3 Şubat 2019 Pazar

KABİR AZÂBI HAKÎKATİ VE MÜNKER NEKİR --- أَتَاهُ مَلَكَانِ أَسْوَدَانِ أَزْرَقَانِ، يُقَالُ لِاَحَدِهِمَا: الْمُنْكَرُ،


KABİR AZÂBI HAKÎKATİ VE MÜNKER NEKİR
١٠٧١- حَدَّثَنَا أَبُو سَلَمَةَ يَحْيَى بْنُ خَلَفٍ قَالَ: حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ المُفَضَّلِ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمٰنِ بْنِ إِسْحَاقَ، عَنْ سَع۪يدِ بْنِ أَب۪ي سَع۪يدٍ الْمَقْبُرِيِّ، عَنْ أَب۪ي هُرَيْرَةَ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: "إِذَا قُبِرَ الْمَيِّتُ - أَوْ قَالَ: أَحَدُكُمْ - أَتَاهُ مَلَكَانِ أَسْوَدَانِ أَزْرَقَانِ، يُقَالُ لِاَحَدِهِمَا: الْمُنْكَرُ، وَلِلْاٰخَرِ: النَّك۪يرُ، فَيَقُولَانِ: مَا كُنْتَ تَقُولُ ف۪ي هٰذَا الرَّجُلِ؟ فَيَقُولُ: مَا كَانَ يَقُولُ: هُوَ عَبْدُ اللّٰهِ وَرَسُولُهُ، أَشْهَدُ أَنْ لٰٓا إِلٰهَ إِلَّا اللّٰهُ، وَأَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ، فَيَقُولَانِ: قَدْ كُنَّا نَعْلَمُ أَنَّكَ تَقُولُ هٰذَا، ثُمَّ يُفْسَحُ لَهُ ف۪ي قَبْرِه۪ سَبْعُونَ ذِرَاعًا ف۪ي سَبْع۪ينَ، ثُمَّ يُنَوَّرُ لَهُ ف۪يهِ، ثُمَّ يُقَالُ لَهُ، نَمْ، فَيَقُولُ: أَرْجِعُ إِلٰٓى أَهْل۪ي فَأُخْبِرُهُمْ، فَيَقُولَانِ: نَمْ كَنَوْمَةِ الْعَرُوسِ الَّذ۪ي لَا يُوقِظُهُ إِلَّا أَحَبُّ أَهْلِه۪ إِلَيْهِ، حَتّٰى يَبْعَثَهُ اللّٰهُ مِنْ مَضْجَعِه۪ ذٰلِكَ، وَإِنْ كَانَ مُنَافِقًا قَالَ: سَمِعْتُ النَّاسَ يَقُولُونَ، فَقُلْتُ مِثْلَهُ، لٰٓا أَدْر۪ي، فَيَقُولَانِ: قَدْ كُنَّا نَعْلَمُ أَنَّكَ تَقُولُ ذٰلِكَ، فَيُقَالُ لِلاَرْضِ: الْتَئِم۪ي عَلَيْهِ، فَتَلْتَئِمُ عَلَيْهِ، فَتَخْتَلِفُ ف۪يهَا أَضْلَاعُهُ، فَلَا يَزَالُ ف۪يهَا مُعَذَّبًا حَتّٰى يَبْعَثَهُ اللّٰهُ مِنْ مَضْجَعِه۪ ذٰلِكَ."[1]
1071--- … “Ebû Hüreyre (r.’a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve selelm) şöyle buyurdu: --- “Sizden biriniz veyâ ölü kabre konulunca simsiyah mâvi gözlü iki melek ona gelir onlardan birine “Münker” diğerine “Nekîr” denilir. O iki melek şöyle derler:

--- “Bu Muhammed -(sallellâh-ü ‘aleyh-i ve selelm)- denilen adam hakkında ne dersin? O kimse ise ölmeden önce söylediğini aynen tekrâr ederek: O Allâh (-ü Te’âlâ)’ın kulu ve Rasûlüdür. Ben şehâdet ederim ki Allâh (-ü Te’âlâ)’dan başka gerçek ilâh yoktur. Muhammed -(sallellâh-ü ‘aleyh-i ve selelm)- de onun kulu ve elçisidir.

O iki melek derler ki: --- “Senin böyle söyleyeceğini biliyorduk.”

--- “Sonra o kabir yetmiş arşın kadar genişletilir ve aydınlık hâle getirilir ve “rahatça yat uyu burada” denilir. O kimse bu durumu benim âileme dönüp haber verebilir miyim? Deyince o iki melek; --- “Gelin güvey gibi rahatça uyu, gelin güveyi olan kimseyi âilesinden en çok sevdiği kimse uyandırır.” derler. O kişi o kabirde mahşer için diriltilinceye kadar rahat rahat uyur.”

--- “O kabre konulan kimse münâfık ise Muhammed -(sallellâh-ü ‘aleyh-i ve selelm)- hakkında sorulan soruya; --- “ İnsanların peygamber dediklerini duydum bende aynen öyle söyledim, gerçek midir? değil midir? Bilemiyorum.” diyecek. Bunun üzerine o iki melek; --- “Senin böyle söyleyeceğini biliyorduk derler.” O kabre, sıkıştır onu denilir, kabirde onu sıkıştırır da kaburga kemikleri yerlerinden oynar. Allâh onu böylece mahşer günü uyandırıncaya kadar azâb etmeye devâm eder.”[2]


[1] سنن الترمذي، كتاب الجنآئز (٧)، باب: ما جاء في عذاب القبر (٧٠)، رقم الحديث:١٠٧١، ص:١٩٠؛ وَفِي الْبَاب عَنْ عَلِيٍّ، وَزَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ، وَابْنِ عَبَّاسٍ، وَالْبَرَآءِ بْنِ عَازِبٍ، وَأَب۪ي أَيُّوبَ، وَأَنَسٍ، وَجَابِرٍ، وَعَآئِشَةَ، وَأَب۪ي سَع۪يدٍ، كُلُّهُمْ رَوَوْا عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي عَذَابِ الْقَبْرِ.: "حَد۪يثُ أَب۪ي هُرَيْرَةَ حَد۪يثٌ حَسَنٌ غَر۪يبٌ." [حكم الألباني]:حسن.
[2] Tirmizî, Kitâbü’l-Cenâiz, (7), kabir azâbı var mıdır? Bâbı (70), Hadîs no:1071, s:190; Buhârî, Cenâiz, 86; Nesâî, Cenâiz, 114. (Bu konuda ‘Ali, Zeyd b. Sâbit, İbn-i Abbâs, Berâ b. ‘Âzib, Ebû Eyyûb, Enes, Câbir, Âişe, Ebû Saîd’den de kabir azâbıyla alâkalı Hadîs rivâyet edilmiştir. --- Tirmîzî: Ebû Hüreyre Hadîsi hasen garîbdir.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder