7 Şubat 2019 Perşembe

GÜNEŞİN DOĞMAKTA OLDUĞU HER GÜN, İNSANLARIN HER BİR MAFSALI İÇİN (İNSAN BEDENİNDEN HERBİR EKLEMİN SAĞLADIĞI HAREKET KOLAYLIĞI İÇİN) BİR SADAKA VARDIR (VÂCİB OLUR).كُلَّ يَوْمٍ تَطْلُعُ ف۪يهِ الشَّمْسُ، يَعْدِلُ بَيْنَ الْاِثْنَيْنِ صَدَقَةٌ


 GÜNEŞİN DOĞMAKTA OLDUĞU HER GÜN, İNSANLARIN HER BİR MAFSALI İÇİN (İNSAN BEDENİNDEN HERBİR EKLEMİN SAĞLADIĞI HAREKET KOLAYLIĞI İÇİN) BİR SADAKA VARDIR (VÂCİB OLUR).
٢٩٨٩- حَدَّثَن۪ي إِسْحَاقُ، أَخْبَرَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ، عَنْ هَمَّامٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: "كُلُّ سُلَامٰى مِنَ النَّاسِ عَلَيْهِ صَدَقَةٌ، كُلَّ يَوْمٍ تَطْلُعُ ف۪يهِ الشَّمْسُ، يَعْدِلُ بَيْنَ الْاِثْنَيْنِ صَدَقَةٌ، وَيُع۪ينُ الرَّجُلَ عَلٰى دَٓابَّتِه۪ فَيَحْمِلُ عَلَيْهَا، أَوْ يَرْفَعُ عَلَيْهَا مَتَاعَهُ صَدَقَةٌ، وَالْكَلِمَةُ الطَّيِّبَةُ صَدَقَةٌ، وَكُلُّ خُطْوَةٍ يَخْطُوهَا إِلَى الصَّلَاةِ صَدَقَةٌ، وَيُم۪يطُ الْاَذٰى عَنِ الطَّر۪يقِ صَدَقَةٌ."[1]
2989--- … Ebû Hureyre (r.’a.) şöyle demiştir: Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) şöyle buyurdu:

--- “İçinde güneşin doğmakta olduğu her günün gündüzünde, insanların her bir mafsalı için (insan bedeninden herbir eklemin sağladığı hareket kolaylığı için) bir sadaka vardır (vâcib olur). (Meselâ) iki (hasım) kişinin arasında adâletle hükmetmen (yüksek) bir sadakadır. Hayvanına binmek isteyen bir kimseye yardım ederek, hayvana bindirmen yâhud metâ'ını (eşyâsını) hayvana yüklemen bir sadakadır.

Güzel söz de bir sadakadır. Namaza giderken sâhibinin attığı herbir adım da bir sadakadır. Yoldan (gelip geçene) ezâ veren şeyleri gi­dermek de bir sadakadır.”[2] buyurdular.



[1] صحيح البخاري، كتاب الجهاد و السير (٥٦)، باب: من أخذ بالركاب ونحوه (١٢٧/١٢٨)، رقم الحديث:٢٩٨٩، ص:٤٠٣؛ صحيح مسلم، كتاب الزكاة (١٢)، باب: بيان أن اسم الصدقة يقع على كل نوع من المعروف (١٦)، رقم الحديث: ٥٦- (١٠٠٩)، ص:٣٩٠.
[2] Buhârî, Kitabü’l-Cihâd Ve's-Siyer (56), Bineğe Binen Kişinin Üzengisini Ve Benzeri Şeylerini Tutup Yardım Eden Kimse Bâbı (126/127), Hadîs no:2989, s:403; Müslim, Kitâbü’z-Zekât (12), Her Nev’î Îyiliğe Sadaka Adı Verilebileceğinî Beyân Bâbı (16), Hadîs no:56- (1009), s:390. --- (SÜLÂMÂ: Parmak kemikleri, mânâsına gelir. Kelime müennes ise de ‘Küll’ kelimesine bakarak ‘Aleyhi’ deki zamir müzekker olarak kullanılmıştır. Yâhud ‘sülâmâ’ kelimesine kemik veyâ mafsal mâ­nâları tazmîn ettirilmiştir.
Hadîs-i Şerîf’in mânâsı şudur: Kemikler insanın vücûdunda esâs olan uzuvlardır. Zîrâ insanın hareket ve sükûnu ancak onlarla müm­kün olur. Binâen’aleyh kemikler Allâh-ü Te’âlâ-nın insana bahşettiği en büyük ni’metlerdendir. Her kemik ni’metine mukâbil bir sadaka vâ­cib kılmak sûretiyle onların şükrünü istemek, Allâh-ü Te’âlâ Hazretleri­nin hakkıdır. Lâkin Hakk (Celle) ve ‘Alâ Hazretleri lütf-u merhamet buyurarak bunu istememiş, insanlar arasında adâlete riâyet ve yoldan insanlara ezâ verecek şeyleri atmak gibi fiilleri sadaka kabûl ederek kullarının şükür borcunu hafifletmiştir. Bu meyânda namaza gider­ken atılan her adım dâhi sadaka sayılmıştır. Bundan murâd: Her adım mukaabilinde bir derece yükseltmek ve bir günâh affetmektir. Onun içindir ki, Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) câmi'e gider­ken çok adım atmayı teşvik etmiş, koşarak gitmekten nehiy buyur­muştur.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder