26 Eylül 2018 Çarşamba
10 Eylül 2018 Pazartesi
HİCRÎ; 29-30 ZİLHİCCE VE 1 MUHARREM, SENE SONU VE SENE BAŞI OKUNACAK DUÂLAR
HİCRÎ; 29-30 ZİLHİCCE
VE 1 MUHARREM, SENE SONU VE SENE BAŞI OKUNACAK DUÂLAR
Bu
vesilesiyle tüm Müslümanların seneyi, rahmet ve mağfiretle kapatmalarını
Mevlâ-i Müte’âlimiz’den niyâz eder ve her birerlerinin yeni hicri yıllarını
tebrik ederim.
Allâh-ü
Te’âlâ’nın, kulları hakkındaki yıllık hesap defteri hicri yılın başında açılıp
sonunda kapatılır.
وَعَنْ أَنَسٍ رَضِيَ
اللّٰهُ عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ ﷺ: مَا مِنْ حَافِظَيْنِ رَفَعَا إِلَى اللّٰهِ مَا حَفِظَا مِنْ عَمَلِ عَبْدٍ
مِنْ لَيْلٍ أَوْ نَهَارٍ فَيَجِدُ اللّٰهُ ف۪ي أَوَّلِ الصَّح۪يفَةِ وَاٰخِرَهَا
خَيْرًا، إِلَّا قَالَ لِلْمَلٰٓئِكَةِ: أُشْهِدُكُمْ أَنّ۪ى قَدْ غَفَرْتُ
لِعَبْد۪ى مَا بَيْنَ طَرَفَي الصَّح۪يفَةِ. أخرجه الترمذي.
Hz. Enes (r.’a.) anlatıyor: “Rasûlüllâh
(aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm) buyurdular ki: ---
“Kulun gündüz veya gece amelini yazan hafaza melekleri, yazdıklarını Allâh’a
yükseltirler. Allâh sahifenin baş ve son kısmını hayırlı bulursa, meleklere
şöyle der: “Sizi şâhid kılıyorum, ben kulumun sahifesinin iki tarafı
arasında kalan kısmını mağfiret ettim.”[1] Buyurmaktadır.
Bundan
dolayı hepinizin sene sonu ve sene başı duâlarını ihmâl etmemeniz âhiretimiz
için çok büyük önem arz etmektedir. Allâh rızâsı için sizden istirhamımız
sevdiklerinizi de bu duâları okumaya teşvik ederek, onların da senelik hesâbı
mağfiretle kapatmalarına ve bir yıl boyunca şeytandan korunmalarına yardımcı
olmanızdır. أَلدَّآلُّ عَلَى الْخَيْرِ كَفَاعِلِه۪.
Bu
duâların Arapça lafızlarının okunması ebdâl olandır. Ama okuyamayanlar bir
bilene okutturup onu takip edebilirler. Buna da imkân bulamayanlar aşağıda
yazılan manayı okuyabilirler. Çünkü namaz dışında Türkçe duâ ve zikir caiz
görülmüştür.
SENE SONU DUÂSI
29-30 Zû’l-Hıcce
Rivâyet
olunduğuna göre; “Her kim zilhiccenin sonunda üç kere,
بِسْمِ اللّٰهِ
الرَّحْمٰنِ الرَّحي۪مِ. وَصَلَّى اللّٰهُ
تَعَالٰى عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِه۪ وَصَحْبِه۪ وَسَلَّمَ،
أَللّٰهُمَّ مَا عَمِلْتُهُ ف۪ى هٰذِهِ السَّنَةِ مِمَّا نَهَيْتَن۪ى عَنْهُ
وَلَمْ تَرْضَهُ وَنَس۪يتُهُ وَلَمْ تَنْسَهُ وَحَلُمْتَ عَلَيَّ بَعْدَ
قُدْرَتِكَ عَلٰى عُقُوبَت۪ي وَدَعْتَن۪ى إِلَى التَّوْبَةِ مِنْهُ بَعْدَ
جَرَآئَت۪ى عَلٰى مَعْصِيَتِكَ، أَللّٰهُمَّ فَإِنّ۪ي أَسْتَغْفِرُكَ مِنْهُ فَاغْفِرْل۪ي
مَا عَمِلْتُهُ ف۪يهِ مِنْ عَمَلٍ تَرْضَاهْ وَوَعَدْتَن۪ى عَلَيْهِ الثَّوَابَ،
فَأَسْئَلُكَ أَللّٰهُمَّ يَاكَر۪يمُ يَاذَالْجَلَالِ وَالْاِكْرَامِ أَنْ
تَقْبَلَهُ مِنّ۪ى وَلَا تَقْطَعَ رَجَآئ۪ى مِنْكَ يَاكَر۪يمُ، وَصَلَّى اللّٰهُ
تَعَالٰى عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِه۪ وَصَحْبِه۪ وَسَلَّمَ.
“Ey
Allâh-ım! Senin râzı olmayıp beni nehy ettiğin şeylerden bu sene her ne
yaptıysam, ben onları unuttum, Sen ise unutmadım. Bana cezâ vermeye kâdirken
mühlet verdin ve ben Sana karşı gelme cür’eti göstermişken beni tövbeye da’vet
ettin. Ey Allâh-ım! Ben bütün bunlardan dolayı Senden mağfiret diliyorum. Beni
bağışla!
Ey
kerem sahibi! Ey celâl ve ikrâm sahibi! Senin râzı olup bana sevap vâ’ad ettiğin
hangi amelleri bu sene işlediysem, Senden dilerim ki, onları kabul edesin ve
Senden ümîdimi kesmeyesin! Ey kerem sahibi, kabul eyle! Efendimiz Muhammed’e ve
âl-i ashâbına salât-ü selâm eyle!”
Derse,
şeytan: “Biz, bir sene yorulup
bu günâhları işletmek için zahmet çektik, o bir anda hepsini sildirdi!”
deyip yüzüne toprak saçarak kaçar.”[3]
SENE SONUNDA OKUNACAK SAÂDET DUÂSI
29-30 Zû’l-Hıcce
Her kim aşağıda
yazılan saadet duâsını senenin sonunda (güneş batmadan önce) 21 (yirmi bir)
kere okursa uykuyla uyanıklık arasında bütün gizli halleri kendisine gösterilir.
Vird sahibi olan kimseler manevî mertebelerinin ne kadar yükseldiği kendilerine
gösterilsin istiyorlarsa bu duâyı her gün okumalıdırlar.
بِسْمِ اللّٰهِ
الرَّحْمٰنِ الرَّحي۪مِ. يَا رَبِّ أَكْرِمْن۪ى بِشُهُودِ
أَنْوَارِ قُدْسِكَ وَ أَيِّدْن۪ي بِظُهُورِ سَطَوَاتِ سُلْطَانِ أُنْسِكَ حَتّٰى
أَتَقَلَّبَ ف۪ي سُبُحَاتِ مَعَارِفِ أَسْمَآئِكَ فَأَطْلِعْن۪ي عَلٰى ذَوَاتِ
أَسْرَارِ وُجُودِكَ ف۪ي مَعَالِمِ شُهُودِكَ لِاَ شْهَدَ بِهَا مَا أَوْ دَعْتَهُ
ف۪ي عَوَالِمِ الْمُلْكِ وَالْمَلَكُوتِ وَ أُعَايِنَ سَرَيَانِ قُدْرَتِكَ ف۪ي
مَعَالِمِ شَوَاهِدِ اللَّاهُوتِ وَ النَّاسُوتِ وَ عَرِّفْن۪ي مَعْرِفَةً
تَآمَّةً ف۪ى حِكْمَةٍ عَآمَّةٍ حَتّٰى لَا يَبْقٰى مَعْلُومٌ إِلَّا وَ
أَطَّلِعَ عَلٰى دَقَآئِقِه الدَّقَآئِقِ الْمَبْطُونَةِ الْمَوْجُودَاتِ
وَاذْهَبْ بِالظُّلْمَةِ الْمَانِعَةِ عَنْ إِدْرَاكِ حَقَآئِقِ الْا۪يمَانِ
وَتَقَرَّبْ مَافِي الْقُلُوبِ وَالْاَرْوَاحِ بِمُبْهَجَاتِ الْمَحَبَّةِ وَالْوِدَادِ
وَالرُّشْدِ وَالْاِرْشَادِ إِنَّكَ أَنْتَ الْمُحِبُّ وَالْمَحْبُوبُ
وَالطَّالِبُ وَالْمَطْلُوبُ يَا مُقَلِّبَ الْقُلُوبِ وَيَا كَاشِفَ الْكُرُوبِ
يَادَل۪يلَ الْمُتَحَيِّر۪ينَ وَيَاغِيَاثَ الْمُسْتَغ۪يث۪ينَ إِنَّكَ أَنْتَ
عَلَّامُ الْغُيُوبِ أَنْتَ رَبّ۪ي وَرَبُّ كُلُّ شَيْءٍ، أَللّٰهُمَّ
لَاتَجْعَلْنَا بَيْنَ النَّاسِ مَغْرُور۪ينَ وَلَا مِنْ خِدْمَتِكَ مَحْرُوم۪ينَ مَهْجُور۪ينَ
وَلَا بِنِعْمَتِكَ مُسْتَدْرَج۪ينَ وَلَا فِى الدُّنْيَا مَأْكُول۪ينَ اٰكِل۪ينَ
أَمْوَالَ الدُّنْيَا بِالدّ۪ينِ وَصَلَّى اللّٰهُ تَعَالٰى عَلٰى خَيْرِ خَلْقِه۪
مُحَمَّدٍ وَاٰلِه۪ وَصَحْبِه۪ أَجْمَع۪ينَ بِرَحْمَتِكَ يَا أَرْحَمَ
الرَّاحِم۪ينَ وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ.
“Rahman ve Rahîm olan Allâh’ın adıyla! Yâ Rabbi! Bana
mukaddes nurlarını müşâhede edebilme hâlini ihsân eyle, beni ünsiyetinin güçlü
cezbelerinin zuhûruyla te’yîd eyle ki, bu sâyede ben isimlerinin kazandıracağı
marifetlerin tecellîlerinde dönüp dolaşabileyim.
Yâ
Rabbi! Sen beni Senin müşâhede edilebileceğin göstergelerde bulunan varlığının
sırlarının ta kendilerine vâkıf kıl ki, onlar sayesinde ben Mülk ve Melekût
âlemlerine tevdî etmiş bulunduğun sırları müşâhede edebileyim, kudretinin Lâhût
ve Nâsût âlemlerinde bulunan âyetlerinin göstergelerine nasıl nüfuz ettiğini
ayan-beyan görebileyim.
Bana
umûmî hikmetler içerisinde öyle bir marifet nasîb et ki, mevcûdâtta gizli olan
inceliklerden haberdâr olmadığım bir malumat kalmasın. Îmân hakîkatlerini
idrâke mâni’ olan karanlıkları benden gider, kalblerde ve ruhlarda bulunan
sevgi-dostluk, hidâyet-irşâd güzelliklerini bana yakın et. Zîrâ seven de,
sevilen de, arayan da, aranan da ancak Sensin.
Ey
kalbleri dilediği tarafa çeviren! Ey sıkıntıları açan! Ey şaşkınlara yol
gösteren! Ey yardım isteyenlerin imdâdına kavuşan! Bütün ğaybları hakkıyla
bilen ancak Sensin. Benim de, her şeyin de Rabbi ancak Sensin. Ey Allâh! Bizi
insanlar arasında aldatılmış kimseler yapma, hizmetinden mahrum ve uzak
bırakma, nimetlerinle helâke çekilen kimselerden eyleme, dünyada düşmanları
tarafından yenilen ve dîn karşılığında dünya malları yiyen bedbahtlardan
eyleme.
Allâh-ü
Te’âlâ mahlûkatının en hayırlısı olan Muhammed (aleyhi’s-salât-i ve’s-selâm)’e
ve âl-i ashâb cümlesine salât eylesin! Ey acıyanların en merhametlisi!
Rahmetinle muâmele eyle. Bütün hamdler âlemlerin Rabbi olan Allâh’a mahsûstur.”[4]
SENE BAŞI DUÂSI
1
Muharrem
Rivâyete
göre: “Her kim
muharrem ayının evvelinde üç kere:
"أَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ
الْعَالَم۪ينَ، وَالصَّلَاةُ وَالسَّلَامُ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلٰى
اٰلِه۪ وَصَحْبِه۪ أَجْمَع۪ينَ، أَللّٰهُمَ أَنْتَ الْاَبَدِيُّ الْقَد۪يمُ،
أَلْحَىُّ الْكَر۪يمُ، أَلْحَناَّنُ الْمَناَّنُ، وَهٰذِه۪ سَنَةٌ جَد۪يدَةٌ،
أَسْئَلُكَ ف۪يهَا الْعِصْمَةَ مِنَ
الشَّيْطاَنِ الرَّج۪يمِ وَأَهْلِيَآئِه۪، وَالْعَوْنَ عَلٰي هٰذِهِ النَّفْسِ
الْاَمَّارَةِ بِالسُّٓوءِ، وَالْاِشْتِغاَلَ بِمَايُقَرِّبُن۪ي إِلَيْكَ
يَاكَر۪يمُ! ياَذَا الْجَلَالِ وَالْاِكْرامِ، بِرَحْمَتِكَ يَآأَرْحَمَ الرَّاحِم۪ينَ،
وَصَلَّى اللّٰهُ وَسَلَّمَ عَلٰى سَيِّدِنَا وَنَبِيِّنَا مُحَمَّدٍ وَعَلٰى
اٰلِه۪ وَصَحْبِه۪ وَأَهْلِ بَيْتِه۪ أَجْمَع۪ينَ."
TÜRKÇE OKUNUŞU:
Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm
Elhamdülillâh-i
Rabbi’l-‘âlemîn. Ve’s-salât-ü ve’s-selâm-ü ‘alâ Seyyidinâ Muhammed’iv ve ‘alâ
êlihî ve sahbihî ecme’în. Allâhümme ente’l-ebediyyü’l-kadîm-ü, el
hayyü’l-kerîm-ü, el hannânü’l-mennân-ü, ve hêzih-î senetü’n-cedîdetün, es-elüke
fîhe’l-‘ısmete mine’ş-şeytânirracîm-i ve evliyâihî, vel’âvne ‘alâ
hêzihi’n-nefsi’l-emmârat-i bi’s-sûi, ve’l-iştiğâl-e bimâ yükarribûn-i ileyke yâ
Kerîm-ü yâ Ze’l-Celâl-i ve’l-İkrâm, bi-Rahmetike yâ Erhame’r-Râhımîn-e, ve
sallellâh-ü ve selleme ‘alâ Seyyidi-nâ ve Nebiyyi-nâ Muhammed-in ve ‘alâ êlihî
ve sahbihî ve ehl-i beytih-i ecmeîn...
“Bütün
hamdler, âlemlerin Rabbi olan Allâh’a âittir! Salât-ü selâm, Efendimiz
Muhammed’in ve âl-i ashâbının tamâmının üzerine olsun!
Ey
Allâhım! Sen Ebedî’sin, Kadîm’sin (başlangıcın ve sonun yoktur.)! Hayy’sın,
Kerîm’sin (hakikî hayat sâhibi de, kerem sâhibi de ancak Sensin)!
Hannân’sın,
Mennân’sın[5]
(son derece acıyan ve çokça lütuflarda bulunan Rabbimizsin)!
İşte
bu yeni senedir! Ben bu sene Senden dilerim ki beni kovulmuş şeytandan ve onun
dostlarından koruyasın, kötülüğü çokça emreden bu nefse karşı bana yardım
edesin ve beni Sana yaklaştıran amellerle meşgul edesin.
Ey
kerem sahibi! Ey celâl ve ikrâm sâhibi! Ey acıyanların en merhametlisi!
Rahmetinle kabûl eyle!
Allâh-ü
Te’âlâ, Efendimiz ve Peygamberimiz Muhammed (aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm)’e,
âl-i ashâbının ve Ehl-i Beyt’inin tamâmına salât ve selâm eylesin!”
Derse,
şeytan: ‘Biz bu kişiden
ümîdi kestik!’ der ve Allâh
(Celle Celâlühû) ona, kendisini sene boyunca koruyacak iki melek
görevlendirir.”[6]
[1] Kütüb-i Sitte, 13/277-278. (Tirmizî, Cenâiz: 9, no: 981.)
[2] Müslim, İmâre:18, no: 5007, 6/41.
[3] Allâme Safûrî, Nüzhetü’l-Mecâlis: l/156; Mâü’l-Ayneyn,
Na’tü’l-Bidâyât, sh:165.
[4] Kasr-ı Ârifân dergisi, Sayı:39, Aralık 2010, (Muhammed ibn-i
Hatîrüddîn, el-Cevâhiru’l-hams, sh:64-65.); asrar.almountadayat.com/t530-topic;
alfatimi.org/php/viewtopic.php?f=70&p=774707
[5] YÂ HANNÂN! (يَا حَنَّانُ) Çok acıyan. Rahmetlerin en latîf (gizli) cilvesini gösteren. Rahmân ve Rahîm olan,
Bol-bol rahmet ve mağfiret eden ve çok merhametli olan Allâh (c.c.). YÂ MENNÂN! (يَا
مَنَّانُ) Çokça veren. Hak etmedikleri halde kullarına karşılıksız çeşitli ni’metler lütfeden,
yarattıklarını öldükten sonra dirilten. İhsânı bol olan. En çok ni’met veren
Allâh (c.c.). YÂ DEYYÂN! (يَا دَيَّانُ) Herkese hak ettiğini
veren. Herkesin hesâbını en ve hakkını iyi bilen ve veren
Allâh (c.c.).
[6] Kasr-ı Ârifân dergisi, Sayı:39, Aralık 2010, (Allâme Safûrî,
Nüzhetü’l-mecâlis: l/156; Mâü’l-ayneyn, Na’tü’l-bidâyât, sh:165.)
9 Eylül 2018 Pazar
AKLINI KULLANMAYIP ALLAH-Ü TEÂLA’YA İMAN NİMETİNE SAHİP OLMAYANLARIN ÜZERİNE -YİNE ALLAH-Ü TEÂLA- PİSLİK YAĞDIRIR
NAMAZIN MEYVESİ HURRİYETTİR
AKLINI KULLANMAYIP ALLAH-Ü TEÂLA’YA İMAN NİMETİNE SAHİP OLMAYANLARIN ÜZERİNE -YİNE ALLAH-Ü TEÂLA- PİSLİK YAĞDIRIR --- CİMRİ
DE OLMA! SAVURGAN DA OLMA! ---
﷽
﴿
وَمَا كَانَ لِنَفْسٍ اَنْ تُؤْمِنَ اِلَّا بِإِذْنِ اللّٰهِۜ وَيَجْعَلُ الرِّجْسَ
عَلَى الَّذ۪ينَ لَا يَعْقِلُونَ ﴾ [سورة يونس:١٠/١٠٠]
“Allâh’ın izni olmadıkça, hiçbir kimse îmân
edemez. Allâh, azâbı akıllarını
(güzelce) kullanmayanlara verir.”[1]
Ve mâ kâne li nefsin en
tü’mine illâ bi iznillâh-i ve yec’alür ricse alellezîne lâ ye’kılûne.
1.
|
Ve mâ kâne
|
: ve olmadı, olmaz, olamaz
|
2.
|
li nefsin
|
: bir nefs için, bir nefsin
|
3.
|
en tü'mine
|
: mü'min olması
|
4.
|
illâ
|
: (ancak) hariç, olmaksızın
|
5.
|
bi izni allâhi
|
: Allâh'ın izni ile
|
6.
|
ve yec'alü
|
: ve kılar, yapar, verir
|
7.
|
er ricse
|
: ceza, azap, pislik
|
8.
|
alâ
|
: üzerine
|
9.
|
ellezîne lâ ye'kılûne
|
: akıl etmeyen kimseler
|
﷽
﴿
وَلَا تَجْعَلْ يَدَكَ مَغْلُولَةً اِلٰٓى عُنُقِكَ وَلَا تَبْسُطْهَا كُلَّ
الْبَسْطِ فَتَقْعُدَ مَلُومًا مَحْسُورًا ﴾ [سورة الإسرآء:١٧/٢٩]
“Eli
sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çâresiz kalırsın.”[2]
Ve lâ tec’al yedeke
maglûleten ilâ ‘unügıke ve lâ tebsüthâ küllel bestı fe tek’ude melûmen mehsûran.
1.
|
ve lâ tec'al
|
: ve kılma, yapma
|
2.
|
yede-ke maglûleten
|
: elini bağlamış
|
3.
|
ilâ ‘unügıke
|
: boynuna
|
4.
|
ve lâ tebsüthâ
|
: ve tutma, onu fazla harcama
|
5.
|
külle el bestı
|
: büsbütün açma, hepsini açıp saçma
(israf etme)
|
6.
|
fe
|
: böylece, sonra, o zaman, aksi halde
|
7.
|
tek'ude
|
: kalırsın
|
8.
|
melûmen
|
: kınanmış
|
9.
|
mehsûran
|
: malı tükenmiş
|
Diyanet
İşleri (eski): “Elini boynuna
bağlayıp cimri kesilme, büsbütün de açıp tutumsuz olma, yoksa pişman olur,
açıkta kalırsın.”
Ali
Fikri Yavuz: “Elini boynuna
bağlı kılma (cimri olma) ve büsbütün de onu açıp israf etme ki, sonra kınanmış
olursun ve eli boş açıkta kalırsın.”
Kapitalizm
daha çok üretim için fertten daha çok tüketim ister. Bu yüzden medya tüketimi
cazip hale getiren reklamlarla doludur.
İSLAM ise, aşırı
tüketimin hızını "İSRAF" silahıyla
keser.
İnfak,
zekât, sadaka gibi kavramlarla ekonomiye can verir, üretimin önündeki engelleri
kaldırır. (İhsan ŞENOCAK.)
[1] Yunus Suresi,
10/100.
[2] İsrâ’ Suresi, 17/29.
(Bu ayet genellikle kelime-kelime, “Elini boynuna bağlama, onu
büsbütün de açma” şeklinde tercüme edilmektedir. “Elini boynuna
bağlamak” ve “Elini büsbütün açmak” Arap dilinde “cimrilik etmek”
ve “müsrif olmak” anlamlarında birer deyimdir. Biz âyeti,
kelime-kelime tercüme yerine, dilimizde bu anlamları ifade eden iki deyim ile
tercüme etmeyi tercih ettik.)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)