27 Ocak 2017 Cuma

İNSANLARIN EN HAYIRLILARI---ŞİŞMANLIK BELASI

٢٦٥١- حَدَّثَنَا آدَمُ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، حَدَّثَنَا أَبُو جَمْرَةَ، قَالَ: سَمِعْتُ زَهْدَمَ بْنَ مُضَرِّبٍ، قَالَ: سَمِعْتُ عِمْرَانَ بْنَ حُصَيْنٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا، قَالَ: قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: "خَيْرُكُمْ قَرْنِي، ثُمَّ الَّذِينَ يَلُونَهُمْ، ثُمَّ الَّذِينَ يَلُونَهُمْ." - قَالَ عِمْرَانُ: لاَ أَدْرِي أَذَكَرَ النَّبِيُّ ﷺ بَعْدُ قَرْنَيْنِ أَوْ ثَلاَثَةً - قَالَ النَّبِيُّ ﷺ: "إِنَّ بَعْدَكُمْ قَوْمًا يَخُونُونَ وَلاَ يُؤْتَمَنُونَ، وَيَشْهَدُونَ وَلاَ يُسْتَشْهَدُونَ، وَيَنْذِرُونَ وَلاَ يَفُونَ، وَيَظْهَرُ فِيهِمُ السِّمَنُ."[1]

2651--- … İmran İbnu Huseyn (r.’anhümâ) anlatıyor: "Rasûlüllâh (‘aleyhi’s-salât-ü ve’s-selâm) buyurdular ki:

--- “İNSANLARIN EN HAYIRLILARI;

1-    Benim asrımda yaşayanlardır.
2-    Sonra benimle yaşayanlara yakın olanlardır.
3-    Daha sonra onlara yakın olanlardır."

İmrân (r.’anhümâ) dedi ki: "Kendi asrını zikrettikten sonra iki asır mı, üç asır mı zikretti bilemiyorum."

--- “BU SONUNCULARI TÂKÎBEN ÖYLE İNSANLAR GELİR Kİ,

1-      Kendilerinden şâhidlik istenilmediği halde şâhidlikte bulunacaklar,
2-      Onlar ihânet[2] içindedirler, kimse bunlara î'timâd etmeyecek.
3-      Yine bunlar adak (nezr edecek) adayacaklar, fakat adaklarını yerine getirmeyecekler.
4-      Aralarında şişmanlık zuhûr eder = Artık bunlar arasında (tıka basa yemek içmek) semizlenmek meydana çıkar (yânî onlara göre hayâtın gayesi bu işlerden ibâret olur.)

Bir rivâyette şu ziyâde var:

5-      --- “Yemîn taleb edilmeden yemîn ederler.”[3] Ş.g.







[1] الكتاب: صحيح البخاري، المؤلف: محمد بن إسماعيل أبو عبدالله البخاري الجعفي، المحقق: محمد زهير بن ناصر الناصر، الناشر: دار طوق النجاة (مصورة عن السلطانية بإضافة ترقيم ترقيم محمد فؤاد عبد الباقي)، الطبعة: الأولى، ١٤٢٢هـ، كتاب الشهادات (٥٢)، باب: لا يشهد على شهادة جور إذا أشهد (٩)، رقم الحديث:٢٦٥١، ص:٣٥٢.   
[2] İhânet: (Hevn. den) Her şeyi alçak ve hakir görerek itibar etmez ve kıymet vermezler. Hainlik, haksızlık, kötülük, öldürmek işleridir.
[3] Buharî, Kitâbü’ş-Şehâdât (52), Bir Kimse Zulüm Ve Haksızlık Üzerine Şâhid Yapılmak İstenildiği Zaman, Şâhidlik Etmez Bâbı (9), s.352, Hadis no:2651, Kitâb-ü Fezâilu'l-Ashâbü’n-Nebiyy-i -sav- el-Menâkıb (62), Fezâilu'l-Ashâbü’n-Nebiyy-i -sav- Bâbı (1), s.496, Hadis no:3650, Kitâb-ü Rikâk (81), Dünyâ Nimetleri Ve Güzelliklerinden Ve Bunlara Aşırı Rağbetten Sakınılması Bâbı (7), s.891, Hadis no:6428, Kitâbü’l-Eymân ve’n-Nüzûr (83),  Nezri yapmamak (27), s.923, Hadis no:6695, Müslim, Fezâilü’s-Sahâbe, 214, (2535); Tirmizî, Fiten 45, (2222), Şehâdât 4, (2303); Ebu Dâvud, Sünnet 10, (4657); Nesâî, Eymân 29, (3809).

1 Ocak 2017 Pazar

DÜŞMANA GALİP OLMAK İÇİN OKUNACAK DUALAR


DÜŞMANA GALİP OLMAK İÇİN OKUNACAK DUALAR
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحيمِ
اَللَّهُمَّ اهْدِنِي فِيمَنْ هَدَيْتَ ، وَعَافِنيِ فِيمَنْ عَافَيْتَ ، وَتَوَلَّنيِ  فِيمَنْ تَوَلَّيْتَ ، وَبَارِكْ ليِ فِيمَا أَعْطَيْتَ ، وَقِنيِ شَرَّ مَا قَضَيْتَ فَإِنَّكَ تَقْضِي ، وَلاَ يُقْضَى عَلَيْكَ ، إِنَّهُ لاَ يَذِلُّ مَنْ وَالَيْتَ ، وَلاَ يَعِزُّ مَنْ عَـادَيْتَ ، تَبَارَكْتَ رَبَّنَا وَتَعَالَيْـت أخرجه أصحاب السنن الأربع وأحمد والدارمي والحاكم والبيهقي)

"Allâh’ım! Hidayet ettiklerinle beraber bana da hidayet et. Afiyet verdiklerinle beraber bana da afiyet ver. İşini üzerine aldıklarınla beraber benim de işimi üzerine al. Verdiklerini bana mübarek et. Kaderimde olan şerden beni koru. Öyle ki Sen her şey hakkında hüküm verirsin. Kimse Senin hakkında hüküm veremez. Senin veli edindiğin kimse asla zelil olmaz. Senin düşman olduğun kimse de asla aziz olmaz. Rabbimiz! Sen mübareksin ve yüceler yücesisin. "[1]
"اَللَّهُمَّ إِنيِ أَعُوذُ بِرِضَاكَ مِنْ سَخَطِكَ ، وَ بِمُعَافَاتِكَ مِنْ عُقُوبَتِكَ ، وَ أَعُوذُ بِكَ مِنْكَ ، لاَ أُحْصِي ثَنَاءً عَلَيْكَ، أَنْتَ كَمَـا أَثْنَيْتَ عَلَى نَفْسِكَ." مُسلِم وأصحاب السنن
"Allâh’ım! Senin gazabından rızana sığınırım. Azabından afiyetine sığınırım. Senden (helak etmenden) sana sığınırım. Sana yaraşır övgüyü sayıp tamamlayamam. Sen kendini övdüğün gibisin."[2]
"اَللَّهُمَّ إِيَّاكَ نَعْبُدُ، وَلَكَ نُصَلِّي وَنَسْجُدُ، وَاِلَيْكَ نَسْعَى وَنَحْفِدُ، نَرْجُو رَحْمَتَكَ، وَنَخْشَى عَذَابَكَ، إِنَّ عَذَابَكَ بِالْكَافِرِينَ مُلْحَقٌ اَللَّهُمَّ إِنَّا نَسْتَعِينُكَ، وَنَسْتَغْفِرُكَ، وَنُثْنيِ عَلَيْكَ الْخَيْرَ، وَلاَ نَكْفُرُكَ وَنُؤْمِنُ بِكَ، وَنَخْضَعُ لَكَ، وَنَخْلَعُ مَنْ يَكْفُرُكَ." (أخرجه البيهقي في السنن الكبرى وصحح إسناده)

"Allâh’ım! Yalnız Sana kulluk eder, Sana namaz kılar ve secde ederiz. Senin rızan için çalışır çabalarız, rahmetini umar, azabından korkarız. Senin azabın kâfirlere ulaşıcıdır.

Allâh’ım! Senden yardım ister, Sana tevbe ederiz. Sana hayırla hamd ederiz,  nankörlük etmeyiz. Sana iman eder boyun eğeriz. Seni inkâr edenden uzaklaşırız."[3]
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
"اللَّهُمَّ  مُنْزِلَ الْكِتَابِ، سَرِيعَ الْحِسَابِ، إِهْزِمِ اْلأَحْزَابَ، اَللَّهُمَّ اهْزِمْهُمْ وَزَلْزِلْهُمْ."  (مُسْلِمٌ)
"Ey kitabı indiren, hesabı çabuk gören Allâh’ım! Düşmanları perişan et. Allâh’ım! Onları perişan et ve onları dağıt."[4]
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم
"اَللَّهُمَّ إِنيِّ أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْهَمِّ وَالْحَزَنِ ، وَالْعَجْزِ وَالْكَسَـلِ ، وَالْبُخْلِ  وَالْجُبْنِ، وَضَلَعِ الدَّيْنِ وَغَلَبَةِ الرِّجَالِ." (الْبُخَارِي)
"Allâh’ım! Üzüntü ve kederden, acizlikten ve tembellikten, cimrilikten ve korkaklıktan, borç altında ezilmekten ve düşmanlarımın bana üstün gelmesinden Sana sığınırım."[5]
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم
"اَللَّهُمَّ إِنَّا نَجْعَلُكَ فيِ نُحُورِهِمْ وَنَعُوذُ بِكَ مِنْ شُرُورِهِمْ." (أبو داود وصححه الحاكم ووافقه الذهبي)
"Allâh’ım! Senin gücünle onların boğazlarını tıkarız ve kötülüklerinden Sana sığınırız."[6]
"اَللَّهُمَّ أَنْتَ عَضُدِي ، وَأَنْتَ نَصِيريِ ، بِكَ أَجُولُ ، وَبِكَ أَصُولُ ، وَبِكَ أُقَاتِلُ." (أبُو دَاوُدَ وَالتِّرمِذِيُّ)
"Allâh’ım! Sen benim kuvvetimsin ve yardımcımsın. Seninle (düşmanı) engellerim. Senin gücünle saldırırım ve Senin yardımınla çarpışırım."[7]
"حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَكيلُ." (الْبُخَارِي)
"Allâh bize yeter. O ne güzel vekildir (koruyucudur)."[8]
اَللَّهُمَّ رَبَّ السَّمَاوَاتِ السَّبْعِ، وَرَبَّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ، كُنْ ليِ جَاراً مِنْ فُلاَنِ بْنِ فُلاَنٍ، وَأَحْزَابِهِ مِنْ خَلاَئِقِكَ، أَنْ يَفْرُطَ عَلَىَّ أَحَدٌ مِنْهُمْ أَوْ يَطْغَى، عَزَّ جَارُكَ وَجَلَّ ثَنَاؤُكَ، وَلاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ." (الْبُخَارِي)"
"Yedi kat semânın Rabbi, Yüce Arş’ın Rabbi Allâh’ım! (Zalimi kast ederek) Falan oğlu falan’ın ve yarattıkların içerisinde onun tarafını tutanlardan birinin kötülükte aşırı gitmesinden ya da azgınlaşma-sından beni muhafaza eyle. Senin himâyendeki kimse izzetli ve senin övgün yücedir. Senden başka ibadete layık ilah yoktur."[9] Üç kere
اَللهُ أَكْبَرُ، اَللهُ أَعَزُّ مِنْ خَلْقِهِ جَمِيعاً، اَللهُ أَعَزُّ مِمَّا أَخَافُ وَأَحْذَرُ،  أَعُوذُ بِاللهِ الَّذِي لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ، اَلْمُمْسِكِ السَّمَاوَاتِ السَّبْعِ أَنْ يَقَعْنَ عَلَى الأَرْضِ إِلاَّ بِإِذْنِهِ، مِنْ شَرِّ عَبْدِكَ فُلاَنٍ، وَجُنُودِهِ وَأَتْبَاعِهِ وَأَشْيَاعِهِ، مِنَ الْجِنِّ وَالإِنْسِ، اَللَّهُمَّ كُنْ ليِ جَاراً مِنْ شَرِّهِمْ، جَلَّ ثَنَاؤُكَ وَعَزَّ جَارُكَ، وَتَبَارَكَ اسْمُكَ، وَلاَ إِلَهَ غَيْرُكَ." (الْبُخَارِي)

"Allâh en büyüktür. Allâh, bütün yarattıklarından daha çok izzet sahibidir. Allâh, korktuğum ve sakındığım şeylerden daha kudretlidir. Kulu falanın, insan ve cin ordularının, taraftarlarının ve ona tabi olanların şerrinden, O’ndan başka ibadete layık ilah olmayan, izni dışında yedi kat göğün yerin üzerine düşmesini engelleyen Allâh’a sığınırım. Allâhım! Onların şerrinden beni koru. Övgün yücedir, senin himâyendeki kimse izzetlidir. İsmin mübarektir. Senden başka ibadete layık ilah yoktur."[10] Üç kere
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
 
ÜZÜNTÜLÜ VE KEDERLİ ZAMANLARDA OKUNACAK DUA
 
3712 - حَدَّثَنَا يَزِيدُ، أَخْبَرَنَا فُضَيْلُ بْنُ مَرْزُوقٍ، حَدَّثَنَا أَبُو سَلَمَةَ الْجُهَنِيُّ، عَنِ الْقَاسِمِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَبْدِ اللهِ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: " مَا أَصَابَ أَحَدًا قَطُّ هَمٌّ وَلَا حَزَنٌ، فَقَالَ: اللهُمَّ إِنِّي عَبْدُكَ، ابْنُ و عَبْدِكَ، ابْنُ أَمَتِكَ، نَاصِيَتِي بِيَدِكَ، مَاضٍ فِيَّ حُكْمُكَ، عَدْلٌ فِيَّ قَضَاؤُكَ، أَسْأَلُكَ بِكُلِّ اسْمٍ هُوَ لَكَ سَمَّيْتَ بِهِ نَفْسَكَ، أَوْ عَلَّمْتَهُ أَحَدًا مِنْ خَلْقِكَ، أَوْ أَنْزَلْتَهُ فِي كِتَابِكَ، أَوِ اسْتَأْثَرْتَ بِهِ فِي عِلْمِ الْغَيْبِ عِنْدَكَ، أَنْ تَجْعَلَ الْقُرْآنَ رَبِيعَ قَلْبِي، وَنُورَ صَدْرِي، وَجِلَاءَ حُزْنِي، وَذَهَابَ هَمِّي."إِلَّا أَذْهَبَ اللهُ هَمَّهُ وَحُزْنَهُ، وَأَبْدَلَهُ مَكَانَهُ فَرَحًا" (فرجًا) ، قَالَ: فَقِيلَ: يَا رَسُولَ اللهِ، أَلَا نَتَعَلَّمُهَا؟ فَقَالَ: "بَلَى، يَنْبَغِي لِمَنْ سَمِعَهَا أَنْ يَتَعَلَّمَهَا."[11]
"Allâh’ım! Ben senin kulunum, erkek kulunun ve dişi kulunun da oğluyum. Alnım Senin elindedir. Hükmün bana geçerlidir. Hakkımdaki hükmün adalettir. Kendini adlandırdığın Sana has bütün isimlerle yahut kitabında indirdiklerinle yahut yarattıklarından birine öğrettiğin isimlerle yahut katından seçtiğin gayb ilmindeki isimlerle Sen’den istiyorum ki,  Kur’an’ı kalbimin neşesi, göğsümün nuru, kederimin kaldırıcısı ve üzüntümün gidericisi yapasın."[12] Ş.g. Ahmed b. Hanbel, Hadîs no:3712, s:6/642 sahih senetle rivâyet etti.
يا رفيق يا شفيق، أنت ربي الحقيق، ادفع عني الضيق إنك على كل شيء قدير، يا ذا العرش فرّج عنا، فإن أرزاقنا عليك، الحمد لله الكافي، حسبي الله وكفى، لس من الله منجى، ليس وراء الله منتهى، توكلت على الله ربي ورب العالمين، اللهم إن (... فلان ...) عبد من عبيدك، خلقته كما خلقتني، ليس له فضل عليّ إلا ما فضلته عليّ به، فاكفني شره، وارزقني خيره، واقذف لي في قلبه محبتي، واصرف عني أذاه، لا إله إلا أنت، سبحان الله رب العرش العظيم، وصلى الله على محمد وعلى آله وصحبه أجمعين ... آمين، وأفوض أمري إلى الله إن الله بصير بالعباد.
"دعاء الحاجة من الإكمال"
16815- اللَّهُمَّ اِنَّكَ أَنْتَ الْعَزِيزُ الْكَبِيرُ وَأَنَا عَبْدُكَ الضَّعِيفُ الذَّلِيلُ لَا َحَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِكَ. اَللَّهُمَّ سَخَّرَ لِي (... فُلَانْ ...) كَمَا سَخَّرْتَ فِرْعَوْنَ لِمُوسَى، وَلَيِّنْ لِي قَلْبَهُ كَمَا لَيَّنْتَ الْحَدِيدَ لِدَاوُدَ، فَإِنَّهُ لَا يَنْطِقُ إِلَّا بِإِذْنِكَ وَ نَاصِيَتُهُ فِي قَبْضَتِكَ، وَقَلْبُهُ فِي يَدِكَ، جَلَّ ثَنَاؤُ وَجْهِكَ، يَا أَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ ... آمِينَ. (كنز العمال --- الديلمي عن أنس)
 
HER TÜRLÜ HÂCET TAMAMLAMA=ŞERRİNDEN KORKULAN BİRİNE OKUNACAK DUA
 
“Ey Rabbim! Her şeye mutlak gâlib ve mutlak büyük ancak Sensin, ben de Senin zayıf ve düşkün bir kulunum. Her türlü kudret kuvvet ancak seninledir.  Ey Rabbim! Fir’avun‘u Mûsâ ‘ya musahhâr kıldığın gibi filânı da bana musahhâr kıl ve Dâvud’un elinde demiri yumuşattığın gibi onun da kalbini yumuşat. O senin iznin olmadan onun nutku kesilir, onun nâsiyesi (alın yazısı) de, kalbi de senin kabza-i kudretindedir. Senin senân yücedir ey merhamet edicilerin merhamet edicisi.” (Kenzü’l-‘Ummâl, Hadîs no:16815.)
974- أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُسَيَّبِ بْنِ إِسْحَاقَ، قَالَ: حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُبَيْدِ بْنِ عَقِيلٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا سَهْلُ بْنُ حَمَّادٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ، عَنْ ثَابِتٍ، عَنْ أَنَسٍ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، قَالَ: "اللَّهُمَّ لَا سَهْلَ إِلَّا مَا جَعَلْتَهُ سَهْلًا، وَأَنْتَ تَجْعَلُ الْحَزْنَ سَهْلًا إِذَا شِئْتَ."[13]
 
ENES (R.’A.)’DAN RİVÂYETİNE GÖRE, RASÛLÜLLÂH (S.A.V) ZOR İŞLERDE.
 
974--- “Allâh’ım, senin kolay kıldığından başka hiç bir kolaylık yoktur. Sen dilersen gam tasaları giderirsin. (sert ve zor şeyleri yumuşatırsın.)
DÜŞMANLARIN HÎLELERİNDEN KURTULMA DUASI
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ، فَرْدٌ، حَيٌّ، قَيُّومٌ، حَكَمٌ، عَدْلٌ، قُدُوسٌ، حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَك۪يلُ." [سورة آل عمران: 3/173]   
“Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm. Rahmân ve Rahîm olan = esirgeyen ve bağışlayan Allâh’ın adı ile başlarım. Ferd (tek olan), Hay (diri), Kayyûm (ayakta tutan),[14] Hakem (her sözü hikmet ve son söz sâhibi olan), ‘Adl (çok adaletli olan), Kuddûs (birlik sâhibi ve eşsiz olan), Allâh bize yeter. O ne güzel vekildir (koruyucudur)."[15]

DÜŞMANLARI KAHRETMEK DUASI
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ، فَرْدٌ، حَيٌّ، قَيُّومٌ، حَكَمٌ، عَدْلٌ، قُدُوسٌ، اِنَّا اَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ حَاسِبًا." [سورة القمر:34/54] 
“Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm. Rahmân ve Rahîm olan = esirgeyen ve bağışlayan Allâh’ın adı ile başlarım. Ferd (tek olan), Hay (diri), Kayyûm (ayakta tutan),[16] Hakem (her sözü hikmet ve son söz sâhibi olan), ‘Adl (çok adaletli olan), Kuddûs (birlik sâhibi ve eşsiz olan), Şüphesiz biz de üzerlerine taşlar savuran bir rüzgâr gönderdik."[17]
 
  
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ، لَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللهِ الْعَلِيِّ الْعَظِيمِ. عَنْ عَلِيٍّ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ، اَنَّ النَّبِيَّ صَلَّي اللهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمَ قَالَ: "مَنْ سَرَّهُ اَنْ يُنْسَأَ فِي عُمُرِهِ وَ يُنْصَرَ عَلَي عَدُوِّهِ وَ يُوَسَّعَ عَلَيْهِ فِي رِزْقِهِ وَ يُوقَي مِيتَةَ السُّوءِ فَلْيَقُلْ حِينَ يُصْبِحُ ثَلَاثَ مَرَّاتٍ: "سُبْحَانَ اللّٰهِ مِلْءَ الْمِيزَانِ مُنْتَهَــى الْعِلْمِ وَ مَبْلَغَ الرِّضَا وَزِنَةَ الْعَرْشِ. لَا إِلٰــهَ إِلاَّ اللّٰهُ مِلْءَ الْمِيزَانِ وَ مُنْتَهَــى الْعِلْمِ وَ مَبْلَغَ الرِّضَا وَزِنَةَ الْعَرْشِ. وَاللّٰهُ أَكْبَرُ مِلْءَ الْمِيزَانِ وَ مُنْتَهَــى الْعِلْمِ وَ مَبْلَغَ الرِّضَا وَزِنَةَ الْعَرْشِ."

Hazreti Ali (Radıyallâhu anh)dan rivâyet edildiğine göre, Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Her kim ömrünün uzatılmasını, düşmanına karşı yardım edilmesini, rızkının genişletilmesini ve kötü şekilde ölmekten korunmasını isterse, sabah ve akşam üç kere: “Mîzânı dolusunca, sonsuz ilmince, rızâsı miktarınca ve arşının ağırlığınca Allah'ı tesbîh ederim, tevhîd ederim ve tekbîr ederim” desin. (Deylemî, Nizâmü’d-Dîn el-Mes’ûdî, Kenzü’l-‘Ummâl, 102/635, No:4955)


"اَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللَّهِ التَّامَّتِ الَّتِي لَا يُجَاوِزُهُنَّ بَرٌّ وَلَا فَاجِرٌ، الَّذِي يُمْسِكُ السَّمَآءَ اَنْ تَقَعَ عَلَي الْأَرْضِ إِلَّا بِـإِذْنِهِ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ وَ ذَرَأَ وَ بَرَأَ، وَمِنْ شَرِّ الشَّيْطَانِ وَ حِزْبِهِ."

“Halk ettiği, yarattığı ve ettiği, yarattığı ve yoktan var ettiği her şeyin şerrinden, iyi veya kötü kimselerin kendilerini geçemeyeceği, gökleri izni olmadıkça düşmesin diye tutan Allâh-ü Te’âlâ-nın tamam olan (eksiksiz) kelimelerine sığınırım.” (Ebû Nü’aym el-Isbahânî, Hilyetü’l-Evliyâ, 5/377.)




[1] Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, İbn Mace, Ahmed, Darami, Hakim ve Beyhaki sahih senedle rivayet  ettiler .
[2] Müslim 1/ 352 Tirmizi, İbn Mace, Ahmed
[3] Beyhakî süneninde rivayet etmiştir, senedi sahihtir.
[4] Müslim 3/1362
[5] Buhari 7/158
[6] Ebu  Davud 2/89, Hakim 2/142 rivayet etti ve sahih dedi.
[7] Ebu Davud  3/42, Tirmizi  5/572, Sahih senetle rivayet etti.
[8] Buhari 5/172
[9] Buhari, Edebu’l-müfred, (h.707); el-Elbânî, sahih olduğunu söylemiştir, Sahih Edebu’l-müfred, (h.545
[10] Buhari, Edebu’l-müfred, (h.708
[11] الكتاب: مسند الإمام أحمد بن حنبل، المؤلف: أبو عبد الله أحمد بن محمد بن حنبل بن هلال بن أسد الشيباني (المتوفى: 241هـ)، المحقق: شعيب الأرنؤوط - عادل مرشد، وآخرون، إشراف: د عبد الله بن عبد المحسن التركي، الناشر: مؤسسة الرسالة، الطبعة: الأولى، 1421 هـ - 2001 م، رقم الحديث:3712، ص:624/6.
[12] Ahmed b. Hanbel, Hadîs no:3712, s:6/642 sahih senetle rivayet etti.
[13] الكتاب: صحيح ابن حبان بترتيب ابن بلبان، المؤلف: محمد بن حبان بن أحمد بن حبان بن معاذ بن مَعْبدَ، التميمي، أبو حاتم، الدارمي، البُستي (المتوفى: 354هـ)، رقم الحديث:874، ص:3/255.
[14] Hayyü’l-Kayyûm: Varlığı, diriliği her an için olup, gökleri, yerleri her an için tutan, daimî her şeye her hususta iktidarı yeten Allah (C.C.)
[15] Buhari 5/172. Âl-i ‘Imrân Sûresi, 3/173’den.
[16] Hayyü’l-Kayyûm: Varlığı, diriliği her an için olup, gökleri, yerleri her an için tutan, daimî her şeye her hususta iktidarı yeten Allah (C.C.)
[17] Buhari 5/172. Kamer Sûresi, 54/34’den. (Esmâü’l-Hüsnâ’dan sırlar ve şifalar, Arif Pamuk.)