الحمد لله وكفى،
والصلاة و السلام على النبي المصطفى،
وعلى آله وصحبه الكرام الشرفا...
أعوذ
بالله من الشيطان الرجيم. بسم الله الرحمن الرحيم.
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذ۪ى مَخْلُوقُهُ فَوْقَ الْعُمٰى.
أَلْقَادِرِ الْفَرْدِ الَّذ۪ى مَصْنُوعُهُ تَحْتَ الثَّرٰى. أَللّٰهُمَّ اَنْتَ
رَبّ۪ى حَىٌّ لَطي۪فٌ قَادِرٌ فَرْدٌ عَطُوفٌ نَاصِرٌ. سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَا اِلاَّ مَا عَلَّمْتَنَا اِنَّكَ
اَنْتَ عَلي۪مُ الْحَكي۪مُ. سُبْحَانَكَ لَا
فَهْمَ لَنَا اِلاَّ مَا فَهَّمْتَنَا اِنَّكَ اَنْتَ الْجَوَّادُ الْكَري۪مُ. رَبِّ اشْرَحْ ل۪ى صَدْر۪ى. وَيَسِّرْ ل۪ى اَمْر۪ى. وَاحْلُلْ
عُقْدَةً مِنْ لِسَان۪ى. يَفْقَهُوا قَوْل۪ى.
وَاُفَوِّضُ اَمْر۪ى اِلَى اللّٰهْ. اِنَّ اللّٰهَ بَصي۪رٌ
بِالْعِبَادِ. أَلْحَمْدُ لِلّٰهِ
الَّذ۪ى هَدٰينَا لِهٰذَا وَمَا كُنَّا لِنَهْتَدِىَ لَوْ لَٓااَنْ هَدٰينَا
اللّٰهُ لَقَدْ جَآءَتْ رُسُلُ رَبِّنَا بِالْحَقِّ.
صَـلُّــوا عَـلٰـــى رَسُــولِـنَـا مُـــحَـمَّدٍ.
(أللهم صل على سيدنا ونبينا محمد وعلى آل سيدنا محمد)
صَـلُّــوا عَـلٰـــى شَف۪يعِ ذُنُوبِـنَــا مُـــحَـمَّدٍ.
(أللهم صل على سيدنا ونبينا محمد وعلى آل سيدنا محمد)
صَـلُّــوا عَـلٰـــى طَب۪يبِ قُلُوبِنَا مُـــحَـمَّدٍ.
(أللهم صل على سيدنا ونبينا محمد وعلى آل
سيدنا محمد)
Hamd övgü yukarıların
yukarısını ve yerin altını yaratan kâdir güç yetiren ve ferd tek olan (Yûce)
Allâh (c.c.) hazretlerine mahsûstur.
Ey
Allâh’ım! Sen benim rabbimsin. Hay (diri) Latîf (kullarına yumuşaklıkla muamele
eden) Kâdir (güç yetiren) Ferd (tek) Atûf (şefkât ve merhamet eden) ve Nâsır
(yardım edici) sin.
Yâ Rabbî
seni tesbîh ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka hiçbir şey bilemeyiz.
Muhakkak ki sen Alîm (bilici) ve Hakîm (hüküm verici) sin.
Yâ Rabbî
seni tesbîh ederiz. Senin bize anlattığından başka hiçbir anlayış yoktur.
Muhakkak ki sen Cevvâd (çok iyilik yapan) ve Kerîm (çok cömert) sin.
Ey rabbim göğsümü aç işimi kolaylaştır. Dilimin bağını çöz,
sözümü anlaşılır kıl. İşimi Allâh-ü Teâlâ’ya ısmarladım. Muhakkak ki O
kullarını görücüdür.
Hamd övgü bizi bu doğru yola
ileten Allâh-ü Teâlâ’ya mahsûstur. Allâh (c.c.) bizi doğru yola iletmeseydi biz
kendimizi doğru yola iletemezdik. Muhakkâk ki Rabbinin Rasûlleri hakkı
getirmişlerdir.
Rasûlümüz Muhammed (s.a.v.)’e salât edin…
(Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammed’in ve alâ âli seyyidinâ
Muhammed.)
Günâhlarımızın şefaatçisi
Muhammed (s.a.v.)’e salât edin…
(Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammed’in ve alâ âli seyyidinâ
Muhammed.)
Günâhlarımızın şefaatçisi
Muhammed (s.a.v.)’e salât edin…
(Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammed’in ve alâ âli seyyidinâ
Muhammed.)
Ey Allâh’ım! Efendimiz
Muhammed (s.a.v.)’e ve
âl-ine salât eyle.
﴿ وَالَّذ۪ينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ
لَنَا مِنْ اَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ اَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا
لِلْمُتَّق۪ينَ اِمَامًا ﴾
[سورة
الفرقان:٢٥/٧٤]
“Onlar, “Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allâh’a karşı gelmekten sakınanlara
önder eyle” diyenlerdir.”[1]
﴿ رَبِّ ٱجْعَلْن۪ى مُق۪يمَ ٱلصَّلوٰةِ وَمِن ذُرِّيَّت۪ى ۚ رَبَّنَا
وَتَقَبَّلْ دُعَآءِ﴾
[سورة إبراهيم:١٤/٤٠]
“Rabbim! Beni
namaza devâm eden bir kimse eyle. Soyumdan da böyle kimseler yarat. Rabbimiz!
Duâmı kabûl eyle.” (İbrahim Sûresi 40)
﴿ وَاللّٰهُ اَخْرَجَكُمْ مِنْ بُطُونِ اُمَّهَاتِكُمْ لَاتَعْلَمُونَ
شَيْئًاۙ وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْاَبْصَارَ وَالْاَفْئِدَةَۙ لَعَلَّكُمْ
تَشْكُرُونَ ﴾
[سورة النحل:١٦/٧٨]
“Allâh,
sizi analarınızın karnından, siz hiçbir şey bilmez durumda iken çıkardı.
Şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalpler verdi.”[2]
﴿ اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذ۪ى وَهَبَ ل۪ى ... اِنَّ رَبّ۪ى لَسَم۪يعُ
الدُّعَآءِ ﴾
[سورة إبراهيم:١٤/٣٩]
“Bana
bu evlâdı ihsân eden Allâh’a hamd eder,
-minnet ve şükranlarımı takdîm ederim-. Şüphesiz ki benim Rabbim duâları en iyi
işitendir.”[3]
ALLÂH-Ü TE’ÂLÂ-NIN SELÂMI, RAHMETİ, BEREKETİ, MAĞFİRETİ
AF VE ÂFİYETİ HEPİMİZİN ÜZERİNE OLSUN! ÖNCELİKLE BÜTÜN ÂİLE FERTLERİMİN GÖZÜ
AYDIN OLSUN...
HOŞ GELDİN YAVRUCUĞUM,
AHMED SELİM GÜNBEY
SANA SAÂDET-İ DÂREYN DİLEKLERİMİ SUNUYORUM...
Allâh-ım! Bi’l-hassâ yeni doğup
dünyaya teşrîf ederek aramıza katılan, yavrucağımıza; annesi, babası ve tüm
âilesiyle beraber, İslâm’a uygun bir yaşam, sağlıklı, sıhhatli, uzun bir ömür ve hayırlı bir
istikbâl nasîb eyle.
Allâh-ım! Oğlumuzu; İslâm’a ve
insanlığa faydalı, dînine diyanetine mukaddesâtına bağlı, vatanına milletine,
bayrağına saygılı, anne ve babasına tüm âilesine hayırlı bir evlat olmasını
bahşeyle.
Allâh-ım! Aynı minvâl üzere;
zamânı geldiğinde, hayırlı bir zevçle (eşle) izdivaç kurup sâlih, sâliha, âlim,
âlime hâfız, hâfize evlatlar yetiştirmesini nasîb ve müyesser eyle.
Allâh-ım! Rızâna ve Rasûlün
Muhammed Mustafâ (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem)’in rızâsına nâil eyle.
Allâh-ım! Bu yavrumuzu İslâm Fidanlı’ğında biten güzel bir fidan
olarak büyüt, islâmî hayatta ebedî ve sabit kıl.
Allâh-ım! Bu yavrumuzu; gazabından, azabından, kullarının
kötülüğünden, şeytanların vesveselerinden ve bu çocuğa yakın olup zarar
vermelerinden, mübârek ve mükemmel kelimelerinle koru.
Allâh-ım! Bu yavrumuzu; Her türlü haşerâttan, her
türlü kötü nazarlardan hıfz-u himâye eyle. Yaşamını bereketli, kısmetini bol
eyleyesin. Kazâyı, belâyı, afeti, tufânı, salgın hastalığı, gam ve gasaveti
uzak eyle. Görünür, görünmez kazâyı, belâyı uzak eyle.
Allâh-ım! Evlâdımızı
iyi huylu, iyi ahlâklı, sabırlı, şükreden, zikreden, hamd eden, kötülüklerden
uzak, içi dışı temiz, pâk Mü’min kullardan eyle.
Allâh-ım! Anne ve babalarının
birbirlerine karşı sevgi, saygı, ülfet, muhabbet ve bağlılıklarını dâim ve bâkî
eyle. Âile huzûru sevinci ihsân eyle. Ş.g. 01.08 TEMMUZ 2020 – Çarşamba -
[1] Furkân Sûresi,
25/74.
[2] Nahl Sûresi, 16/78.
[3] ﴿ اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ
الَّذ۪ى وَهَبَ ل۪ى عَلَى الْكِبَرِ اِسْمٰع۪يلَ وَاِسْحَقَ اِنَّ رَبّ۪ى لَسَم۪يعُ
الدُّعَآءِ ﴾ [سورة إبراهيم:١٤/٣٩] “Hamd, iyice yaşlanmış iken bana İsmâîl’i ve
İshâk’ı veren Allâh’a mahsûstur. Şüphesiz Rabbim duâyı işitendir.” (İbrâhîm Sûresi, 14/39.)