ne hoş olur, muhteşem
Şaban Günbey; yaptı
belki birazcık, gözlem
Bundan öte hayatınız, benim için biraz mübhem
Nasîb oluna bize! Havz-ı Kevser’den Zemzem
Hakk
indinde inşâallâh, İlâhî Huzûr’a ersem
|
284-
|
Âmîn! Fikir ve de’avâtın; hâtimesi, fâtihâsı,
İmâmı, tazarrûsu’, niyâzı, duâsı dillerin cilâsı
İstidrâk,[187]
ikdâm,[188]
kuvvet, istihkâm[189] ve
duâsı
Makâm-ı icâbete, vuslata şevk olur, dahası
|
285-
|
Âmîn (آمين) harflerinde gizli, dört esrâr-ı felâh[190]
Muttasıftır[191]
dört harf sebebiyle ârif-i billâh[192]
Îhsân olunur envâr-ı fâhire[193] feyz-i
Rabbüllâh
Yakîn ilmi peyvend-dir,[194]
gizli yola miftâhullâh
Nazâr eylerse her kim kuluna, onu bağışlar Allâh
|
286-
|
Birincisi; “Men
enîse billâh ve e’azzehü’llâh”[195]
Hakk ile üns[196]
olanı, her dâim ‘azîz eder Allâh
İkincisi; ‘Müşâhede eder tüm âlemde, nûrullâh’
Mest-i Elest[197]
muhabbeti olunur ona ihsânüllâh
|
287-
|
Üçüncüsü; “Lâ
yütimmü’l-Emr, illâ bi’l-yakînüllâh”[198]
İşler ancak, sırr-ı yakîne[199]
vuslat bulur, bi-iznillâh
Dördüncüsü; “Ve
men nazarahû, ğaferahüllâh”[200]
Kime nazâr eylerse onu bağışlar affı bol, Allâh
|
288-
|
Yahûdî ve Hıristiyân üç ef’âlden kudururmuş
Müslümanlar’a gıptâ eder, vakârından korkmuş
Birincisi, “Selâm
Verip almak” ünsiyeti bulmuş
Biri, “Namazda
Saf Tutmak” kardeşlik görmüş
Fâtihâ anahtardır dertlere her yerde okunurmuş
“Vele’d-dâllîn” denildi mi? “Âmîn” buyrulurmuş
Diğeri, “Âmîn!
Demek” Rabb’e yakarış duymuş
|
289-
|
Ehl-i Hâl, Süleyman Dârânî (rh.’a) va’z etti bilesin
Kime her ne hâcet lazımsa, Allâh-ü Te’âlâ’dan dilesin
Evvelâ Rasûlüllâh Efendimiz’e iksâr-ı[201]
salât eylesin
Muhabbetüllâh hâsıl olunca dilek hâceti arz eylesin
Kalb mutma’în olunca, ba’dehû yine salavât getirsin
Bil ki, Salavât-ı Şerîfe kabûlünde şek şüphe etmesin
Duânın evvel âhırında Salavât-ı Şerîfe kabûle gitsin
İki salavât arasında kalan, âciz mü’min duâsı derin
Kabûl eyler elbet ki, çünkü O, Rahmete’n-li’l-’âlemîn
Şân-ı Ulûhiyyetine lâyık düşmez ki, olalım mutma’în
Duânın evvel âhıri kabûl olunursa, arası olmaz hazîn
Yâni; ortası da, Kerem-i Hüdâ ile makbûl olur, mâ’în[202]
|
290-
|
Hicâb ile derim ki yazma cüretkârlığım bana şan
Denilir ki; ‘câhil
cesûr olurmuş!’ affedile cem’ân
Her ne kusur işledimse billâhi, kasıt değildir inan
Hiç menfaat beklemeden önce sevdim sizi candan
Sağlık sıhhat âfiyet diler size, Hacı Salih oğlu Şaban
Dâreyn saâdeti bahş eylesin size, Rahmet-i Rahmân
|
|
‘Gençlikte bir köprübaşı’, bizim için, mihenk taşı
Dünyâ-âhiret; denge taşı, muhabbetin, kilit taşı
Fukarânın ekmek-aşı, gençlere hem, yâkût taşı
Destânların satırbaşı, makâm-mevki köşe taşı
|