GÜNEŞİN DOĞMAKTA
OLDUĞU HER GÜN, İNSANLARIN HER BİR MAFSALI İÇİN (İNSAN BEDENİNDEN
HERBİR EKLEMİN SAĞLADIĞI HAREKET KOLAYLIĞI İÇİN) BİR SADAKA VARDIR (VÂCİB
OLUR).
٢٩٨٩- حَدَّثَن۪ي إِسْحَاقُ، أَخْبَرَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، أَخْبَرَنَا
مَعْمَرٌ، عَنْ هَمَّامٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُ، قَالَ:
قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: "كُلُّ سُلَامٰى مِنَ النَّاسِ عَلَيْهِ صَدَقَةٌ، كُلَّ يَوْمٍ تَطْلُعُ ف۪يهِ
الشَّمْسُ، يَعْدِلُ بَيْنَ الْاِثْنَيْنِ صَدَقَةٌ، وَيُع۪ينُ الرَّجُلَ عَلٰى دَٓابَّتِه۪ فَيَحْمِلُ عَلَيْهَا، أَوْ يَرْفَعُ عَلَيْهَا مَتَاعَهُ
صَدَقَةٌ، وَالْكَلِمَةُ الطَّيِّبَةُ صَدَقَةٌ، وَكُلُّ خُطْوَةٍ يَخْطُوهَا
إِلَى الصَّلَاةِ صَدَقَةٌ، وَيُم۪يطُ الْاَذٰى عَنِ الطَّر۪يقِ صَدَقَةٌ."[1]
2989--- … “Ebû Hureyre
(r.’a.) şöyle demiştir: Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) şöyle
buyurdu:
--- “İçinde güneşin doğmakta
olduğu her günün gündüzünde, insanların her bir mafsalı için (insan bedeninden
herbir eklemin sağladığı hareket kolaylığı için) bir sadaka vardır (vâcib
olur). (Meselâ) iki (hasım) kişinin arasında adâletle
hükmetmen (yüksek) bir sadakadır. Hayvanına binmek isteyen bir kimseye
yardım ederek, hayvana bindirmen yâhud metâ'ını (eşyâsını) hayvana
yüklemen bir sadakadır.
Güzel söz de bir
sadakadır. Namaza giderken sâhibinin attığı herbir adım da bir sadakadır.
Yoldan (gelip geçene) ezâ veren şeyleri gidermek de bir sadakadır.”[2]
buyurdular.
[1]
صحيح البخاري، كتاب الجهاد و السير (٥٦)، باب: من أخذ بالركاب
ونحوه (١٢٧/١٢٨)، رقم الحديث:٢٩٨٩، ص:٤٠٣؛ صحيح مسلم، كتاب الزكاة (١٢)،
باب: بيان أن اسم الصدقة يقع على كل نوع من المعروف (١٦)، رقم الحديث: ٥٦- (١٠٠٩)،
ص:٣٩٠.
[2]
Buhârî, Kitabü’l-Cihâd Ve's-Siyer (56), Bineğe Binen
Kişinin Üzengisini Ve Benzeri Şeylerini Tutup Yardım Eden Kimse Bâbı (126/127),
Hadîs no:2989, s:403; Müslim, Kitâbü’z-Zekât (12), Her Nev’î Îyiliğe
Sadaka Adı Verilebileceğinî Beyân Bâbı (16), Hadîs no:56- (1009), s:390. ---
(SÜLÂMÂ: Parmak
kemikleri, mânâsına gelir. Kelime müennes ise de ‘Küll’ kelimesine
bakarak ‘Aleyhi’ deki zamir müzekker olarak kullanılmıştır. Yâhud ‘sülâmâ’
kelimesine kemik veyâ mafsal mânâları tazmîn ettirilmiştir.
Hadîs-i
Şerîf’in mânâsı şudur: Kemikler insanın vücûdunda esâs olan uzuvlardır. Zîrâ
insanın hareket ve sükûnu ancak onlarla mümkün olur. Binâen’aleyh kemikler
Allâh-ü Te’âlâ-nın insana bahşettiği en büyük ni’metlerdendir. Her kemik
ni’metine mukâbil bir sadaka vâcib kılmak sûretiyle onların şükrünü istemek,
Allâh-ü Te’âlâ Hazretlerinin hakkıdır. Lâkin Hakk (Celle) ve ‘Alâ Hazretleri
lütf-u merhamet buyurarak bunu istememiş, insanlar arasında adâlete riâyet ve
yoldan insanlara ezâ verecek şeyleri atmak gibi fiilleri sadaka kabûl ederek
kullarının şükür borcunu hafifletmiştir. Bu meyânda namaza giderken atılan her
adım dâhi sadaka sayılmıştır. Bundan murâd: Her adım mukaabilinde bir
derece yükseltmek ve bir günâh affetmektir. Onun içindir ki, Rasûlüllâh
(sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) câmi'e giderken çok adım atmayı teşvik etmiş,
koşarak gitmekten nehiy buyurmuştur.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder