12 Temmuz 2015 Pazar

EL-ESMÂÜ’L-HÜSNÂ İLE DUÂ… TİRMİZİ RİVAYETİ KELAMI KİBAR ANLATIM ----٨ وَلِلّٰهِ الْأَسْمَآءُ الْحُسْنٰى فَادْعُوهُ بِهَاۖ ... ٧


EL-ESMÂÜ’L-HÜSNÂ İLE DUÂ…

٨ وَلِلّٰهِ الْأَسْمَآءُ الْحُسْنٰى فَادْعُوهُ بِهَاۖ ... ٧[1]

“En güzel isimler Allâh’ındır. O’na o güzel isimleriyle duâ edin…  [2]

٨ هُوَاللّٰهُ الَّذ۪ى لٰٓاإِلٰهَ إِلَّاهُوَۚ...٧[3]
  “O, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayan Allâh’tır…”[4] 
﴿ يَامَلِكُ.
﴿ يَارَح۪يمُ.
﴿ يَارَحْمٰنُ
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَامُهَيْمِنُ
﴿ يَاسَلَامُ
﴿ يَاقُدُّوسُ
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَامُتَكَبِّرُ
﴿ يَاجَبَّارُ
﴿ يَاعَز۪يزُ
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَامُصوِّرُ
﴿ يَابَارِئُ
﴿ يَاخَالِقُ
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَاوَهَّابُ
﴿ يَاقَـهَّارُ
﴿ يَاغَفَّارُ
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَاعَل۪يمُ
﴿ يَافَـتَّاحُ
﴿ يَارَزَّاقُ
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَاخَافِضُ
﴿ يَابَاسِطُ
﴿ يَاقَابِضُ
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَامُذِلُّ
﴿ يَامُعِزُّ
﴿ يَارَافِعُ
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَاحَكَمُ
﴿ يَابَص۪يرُ
﴿ يَاسَم۪يعُ
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَاخَب۪يرُ
﴿ يَالَط۪يفُ
﴿ يَاعَدْلُ
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَاغَفُورُ
﴿ يَاعَظ۪يمُ
﴿ يَاحَل۪يمُ
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَاكَب۪يرُ
﴿ يَاعَلِىُّ
﴿ يَاشَكُورُ
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَاحَس۪يبُ
﴿ يَامُق۪يتُ
﴿ يَاحَف۪يظُ
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَارَق۪يبُ
﴿ يَاكَر۪يمُ
﴿ يَاجَل۪يلُ
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَاحَك۪يمُ
﴿ يَاوَاسِعُ
﴿ يَامُج۪يبُ
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَابَاعِثُ
﴿ يَامَج۪يدُ
﴿ يَاوَدُودُ
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَاوَك۪يلُ
﴿ يَاحَقُّ
﴿ يَاشَه۪يدُ
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَاوَلِىُّ
﴿ يَامَت۪ينُ
﴿ يَاقَوِىُّ
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَامُبْدِئُ
﴿ يَامُحْص۪ى
﴿ يَاحَم۪يدُ
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَامُم۪يتُ
﴿ يَامُحْي۪ى
﴿ يَامُع۪يدُ
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَاوَاجِدُ
﴿ يَاقَـيُّـومُ
﴿ يَاحَىُّ
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَآأَحَدُ
﴿ يَاوَاحِدُ
﴿ يَامَاجِدُ
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَامُقْتَدِرُ
﴿ يَاقَادِرُ
﴿ يَاصَمَدُ
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَآأَوَّلُ
﴿ يَامُؤَخِّرُ
﴿ يَامُقَدِّمُ
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَابَاطِنُ
﴿ يَاظَاهِرُ
﴿ يَآأٰخِرُ
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَابَرُّ
﴿ يَامُتَعَال۪ى
﴿ يَاوَال۪ى
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَاعَفُوُّ
﴿ يَامُنْتَقِمُ
﴿ يَاتَوَّابُ
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَامَالِكُ المُلْكِ
﴿ يَارَءُ۫وفُ
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَامُقْسِطُ
﴿ يَاذُو الجَلَالِ وَاْلإِكْرَامِ
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَامُغْن۪ى
﴿ يَاغَنِىُّ
﴿ يَاجَامِعُ
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَانَافِعُ
﴿ يَاضَارُّ
﴿ يَامَانِعُ
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَابَد۪يعُ
﴿ يَاهَاد۪ى
﴿ يَانُورُ
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿ يَارَش۪يدُ
﴿ يَاوَارِثُ
﴿ يَابَاق۪ى
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
[جَلَّ جَلَالُهُ]
﴿جَلَّ جَلَالُهُ، جَلَّ شَانُهُ، جَلَّ وَعَلٰى[5]
﴿ يَاصَبُورُ


bölüm: 83

Ø allâh’ın isimleri kaç tanedir?

3506- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allâh’ın doksan dokuz ismi vardır. Kim bunları öğrenir ve hayatı boyunca Allâh’ı bu şekilde tanıyarak yaşar ve hayatını bu iman ve yaşayış üzere bitirirse inşallâh Cennete girer.” (Buhârî, Şurût: 17; Müslim, Zikir: 27)

ž Yusuf diyor ki Abdul A’lâ bu hadisin bir benzerini Hişâm b. Hassân’dan, Muhammed’den ve Ebû Hüreyre’den bize aktarmıştır.

3507- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allâh’ın doksan dokuz ismi vardır. Kim bunları öğrenir ve hayatı boyunca Allâh’ı bu şekilde tanıyarak yaşar ve hayatını bu iman ve yaşayış üzere bitirirse inşallâh Cennete girer.” “O Allâh ki Ondan başka gerçek ilah yoktur ancak o vardır. O dünyada herkese ahirette ise sadece mü’minlere acıyıp şefkat edendir.”

(Bu 99 ismi; manzum tercemesiyle veriyoruz ki Müslümanlar kolayca ezberleyip Allâh’ı iyi bilisinler diye…)

Buhârî ve Müslim’de isimler sayılmaksızın, Tirmizî, Deavât, 86 ve İbn-i Mâce, Duâ, 10 da 99 isim sayılarak rivayet edildiğine göre; “Allâh’ın 99 ismi vardır. Kim bunları öğrenir (hayatı boyunca Allâh’ı bu şekilde tanıyarak yaşar ve hayatını bu iman ve yaşayış üzere bitirirse inşaallâh) Cennete girer.”

 

اَللَّهُ
Allâh, O'ndan başka yoktur tapacak En güzel isimler, O'nundur ancak.
اَلرَّحْمَنُ – اَلرَّحِيمُ
Rahmân'dır, esirger, merhametlidir.
Rahîm'dir, kuluna pek rahmetlidir.
اَلْمَلِكُ – اَلْقُدُّوسُ
Melik'dir, mülk O'nun varlık O'nundur.
Kuddûs'tür, eşsizlik, birlik O'nundur.
اَلسَّلاَمُ – اَلْمُؤْمِنُ
Selâm'dır, selâmet, saadet O'ndan.
Mü'min'dir, hidayet emniyet O'ndan.
اَلْمُهَيْمِنُ – اَلْعَزِيزُ
Müheymin, gözeten, denetleyen O.
‘Azîz'dir, şerefli, şeref veren O.
اَلْجَبّاَرُ
Cebbâr'dır, her derdin çaresi O'ndan.
Çıkmaya çare yok, buyruklarından.
اَلْمُتَكَبِّرُ
Büyüklük O'nundur, O Mütekebbir.
Bir Allâh, en büyük demektir tekbîr.
اَلْخاَلِقُ – اَلْباَرِئُ
Hâlık'tır, yarattı, yoktan vâr etti.
Bârî’dir, düpdüzgün yaptı, düzeltti.
اَلْمُصَوِّرُ
Musavvir, her şeye bir suret vermiş.
Sanatını gözler önüne sermiş.
اَلْغَفّاَرُ – اَلْقَهّاَرُ
Ğaffâr'dır, bağışlar, eksiği kapar.
Kahhâr'dır, kahreder ne yapar, yapar.
اَلْوَهّاَبُ – اَلرَّزاَّقُ
Vehhâb'tır, hep verir, hep karşılıksız.
Razzâk'tır, mahlûku komaz rızıksız.
اَلْفَتّاَحُ – اَلْعَلِيمُ
Fettâh'tır, yol açar kapılar açar.
‘Alîm'dir, bilendir sonsuz ilmi var.
اَلْقاَبِضُ – اَلْباَسِطُ
Kâbız'dır, dilerse sıkar, dar eder.
Bâsıt'tır, bol verir, yoğu vâr eder.
اَلْخاَفِضُ – اَلرّاَفِعُ
Hâfız'dır, indirir, alçaltır aman.
Râfı'dir, bindirir, yüceltir heman.
اَلْمُعِزُّ – اَلْمُذِلُّ
Mu’ızz'dir, yükseltir ‘izzetler verir.
Müzill'dir, alçaltır, zilletler verir.
اَلسَّمِيعُ – اَلْبَصِيرُ
Semi'dir, herşeyi duyar, işitir.
Basîr'dir, herşeyi görür, gözetir.
اَلْحَكَمُ – اَلْعَدْلُ
Hakem'dir, söz O'nda, her sözü hikmet.
‘Adl, işi adalet, sözü adâlet.
اَللَّطِيفُ – اَلْخَبِيرُ
Latîf'tir, lutfeder, pek ince bilir.
Habîr'dir, her şeyden haberdâr olur.
اَلْحَلِيمُ – اَلْعَظِيمُ
Halîm'dir, hiç ivmez, hep verir mühlet.
‘Azîm'dir, sadece O'nun ‘azamet.
اَلْغَفُورُ – اَلشَّكُورُ
Ğafûr'dur, bağışlar, örter, affeder.
Şekûr'dur, hak bilir, azı çok eder.
اَلْعَلِىُّ – اَلْكَبِيرُ
‘Alîy'dir, en üstün, en yüksek O'dur.
Kebîr'dir, en büyük, en büyük O'dur.
اَلْحَفِيظُ – اَلْمُقِيتُ
Hafîz'dir, O kollar, O bekler durur.
Mukît'tir, herşeyin hakkını korur.
اَلْحَسِيبُ – اَلْجَلِيلُ
Hasîb'tir, hesaplar ve hesap sorar.
Celîl'dir en yüce, en yûce O var.
اَلْكَرِيمُ – اَلرَّقِيبُ
Kerîm'dir, pek cömert, ikram edici.
Rakîb'dir, görücü, hem gözetici.
اَلْمُجِيبُ – اَلْواَسِعُ
Mücîb'dir, karşılık verir duâya.
Yalvar herşeyi bol, Vâsî’ Mevlâya.
اَلْحَكِيمُ – اَلْوَدُودُ
Hakîm'dir, her sözü, her işi doğru.
Vedûd'dur, sevilir, sever kulunu.
اَلْمَجِيدُ – اَلْباَعِثُ
Mecîd'dir, şanlıdır, pek şereflidir.
Bâis'dir, rûh verir, elçi gönderir.
اَلشَّهِيدُ – اَلْحَقُّ
Şehîd'dir, her şeye şâhidtir Allâh.
Ezelî, ebedî tek Hak'dır Allâh.
اَلْوَكِيلُ - اَلْقَوِىُّ
Vekîl'dir, dâimâ kulun vekili.
Kavî'dir, işi pek güçlü, kuvvetli.
اَلْمَتِينُ - اَلْوَلِىُّ
Metîn'dir, sarsılmaz pek metânetli.
Velî'dir, mevlâ'dır, ne güzel velî.
اَلْحَمِيدِ– اَلْمُحْصِى
Hamîd'dir, her işi yerinde, yûce.
Muhsî'dir, saymıştır, nasıl ve nice.
اَلْمُبْدِئُ – اَلْمُعِيدُ
Mübdî-ü'dir, her işin başıdır, başlar.
Mu’îd'dir, her işi tekrar O işler.
اَلْمُحْيِى - اَلْمُمِيتُ
Muhyî'dir diriltir, hayat bahşeder.
Mümît'dir, öldürür ve helak eder.
اَلْحَىُّ - اَلْقَيوُّمُ
Allâh'ım bir Hayy'dir, dâim sağ ölmez.
Kayyûm'dur hiç bir şey O'nsuz sağ olmaz.
اَلْواَجِدُ - اَلْماَجِدُ
Vâcid'dir, ezelî, ebedî vardır.
Mâcid'dir, mecidle anlamı birdir.
اَلْواَحِدُ - اَلصَّمَدُ
Vâhid'dir, birdir O, başka İlâh yok.
Samed'dir, eşsizdir, gayrine âh yok.
اَلْقاَدِرُ - اَلْمُقْتَدِرُ
Kâdir'dir, herşeyin üstüne gider.
Muktedir, her işi yapar, alteder.
اَلْمُقَدِّمُ - اَلْمُؤَخِّرُ
Mukaddim, isterse öne alır O.
Muehhir, isterse sona alır O.
اَلأَوَّلُ – اَلآخِرُ
Evvel'dir, ilk O'dur, yoktur öncesi.
Âhir'dir son O'dur, yoktur sonrası.
اَلظّاَهِرُ - اَلْباَطِنُ
Zâhir'dir, en üstün O'ndan üste yok.
Bâtın'dır, en gizli O'ndan berî yok.
اَلْواَلِى - اَلْمُتَعاَلِى
Vâlî'dir, üstlenir, destekler kulu.
Müte’âlî O'dur, yüksek ve ulu.
اَلْبَرُّ - اَلتَّوّاَبُ
Berr'dir, kaplamıştır lutfu her yeri.
Tevvâb, kabûl eder, tüm tevbeleri.
اَلْمُنْتَقِمُ – اَلْعَفُوُّ
Müntakîm, intikâm alır, bırakmaz.
‘Afüvv'dür, yalvarsan affeder, bakmaz.
اَلرَّؤُوفُ – ماَلِكُ الْمُلْكِ
Raûf'dur, şefkati, merhameti çok.
Mâlikü'l-Mülk'tür O, mülk de ortağı yok.
ذُوالْجَلاَلِ وَاْلاِكْراَمِ
O'dur Zû'l-Celâl-i ve'l-İkrâm mevlâ.
Yücelik ve İhsân hep O'ndan ola.
اَلْمُقْسِطُ - اَلْجاَمِعُ
Muksit'tir, Âdildir, her işi denge.
Câmî'dir, toplayan belli bir güne.
اَلْغَنِىُّ - اَلْمُغْنِى
Ğanîy'dir, değildir bir şeye muhtâc.
Muğ'dir, O'ndandır bütün ihtiyâc.
اَلْماَنِعُ
Manî'dir, engeller her ne isterse.
Veremez hiç kimse, O bir keserse.
اَلضّاَرُّ - اَلنّاَفِعُ
Zârr'dır, zararına engel olunmaz.
Nâfi’dir, faydasından uzak kalınmaz.
اَلنُّورُ - اَلْهاَدِى
Nûr'dur, nasıl nûrdur aslâ bilinmez.
Hâdî'dir, O'nsuz hiç bir şey bulunmaz.
اَلْبَدِيعُ - اَلْباَقِى
Bedî'dir, herşeyi yoktan vâr kılan.
Bâkî'dir, ebedî kalacak olan.
اَلْواَرِثُ
Vâris'dir, herşeyin mîrâsı O'nun.
Burası O'nundur, orası O'nun.
اَلرَّشِيدُ - اَلصَّبوُرُ
Reşîd'dir, gösterir ve eriştirir.
Sabûr'dur, sabırlı hep fırsat verir
 
En güzel isimler bir tek Allâh'ın.
Var sen de nimeti ve çok günâhın.
 
Nimetiyle günâhını temizle.
Bu güzel adları iyi ezberle.
 
Sonra hakkın ver gaflete dalma.
Cehenneme girip, Cennet’ten olma.

 

(İbn-i Mâce, Duâ: 10 (Terc. 10/48)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir. Pek çok râvî bu hadisi bize Safvân b. Salih’den rivâyet etmiştir. Bu hadisi sadece Safvân’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. Hadisçiler yanında güvenilen bir kişidir.,Bu hadis aynı zamanda değişik şekilde Ebû Hüreyre’den rivâyet edilmiştir.Pek çok rivâyetler içinde Esma-ül Hüsna’nın isimlerinin sayıldığını sadece bu hadisle bilmekteyiz. Âdem b. ebî İyas bu hadisi başka bir senedle yine Ebû Hüreyre’den zikrederek Allâh’ın isimlerini zikretmiştir. Fakat rivâyetin senedi sağlam değildir.

3508- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, “Allâh’ın doksan dokuz ismi vardır, bunları öğrenip bunlara göre Allâh’ı tanıyıp yaşayan ve bu imanla ölen kimse inşallâh Cennete girer.” (İbn-i Mâce, Duâ: 10.)










 








[1] [سورة الأعراف:٧/١٨٠]
[2] A’râf Sûresi, 9/180.
[3]  [سورة الحشر:٥٩/٢٢-٢٣]
[4] Haşr Sûresi, 59/22-23’den.
[5] [ولم يفصل الاسماء غير الترمذى.]