19 Ekim 2015 Pazartesi

TİCARET ERBABININ DİKKATİNE, HADİSİ ŞERİFLERLE ALIŞ-VERİŞ AHLAKI----عَنِ النَّبِيِّ ﷺ، قَالَ: "يَأْتِي عَلَى النَّاسِ زَمَانٌ، لاَ يُبَالِي المَرْءُ مَا أَخَذَ مِنْهُ، أَمِنَ الحَلاَلِ أَمْ مِنَ الحَرَامِ


BİR DEMET GÜL SERÎSİ  

٢٠٥٩- حَدَّثَنَا آدَمُ، حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي ذِئْبٍ، حَدَّثَنَا سَعِيدٌ المَقْبُرِيُّ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ، عَنِ النَّبِيِّ ﷺ، قَالَ: "يَأْتِي عَلَى النَّاسِ زَمَانٌ، لاَ يُبَالِي المَرْءُ مَا أَخَذَ مِنْهُ، أَمِنَ الحَلاَلِ أَمْ مِنَ الحَرَامِ."[1]

2059- ... Ebû Hureyre (r.a.)'den (şöyle demiştir): Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem):

  

--- "İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, o devirde kişi ele geçirdiği malı helâldan mı, yoksa haramdan mı kazandığına hiç aldırmaz." Buyurmuştur.[2]
٢١٣٩- حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ سِنَانٍ قَالَ: حَدَّثَنَا كَثِيرُ بْنُ هِشَامٍ قَالَ: حَدَّثَنَا كُلْثُومُ بْنُ جَوْشَنٍ الْقُشَيْرِيُّ، عَنْ أَيُّوبَ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ﷺ: "التَّاجِرُ الْأَمِينُ الصَّدُوقُ الْمُسْلِمُ مَعَ الشُّهَدَاءِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ."[3]

2139- … Abdullah bin Ömer (r.anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
 

--- “Emin, dürüst ve müslüman tâcir, kıyâmet günü şehitlerle berâberdir."[4]

١٢٠٩- حَدَّثَنَا هَنَّادٌ قَالَ: حَدَّثَنَا قَبِيصَةُ، عَنْ سُفْيَانَ، عَنْ أَبِي حَمْزَةَ، عَنْ الحَسَنِ، عَنْ أَبِي سَعِيدٍ، عَنْ النَّبِيِّ ﷺ، قَالَ: "التَّاجِرُ الصَّدُوقُ الأَمِينُ مَعَ النَّبِيِّينَ، وَالصِّدِّيقِينَ، وَالشُّهَدَاءِ": "هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ لَا نَعْرِفُهُ إِلَّا مِنْ هَذَا الوَجْهِ مِنْ حَدِيثِ الثَّوْرِيِّ عَنْ أَبِي حَمْزَةَ" وَأَبُو حَمْزَةَ: اسْمَهُ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ جَابِرٍ وَهُوَ شَيْخٌ بَصْرِيٌّ." حَدَّثَنَا سُوَيْدُ بْنُ نَصْرٍ قَالَ: أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ المُبَارَكِ، عَنْ سُفْيَانَ الثَّوْرِيِّ، عَنْ أَبِي حَمْزَةَ بِهَذَا الإِسْنَادِ نَحْوَهُ.

1209-Ebû Saîd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) şöyle buyurmuştur:

 

--- “Dürüst ve güvenilir tüccar; Peygamberler ve peygamberleri tasdîk eden doğru kimseler ve şehîdlerle berâberdir.”

١٢١٠- حَدَّثَنَا أَبُو سَلَمَةَ يَحْيَى بْنُ خَلَفٍ قَالَ: حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ المُفَضَّلِ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُثْمَانَ بْنِ خُثَيْمٍ، عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ عُبَيْدِ بْنِ رِفَاعَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَدِّهِ أَنَّهُ خَرَجَ مَعَ النَّبِيِّ ﷺ إِلَى المُصَلَّى، فَرَأَى النَّاسَ يَتَبَايَعُونَ، فَقَالَ: "يَا مَعْشَرَ التُّجَّارِ!" فَاسْتَجَابُوا لِرَسُولِ اللَّهِﷺ، وَرَفَعُوا أَعْنَاقَهُمْ وَأَبْصَارَهُمْ إِلَيْهِ، فَقَالَ: "إِنَّ التُّجَّارَ يُبْعَثُونَ يَوْمَ القِيَامَةِ فُجَّارًا، إِلَّا مَنْ اتَّقَى اللَّهَ، وَبَرَّ، وَصَدَقَ." هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ، وَيُقَالُ: إِسْمَاعِيلُ بْنُ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ رِفَاعَةَ أَيْضًا"[5]

1210-Rifâa (r.a.)’ın babasından ve dedesinden naklettiğine göre; kendisi Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) ile birlikte namazgâha çıkmıştı ki: Bâzı insanların alış-veriş yaptıklarını gördü ve onlara şöyle seslendi:

--- “Ey tüccarlar topluluğu” onlarda Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem)’e icâbet ederek boyunlarını doğrultarak gözlerini ona çevirdiler. Bunun üzerine Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) şöyle buyurdu:

 

--- “Tüccarlar kıyâmet gününde günâhkar ve rezîl bir vaziyette diriltileceklerdir. Ancak yolunu Kitâb (Kur’ân- Kerîm) ile bulup günâhlardan sakınanlar, yemîninde durup iyilik yapanlar ve dürüst olanlar bunun dışındadır.”[6]  

٢١٥٣- حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِيٍّ الْجَهْضَمِيُّ قَالَ: حَدَّثَنَا أَبُو أَحْمَدَ قَالَ: حَدَّثَنَا إِسْرَائِيلُ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ سَالِمِ بْنِ ثَوْبَانَ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ زَيْدِ بْنِ جُدْعَانَ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيِّبِ، عَنْ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ﷺ: "الْجَالِبُ مَرْزُوقٌ، وَالْمُحْتَكِرُ مَلْعُونٌ."

2153- … Ömer bin el-Hattâb (r.anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

 

--- “(Stokçuluk etmeyip malını)  satışa arz eden bahtiyâr=bahtı açıktır, ihtikâr eden de mel’ûn (= Allâh'ın rahmetinden uzak) dır." (Malı piyasaya süren kazanmış, pahalıya satmak için bekleten ise, Allâh’ın lânetine uğramıştır.)

٢١٥٤- حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ قَالَ: حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيِّبِ، عَنْ مَعْمَرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نَضْلَةَ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ﷺ: "لَا يَحْتَكِرُ إِلَّا خَاطِئٌ."[7]

2154- … Ma'mer b. Abdillâh b. Nadla (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre; Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

 

--- “Günahkâr ve âsi kimseden başkası ihtikâr[8] etmez."[9]

١٧١- (١٠٦) حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، وَمُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، وَابْنُ بَشَّارٍ، قَالُوا: حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ، عَنْ شُعْبَةَ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ مُدْرِكٍ، عَنْ أَبِي زُرْعَةَ، عَنْ خَرَشَةَ بْنِ الْحُرِّ، عَنْ أَبِي ذَرٍّ، عَنِ النَّبِيِّ ﷺ قَالَ: "ثَلَاثَةٌ لَا يُكَلِّمُهُمُ اللهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ، وَلَا يَنْظُرُ إِلَيْهِمْ وَلَا يُزَكِّيهِمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ." قَالَ: فَقَرَأَهَا رَسُولُ اللهِ ﷺ ثَلَاثَ مِرَارًا، قَالَ أَبُو ذَرٍّ: خَابُوا وَخَسِرُوا، مَنْ هُمْ يَا رَسُولَ اللهِ؟ قَالَ: "الْمُسْبِلُ، وَالْمَنَّانُ، وَالْمُنَفِّقُ سِلْعَتَهُ بِالْحَلِفِ الْكَاذِبِ."[10]

“Üç kişi vardır ki, kıyâmet günü Allâh-ü Te’âlâ onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için acı bir azâb da vardır.” ifâdelerini üç defâ tekrarladığını işiten Ebû Zerr (r.a.):

 

---- “Adları batsın, umduklarına ermesinler ve hüsrâna uğrasınlar, kimlerdir onlar yâ Rasûlüllâh!” diye sordu. Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem): ---

 

1-   “Elbisesini (kibir ve gururundan dolayı kurula-kurula) sürüyen,

2-   Verdiğini başa kakan,

3-   Yalan yeminle malını pazarlayan!” buyurdu.[11]

٣٣٢٦- حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ، حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ، عَنِ الْأَعْمَشِ، عَنْ أَبِي وَائِلٍ، عَنْ قَيْسِ بْنِ أَبِي غَرَزَةَ، قَالَ: كُنَّا فِي عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نُسَمَّى السَّمَاسِرَةَ فَمَرَّ بِنَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَسَمَّانَا بِاسْمٍ هُوَ أَحْسَنُ مِنْهُ، فَقَالَ: "يَا مَعْشَرَ التُّجَّارِ، إِنَّ الْبَيْعَ يَحْضُرُهُ اللَّغْوُ وَالْحَلْفُ، فَشُوبُوهُ بِالصَّدَقَةِ."[12]

3326- ... Kays b. Ebî Garaza’nın şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) devrinde bize (tâcirlere) “simsarlar” denilirdi. Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) bize uğrayıp ondan daha güzel bir isim verdi ve: --- “Ey tâcirler topluluğu! Şüphesiz alış-verişte boş laf ve yemîn bulu­nur. Onun için siz ona sadaka karıştırınız  (temizleyiniz)!.” Buyurdu.[13]

٣٣٣١- حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى، حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ، أَخْبَرَنَا عَبَّادُ بْنُ رَاشِدٍ، قَالَ: سَمِعْتُ سَعِيدَ بْنَ أَبِي خَيْرَةَ، يَقُولُ: حَدَّثَنَا الْحَسَنُ، مُنْذُ أَرْبَعِينَ سَنَةً، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ: قَالَ النَّبِيُّ ﷺ: ح وحَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ بَقِيَّةَ، أَخْبَرَنَا خَالِدٌ، عَنْ دَاوُدَ يَعْنِي ابْنَ أَبِي هِنْدٍ، وَهَذَا لَفْظُهُ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِي خَيْرَةَ، عَنِ الْحَسَنِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، قَالَ: "لَيَأْتِيَنَّ عَلَى النَّاسِ زَمَانٌ لَا يَبْقَى أَحَدٌ إِلَّا أَكَلَ الرِّبَا، فَإِنْ لَمْ يَأْكُلْهُ أَصَابَهُ مِنْ بُخَارِهِ." قَالَ ابْنُ عِيسَى: "أَصَابَهُ مِنْ غُبَارِهِ."[14]

3331- ... Ebû Hureyre (r.a)'den rivâyet edildiğine göre Hz. Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) şöyle buyurmuştur:

 

--- "İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, fâiz yemeyen hiç­bir kimse kalmayacaktır. Kişi, fâiz yemese bile, kendisine onun buharından bulaşacaktır."[15]

١٢١٧- حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ يَعْقُوبَ الطَّالقَانِيُّ قَالَ: حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الوَاسِطِيُّ، عَنْ حُسَيْنِ بْنِ قَيْسٍ، عَنْ عِكْرِمَةَ، عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ﷺ لِأَصْحَابِ المِكْيَالِ وَالمِيزَانِ: "إِنَّكُمْ قَدْ وُلِّيتُمْ أَمْرَيْنِ هَلَكَتْ فِيهِ أُمَمٌ سَالِفَةٌ قَبْلَكُمْ": "هَذَا حَدِيثٌ لَا نَعْرِفُهُ مَرْفُوعًا إِلَّا مِنْ حَدِيثِ حُسَيْنِ بْنِ قَيْسٍ، وَحُسَيْنُ بْنُ قَيْسٍ يُضَعَّفُ فِي الحَدِيثِ" وَقَدْ رُوِيَ هَذَا بِإِسْنَادٍ صَحِيحٍ عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ مَوْقُوفًا."[16]

 

1217- … İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) ölçü ve tartı aletleri kullanarak iş yapan kimselere şöyle buyurdu:

--- “Siz doğru kullandığınızda Cennet’i kazanırsınız, sahtekârlık yaptığınızda Cehennem’e düşeceğiniz iki durumla iş başındasınız, sizden önce geçen toplumlar bu konuda helâk olanlardan oldular.”[17]

٢١٤١- حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ قَالَ: حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ مَخْلَدٍ قَالَ: حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سُلَيْمَانَ، عَنْ مُعَاذِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ خُبَيْبٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَمِّهِ، قَالَ: كُنَّا فِي مَجْلِسٍ، فَجَاءَ النَّبِيُّ ﷺ وَعَلَى رَأْسِهِ أَثَرُ مَاءٍ، فَقَالَ لَهُ بَعْضُنَا: نَرَاكَ الْيَوْمَ طَيِّبَ النَّفْسِ، فَقَالَ: "أَجَلْ وَالْحَمْدُ لِلَّهِ" ثُمَّ أَفَاضَ الْقَوْمُ فِي ذِكْرِ الْغِنَى، فَقَالَ: "لَا بَأْسَ بِالْغِنَى لِمَنِ اتَّقَى، وَالصِّحَّةُ لِمَنِ اتَّقَى خَيْرٌ مِنَ الْغِنَى، وَطِيبُ النَّفْسِ مِنَ النَّعِيمِ."[18]

 2141- … Mu’âz bin Abdillâh bin Hubeyb'in amcası (r.’anhüm)’den; Şöyle demiştir: --- Biz bir mecliste idik. Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem), başında ıslaklık eseri bulunduğu halde (meclisimize) teşrîf etti. Bâ­zımız O'na Seni bugün rahat ve hoş gönüllü görüyoruz, dedi Bu­nun üzerine O da:

 

--- “Evet, Allâh'a hamdolsun” buyurdu. Sonra cemâat zenginliği anlatmaya daldılar. Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) şöyle buyurdu:

 

--- “Takvâ sâhibi (=günâhdan sakınan kimse) için zenginlikte bir mahzur yoktur. Takvâ sâhibi için sağlıklı olmak, zengin olmaktan daha hayırlıdır ve gönül hoşluğu, rahatlığı bir ni’mettir.”[19]

٢١٤٤- حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُصَفَّى الْحِمْصِيُّ قَالَ: حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ، عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ، عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ، عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ﷺ: "أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا اللَّهَ وَأَجْمِلُوا فِي الطَّلَبِ، فَإِنَّ نَفْسًا لَنْ تَمُوتَ حَتَّى تَسْتَوْفِيَ رِزْقَهَا وَإِنْ أَبْطَأَ عَنْهَا، فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَجْمِلُوا فِي الطَّلَبِ، خُذُوا مَا حَلَّ، وَدَعُوا مَا حَرُمَ."[20]

2144- … Câbir bin Abdillâh (r.’anhümâ)’dan rivâyet edildi­ğine göre; Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

 

--- “Ey insanlar! Allâh'tan korkunuz ve (dünyâlığı) istemekte mu­’tedîl olunuz (ifrat ve tefritten sakınınız). Çünkü rızkı gecikse bile tamâmını almadıkça hiç bir nefis ölmeyecektir. O halde (rızık tale­binde) Allâh'tan korkunuz ve (dünyâlığı) istemekte mu’tedîl olunuz (ifrat ve tefritten sakınınız).[21] Helâl olan (dünyâlığ)-ı alınız ve harâm olanı bırakınız.”[22]

2059- ... Ebû Hureyre (r.a.)'den (şöyle demiştir): Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem):

 

--- "İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, o devirde kişi ele geçirdiği malı helâldan mı, yoksa haramdan mı kazandığına hiç aldırmaz." Buyurmuştur.[23]

 

2139- … Abdullah bin Ömer (r.anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

 

--- “Emin, dürüst ve müslüman tâcir, kıyâmet günü şehitlerle berâberdir."[24]

 

1209-Ebû Saîd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) şöyle buyurmuştur:

 

--- “Dürüst ve güvenilir tüccar; Peygamberler ve peygamberleri tasdîk eden doğru kimseler ve şehîdlerle berâberdir.”

 

1210-Rifâa (r.a.)’ın babasından ve dedesinden naklettiğine göre; kendisi Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) ile birlikte namazgâha çıkmıştı ki: Bâzı insanların alış-veriş yaptıklarını gördü ve onlara şöyle seslendi:

--- “Ey tüccarlar topluluğu” onlarda Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem)’e icâbet ederek boyunlarını doğrultarak gözlerini ona çevirdiler. Bunun üzerine Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) şöyle buyurdu:

 

--- “Tüccarlar kıyâmet gününde günâhkar ve rezîl bir vaziyette diriltileceklerdir. Ancak yolunu Kitâb (Kur’ân- Kerîm) ile bulup günâhlardan sakınanlar, yemîninde durup iyilik yapanlar ve dürüst olanlar bunun dışındadır.”[25]  

 

2153- … Ömer bin el-Hattâb (r.anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

 

--- “(Stokçuluk etmeyip malını)  satışa arz eden bahtiyâr=bahtı açıktır, ihtikâr eden de mel’ûn (= Allâh'ın rahmetinden uzak) dır." (Malı piyasaya süren kazanmış, pahalıya satmak için bekleten ise, Allâh’ın lânetine uğramıştır.)

 

2154- … Ma'mer b. Abdillâh b. Nadla (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre; Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

 

--- “Günahkâr ve âsi kimseden başkası ihtikâr[26] etmez."[27]

 “Üç kişi vardır ki, kıyâmet günü Allâh-ü Te’âlâ onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için acı bir azâb da vardır.” ifâdelerini üç defâ tekrarladığını işiten Ebû Zerr (r.a.):

 

---- “Adları batsın, umduklarına ermesinler ve hüsrâna uğrasınlar, kimlerdir onlar yâ Rasûlüllâh!” diye sordu. Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem): ---

 

1-   “Elbisesini (kibir ve gururundan dolayı kurula-kurula) sürüyen,

2-   Verdiğini başa kakan,

3-   Yalan yeminle malını pazarlayan!” buyurdu.[28]

 

3326- ... Kays b. Ebî Garaza’nın şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) devrinde bize (tâcirlere) “simsarlar” denilirdi. Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) bize uğrayıp ondan daha güzel bir isim verdi ve: --- “Ey tâcirler topluluğu! Şüphesiz alış-verişte boş laf ve yemîn bulu­nur. Onun için siz ona sadaka karıştırınız  (temizleyiniz)!.” Buyurdu.[29]

 

3331- ... Ebû Hureyre (r.a)'den rivâyet edildiğine göre Hz. Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) şöyle buyurmuştur:

 

--- "İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, fâiz yemeyen hiç­bir kimse kalmayacaktır. Kişi, fâiz yemese bile, kendisine onun buharından bulaşacaktır."[30]

 

1217- … İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) ölçü ve tartı aletleri kullanarak iş yapan kimselere şöyle buyurdu:

--- “Siz doğru kullandığınızda Cennet’i kazanırsınız, sahtekârlık yaptığınızda Cehennem’e düşeceğiniz iki durumla iş başındasınız, sizden önce geçen toplumlar bu konuda helâk olanlardan oldular.”[31]

2141- … Mu’âz bin Abdillâh bin Hubeyb'in amcası (r.’anhüm)’den; Şöyle demiştir: --- Biz bir mecliste idik. Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem), başında ıslaklık eseri bulunduğu halde (meclisimize) teşrîf etti. Bâ­zımız O'na Seni bugün rahat ve hoş gönüllü görüyoruz, dedi Bu­nun üzerine O da:

 

--- “Evet, Allâh'a hamdolsun” buyurdu. Sonra cemâat zenginliği anlatmaya daldılar. Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) şöyle buyurdu:

 

--- “Takvâ sâhibi (=günâhdan sakınan kimse) için zenginlikte bir mahzur yoktur. Takvâ sâhibi için sağlıklı olmak, zengin olmaktan daha hayırlıdır ve gönül hoşluğu, rahatlığı bir ni’mettir.”[32]

 

2144- … Câbir bin Abdillâh (r.’anhümâ)’dan rivâyet edildi­ğine göre; Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

 

--- “Ey insanlar! Allâh'tan korkunuz ve (dünyâlığı) istemekte mu­’tedîl olunuz (ifrat ve tefritten sakınınız). Çünkü rızkı gecikse bile tamâmını almadıkça hiç bir nefis ölmeyecektir. O halde (rızık tale­binde) Allâh'tan korkunuz ve (dünyâlığı) istemekte mu’tedîl olunuz (ifrat ve tefritten sakınınız).[33] Helâl olan (dünyâlığ)-ı alınız ve harâm olanı bırakınız.”[34]

 
 

 
Bir zamanlar iki arkadaş çölde yolculuk yapıyorlardı. Yolun bir yerinde aralarında tartışma çıktı ve arkadaşlardan birisi diğerinin yüzüne tokat attı. Tokat yiyen arkadaşın canı yanmış. kalbi kırılmıştı; ama hiçbir şey demedi. sadece eğilip kuma şunları yazdı:
“Bugün en iyi arkadaşım yüzüme tokat attı.”
Yürümeye devam ettiler. Suları bitmek üzereydi. Neyse ki. sonunda bir vahaya ulaştılar. Doya doya su içtiler. mataralarını doldurdular. Sonra. suda yıkanmaya karar verdiler. T...
okat yemiş olan arkadaş. suyun balçıklı kısmına takıldı. Git gide batıyordu. Ama arkadaşı hemen atılıp onu kurtardı. Suda boğulmanın eşiğinden kurtulan arkadaş. biraz ötedeki bir kayanın yanına gitti ve kayanın üzerine şu yazıyı kazıdı:
“Bugün en iyi arkadaşım hayatımı kurtardı.”
Diğeri sordu:
Senin canını yaktıktan sonra kumun üstüne yazmıştın. şimdi ise bir kayanın üstüne yazıyorsun. neden?”
Arkadaşı ona şöyle cevap verdi:
“Birisi bizi incittiğinde, bunu kumun üstüne yazmalıyız. Ta ki affedicilik rüzgarları onu kolayca silebilsin. Fakat. birisi bize iyilik yaptığında onu kayanın üstüne nakşetmeliyiz ki. Ne öfke ne intikam rüzgarları onu oradan silemesin.

ACILARIMIZI KUMA, GÖRDÜGÜMÜZ İYLİKLERİ KAYALARA KAZIMAYI ÖGRENELİM...




[1] صحيح البخاري، كتاب البيوع (٣٤)، باب من لم يبال من حيث كسب المال (٧)، رقم الحديث:٢٠٥٩، ص:٢٧٣.
[2] Sahîh-ı Buhârî, Kitâbü’l-Büyü’=Alışverişler Kitabı  (34), Bâb, Men lem Yübâli Min Haysü Kesebe’l-Mâl=Malı Nereden Kazandığına Aldırmayan Kimse Bâbı (7), Hadîs no:2059, s.273.
[3] سنن ابن ماجه، كتاب  التجارات (١٢)، باب الحث على المكاسب (١)، رقم الحديث:٢١٣٩، ص:٣٦٨.
[4] Sünen-i İbn-i Mâce, Kitâbü’t-Ticârât= Ticâretler Kitabı (12), (Rızık Teminî İçin Meşru) Çalışma Yollarına Teşvik Babı (1), Hadîs No:2139, s.368.
[5] سنن الترمذي، كتاب البيوع (١٢)، باب ما جاء في التجار وتسمية النبي صلى الله عليه وسلم إياهم (٤)، رقم الحديث:١٢٠٩-١٢١٠، ص:٢٨٨.
[6] Sünen-i Tirmizî, Kitâbü’l-Büyû=Alışveriş Bölümleri Kitabı (12), Dürüst ticaret yapanlara Rasûlüllâh (s.a.v.)’in tavsiyesi Bâbı (4), Hadîs No:1209-1210, s.288..
Tirmîzî: Bu hadis (1209) hasendir, sadece bu şekliyle bilinir. Sûfyân es Sevrî’nin, Ebû Hamza’dan rivâyetiyle… Ebû Hamza’nın ismi Abdullah b. Câbir olup Basralı bir hadis bilginidir. Süveyd İbn’ül Mübarek vasıtasıyla Sûfyân es Sevrî’den, Ebû Hamza’dan bu senetle benzeri bir hadis rivâyet etmiştir. Tirmîzî: Bu hadis (1210) hasen sahihtir. İsmail b. Ubeyd b. Rifâa’ya, İsmail b. Ubeydullah b. Rifâa’da denilir.
[7] سنن ابن ماجه، كتاب  التجارات (١٢)، باب الحكرة والجلب (٦)، رقم الحديث:٢١٥٣-٢١٥٤، ص:٣٧١.
[8] İhtikâr: Bir şeyi kıymetlensin diye saklamak.
[9] Sünen-i İbn-i Mâce, Kitâbü’t-Ticârât= Ticâretler Kitabı (12), İhtikâr Ve Malı Piyasaya Sürmek Babı (6), Hadîs No:2153-2154, s.371.
[10] الصحيح مسلم، كتاب  الإيمان (١)، باب بيان غلظ تحريم إسبال الإزار، والمن بالعطية، وتنفيق السلعة بالحلف، وبيان الثلاثة الذين لا يكلمهم الله يوم القيامة، ولا ينظر إليهم، ولا يزكيهم ولهم عذاب أليم (٤٦)، رقم الحديث:١٧١ (١٠٦)، ص:٦٩.
[12] سنن أبي داود، كتاب البيوع و الإجارة (١٧)، باب في التجارة يخالطها الحلف واللغو (١)، )، رقم الحديث:٣٣٢٦، ص:٦٣٣.
[13] Sünen-i Ebû Davud, Kitâbü’l-Büyu’ Ve’l-İcâra=Alım Satım Bölümü (17), İçerisine Yemin Ve Boş Söz Karışan Ticaret Bâbı (1), Hadîs no:3326, s.633.
[14] سنن أبي داود، كتاب البيوع و الإجارة (١٧)، باب في اجتناب الشبهات (٣)، )، رقم الحديث:٣٣٣١، ص:٦٣٤.
[15] Sünen-i Ebû Davud, Kitâbü’l-Büyu’ Ve’l-İcâra=Alım Satım Bölümü (17), İçerisine Yemin Ve Boş Söz Karışan Ticaret Bâbı (1), Hadîs no:3331, s.634.
[16] سنن الترمذي، كتاب البيوع (١٢)، باب ما جاء في المكيال والميزان (٩)، رقم الحديث:١٢١٧، ص:٢٩٠.
[17] Sünen-i Tirmizî, Kitâbü’l-Büyû=Alışveriş Bölümleri Kitabı (12), Ölçü Ve Tartı Aletleri Yüzünden Helak Olanlar Bâbı (9), Hadîs No:1217, s.290. Tirmîzî: Bu hadisi merfû olarak sadece Hüseyin b. Kays’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. Hüseyin b. Kays’ın hadiste zayıf olduğu söylenir. Aynı hadis sahih bir senetle mevkuf olarak İbn Abbâs’tan da rivâyet edilmiştir.
[18] سنن ابن ماجه، كتاب  التجارات (١٢)، باب الاقتصاد في طلب المعيشة (١)، رقم الحديث:٢١٤١، ص:٣٦٨.
[19] Sünen-i İbn-i Mâce, Kitâbü’t-Ticârât= Ticâretler Kitabı (12), (Rızık Teminî İçin Meşru) Çalışma Yollarına Teşvik Babı (1), Hadîs No:2141, s.368.
[20] سنن ابن ماجه، كتاب  التجارات (١٢)، باب الاقتصاد في طلب المعيشة (٢)، رقم الحديث:٢١٤٤، ص:٣٦٩.
[21] İfrat-Tefrit: Birbirine tamamıyla ters olan iki uç. Ne çok fazla ve ne çok az.
[22] Sünen-i İbn-i Mâce, Kitâbü’t-Ticârât= Ticâretler Kitabı (12), Rızık Aramada İktisad (İfrat Ve Tefritten Sakınmak)  Babı (2), Hadîs No:2144, s.369.
Not: Zevâid’de şöyle denilmiştir: Bunun senedi zayıftır. Çünkü bunda el-Velid bin Müslim ve İbn-i Cüreyc vardır. İkisi de tedlisçi idi. Ebü'z-Zübeyr de onlar gibidir. Üçü de bunu an'ane üzre rivâyet etmişlerdir. Lâkin bu hadîsi Ebü'z-Zübeyr aracılığı ile Câbir (r.a.)'den rivâyet etmek husûsunda Müellifimiz yalnız değildir Çünkü İbn-i Hıbbân da kendi sahîhinde bunu Câbir (r.a.)'den iki sened-le rivâyet etmiştir.
[23] Sahîh-ı Buhârî, Kitâbü’l-Büyü’=Alışverişler Kitabı  (34), Bâb, Men lem Yübâli Min Haysü Kesebe’l-Mâl=Malı Nereden Kazandığına Aldırmayan Kimse Bâbı (7), Hadîs no:2059, s.273.
[24] Sünen-i İbn-i Mâce, Kitâbü’t-Ticârât= Ticâretler Kitabı (12), (Rızık Teminî İçin Meşru) Çalışma Yollarına Teşvik Babı (1), Hadîs No:2139, s.368.
[25] Sünen-i Tirmizî, Kitâbü’l-Büyû=Alışveriş Bölümleri Kitabı (12), Dürüst ticaret yapanlara Rasûlüllâh (s.a.v.)’in tavsiyesi Bâbı (4), Hadîs No:1209-1210, s.288..
Tirmîzî: Bu hadis (1209) hasendir, sadece bu şekliyle bilinir. Sûfyân es Sevrî’nin, Ebû Hamza’dan rivâyetiyle… Ebû Hamza’nın ismi Abdullah b. Câbir olup Basralı bir hadis bilginidir. Süveyd İbn’ül Mübarek vasıtasıyla Sûfyân es Sevrî’den, Ebû Hamza’dan bu senetle benzeri bir hadis rivâyet etmiştir. Tirmîzî: Bu hadis (1210) hasen sahihtir. İsmail b. Ubeyd b. Rifâa’ya, İsmail b. Ubeydullah b. Rifâa’da denilir.
[26] İhtikâr: Bir şeyi kıymetlensin diye saklamak.
[27] Sünen-i İbn-i Mâce, Kitâbü’t-Ticârât= Ticâretler Kitabı (12), İhtikâr Ve Malı Piyasaya Sürmek Babı (6), Hadîs No:2153-2154, s.371.
[28] Sahîh-ı Müslim, Kitâbü’l-Îmân (1), 46 - Elbise Eteğini Yerde Sürümenin, İhsanı Başa Kakmanın, Mali Yeminle Satmanın Ağır Şekilde Haram Kılındığını, Kıyamet Gününde Allâh’ın Kendileriyle Konuşmayacak, Bakmayacak, Temize Çıkarmayacağı, Kendilerine Elim Azâb Olan Üç Kişiyi Beyan Babı (171), Hadîs No:171 (106), s.69.
[29] Sünen-i Ebû Davud, Kitâbü’l-Büyu’ Ve’l-İcâra=Alım Satım Bölümü (17), İçerisine Yemin Ve Boş Söz Karışan Ticaret Bâbı (1), Hadîs no:3326, s.633.
[30] Sünen-i Ebû Davud, Kitâbü’l-Büyu’ Ve’l-İcâra=Alım Satım Bölümü (17), İçerisine Yemin Ve Boş Söz Karışan Ticaret Bâbı (1), Hadîs no:3331, s.634.
[31] Sünen-i Tirmizî, Kitâbü’l-Büyû=Alışveriş Bölümleri Kitabı (12), Ölçü Ve Tartı Aletleri Yüzünden Helak Olanlar Bâbı (9), Hadîs No:1217, s.290. Tirmîzî: Bu hadisi merfû olarak sadece Hüseyin b. Kays’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. Hüseyin b. Kays’ın hadiste zayıf olduğu söylenir. Aynı hadis sahih bir senetle mevkuf olarak İbn Abbâs’tan da rivâyet edilmiştir.
[32] Sünen-i İbn-i Mâce, Kitâbü’t-Ticârât= Ticâretler Kitabı (12), (Rızık Teminî İçin Meşru) Çalışma Yollarına Teşvik Babı (1), Hadîs No:2141, s.368.
[33] İfrat-Tefrit: Birbirine tamamıyla ters olan iki uç. Ne çok fazla ve ne çok az.
[34] Sünen-i İbn-i Mâce, Kitâbü’t-Ticârât= Ticâretler Kitabı (12), Rızık Aramada İktisad (İfrat Ve Tefritten Sakınmak)  Babı (2), Hadîs No:2144, s.369.
Not: Zevâid’de şöyle denilmiştir: Bunun senedi zayıftır. Çünkü bunda el-Velid bin Müslim ve İbn-i Cüreyc vardır. İkisi de tedlisçi idi. Ebü'z-Zübeyr de onlar gibidir. Üçü de bunu an'ane üzre rivâyet etmişlerdir. Lâkin bu hadîsi Ebü'z-Zübeyr aracılığı ile Câbir (r.a.)'den rivâyet etmek husûsunda Müellifimiz yalnız değildir Çünkü İbn-i Hıbbân da kendi sahîhinde bunu Câbir (r.a.)'den iki sened-le rivâyet etmiştir.