17 Ocak 2013 Perşembe

BORÇLUYU VE FAKİRLİĞİ RAHATLATAN DUÂ


BORÇLUYU VE FAKİRLİĞİ RAHATLATAN DUÂ



BORÇLUYU VE FAKİRLİĞİ RAHATLATAN DUÂ

 
Şeyhimiz, Efendimiz;
Hazret-i Mevlânâ eş-Şeyh Mahmûd en-Nakşibendî el-Müceddidî el-Hâlidî --- MAHMÛD USTAOSMANOĞLU (Kuddis-e Sirruhû) den tecrübe edilmiştir!..---
ŞEYHİMİZ; Mahmud Ustaosmanoğlu Efendi Hazretleri (Kuddis-e Sirruhû)’ne Kırk  (40) Küsûr Ülkeden üçyüz elli (350) Âlim’in Hazır Bulunduğu Merâsimde İSLÂM'A ÜSTÜN HİZMET” Ödülü Takdim Edildi Ve Bütün Dünyâya “HİCRÎ TAKVİME GÖRE 15. ASRIN, MÎLÂDÎ TAKVİME GÖRE DE 21. ASRIN MÜCEDDİDİDİR"  Îlânı Yapıldı.
 
BÂZI ÂLİMLERİN BİLDİRDİĞİNE GÖRE; HER KİM YÂ-SÎN’İ ŞERÎF’İ ARDI ARDINA 4 (DÖRT) KERE OKUYUP BİTİRİNCE;
"سُبْحَانَ الْمُنَفِّسِ عَنْ كُلِّ مَدْيُونٍ، سُبْحَانَ الْمُفَرِّجِ عَنْ كُلِّ مَحْزُونٍ، سُبْحَانَ مَنْ جَعَلَ خَزَآئِنَهُ بَيْنَ الْكَافِ وَالنُّونِ،سُبْحَانَ مَنْ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا يَقُولُ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ، يَا مُفَرِّجُ !.. فَرِّجْ."
“Her borçluyu rahatlatan Zât’ı  tesbîh ederim. Her üzüntülüyü rahata çıkaran Zât’ı  tenzîh ederim. Hazînelerini; “Kâf” --- ك  --- ile “Nûn” --- ن  --- (كُنْ) = (ol) arasında (Kün- emrine) yerleştiren Zât’ı  tesbîh ederim. Bir şeyi istediği zaman ona “Ol” dediği anda, her istediği oluveren Zât’ı  noksan sıfatlardan tenzîh ederim. Ey sıkıntıları açan Zât!.. Sıkıntılarımı aç!..”
 
DUÂSINI 4 (DÖRT) KERE OKUDUKTAN SONRA AŞAĞIDAKİ DUÂYI 1 (BİR) KERE OKURSA İSTEDİĞİ HER NE ŞEY OLURSA ALLÂH-Ü TE’ÂLÂ O MURÂDINI GERÇEKLEŞTİRİR…
"أَلّٰهُمَّ فَرِّجْ عَنّ۪ي هَمّ۪ي وَغَمّ۪ي فَرَجًا عَاجِلًا بِرَحْمَتِكَ يَآأَرْحَمَ الرَّاحِم۪ينَ، وَصَلَّى اللّٰهُ عَلٰي سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلٰى أٰلِه۪ وَصَحْبِه۪ وَسَلَّمَ."
“ Ey Allâh-ım!.. âcilen benim sıkıntımı ve kederimi aç!.. Ey acıyanların en merhametlisi rahmetinle muâmele eyle!.. Allâh Efendimiz Muhammed’e ve Âl-i Ashâbına salât-ü selâm eylesin!..”
BABAMIN RUHUNA FATİHA

 

16 Ocak 2013 Çarşamba

MEVLİD KANDİLİ VE HARAMLARDAN KURTULMA DUALARI


 MEVLİD KANDİLİ
Buharî’de Urve b. Zübeyr’den rivayet edilen şu hadise de kutlu doğumun kutsiyetinin ve dolayısıyla da kutlanabileceğinin delillerinden birisi olmuştur: Ebu Leheb’i ölümünden sonra yakınlarından biri (Peygamberimiz’in amcası Abbas) rüyada görür ve sorar ’Ne haldesin?’ Cevap verir: -Cehennem’deyim. Ancak her Pazartesi akşamı Cehennem ateşi benden hafifletiliyor ve parmaklarımın arasından başparmağım kalınlığında bir su emiyorum, der ve Cehennem’de böyle bir lutfa mazhar olmasını şöyle açıklar: Hz. Muhammed doğduğu gün çok sevinmiş, onun doğumunu müjdeleyen cariyem Süveybe’yi azat etmiştim, cariyem de onu emzirmişti."[56] (Bu izin vermem, bu kadarcık olsun Hz. Muhammed’e iyilik yapmış olmam sebebiyle, azâbım hafifliyor.)

Mevlid kutlamalarına olumlu bakan âlimler, bu hadis-i şerifi bugünün değerine ve değerlendirilebileceğine delil olarak kabul ederler.[57]
Zerkânî, İmam Kastallânî’nin Mevâhibi’ne ...
yazdığı şerhte kaydettiğine göre: “Şemsüddin İbnü’l-Cezerî Örfü’t-Ta’rif bi’l-Mevlidi’ş-Şerif eserinde yukarıdaki Buhari hadisini zikrettikten sonra şöyle bir yorum yapar: ‘Eğer Kur’ân’ın kınadığı kâfir Ebu Leheb, Resûlullâh’ın (sallallâhu aleyhi vesellem)’in doğumuna sevindiği için ve o sevinçe câriyesi Süveybe’yi âzât ettiği için Cehennem’de bile bunun karşılığı olarak mükafatlandırılıyorsa, ya Allah’ın birliğine inanan Muhammed ümmetinden bir müslümanın o veladet-i Ahmediyeye sevinmesi ve sevgisinde gücünün yettiği her şeyi cömertçe yerine getirmesi durumunda hâli nasıl olacaktır? Allah’a yemin olsun ki Allah Teala’nın bu kişiye mükâfatı, keremiyle onu nâim cennetine sokmak olacaktır!’[58]

Hafız Şemseddîn Muhammed b. Nasıruddîn ed-Dımaşkî de (ö.842/1438) “Mevridü’s-Sâdî fî Mevlidi’l-Hâdî” isimli kitabında bu hadiseyi zikrettikten sonra onu şu beyitlerle taçlandırır:


إذا كان هذا كافراً جاء ذمه بتبّت يداه في الجحيم مخلّدا

أتى أنه في يوم الاثنين دائما يُخفّف عنه للسرور بأحمدا

فما الظن بالعبد الذي كان عمره بأحمد مسرورا ومات موحّدا
Şayet Kur’an’da "elleri kurusun" diye zemmedilen ve Cehennem’de ebedî kalacağı haber verilen kâfir Ebu Leheb’in, -rivayete göre- Hz. Muhammed doğduğu zaman sevindiğinden dolayı, (o sevincine mükafat olarak) Pazartesi günleri azabı hafifletiliyorsa, ya ömrü Cenâb-ı Muhammed’le mesrur geçmiş olan ve tevhid inancı üzere ölen bir kimsenin nail olacağı mükafât nasıl olacaktır, onu sen düşün!..” 


Kavuşup hasret giderelim
Habîbin yattığı "Gül Kubbe" de
Gelin düğün-bayram edelim

"El-Mer'ü Me'a Men Ehabbe" de








5 Ocak 2013 Cumartesi

ÂLEMLER-E RAHMET EFENDİMİZ HZ. MUHAMMED MUSTAFÂ (S.A.V.)’YI DAHA YAKINDAN TANIYALIM!.. -EFENDİMİZ HZ. MUHAMMED MUSTAFÂ(S.A.V.)’NIN ÖZELLİKLERİ- ---7---

ÂLEMLER-E RAHMET EFENDİMİZ HZ. MUHAMMED MUSTAFÂ (S.A.V.)’YI DAHA YAKINDAN TANIYALIM!.. -EFENDİMİZ HZ. MUHAMMED MUSTAFÂ(S.A.V.)’NIN ÖZELLİKLERİ-
 
 
 
 
1-                   Pazartesi ve Perşembe günleri oruç tutarlardı.
Râvî: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
 
2-                   Her ayın başında oruç tutarlardı. Cuma günlerini ekseriya oruçlu geçirirlerdi.
Râvî: Hz. İbni Mes'ud (r.anhümâ)
 
3-                   Zilhiccenin dokuzuncu gününü, aşûre gününü ve her aydan üç günü oruçla geçirirlerdi. Ayın ilk Pazartesi, Perşembe ve diğer Cuma'nın Pazartesi gününü tutarlardı.
Râvî: Hz. Hafsa (r.anhâ)
 
4-                   Bir ayın Cumartesi, Pazar ve Pazartesi günlerinde, diğer ayın ise Salı, Çarşamba ve Perşembe günlerinde oruç tutarlardı.
Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)
 
5-                   Boynuzlu ve siyah-beyazlı iki koç kurban eder ve keserken "Bismillah Allâhu Ekber" derlerdi.
Râvî: Hz. Enes (r.a.)
 
6-                   Bir koyunu bütün ev halkı için keserdi.
Râvî: Hz. Abdullah İbni Hişam (r.a.)
 
7-                   İçki cezasında nalın ve hurma değnekleri ile vururdu.
Râvî: Hz. Enes (r.a.)
 
8-                   Namazda sağ elini, sol eli üstüne koyar ve çok defa namaz kılarken sakalını tutarlardı.
Râvî: Hz . Amr İbni Haris (r.a.)
 
9-                   Ata yem verirlerdi.
Râvî: Hz. İbni Ömer (r.anhümâ)
 
10-             Bir gusülle bütün ailesini dolaştığı vaki idi.
Râvî: Hz. Enes(r.a.)
 
11-             Rüyayı güzel isme göre yorardı.
Râvî: Hz. Enes (r.a.)
 
12-             Güzel rüya hoşuna giderdi.
Râvî: Hz. Enes (r.a.)
 
13-             Tirid hoşuna giderdi.
Râvî: Hz. Enes (r.a.)
 
14-             Bir hacet için çıktıklarında: "Hayır ve bereketle ve zaferle git" denilmesini severdi.
Râvî: Hz. Enes (r.a.)
 
15-             Kına çiçeğinin kokusundan hoşlanırlardı.
Râvî: Hz. Enes (r.a.)
 
16-             Kabak hoşlarına giderdi.
Râvî: Hz. Enes (r.a.)
 
17-             Adamın en çok sevdiği isimleri ve künyesi ile çağrılmasından hoşlanırdı.
Râvî: Hz. Hanzele (r.a.)
 
18-             Taze hurma ile karpuzu severdi.
Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)
 
19-             Taze hurma bulundukça onunla iftar etmek hoşuna giderdi. Taze hurma olmazsa kuru hurma ile orucunu bozardı. Ve bir, üç, beş, yedi olmak üzere tek olarak yerdi.
Râvî: Hz. Câbir (r.a.)
 
20-             Turuncu ve kırmızı güvercinlere bakmak hoşuna giderdi. (İbni Kali "kırmızı güvercin" sözü ile elmayı kastettiğini söyler)
Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)
 
21-             Yeşile ve akarsuya nazar etmek hoşuna giderdi.
Râvî: Hz. İbni Abbas (r.anhümâ)
 
22-             Gece teheccüd kılmaktan hoşlanırdı.
Râvî: Hz. Cündüp (r.a.)
 
23-             Duayı ve istiğfarı üçer defa yapmak hoşuna giderdi.
Râvî: Hz. İbni Mes'ud (r.anhümâ)
 
24-             Kol etinden hoşlanırdı.
Râvî: Hz. İbni Mes'ud (r.anhümâ)
 
25-             Kürek eti ve kol etinden hoşlanırlardı.
Râvî: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
 
26-             Soğuk tatlıdan hoşlanırlardı.
Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)
 
27-             Güzel kokudan hoşlanırlardı.
Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)
 
28-             İyiye yormayı sever, uğursuzluk addetmekten hoşlanmazlardı.
Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)
 
29-             Düşmanla zeval vakti karşılaşmayı isterlerdi.
Râvî: Hz. Ebû Evf (r.a.)
 
30-             Kabların örtülü olmasından hoşlanırlardı.
Râvî: Hz. Ebû Cafer (r.a.)
 
31-             Hurmayı salkımı ile tutrak yemekten hoşlanırdı.
Râvî: Hz. Ebû Said (r.a.)
 
32-             Sarı bakır tastan abdest almaktan hoşlanırdı.
Râvî: Hz. Zeyneb binti Cahş (r.anhâ)
 
33-             Namazda ayetleri saydığı da olurdu.
Râvî: Hz. İbni Amr (r.a.)
 
34-             Bir tarafa teveccüh buyurunca kendinden evvel güzel kokuları farkedilirdi.
Râvî: Hz. İbrahim (r.a.)
 
35-             Tesbihi sayarlardı.
Râvî: Hz. İbni Amr (r.a.)
 
36-             Ashabı Kiramına, humma ve bütün ağrılara karşı şu duayı okumalarını öğretirlerdi: "Bismillahil kebîr, eûzübillahil Azîm min şerri külli ırkın neârin, ve min şerri harrin nar." (Büyük Allâh adıyla, atan her damarın şerrinden ve ateşin hararetinin verdiği zarardan yüce Allâh'a sığınırım"
Râvî: Hz. İbni Abbas (r.anhümâ)
 
37-             Ev hizmetlerini yaparlar ve ekseriya dikilecek şeyleri de dikerlerdi.
Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)
 
38-             İtikafta olduğu halde hastayı ziyaret ederlerdi.
Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)
 
39-             Anlaşılması için sözü üç defa tekrarlardı.
Râvî: Hz. Enes (r.a.)
 
40-             Gusulde kullandığı su bir sa' (1040 dirhem=3.3 kg) abdestte kullandığı ise bir "müd" idi. (müd =800 gr)
Râvî: Hz. Enes (r.a.)
 
41-             Ailesi ile birlikte aynı kaptan guslederlerdi.
Râvî: Hz. Enes (r.a.)
 
42-             Cuma günü, Ramazan ve Kurban bayramı günleri ve arefe günü guslederlerdi.
Râvî: Hz. Fakih İbni Saad (r.a.)
 
43-             Tahareti üç defa yaparlardı.
Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)
 
44-             Çirkin ismi değiştirirdi.
Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)
 
45-             Akşam namazdan önce taze hurma ile iftar ederdi.
Râvî: Hz. Enes (r.a.)
 
46-             Elbisesini temizler, koyununu sağar, şahsi hizmetlerini bizzat yaparlardı.
Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)
 
47-             Hediyeyi kabul eder, onun karşılığını da verirlerdi.
Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)
 
48-             Söz söylerken kavmin en şeririne lafını teveccüh ettirirlerdi. Ki onunla ünsiyet kursun.
Râvî: Hz. Amr İbni As (r.a.)
 
49-             Oruçlu iken, ihramda iken, abdestli iken ailelerini öper, sonra abdest yenilemeden namazını kılardı.
Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)
 
50-             Oruçlu iken ailesini öperdi.
Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)
 
51-             İhramlı iken ailesini öperlerdi.
Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)
 
52-             Aileleri arasında adil bir şekilde taksim yaparlar ve şöyle dua ederlerdi: "Allâhım, muktedir olduğum ölçüde bu benim yaptığım taksimdir. Senin sahip olduğun ve benim malik olmadığım hususlarda beni muahaze teme Allâhım."
Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)
 
53-             Seferde namazı kasr eder ve tamam kıldığı da olurdu. Keza seferde orucu açar, bazen de tutardı.
Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)
 
54-             Kıraatını ayet ayet okurlardı. "Elhamdülillahi Rabbil alemin" der durur, sonra "Errahmanirrahim" der, dururlardı.
Râvî: Hz. Ümmü Seleme (r.anhâ)
 
55-             Ramazan bayramı günü karşısına geçip def çalındığı olurdu. (O da ses çıkarmazdı.)
Râvî: Hz. Kaya İbni Saad (r.a.)
 
56-             Cuma günü namaza gitmeden önce, tırnaklarını keser, bıyıklarını kısaltırlardı.
Râvî: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
 
57-             Birisine kızınca "Ne oluyor o alnı topraklanasıcaya" derlerdi.
Râvî: Hz. Enes (r.a.)
 
58-             Horoz ötünce namaza kalkarlardı.
Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)
 
59-             Ayakları yarılıncaya kadar ibadet ettikleri olurdu.
Râvî: Hz. Muğire (r.a.)
 
60-             Hutbe aralarında tekbir getirir ve bayramların hutbelerinde çok tekbir alırlardı.
Râvî: Hz. Ebû Rafi (r.a.)
 
61-             Oruçlu iken sürmelenirlerdi.
Râvî: Hz. Ebû Rafi (r.a.)
 
62-             Her gece sürme çeker, her ay hacamat olur ve her yıl ilaç içelerdi.
Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)
 
63-             Çok kere başını örterlerdi.
Râvî: Hz. Enes (r.a.)
 
64-             Çok kere başını örter, başını yağlar ve sakalını da tararlardı.
Râvî: Hz. Sehl İbni Saad (r.a.)
 
65-             Zikri çok eder, lüzumsuz işten sakınır, namazı uzun kılar, hutbeyi kısa yapar ve dullar, miskinler ve köle ile beraber yürüyüp onların hacetlerini görmekten çekinmezlerdi.
Râvî: Hz. Ebû Said (r.a.)
 
66-             Gizli nikahtan hoşlanmaz, def ile ilanını isterlerdi.
Râvî: Hz. Ebul Hasan El Mazini (r.a.)
 
67-             Atın "Şikkâlını" sevmezlerdi. (Üç ayağının rengi değişik olması)
Râvî: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
 
68-             Kaba ve iri sesle söyliyenlerden hoşlanmazdı. Kişinin sesini kısmasını severlerdi.
Râvî: Hz. Enes (r.a.)
 
69-             Dağlanmak ve sıcak yemekten hoşlanmazdı. "Yemeği soğutunuz. Zira o berekettir, Sıcak yemekte bereket olmaz" buyururlardı.
Râvî: Hz. Enes (r.a.)
 
70-             Kına kokusundan hoşlanmazlardı.
Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)
 
71-             Namazda esnemekten hoşlanmazlardı.
Râvî: Hz. Ebû Ümâme (r.a.)
 
72-             Harpte gürültü yapmaktan hoşlanmazlardı.
Râvî: Hz. Ebû Mûsa (r.a.)
 
73-             "Nübüvvet mührü"nün görülmesinden hoşlanmazlardı.
Râvî: Hz. Ubâde İbni Amr (r.a.)
 
74-             Bir kimsenin arkasından gelmesinden hoşlanmazlardı. Fakat sağından veya solundan gitmesini isterlerdi.
Râvî: Hz. Amr İbni As (r.a.)
 
75-             Suallerden hoşlanmazlardı. (Fitneyi mucip sualleri de ayıplardı) Ancak Ebu Ruzeyn'in sualleri hoşuna gider ve ona icabet ederlerdi.
Râvî: Hz. Ebû Ruzeyn (r.a.)
 
76-             Kanın feveranından hoşlanmazlardı. Ancak üç günden sonra örtü üstünden aileleri ile mübaşeretleri vaki olurdu.
Râvî: Hz. Ümmü Seleme (r.anhâ)
 
77-             Yemeğin ortasından yemekten hoşlanmazlardı.
Râvî: Hz. Selman (r.a.)
 
78-             Yemeğin üzerindeki dumanı zail olmadan, yenilmesinden hoşlanmazlardı.
Râvî: Hz. Cuveyriye (r.anhâ)
 
79-             Camide şiddetli aksırmaktan hoşlanmazlardı.
Râvî: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)
 
80-             Kadının elinde kına eseri olmamasından hoşlanmazlardı.
Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)
 
81-             Ayağının pabuçtan dışarı, pabucunun da ayağından dışarı çıkmasından hoşlanmazlardı.
Râvî: Hz. Ziyad İbni Saad (r.a.)
 
82-             Kelerin yenilmesinden hoşlanmazlardı.
Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)
 
83-             Koyundan yedi şeyi sevmezdi: Öd kesesi, mesane husyeleri, erkeklik ve dişilik uzuvları, guddeler ve kan. Koyunun ön tarafından hoşlanırlardı.
Râvî: Hz. İbni Ömer (r.a.)
 
84-             Bevl dolayısıyle böbreklerden hoşlanmazları.
Râvî: H. İbni Abbas (r.a.)
 
85-             Kızlarına ipek baş örtüsü kullandırırlardı.
Râvî: Hz. ibni Ömer (r.a.)
 
86-             Bayram ve Cumalarda kırmızı bir aba giyerlerdi.
Râvî: Hz. Câbir (r.a.)
 
87-             Yenleri ve boyu kısa gömlek giyerlerdi.
Râvî: Hz. İbni Abbas (r.anhümâ)
 
88-             Topukları yukarı, yenleri parmak uçlarına kadar olan gömlek giyerlerdi.
Râvî: Hz. İbni Abbas (r.anhümâ)
 
89-             Beyaz takke giyerdi.
Râvî: Hz. İbni Ömer (r.anhümâ)
 
90-             Başa yatık, beyaz, kalansüve (başlık) giyerlerdi.
Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)
 
91-             Sarıklarının altında ve sarıksız olarak kalansüve giyerler, o olmadan da sarık sararlar, Yemen mamulü takke de giyerlerdi ki, beyaz bir serputşu. Keza harpte kulaklarına kadar o serpuşun uçları inerdi. Çok kere namaz kılarken, kalansüveyi çıkarıp, sütre olarak önlerine koydukları olurdu. Silahına, atına ve eşyasına isim vermek adet-i seniyelerinden idi.
Râvî: Hz. İbni Abbas (r.anhümâ)
 
92-             Yumuşak sahtiyan ayakkabı giyerlerdi. Sakallarını za'feran ve vers ile boyadıkları olurdu.
Râvî: Hz. İbni Ömer (r.anhümâ)
 
93-             Namazda sağ veya sola meylettiği olurdu. Fakat başını geriye çevirdiği vaki olmamıştır.
Râvî: Hz. İbni Abbas (r.anhümâ)
 
94-             Namazda kendisinin arkasında önce erkekler, sonra erkek çocuklar, sonra da kadınlar saf tutarlardı.
Râvî: Hz. Ebû Malik el Eş'ari (r.a.)
 
95-             Abdestte yüzünü libasının ucu ile kuruladığı vaki idi.
Râvî: Hz. Muaz (r.a.)
 
96-             Öyle yürürdü ki, yürüyüşünden aciz ve tembel olmadığı anlaşılırdı.
Râvî: Hz. İbni Abbas (r.anhümâ)
 
97-             Nefes alıp verdiği duyulacak şekilde uyuduğu, sonra kalkıp abdest yenilemeden namaza devam ettiği vaki idi.
Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)
 
98-             Cuma günü minberden indiğinde, haceti olan bir kişi ile konuştuktan sonra, mihraba geçip namaz kıldıkları vaki idi.
Râvî: Hz. Enes (r.a.)
 
99-             Son sözü: "Namaza, namaza (dikkat edin) idareniz altında bulunanlar ve memlükleriniz hususunda Allâh'tan korkun." Oldu.
Râvî: Hz Ali (r.a.)
 
100-       Son sözü: "Allâh yahudi ve nasarayı helak etsin. Onlar Peygamberlerinin kabirlerini mescid ittihaz ettiler. Arab topraklarında iki din kalmasın" demek olmuştur.
Râvî: Hz. Ubeyde (r.a.)
 
101-       Hz. Peygamberin son sözleri: "Celâle Rabbî errefî' fekad bellağtü" (Rabbimin yüce Celalini ihtiyar ettim ve emrolunduğumu tebliğ ettim) olmuş ve sonra irtihal buyurmuşlardı.
Râvî: Hz. Enes (r.a.)
 
KAYNAK (RÂMUZ EL- EHÂDÎS) MUSANNİF AHMED ZİYÂÜDDÎN GÜMÜŞHANEVÎ (RH.A.)