5 Nisan 2019 Cuma

NÂFİLE NAMAZLAR


NÂFİLE NAMAZLAR

1.         Teheccûd Namazı (Gece Namazı): Gecenin üçte ikisi geçtikten sonra kılınan namazdır. Farz namazlardan sonra en sevâblı namazdır. İki rek’âttan on iki rek’âta kadar kılınabilir. Gece namazı olarak da bilinen teheccûd namazı Peygamber Efendimiz (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve selem) (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve selem)’in mutlakâ kıldığı ve bizlerede mutlakâ kılmamızı öğütlediği çok güzel bir nâfile namazdır.

Teheccûd namazı belkide nâfile namazlar içinde kılınması en zor gelen namazlardan birisidir. Çünkü insanoğlu gece uykusuna yenik düşerek bu güzel ibâdeti kaçırabilmekte, hattâ birçok kişi bu güzel ibâdeti yerine getirmemekte.

Ancak şunu unutmamalıyız ki, o yüce yaratıcımıza olan kulluk görevemizi yerine getirebilmemiz için teheccûd namazı gibi nâfile namazlar vazgeçilmemiz olmalıdır.

2.       İşrâk namazı: Güneş bir iki mızrak boyu yükseldikten, yâni güneş doğduktan kırk-elli dakîkalı zaman geçtikten sonra kılınır.

Saati olmayan bir kimse, çenesini göğsüne yapıştırarak güneşe bakar, şâyet güneşi bu vaziyetteyken göremiyorsa, kerahat vakti çıkmıştır. Bundan sonra artık İşrâk namazı kılınabilir.

İşrâk namazı iki rek’âtır. Bu namazın fazîleti hakkında Fahr-i Kâinât (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve selem) Efendimiz şöyle buyurur.

“Bir kimse sabah namazını cemâatle kıldıktan sonra oturup güneş doğuncaya kadar zikir ile meşgûl olsa, güneş doğunca da iki rek’ât (İşrâk) namaz kılsa, bir nâfile hac ve umre sevâbına nâil olur.”[1]

3.         Duhâ (kuşluk) namazı: Güneş yükselmeye başladıktan sonra öğlen vaktine kırk dakîka kalana kadar kılınan bir namazdır. İki ile on iki rek’ât arasında kılınabilir.

Kuşluk vaktinde kılınan çok fazîletli bir namaz olan ve Peygamber Efendimiz (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve selem) (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve selem)’in sünnetlerinden olan iki, dört ve sekiz rek’ât olarak kılınabilen namaza duhâ namazı ya da kuşluk namazı denilmektedir. Peygamber Efendimiz (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve selem) (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve selem) bu namazı mutlakâ kılmakta ve biz ümmetine de kılması için tavsiyelerde bulunmaktadır.

Duhâ namazının vakti şu şekildedir. Güneşin doğmasından 45 dakîka sonra başlayıp, öğle namazının vaktine 1 saat kala bitmektedir. Öğle namazının vaktine bir saat kala namaz kılınmamaktadır. Bu vakite kerahat vakti denilmektedir ve vakitte nâfile namaz ve farz namazı kılınması mekrûhtur.

4.        Evvâbîn namazı: Akşam namazından sonra kılınan altı rek’âtlık bir namazdır. Akşam namazından sonra kılınan ve Peygamber Efendimiz (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve selem)in bizlere ögütlediği nâfile namazlardan birisidir. Peygamber Efendimiz (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve selem) (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve selem) de kendisi bizzat kılmıştır.

Temel olarak basit ve yapılması kolay bir ibâdettir. Dünya ni’metlerine kısa bir süre daha ara vererek bu nâfile namazı da akşam namazlarımızdan sonra mutlakâ kılmalıyız. Evvâbin namazı ile ilgili Peygamber Efendimiz (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve selem)in şu hadîs-i şerîfini unutmamalıyız.

“Kim akşam namazından sonra aralarında kötü bir şey konuşaksızın altı rek’ât namaz kılarsa, (kıldığı bu altı rek’âtlık namaz) onun için on iki senelik ibâdete denk kılınır.”[2]

5.       Tahıyyetü’l-Mescîd namazı: Bir Câmiye girildiğinde kılınan ‘camiyi selâmlama namazı’dır. İki rek’ât kılınır. Tahiyyetü’l-Mescîd namazı selâm vermek demektir.

Kısaca mescîdin selâmlanması anlamını taşımaktadır. Mescidin selâmlanması anlamına gelmesine rağmen temel de mescîdin sâhibi olan Allâh-ü Te’âlâ-ya saygı ve itâati temsîl etmektedir.

Peygamber Efendimiz (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve selem)’i bu namaz için “sizden birisi mescîde girdiği zaman daha oturmadan iki rek’ât namazı kılsın” buyurmuştur.

Mescîdler bizim kültürümüzde Allâh-ü Te’âlâ-nın evleri olarak yer bulduklarından mescîdlere saygı Allâh-ü Te’âlâ-ya olan saygımızı dile getirmektedir. Bu nedenle tahıyyetü-l mescîd namazı Allâh-ü Te’âlâ-ya olan saygımızın bir göstergesidir.

6.         Gusül (boy) abdesti ve normal Namaz abdesti için şükür namazı: Abdest almak şüphe yok ki kulu Allâh-ü Te’âlâ-ya yaklaştıran namaz için bulunmaz ve vazgeçilmez bir ni’mettir. Abdest almak namazın farzlarından birisidir.

Abdest almadan ve temizlenmeden bir müslümanın namazı kabûl olmayacaktır. Bir mü’min namaz kılmak için abdest aldığı zaman veyâ gusül aldığı zaman üzerindeki yaşlık kurumadan 2 rek’ât namaz kılması Peygamber Efendimiz (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve selem)in de yaptığı güzel bir nâfile namazdır. Peygamber Efendimiz (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve selem) abdest namazı ya da abdest şükür namazı hakkında şöyle buyurmuştur:

“Her kim şu benim aldığım gibi abdest alır ve aklından bir şey geçirmeyerek iki rek’ât namaz kılarsa geçmiş günahları af olunur.”

7.       Yolculuk namazı: Sefere çıkan kimseye, abdest alıp iki rek’ât namaz kılmak mendûbdur.

Fahr-i Kâinât (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve selem) Efendimiz sefere çıkarken abdest alır, iki rek’ât namaz kılar, aynı şekilde de seferden dönüşünde eve uğramadan mescîde girip iki rek’ât namaz kılardı.

Ümmetine yolda tembîh de bulunarak şöyle buyurmuştur:

“Bir kimse sefere çıkmayı isterken çoluk çocuğunun yanında kılacağı iki rek’ât namazdan daha üstün bir şey bırakmış olmaz. -Namaz onun yerine Hayru’l-Halef olur.- “[3]

Kâ'b bin Mâlik (r.’a.) diyor ki:

Hazret-i Peygamber (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve selem) seferden dönüşünde (Medîne'ye) gündüz kuşluk vakti girer, önce mescide uğrar, orada iki rek’ât namaz kıldıktan sonra evine giderdi. Bâzen de eve gitmeyip mescitte otururdu.

8.       Küsûf ve Husûf namazı:

İbn-i ‘Abbâs (r.’a.)’ın, Efendimiz (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve selem)’in bu tavsiyesini dikkate alarak ve güneş tutulmasına kıyâsla zelzele namazı kıldırdığı rivâyet edilmektedir.[4]

Küsûf ve Husûf namazı sünnettir. İki rek’âttır.

Güneş açılıncaya kadar duâ ile meşgûl olunur. İmâmın Küsûf namazını cemâatle kıldırmasında bir mahzûr yoktur. Husûf namazı ise cemâatsiz kılınır. Bu namazların mescidde kılınması da sünnettir.

Ezân ve kâmet okunmaz. Sâdece güneş tutulduğunda kılınacak namaz için “es-Salât-ü câmi’atün = Namaz için toplanınız!” diye seslenilir.[5]

Küsûf Namazı: Güneş tutulmasından sonra kılınan nâfile bir namazdır. Cemâatle kılınabilir.

Husuf Namazı: Ay tutulmasından sonra kişinin kendi evinde tek başına kıldığı nâfile bir namazdır. Tek başına kılınır.

9.       Şükür namazı: Bir ni’mete kavuşan veyâ sıkıntıdan kurtulan kişi abdest aldıktan sonra “Niyet ettim Allâh rızâsı için iki rek’ât şükür namazı kılmaya” diye niyet ettikten sonra iki veyâ dört rek’ât namaz kılar ve secdede Allâh-ü Te’âlâ-ya şükreder ve edebildiği kadar duâ eder.

Şükür Namazı ile İlgili Hadîs-i Şerîf:

Efendimiz (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve selem), sevindiğinde veyâ sevindirici bir haber aldığında, Allâh’ın bu ihsânına şükretmek için secdeye kapanır ve namaz kılardı.[6]

Enes bin Mâlik (r.’a.) şöyle anlatmaktadır:

Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve selem), bir ihtiyâcının görüldüğü husûsunda müjdelenmişti, bunun üzerine hemen secdeye kapandı.[7]

Şükür secdesi nasıl yapılır: Şükür secdesi aynen tilâvet secdesi gibidir. Abdestli bir şekilde şükür secdesine niyet edilir, eller kaldırılmadan “Allâhü Ekber” diyerek tekbîr alınır, secdeye varılır, mümkün olduğu kadar uzun secde yapılır, sonra da kalkılır.

Şükür Namazı Kaç Rek’âttır: Şükür Namazı 2 rek’ât olarak kılınır.

Şükür namazı ne zaman kılınır: Namaz kılmanın mekrûh olduğu kerahat vakitler hâricinde her zaman kılınabilir.

10.     Tesbîh namazı: Peygamber Efendimiz (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve selem)’in amcası Abbâs (r.’a)’a ayda bir kere kılmasını, eğer gücü yetmiyorsa yılda bir kere, eğer ona da gücü yetmiyorsa ömründe bir kere kılmasını tavsiye ettiği nâfile namazdır.

Peyamber efendimiz (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve selem) tesbîh namazını kılan kişinin on haseti af olunur buyurmuştur. Genel olarak tesbîh namazı namaz kılınırken tesbîhatlar yapılmasıyla kılınan bir namazdır. Tesbîh namazı dört rek’âttır.

11.     İstihâre namazı: İstihâre “hayırlı olanı istemek” mânâlarına gelmektedir. Bir müslüman kendisi için hayırlı olanın ne olduğunu merak ediyorsa ve hangisinin hayırlı olduğunu kestiremiyorsa, bu namazı yâni istihâre namazını kılması gerekmektedir.

Eskiden arab yarımadasında insanlar kendileri için hangisinin hayırlı olduğunu öğrenmek için fal okları bakarlardı.

Peygamber Efendimiz (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve selem) zamanından sonra ise Peygamber Efendimiz (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve selem) bu âdeti kaldırarak yerine istihâre namazı kılmaları gerektiğini buyurmuştur. İstihâre namazı 2 rek’âttır ve sabah namazının sünneti gibi kılınmaktadır.

12.     Tevbe namazı: Allâh-ü Te’âlâ-ya karşı bir günah işleyen ve bir hatâ yapan müslüman kardeşlerimizin kılması gereken bir namazdır. Bu namaz Allâh-ü Te’âlâ-dan âf dilemek ve tevbemizin kabûl olması için kılınmalıdır.

Unutulmamalıdır ki hatâsız kul olmaz. Biz insanlar doğaları gereğince hatâ yapmaya ve nefsimize yenik düşmeye meyilliyizdir.

Bu nedenle bizleri affedici olan Allâh-ü Te’âlâ-ya sığınmalı ve ondan af dilemeliyiz. Tevbe namazı da iki rek’âttır ve sabah namazının sünneti gibi kılınmalıdır.

13.   Hâcet namazı (Dilek, istek namazı): Hâcet namazı sonsuz güce sahip olan ve dilediğini ol diyerek olduran yüce Allâh-ü Te’âlâ-dan isteklerimizi ve dileklerimizi istememiz için yapılan bir nâfile namazdır.

Bizler mü’min olarak yanlız ve yanlız Allâh’tan yardım dilemeli ve ondan isteklerimizi ve dileklerimizi istemeliyiz.

Onun hâricinde herhangi bir kişiden yardım dilemek biz müslümanlara yakışmayacaktır. Ondan yardım dilemek için hâcet namazı kılmak Peygamber Efendimiz (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve selem)in sünnetidir. Hâcet namazı ya da bilinen adıyla dilek namazı 4 rek’âttan oluşmaktadır.

Birinci rek’âtında Fâtihâ sûresinden sonra üç Âyete’l-Kürsî, ikinci rek’âtında fâtihâ sûresinden sonra ‘İhlâs Sûresi’ üçüncü rek’âtında ‘Fâtihâ Sûresi’nden sonra ‘Felak Sûresi’ dördüncü rek’âtında ise fâtihâ sûresinden sonra ‘Nâs Sûresi’ okunur. Hâcet namazı istenirse, 4 rek’âtı 3 kere kılarak 12 rek’ât olarak da kılınabilir.

14.   Zelzele (Deprem) namazı: Hicretin beşinci yılında Medîne'de zelzele (deprem) olmuştu. Kalbi her ân Allâh-ü Te’âlâ ile berâber olan Peygamber Efendimiz (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve selem):

“Rabbiniz sizi, hoşnûd olacağı duruma döndürmek istiyor. Öyle olunca siz de onun hoşnûdluğunu dileyiniz!” buyurdu.

İbn-i ‘Abbâs (r.’a.) zelzele dolayısıyla altı rükû ve dört secde ile namaz kıldırdığı, rivâyet edilmektedir.[8]

15.     Terâvîh namazı: Ramazân ayında kılanan bir nâfile namazdır. Sevâbı pek çoktur. Peygamber Efendimiz (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve selem)de kendisi bizzât terâvîh namazını kılmıştır.

Ve biz ümmetine de mutlakâ kılmamız için tavsiyede bulunmuştur. Terâvîh namazı 20 rek’âttan oluşmaktadır ve yatsı namazından sonra vitir namazından önce kılınmalıdır.

Peygamber Efendimiz (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve selem)’in terâvîh namazı ve ramazân ayında kılacağımız nâfile namazlarımız için şu hadîs-i şerîfi bulunmaktadır:

Rasûlullah (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve selem) Efendimiz buyurur:

“Allâh-ü Te’âlâ, size ‘Ramazân Orucu’nu farz kılmıştır. Ben de onun kıyâmını, yâni Ramazan gecelerindeki ‘Terâvîh Namazı’nı sünnet kıldım. Eğer bir kimse, îmânlı bir gönülle ve sevâbına ermek emeliyle Ramazân orucunu tutar ve terâvîh namazını kılarsa, (kul hakları ve borçları hâriç) anasından doğduğu gün gibi günâhlarından kurtulur.”[9]

Ramazân-ı şerîfi diğergâm bir ruhla değerlendirmek, hizmet ve infaklarla ihyâ etmek, kulun Rabbine olan muhabbetinin en güzel nişânesidir.

Ramazân-ı şerîf, âdeta yoğunlaştırılmış bir mânevî tekâmül mektebi… Öyle ki; gönülleri zenginleştiren, kalplere seviye kazandıran; oruç, iftar, sahur, terâvih, mukãbele, duâ-zikir, fitre-zekât, îtikâf, Kadir Gecesi ve bayram, bu mektebin temel dersleri… Bütün bu dersleri lâyıkıyla idrâk edip imtihanlarından yüksek not alabilmek ise, ilâhî af bayramına ererek ebedî kurtuluş berâtını alabilmenin en güzel yolu…

Ramazân-ı şerîf, âdeta yoğunlaştırılmış bir mânevî tekâmül mektebi… Öyle ki; gönülleri zenginleştiren, kalplere seviye kazandıran; oruç, iftar, sahur, terâvih, mukãbele, duâ-zikir, fitre-zekât, îtikâf, Kadir Gecesi ve bayram, bu mektebin temel dersleri… Bütün bu dersleri lâyıkıyla idrâk edip imtihanlarından yüksek not alabilmek ise, ilâhî af bayramına ererek ebedî kurtuluş berâtını alabilmenin en güzel yolu…
رَوَى الْاِمَام أَحْمَد ف۪ي مُسْنَده عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: "هٰذَا رَمَضَانُ قَدْ جَآءَ تُفْتَحُ ف۪يهِ أَبْوَابُ الْجَنَّةِ وَتُغْلَقُ ف۪يهِ أَبْوَابُ النَّارِ وَتُسَلْسَلُ ف۪يهِ الشَّيَاط۪ينُ، بُعْدًا لِمَنْ أَدْرَكَ رَمَضَانَ فَلَمْ يُغْفَرْ لَهُ ف۪يهِ، إِذَا لَمْ يُغْفَرْ لَهُ ف۪يهِ فَمَتٰى!.."[10]
Bir Hadîs-i Şerîf’te Allâh Rasûlü (sallellâh-ü ‘aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır:

n  --- “Yine Ramazân geldi,
n  Bütün mağfiret imkânlarıyla!
n  Cennet kapıları ardına kadar açılır,
n  Cehennem kapıları sonuna kadar kapatılır
n  Şeytanlar bağlanıp kısıtlanır.
n  Ramazân’ı idrâk edip de bağışlanmamış olan kimseye yazıklar olsun!..
n  Kişi Ramazân’da da günâhlarını affettiremezse, peki yâ, ne zaman mağfirete nâil olunabilecek?!”[11]

16.     İstiskâ (yağmur isteme) namazı: Bir bölgede kuraklık olması durumunda o bölge sakinlerinin mümkünse topluca bölge dışına, açık bir alana çıkıp tövbe istiğfârdan sonra Cenâb-ı Allâh’tan bolluk ve berekete vesile olacak yağmur göndermesini istemeleri, bunun için duâ etmeleri, yalvarıp yakarmaları sünnettir. Bu duaya “istiskâ duası” denir ki, su isteme, yağmur isteme anlamına gelir.

İSTİSKA DUÂSI

Yağmur duasına çıkıldığında duadan önce iki rek’at namaz kılınabilir. Rivâyet edildiğine göre Peygamberimiz bir Cuma günü hutbe okurken bir adam gelip,

– “Ey Allâh’ın elçisi! Hayvanlar telef oldu, duâ et de Allâh bize yağmur versin!” demiş, Peygamberimiz de bunun üzerine ellerini kaldırarak,

“Allâhümme, eskınâ! Allâhümme, eskınâ!” (Ey Allâh’ım! Bize su ver, yağmur ver) diye duâ etmiş ve bu duanın ardından gökte hiçbir yağmur belirtisi yokken birden bulutlar görünmüş ve ardından yağmur yağmaya başlamıştı. Bu durum bir hafta sürdü.

Ertesi Cuma bir adam gelerek “Ey Allâh’ın elçisi, yağmur sebebiyle, mallarımız telef oldu, yollarımız kapandı. Allâh-ü Te’âlâ-ya duâ etseniz de şu yağmuru durdursa!” dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz Allâhümme havâleynâ velâ aleynâ. Allâhümme! ale’l-âkâm ve’d-dırâb ve butîni’l-evdiye ve menâbiti’ş–şecer (Allâhım! Üzerimize değil, çevremize; Allâhım, dağlara, tepelere, vadilerin içlerine ve ağaç biten yerlere) diye duâ etti ve yağmur hemen kesildi.[12]

İSTİSKÂ NAMAZI

Bâzı rivâyetlerde, yağmur duasına çıkıldığında Peygamberimizin iki rek’at namaz kıldırdığı, namazda açıktan okuduğu, namazdan sonra ridâsını çıkarıp ters çevirerek giydiği ve kıbleye dönüp ellerini omuz hizasına kadar kaldırarak duâ ettiği belirtilmiştir.[13]

Yağmur duası, sulamak ve bol yağmur almak için başka tedbirler almaya engel değildir; mü’minler hem tabii ve teknik tedbirleri alır, hem de her şey iradesine bağlı bulunan Rablerine duâ ederler.[14]


17.   Tavâf namazı: Umre veyâ Hacı adayı Kâbe-i Mu’azzama etrafında 7 Şavt döndükten sonra iki rek’ât namaz kılması gereklidir. Bu namaza Tavâf Namazı denir.

Tavâf namazı vâcîbtir. Vâcîb olan bu Tavâf Namazı kılınmadığı vakit cezâsı olmaz. Tavâf namazını Makâm-ı İbrâhîm'de kılmak efdâldir. 

Tavâf namazı okunacak Sûreler;

Tavâf namazı aynı sabah namazının sünneti gibidir.

n Birinci rek’âtta Fâtihâ'dan sonra Kâfirûn Sûresi,
n İkinci rek’âtta da Fâtihâ'dan sonra İhlâs Sûresi okumak, sünnettir.

18.   Kabir namazı: Hadîs kitâblarımıza ve Rasûlüllâh Efendimiz (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve selem)’in yaşayış tarzını anlatan kitâblara baktığımızda, yer yer değişik kelimeler içermekle birlikte şöyle bir Hadîs-i Şerîf’in olduğunu görürüz:

“Allâh Rasûlü vitirden sonra oturarak iki rek’ât namaz kılardı.”

Bâzı rivâyetler bunu “bağdaş kurarak” diye de verir.[15]

Beyhekî de ise şöyle geçmektedir:

“Gece de on üç rek’ât namaz kılardı. Dokuz rek’âti ayakta kılar ve onlarda vitir yapardı. İki rek’ât da oturarak kılar, secde yapmak istediğinde ayağa kalkıp rukû yapar ve secdeye giderdi. Bunu vitirden sonra yapardı.”

Diğer bir rivâyette:

“O iki rek’âtta oturarak kıraat ederdi.” bir diğerinde: “Bu iki rek’âtta (Kul yâ-eyyühe’l-Kâfirûn ve İzâ zû’l-zileti’l-erd-u) Sûreleri’ni okurdu." ilâveleri de vardır.

Hatta bâzı haberlerde:

“Yatağına yatmak istediği zaman oraya emekleyerek gider ve uyumadan önce yatağının üzerinde iki rek’ât namaz kılardı; bu rek’âtlarda (İzâ zû’l-zileti’l-erd-u ve Tekâsür) Sûreleri’ni okurdu.”[16] 

İbnü’l-Kayyîm ise bunları değerlendirirken şunları söylemiştir:

“Rasulüllâh gece namazını üç türlü kılardı:

1.         Ayakta (en çok yaptığı da budur),
2.         Kıraati oturarak, rükû’u da oturarak,
3.         Kıraati oturarak ve kıraatten az bir miktâr kalınca kalkıp rükû’u ayakta iken. Bu üç türlü kıldığıda doğrudur.”[17] 

Ancak hiç namaz kılmayanlara, ara sıra kılanlara, namaz borcu olanlara böyle namazları tavsiye etme yerine, kulluğun; asgarî şartını yerine getirmelerini telkîn etme daha isâbetli olsa gerektir.

19.   Öğlen namazının son sünneti ile Yatsı namazının son sünetini 4 (dört) rekât olarak kılınır.


[1] İhyâ, I. 336.
[2] Tirmizi, Salât, 431.
[3] Tebarâni.
[4] İbn-i Ebî Şeybe, II, 220.
[5] Buhârî, Küsûf, 3; M. A. Köksal, XI, 221.
[6] İbn-i Mâce, Salât, 192.
[7] İbn-i Mâce, Salât, 192.
[8] A. Köksal, XI, 222; İbn-i Ebî Şeybe, Musannef, II, 472.
[9] İbn-i Mâce, Salât, 173.
[10]  مسند الإمام أحمد (۱۳۴۰۸) ، قال محققه: إسناده صحيح .
[11] İbn-i Ebî Şeybe, Müsannef, II:270; Taberânî, el-Mecmu’ul-Evsât, VII:323; Heysemî, el-Mecmû’ul-Zevâid, III:143; Münzirî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, II:99.
[12] Buhârî, “İstiskâ”, 6; Müslim, “İstiskâ”, 2, 8.
[13] Müslim, “İstiskâ”, 1.
[14] Kaynak: İslâm İlmihâli 1, TDV Yayınları.
[15] Müslim.
[16] Gazâli, Ihyâ, I/196). Az farkla bu hadîsleri Ahmed bin Hanbel (Müsned, V/260; VI/299), Ibn Mâce, ikâme,125), Tirmizî, vitir,13), Dârimî, salât, 215) ve Dârekutnî, N/6251) rivâyet etmişlerdir.
[17] Ibn Kayyim, Zâd, I/110.