11 Kasım 2014 Salı

BİZİM KILDIĞIMIZ NAMAZ VE NAMAZI HUŞÛ’ İLE KILMAK


BİZİM KILDIĞIMIZ NAMAZ VE NAMAZI HUŞÛ’ İLE KILMAK

٣٩١--- حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ عَبَّاسٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا ابْنُ المَهْدِيِّ، قَالَ: حَدَّثَنَا مَنْصُورُ بْنُ سَعْدٍ، عَنْ مَيْمُونِ بْنِ سِيَاهٍ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ : "مَنْ صَلّٰى صَلَاتَنَا وَاسْتَقْبَلَ قِبْلَتَنَا، وَأَكَلَ ذَبِيحَتَنَا فَذٰلِكَ الْمُسْلِمُ الَّذِي لَهُ ذِمَّةُ اللّٰهِ وَذِمَّةُ رَسُولِهِ، فَلَا تُخْفِرُوا اللّٰهَ فِي ذِمَّتِهِ."[1]

٣٩٢ --- حَدَّثَنَا نُعَيْمٌ، قَالَ: حَدَّثَنَا ابْنُ المُبَارَكِ، عَنْ حُمَيْدٍ الطَّوِيلِ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ : "أُمِرْتُ أَنْ أُقَاتِلَ النَّاسَ حَتّٰى يَقُولُوا لٰا إِلٰهَ إِلَّا اللّٰهُ، فَإِذَا قَالُوهَا، وَصَلَّوْا صَلَاتَنَا، وَاسْتَقْبَلُوا قِبْلَتَنَا، وَذَبَحُوا ذَبِيحَتَنَا، فَقَدْ حَرُمَتْ عَلَيْنَا دِمَاؤُهُمْ وَأَمْوَالُهُمْ، إِلَّا بِحَقِّهَا وَحِسَابُهُمْ عَلَى اللّٰهِ."

٣٩٣--- قَالَ ابْنُ أَب۪ي مَرْيَمَ: أَخْبَرَنَا يَحْيَى بْنُ أَيُّوبَ، حَدَّثَنَا حُمَيْدٌ، حَدَّثَنَا أَنَسٌ، عَنِ النَّبِيِّ ، وَقَالَ عَلِيُّ بْنُ عَبْدِ اللّٰهِ، حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ الْحَارِثِ، قَالَ: حَدَّثَنَا حُمَيْدٌ، قَالَ: سَأَلَ مَيْمُونُ بْنُ سِيَاهٍ، أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ، قَالَ: يَا أَبَا حَمْزَةَ، مَا يُحَرِّمُ دَمَ العَبْدِ وَمَالَهُ؟ فَقَالَ: "مَنْ شَهِدَ أَنْ لٰا إِلٰهَ إِلَّا اللّٰهُ، وَاسْتَقْبَلَ قِبْلَتَنَا، وَصَلّٰى صَلَاتَنَا، وَأَكَلَ ذَبِيحَتَنَا، فَهُوَ المُسْلِمُ، لَهُ مَا لِلْمُسْلِمِ، وَعَلَيْهِ مَا عَلَى المُسْلِمِ."

28 --- Kıbleye Yönelmenin Fazîleti Bâbı.


391 --- Enes (r.a.) şöyle dedi: Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) şöyle buyurdu: --- “Her kim bizim kıldığımız namazı kılar, kıblemize karşı durur ve kestiği­mizi yerse, Allâh’ın ve Allâh elçisinin ahd ve emânını hak eden Müslüman, işte odur. Artık Öyle olan bir kimsenin ahd ve emânı husûsunda Allâh’a (ve Rasûlüne) hıyânet etmeyin”.

392 --- Enes (r.a.) şöyle dedi: Rasûlullâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) şöyle buyurdu: --- “İn­sanlar Lâ ilâhe İllellâh ( = Allâh’dan başka hakk ilâh yok) deyinceye kadar, onlarla muhârebe etmekliğim bana emr olundu. Onlar bunu söyledikleri, namazımızı kıldıkları, kıblemize yöneldikleri ve kestik­leri hayvanları bizim kestiğimiz hayvanlar gibi kestikleri zaman, ar­tık onların kanları ve malları bize harâm olmuştur, ancak kanların ve malların kendi hakları mukâbili olmak müstesnâdır. Onların (bâ­tınlarından dolayı olan) hesâbları Allâh’a âittir”.

Ve İbn-ü Ebî Meryem şöyle dedi: Bize Yahya (ibn Eyyûb) haber verip şöyle dedi: Bize Humeyd et-Tavîl tahdîs edip şöyle dedi: Bize Enes, Peygamber (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem)’den tahdîs etti. Ve Alî ibn ‘Abdillâh şöyle dedi: Bize Hâlid ibn Haris tahdîs edip şöyle dedi: Bize Humeyd et-Tavîl tahdîs edip şöyle dedi:

Meymûn İbn-ü Siyah, Enes İbn Mâlik’e sorup: Yâ Ebâ Hamza! Kulun kanını ve ma­lını harâm kılan şey nedir? Dedi. Enes (r.a.): --- “Kim Lâ ilâhe illellâh ( = Allâh’dan başka hakk ilâh yoktur) esâsına (zâhiren) şehâdet eder, kıblemize yönelir, namazımızı kılar ve kestiğimiz hayvanı yerse, işte o müstesnâdır. Artık Müslümânın lehine olan, onun da lehine; müslümânın aleyhine olan, onun da aleyhinedir”, dedi.[2]

١٠٠٠--- وَعَنْ مُطَرِّفِ بْنِ عَبْدِ اللّٰهِ بْنِ الشِّخِّيرِ، عَنْ أَبِيهِ قَالَ: "أَتَيْتُ النَّبِيَّ - - وَهُوَ يُصَلَّي وَلِجَوْفِهِ أَزِيزٌ كَأَزِيزِ الْمِرْجَلِ"، يَعْنِي: يَبْكِي."

وَفِي رِوَايَةٍ قَالَ: "رَأَيْتُ النَّبِيَّ -- يُصَلَّي وَفِي صَدْرِهِ أَزِيزٌ كَأَزِيزِ الرَّحَا مِنَ الْبُكَاءِ"،[3]

Abdullah b. eş-Şihhîr (r.a.)’den yapılan rivâyette, demiştir ki: --- “Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) Efendimizi gördüm, namaz kılarken göğsünde ağlamaktan dolayı bakır tencerenin (kaynarken çıkardığı) sese ben­zer ses çıkarıyordu.”

 


Hz. Peygamber (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) bütün namazlarını huşu’ ve huzûr içerisinde korku ve ümîd arasında kılardı. Nitekim Mutarrıf (r.a.), babasından şöyle nakletmiştir: --- “Hz. Peygamber (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem)’i namaz kılarken gördüm, göğsünden değirmen sesi gibi inilti çıkıyordu.” Başka bir rivâyette ise; --- “Göğsünden kaynayan tencerenin sesi gibi ses çıkıyordu.”





[1] سم الكتاب: صحيح البخاري، المسمي الجامع الصحيح المسند من حديث رسول الله وسننه وأيامه، المؤلف: للإمام حافظ أبي عبدالله محمد بن إسماعيل بن إبراهيم بن المغيرة الجعفي البخاريّ رحمة الله تعالي، ١٩٤ – ٢٥٦ هـ، تحقيق، إعتني به: أبو عبدالله عبد السلام بن محمد بن عمر علوسي،  الناشر: مكتبة الرشد، المملكة العربية السعدية-الرياض،الطبعة: طبعة الثانية، ١٤٢٧ ه-٢٠٠٦ م. كتاب الصلاة (٨)، باب فضل استقبال القبلة (٢٨/٢٨)، طرف الحديث: رقم الحديث: ٣٩١-٣٩٣، ص:٦١-٦٢.
[2] el-BUHÂRÎ, Li’l-İmâm El-hâfız Ebî ‘Abdillâh Muhammed bin İsmâ’îl b. İbrâhîm b. el-Muğîrati el-Cü‘fiyy, -Rahımehüllâh-i Te’âlâ-, (h. 194-256), Sahîhu’l-Buhârî (el-Müsemmâ) el-Câmi’us-Sahîhu’l-Müsned-i min Hadîs Rasûlillâh-i (s.a.v.) ve Süneni-hî ve Eyyâmi-hî, thk., Ebû ‘Abdillâh ‘Abdü’s-Selâm b. Muhammed b. Ömer ‘Alûsî, Mektebetü’r-Rüşd, İkinci Baskı, Riyat/Su‘udî, 1427/2006. Kitâbü’s-Salât (8), Bâb-ü Fazl-ı İstikbâli’l-Kıblet-i (28/28), Hadîs No:391-393, s.61-62; Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken Yayınları: 1/482-383.
[3] رَوَاهُ أَحْمَدُ وَرَوَى النَّسَائِيُّ الرِّوَايَةَ الْاُولٰى وَأَبُو دَاوُدَ الثَّانِيَة؛ اسم الكتاب: مرقاة المفاتيح شرح مشكاة المصابيح، المؤلف: علي بن (سلطان) محمد، أبو الحسن نور الدين الملا الهروي القاري (المتوفى: ١٠١٤ هـ)، الناشر: دار الفكر، بيروت – لبنان، الطبعة: الأولى، ١٤٢٢ هـ - ٢٠٠٢ م، عدد الأجزاء: ٩، ص:٢/٧٩١.


 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder