6 Kasım 2020 Cuma

HAFIZLAR İÇİN AYET FÂTIR 32 --- KIRMIZI KISIM ‘HÂFIZLAR’ İÇİN TEFSİR EDİLMİŞTİR. --- HZ. PEY. MEDİNEDE İLK VAAZI

 

﴿ ثُمَّ اَوْرَثْنَا الْكِتَابَ الَّذ۪ينَ اصْطَفَيْنَا مِنْ عِبَادِنَاۚ فَمِنْهُمْ ظَالِمٌ لِنَفْسِه۪ۚ وَمِنْهُمْ مُقْتَصِدٌۚ وَمِنْهُمْ سَابِقٌ بِالْخَيْرَاتِ بِـاِذْنِ اللّٰهِۜ ذٰلِكَ هُوَ الْفَضْلُ الْكَب۪يرُۜ ﴿٣٢﴾[سورة فَاطِرٍ:٣٥/٣٢]

(Habîbim! Senden) sonra o kitâba, kullarımız arasından seçmiş olduğumuz (sahâbe- i kirâmı ve kıyâmete kadar gelecek ümmet- i Mu hammed’i, özellikle de) o (âlim) kişileri vâris kıldık. Artık onların içerisinden (Kurân`ı Ke rîm’le amel etme konusunda gevşeklik yaparak) kendi nefsine zulmeden vardır. Onlardan kimi (iyi ve kötü amelleri birbirine karıştırsa da ekseriyetle iyi amele muvaffak olup) orta yollu gidicidir, onlardan bir kısmı da, Allâh’ın izni (ve kolaylaştırması) ile (yapılmış) olan hayırlar (ı) sebebiyle (sevâb ve cennete doğru) öne geçicidir. İşte ancak bu (Kur’ân-ı Kerîm’e vâris kılınmak), pek büyük bir lütfun tâ kendisidir!”

“Sonra biz, o kitâbı kullarımızdan seçtiğimiz kimselere (Muhammed’in ümmetine) mîrâs olarak verdik. Onlardan kendine zulmedenler vardır. Onlardan ortada olanlar vardır. Yine onlardan Allâh’ın izniyle hayırlı işlerde öne geçenler vardır. İşte bu büyük lütuftur.” (Fâtır Sûresi, 35/32.)

(KIRMIZI KISIM ‘HÂFIZLAR’ İÇİN 

TEFSİR EDİLMİŞTİR.)

--- Nitekim Kur’ân ehli olan bir kişi; hayırlarda öne geçmişse, cennete de hesapsız olarak en önce girecektir. Sevâbı günâhı denk gelecek şekilde orta giden kişi; Rasûlûllâh (sallâllâhu ‘aleyh-i ve sellem)`in ve Kur’ân’ın şefâatiyle cennete girecek ve kolay bir muhâsebeye tâbî tutulacaktır. Günâhları ağır basan kimselerse; kurtuluştan ümîd kesecek derecede ağır muhâsebelerin ardından, kendilerine erişen İlâhî rahmetle cennete dâhil olacaklardır! --- (Kur’ân-ı Mecîd aynı yÂyet-i Kerîme) Ş.g.


HZ. PEY. MEDİNEDE İLK VAAZI
٢٤٨٥-
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا عَبْدُ الوَهَّابِ الثَّقَفِيُّ، وَمُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ، وَابْنُ أَبِي عَدِيٍّ، وَيَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ، عَنْ عَوْفِ بْنِ أَبِي جَمِيلَةَ الأَعْرَابِيِّ، عَنْ زُرَارَةَ بْنِ أَوْفَى، عَنْ عَبْدِ اللهِ بْنِ سَلاَمٍ، قَالَ: لَمَّا قَدِمَ رَسُولُ اللهِ ﷺ الْمَدِينَةَ انْجَفَلَ النَّاسُ إِلَيْهِ، وَقِيلَ: قَدِمَ رَسُولُ اللهِ ﷺ، فَجِئْتُ فِي النَّاسِ لأَنْظُرَ إِلَيْهِ، فَلَمَّا اسْتَبَنْتُ وَجْهَ رَسُولِ اللهِ ﷺ عَرَفْتُ أَنَّ وَجْهَهُ لَيْسَ بِوَجْهِ كَذَّابٍ وَكَانَ أَوَّلُ شَيْءٍ تَكَلَّمَ بِهِ أَنْ قَالَ:
"يَا أَيُّهَا النَّاسُ، أَفْشُوا السَّلاَمَ، وَأَطْعِمُوا الطَّعَامَ، وَصَلُّوا وَالنَّاسُ نِيَامٌ تَدْخُلُونَ الجَنَّةَ بِسَلاَمٍ."
هَذَا حَدِيثٌ صَحِيحٌ. الكتاب: الجامع الكبير - سنن الترمذ، كتاب صفة القيامة (٣٤)، باب (٤٢)، رقم الحديث:٢٤٨٥، ص:٤٠٥.
2485 --- Abdullâh b. Selâm (r.’a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir; Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem), Medîne (-i Münevvere)’ye geldiklerinde insanlar ona doğru koşuştular. Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) geldi… Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) geldi… Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) geldi… Denildi. O’nu görmek için ben de halkın arasına katıldım. O’nun yüzünü gördüğüm an onun yalancı bir kimse olmadığını bildim. Konuştuğu ilk söz şöyle olmuştu:
 
--- “Ey İnsanlar!
 
1.       Selâm'ı aranızda yaygınlaştırınız,
2.       Yemek yediriniz,
3.       İnsanlar uykuda iken namaz kılınız ki,
         ---  Selâmetle Cennete giresiniz.”

 

(Tirmizî, Kıyâmetin Özellikleri Ve İncelikler (34), Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem), Medîne (-i Münevvere)’ye Geldiğinde İlk Olarak Ne Söylemişti? (42), Hadîs no: 2485, sh.:405; İbn Mâce, Etıme: 1; Dârimî, Salat: 156) 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder