BİZİM KILDIĞIMIZ NAMAZ VE NAMAZI HUŞÛ’ İLE KILMAK
٣٩١--- حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ عَبَّاسٍ، قَالَ:
حَدَّثَنَا ابْنُ المَهْدِيِّ، قَالَ: حَدَّثَنَا مَنْصُورُ بْنُ سَعْدٍ، عَنْ مَيْمُونِ
بْنِ سِيَاهٍ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ ﷺ: "مَنْ صَلّٰى صَلَاتَنَا وَاسْتَقْبَلَ قِبْلَتَنَا،
وَأَكَلَ ذَبِيحَتَنَا فَذٰلِكَ الْمُسْلِمُ الَّذِي لَهُ ذِمَّةُ اللّٰهِ وَذِمَّةُ
رَسُولِهِ، فَلَا تُخْفِرُوا اللّٰهَ فِي ذِمَّتِهِ."[1]
٣٩٢
--- حَدَّثَنَا
نُعَيْمٌ، قَالَ: حَدَّثَنَا ابْنُ المُبَارَكِ، عَنْ حُمَيْدٍ الطَّوِيلِ، عَنْ أَنَسِ
بْنِ مَالِكٍ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ ﷺ: "أُمِرْتُ أَنْ أُقَاتِلَ النَّاسَ حَتّٰى يَقُولُوا
لٰا إِلٰهَ إِلَّا اللّٰهُ، فَإِذَا قَالُوهَا، وَصَلَّوْا صَلَاتَنَا، وَاسْتَقْبَلُوا
قِبْلَتَنَا، وَذَبَحُوا ذَبِيحَتَنَا، فَقَدْ حَرُمَتْ عَلَيْنَا دِمَاؤُهُمْ وَأَمْوَالُهُمْ،
إِلَّا بِحَقِّهَا وَحِسَابُهُمْ عَلَى اللّٰهِ."
٣٩٣--- قَالَ ابْنُ أَب۪ي مَرْيَمَ: أَخْبَرَنَا يَحْيَى بْنُ أَيُّوبَ، حَدَّثَنَا
حُمَيْدٌ، حَدَّثَنَا أَنَسٌ، عَنِ النَّبِيِّ ﷺ، وَقَالَ عَلِيُّ بْنُ عَبْدِ اللّٰهِ، حَدَّثَنَا خَالِدُ
بْنُ الْحَارِثِ، قَالَ: حَدَّثَنَا حُمَيْدٌ، قَالَ: سَأَلَ مَيْمُونُ بْنُ سِيَاهٍ،
أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ، قَالَ: يَا أَبَا حَمْزَةَ، مَا يُحَرِّمُ دَمَ العَبْدِ وَمَالَهُ؟
فَقَالَ: "مَنْ شَهِدَ أَنْ لٰا إِلٰهَ إِلَّا اللّٰهُ، وَاسْتَقْبَلَ قِبْلَتَنَا،
وَصَلّٰى صَلَاتَنَا، وَأَكَلَ ذَبِيحَتَنَا، فَهُوَ المُسْلِمُ، لَهُ مَا لِلْمُسْلِمِ،
وَعَلَيْهِ مَا عَلَى المُسْلِمِ."
28 --- Kıbleye
Yönelmenin Fazîleti Bâbı.
391 --- Enes (r.a.) şöyle dedi: Rasûlüllâh (sallellâh-ü
‘aleyh-i ve sellem) şöyle buyurdu: --- “Her kim bizim kıldığımız namazı
kılar, kıblemize karşı durur ve kestiğimizi yerse, Allâh’ın ve Allâh elçisinin
ahd ve emânını hak eden Müslüman, işte odur. Artık Öyle olan bir kimsenin ahd
ve emânı husûsunda Allâh’a (ve Rasûlüne) hıyânet etmeyin”.
392 --- Enes (r.a.) şöyle dedi: Rasûlullâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem)
şöyle buyurdu: --- “İnsanlar Lâ ilâhe İllellâh ( = Allâh’dan
başka hakk ilâh yok) deyinceye kadar, onlarla muhârebe etmekliğim bana emr
olundu. Onlar bunu söyledikleri, namazımızı kıldıkları, kıblemize yöneldikleri
ve kestikleri hayvanları bizim kestiğimiz hayvanlar gibi kestikleri zaman, artık
onların kanları ve malları bize harâm olmuştur, ancak kanların ve malların
kendi hakları mukâbili olmak müstesnâdır. Onların (bâtınlarından dolayı
olan) hesâbları Allâh’a âittir”.
Ve İbn-ü Ebî Meryem şöyle dedi: Bize Yahya (ibn Eyyûb) haber verip
şöyle dedi: Bize Humeyd et-Tavîl tahdîs edip şöyle dedi: Bize Enes, Peygamber (sallellâh-ü
‘aleyh-i ve sellem)’den tahdîs etti. Ve Alî ibn ‘Abdillâh şöyle dedi: Bize
Hâlid ibn Haris tahdîs edip şöyle dedi: Bize Humeyd et-Tavîl tahdîs edip şöyle
dedi:
Meymûn İbn-ü
Siyah, Enes İbn Mâlik’e sorup: Yâ Ebâ Hamza! Kulun kanını ve malını harâm
kılan şey nedir? Dedi. Enes (r.a.): --- “Kim Lâ ilâhe
illellâh ( = Allâh’dan başka hakk ilâh yoktur) esâsına (zâhiren)
şehâdet eder, kıblemize yönelir, namazımızı kılar ve kestiğimiz hayvanı yerse,
işte o müstesnâdır. Artık Müslümânın lehine olan, onun da lehine; müslümânın
aleyhine olan, onun da aleyhinedir”, dedi.[2]
١٠٠٠--- وَعَنْ
مُطَرِّفِ بْنِ عَبْدِ اللّٰهِ بْنِ الشِّخِّيرِ، عَنْ أَبِيهِ قَالَ: "أَتَيْتُ
النَّبِيَّ - ﷺ- وَهُوَ يُصَلَّي وَلِجَوْفِهِ أَزِيزٌ كَأَزِيزِ الْمِرْجَلِ"، يَعْنِي: يَبْكِي."
وَفِي
رِوَايَةٍ قَالَ: "رَأَيْتُ النَّبِيَّ -ﷺ- يُصَلَّي وَفِي صَدْرِهِ أَزِيزٌ كَأَزِيزِ الرَّحَا مِنَ الْبُكَاءِ"،[3]
Abdullah b. eş-Şihhîr (r.a.)’den yapılan rivâyette, demiştir ki: ---
“Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) Efendimizi gördüm, namaz kılarken
göğsünde ağlamaktan dolayı bakır tencerenin (kaynarken çıkardığı) sese benzer
ses çıkarıyordu.”
Hz. Peygamber (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) bütün namazlarını huşu’
ve huzûr içerisinde korku ve ümîd arasında kılardı. Nitekim Mutarrıf (r.a.),
babasından şöyle nakletmiştir: --- “Hz. Peygamber (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve
sellem)’i namaz kılarken gördüm, göğsünden değirmen sesi gibi inilti çıkıyordu.”
Başka bir rivâyette ise; --- “Göğsünden kaynayan tencerenin sesi gibi ses
çıkıyordu.”
[1] سم
الكتاب: صحيح البخاري، المسمي الجامع الصحيح المسند من حديث رسول الله ﷺ وسننه
وأيامه، المؤلف: للإمام حافظ أبي عبدالله محمد بن إسماعيل بن إبراهيم بن المغيرة
الجعفي البخاريّ رحمة الله تعالي، ١٩٤ – ٢٥٦ هـ، تحقيق، إعتني به: أبو عبدالله عبد
السلام بن محمد بن عمر علوسي، الناشر:
مكتبة الرشد، المملكة العربية السعدية-الرياض،الطبعة: طبعة الثانية، ١٤٢٧ ه-٢٠٠٦
م. كتاب الصلاة (٨)، باب فضل استقبال القبلة (٢٨/٢٨)، طرف الحديث: رقم الحديث: ٣٩١-٣٩٣،
ص:٦١-٦٢.
[2] el-BUHÂRÎ, Li’l-İmâm El-hâfız Ebî ‘Abdillâh Muhammed
bin İsmâ’îl b. İbrâhîm b. el-Muğîrati el-Cü‘fiyy, -Rahımehüllâh-i Te’âlâ-, (h.
194-256), Sahîhu’l-Buhârî (el-Müsemmâ)
el-Câmi’us-Sahîhu’l-Müsned-i min Hadîs Rasûlillâh-i (s.a.v.) ve Süneni-hî ve
Eyyâmi-hî, thk., Ebû ‘Abdillâh
‘Abdü’s-Selâm b. Muhammed b. Ömer ‘Alûsî, Mektebetü’r-Rüşd, İkinci Baskı,
Riyat/Su‘udî, 1427/2006. Kitâbü’s-Salât (8), Bâb-ü Fazl-ı İstikbâli’l-Kıblet-i
(28/28), Hadîs No:391-393, s.61-62; Mehmed Sofuoğlu, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Ötüken
Yayınları: 1/482-383.
[3] رَوَاهُ أَحْمَدُ وَرَوَى النَّسَائِيُّ الرِّوَايَةَ
الْاُولٰى وَأَبُو دَاوُدَ الثَّانِيَة؛ اسم الكتاب: مرقاة المفاتيح شرح
مشكاة المصابيح، المؤلف: علي بن (سلطان) محمد، أبو الحسن نور الدين الملا الهروي
القاري (المتوفى: ١٠١٤ هـ)، الناشر: دار الفكر، بيروت – لبنان، الطبعة: الأولى،
١٤٢٢ هـ - ٢٠٠٢ م، عدد الأجزاء: ٩، ص:٢/٧٩١.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder