22 Mart 2016 Salı

"NÎRÛZ VEYÂ NEVRUZ" BAYRAMININ BÂTIL VE HARAM OLMASI


"NÎRÛZ VEYÂ NEVRUZ" BAYRAMININ BÂTIL VE HARAM OLMASI


١١٣٤- حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ، حَدَّثَنَا حَمَّادٌ، عَنْ حُمَيْدٍ، عَنْ أَنَسٍ، قَالَ: قَدِمَ رَسُولُ اللَّهِ الْمَدِينَةَ وَلَهُمْ يَوْمَانِ يَلْعَبُونَ فِيهِمَا، فَقَالَ: مَا هَذَانِ الْيَوْمَانِ؟ قَالُوا: كُنَّا نَلْعَبُ فِيهِمَا فِي الْجَاهِلِيَّةِ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: " إِنَّ اللَّهَ قَدْ أَبْدَلَكُمْ بِهِمَا خَيْرًا مِنْهُمَا: يَوْمَ الْأَضْحَى، وَيَوْمَ الْفِطْرِ."[1]

1134 --- ... Enes b. Mâlik (r.’a.)'den; demiştir ki: --- “Rasûlellâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) Medine'ye teşrif ettiklerinde Medine'lilerin eğlenip oynadıkları iki günleri vardı.

 

Efendimiz (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem): --- “Bugünler neyin nesidir?" dedi.

 

--- “Biz câhiliye devrinde bugünlerde eğlenirdik (ya Rasûlellâh), dediler.

 

Bunun üzerine Resûlullah (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem): --- "Şüphesiz Allâh size bu günlerin yerine daha iyilerini, Kurban ve Fıtır günlerini (Kurban ve Ramazan Bayramlarını) verdi" buyurdu.[2]

 

… Medine'Iilerin Câhiliye devrinde bayram kabul edip eğlendikleri iki günleri vardı. Bunlar ilkbaharın ilk günü olan ve 21 (yirmi bir) Mart'a rastlayan "Nirûz veya Nevruz" ile sonbaharın ilk günü olup 21 Eylül'e tesadüf eden "Mihricân" denilen günlerdir. Bugünlerde hava oldukça mutedil, gece ve gündüz birbirine denk olduğu için eski astronomlar tarafından bayram olarak kutlanmış, diğer halk da bunları taklid etmiştir. Böylece bugünler bayram olarak kalmış ve Hz. Peygamber'in ya­saklanmasına kadar devam etmiştir.

 

Hadis-i şerif, Müslümanların kendilerinin olmayan bayramlara itibar etmemelerini Gayr-ı Müslimlerin bayramlarını kutlamamalarını emretmektedir.

 

Hanefî âlimlerinden Ebû Hafs el-Kebîr: --- ''Nevruz gününde o günü tazim maksadıyla müşrike hediye olarak bir yumurtada dahi veren kimse kâfir olur" der.

 

Yine Hanefî âlimlerinden el-Hasen b. Mansur da bu konuda şunları söyler: --- "Nirûz (Nevruz) günü başka günlerde almadığı bir şeyi satın alan veya kâfirlerin bugüne saygı duydukları gibi saygı duyarak başkasına hediye veren bir kimse kâfir olur."

 

Bu âlimlerin sadece Nîrûz gününü söz konusu etmeleri devirlerinde Gayr-ı Müslimlerin en yaygın bayramı bu günde olduğu içindir. Yoksa memleketimizin bazı yerlerinde kutlanan Noel hastalığının veya Gayr-ı Müslimlerin bayramları olduğu halde bazı bölgelerde mevzii olarak kutlanan bazı günlerin Nevruz gününden farkı yoktur. Nevruz için söylenen hüküm bu günler için de geçerlidir. Çünkü Nevruz için söylenenler, bugün müşriklerin bayramı olduğu için söylenmiştir. Noel de Hıristiyanların bayramıdır.

 

Bu gibi günlerde gerek Müslümanlarla ve gerekse kâfirlerle hediyeleşmek caiz değildir. Çünkü bu tür hareketler böyle günlere değer verildiğinin alâmetidir. Hâlbuki Allâh'ın Rasûlü Gayr-ı Müslimlerin bayramlarına itibar edilmemesini emretmiştir. "Bir kavme benzeyen onlardandır" buyurulduğu akıldan çıkarılmamalıdır.   

                                                       

Birçok âlimler, bayramları hâricinde de gayr-ı Müslimlerle hediyeleşmeyi uygun görmemişlerdir. Çünkü hediyeleşme dostluğun alâmetidir. Sevgiye vesiledir. Hâlbuki Allâh Te’âlâ; "Ey iman edenler! Benim ve sizin düşmanınız olan (kâfirleri) kendilerine sevgi beslediğiniz dostlar edinmeyin"[3] buyurmuştur. O halde her ne sebeble olursa olsun, kâfirlere hediye vermek ve onların hediyelerini kabul etmek doğru değildir.[4]

 

Bazı Hükümler:

 

Müslümanların, Ramazan ve Kurban olmak üzere iki tane dini bayramları vardır. Bunlara ilaveten başka dinlere ait bayramların kutlanması eğlence ve sevince vesile kılınması caiz değildir.[5]

Allâh Rasûlü (sallellâh-ü 'aleyh-i ve sellem)'in kaldırdığı Mecûsî Bayram'ı Nevruz dünyada da âhırette de ateşe bir çağrıdır! İhsan Şenocak.




[1] الكتاب: سنن أبي داود، المؤلف: أبو داود سليمان بن الأشعث بن إسحاق بن بشير بن شداد بن عمرو الأزدي السِّجِسْتاني، (المتوفى: ٢٧٥ هـ)، المحقق: محمد محيي الدين عبد الحميد، الناشر: المكتبة العصرية، صيدا – بيروت، عدد الأجزاء: ٤، كتاب الصلاة (٢)، باب صلاة العيدين (٢٣٩-٢٤٦)، رقم الحديث:١١٣٤، ص:١/٢٩٥.
[2] Hâkim, el-Müstedrek, I, 294; Ahmed, III-103, 235, 250. Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yay.: 4/257-258.
[3] el-Mümtehine (60), 1.
[4] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/258-259.
[5] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/259.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder