ÎMÂN ETMİŞ KİMSELER İÇİN KALBLERİMİZ İÇERİSİNDE EN UFAK BİR KİN BULUNDURMA, ALLÂH'IM! وَلَا تَجْعَلْ ف۪ي قُلُوبِنَا غِلًّا لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا
﷽ ﴿ وَالَّذ۪ينَ جَٓاؤُ۫ مِنْ بَعْدِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّنَا اغْفِرْ لَنَا وَلِاِخْوَانِنَا الَّذ۪ينَ سَبَقُونَا بِالْا۪يمَانِ وَلَا تَجْعَلْ ف۪ي قُلُوبِنَا غِلًّا لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا رَبَّنَٓا اِنَّكَ رَؤُ۫فٌ رَح۪يمٌ۟ ﴾ [سورة الحشر:٥٩/١٠]
“(Ganîmet malları) yine o (fakir) kimseler (içindir) ki; o (muhâcir ve ensâr ola) nlardan sonra (dünyâ ya) gelmiş (ve gelecek) lerdir de: “Ey Rabbimiz! Bizi de, bizi îmânla geçmiş olan o
kardeşlerimizi de bağışla ve o îmân etmiş kimseler için kalblerimiz içerisinde en ufak bir kin bulundurma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz ki Sen, (pek esirgeyen bir) Raûf’sun; (çok acıyan bir) Rahîm’sin! (Dolayısıyla duâlarımızı lütfunla kabûl edersin!)” demektedirler.” (Haşr Sûresi,
20/131.)
Bu âyet-i
kerîmeden dolayı ulemâ, sahâbe-i kirâmın hepsini sevmek ve rahmetle yâd etmek
gerektiğine kâil olmuşlardır. “Sahâbe-i Kirâm’dan herhangi birine dahi
kalbinde kin ve nefret taşıyan kimse, Mü’minlerle ilgili, bu ve öncesindeki iki
Âyet-i Kerîme’de sayılan üç kısımdan da hâriçtir ve gerçek Müslümanlar arasında
bir nasîbi yoktur.” demişlerdir. “Muhacirlerin ve
Ensâr’ın arkasından gelenler, kıyâmete kadar gelip geçmekte olan mü’minlerdir.
Âyette, Ashâb-ı Kirâm’ı hayırla yâd etmenin, onlara dil uzatmamanın ve kîn
beslememenin gerektiğine işâret edilmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder