---ابراهيم حقينك يازمش اولديغى بر شعردر---
"تفويضنامه" --ابراهيم حقينك يازمش اولديغى
بر شعردر--
|
|||
Erzurumlu İbrâhîm Hakkı (rh.’a.) hazretleri,
Ma’rifetnâme isimli kıymetli eserinde “TEFVÎZ-NÂME” = Bütün işleri, Allâh-ü
Te’âlâ-ya bırakmak, havâle etmektir.
|
|||
1-
|
Hak şerleri hayr-eyler
Zannetme ki gayr-eyler
‘Ârif[2] ânı seyr-eyler
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
|
حق شرلرى خير ايلر
ظن ايتمه كه غير ايلر
عارف آنى سير ايلر
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
حق شرلرى خير ايلر
ظن ايتمه كه غير ايلر عارف آنى سير ايلر مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
§
Cenâb-ı Hakk; şer, kötü ve
çirkin gibi görünen veyâ şer zannettiğimiz olayları işleri hayra iyiliğe
çevirebilir.
§
Bu gibi olayları ancak Cenâb-ı
Hakk yapar. Başka kimsenin yapacağını zannetme.
§
Başımıza gelen musîbet gibi
görünen olaylara sabrederek sonucunda mutlakâ Allâh’ın bir hayır vereceğini
ancak Ârifler anlar ve sonucu bekler.
§
Hele bir sonuca bakalım Mevlâm
ne yapacak. Sonunda göreceğiz ki yaptığı bütün işler muhakkâk güzel
olacaktır. Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
|
|||
2-
|
Sen Hakk’a tevekkül kıl
Tefvîz et ve rahat bul
Sabr-eyle ve râzı ol
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
|
سن حقه توكل قيل
تفويض ايت و راحت بول
صبر ايله وراضى اول
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
سن حقه توكل قيل
تفويض ايت وراحت بول
صبر ايله وراضى اول
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
§
Sen, Cenâb-ı Hakk’a tevekkül[3]
et. Yâni Allâh’a tam teslim ol. Sâdece ona güvenip dayan. İşleri O’na havâle et, bırak ve rahata kavuş.
§
Bu nun için sabırla duâ ederek
bekle ve Allâh’ın vereceğine rızâ göster. Çünkü Mevla böyle teslim olan
kuluna ne verirse güzelini verir.
§
Hele bir sonuca bakalım Mevlâm
ne yapacak. Sonunda göreceğiz ki yaptığı bütün işler muhakkâk güzel
olacaktır. Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
|
|||
3-
|
Kalbin O’na berk[5]-eyle
Takdîrini derk[6]-eyle
Tedbîrini terk-eyle
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
|
قلبك آكا برك ايله
تقديريكى درك ايله
تدبيريكى ترك ايله
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
قلبك آكا برك ايله
تدبيريكى ترك ايله
تقديريكى درك ايله
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
§
Kalbini Cenâb-ı Hakk’a tam
olarak sapa sağlam bağla, kalbindeki îmânı sağlamlaştır Öyle bir oturuşla
yanına çök te hiç Ondan gâfil olma. Kalbini Allâh-ü Te’âlâ ile zînetlendir,
süsle…
§
Allâh’ın takdîrini derk et.
Korku ve endîşeni terk et. Yâni iyice düşün ve anlamaya çalış. İşte böylece
Allâh-ü Te’âlâ-nın sana nazar etme yakınlığına nâil ol…
§
Tedbîrini terk et.[7] -Tedbîrini aldıktan
sonra illâ da o işin olacağı inancını terk et.- O’nun takdîrini iyi anla.
Sonunda anlarsın ki senin tedbîrin Allâh’ın takdîrini geçemez.
§
Hele bir sonuca bakalım Mevlâm
ne yapacak. Sonunda göreceğiz ki yaptığı bütün işler muhakkâk güzel
olacaktır. Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
|
|||
4-
|
Rezzâk-ı Kerîm[10]
oldur
Fe’âl-i Hakîm[11]
oldur
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
|
خلاق رحيم اولدر
رزاق كريم اولدر
فعال حكيم اولدر
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
خلاق رحيم اولدر
رزاق كريم اولدر
فعال حكيم اولدر
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
§
Allâh bütün herşeyin
yaratıcısıdır. Aynı zamanda Rahim yâni tüm yarattıklarına yaptıklarının
karşılığını tam olarak verendir. Bütün yarattıklarına son derece merhametli
olan O’dur.
§
Yarattıklarına karşılık
beklemeksizin rızıklarını ta’yîn eden ve dağıtan Allâh’tır. Kullarına rızık
vermede çok ama çok cömert davranan ve in’âm eden İkrâm sâhibi olan Cenâb-ı
Hakk (c.c.)’dır.
§
Sürekli ve kesintisiz olarak bu
dünyada da âhirette de her işin hükmü O’na âittir. Dilediğini yapan, bütün
işleri adâlet üzere olan O’dur. [12]
§
Hele bir sonuca bakalım Mevlâm
ne yapacak. Sonunda göreceğiz ki yaptığı bütün işler muhakkâk güzel
olacaktır. Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
|
|||
5-
|
Bil kâdi-i hâcâtı[13]
Kîl O’na münâcâtı[14]
Terk eyle murâdâtı[15]
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
|
بيل قاضىء حاجاتى
قيل آكا مناجاتى
ترك ايله مراداتى
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
بيل قاضىء حاجاتى
قيل آكا مناجاتى
ترك ايله مراداتى
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
§
Bütün ihtiyaçları yerine
getirenin Allâh-ü Te’âlâ olduğunu iyice bil.
§
Bütün duâları, istekleri
yalvarışları yakarışları sâdece ve sâdece O’na yap.
§
Geçici dünyâ için gereğinden
ihtiyacından fazla arzu ve istekleri terk eyle.
§
Hele bir sonuca bakalım Mevlâm
ne yapacak. Sonunda göreceğiz ki yaptığı bütün işler muhakkâk güzel
olacaktır. Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
|
|||
6-
|
Bir işi murâd etme
Olduysa ‘inâd etme
Hakk-tandır o reddetme
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
|
بير ايشي مراد ايتمه
اولدي ايسه عناد ايتمه
حقدندر او رد ايتمه
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
بير ايشي مراد ايتمه
اولدي ايسه عناد ايتمه
حقدندر اورد ايتمه
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
§
Bir işi ümîdle, ısrârla illâ da
olsun diye -duâ ederek- bekleme. Burada; duâ ederek bir şey istememek mânâsında
değildir. Aksine duâda ısrârcı olmak gerekir. Eğer, Allâh’ım bana hayırlı ise
ver diye duâ ettiysen, Allâh’ın netîcede sana verdiğini gönül hoşluğu ile
kabûl eylersin. Allâh’tan iste, yalvar, ancak murâd etme, sonucu ona bırak.
Beklenmedik sonuca şükret. “Hayırlısı böyleymiş” de. Çünkü
sonsuz ilim sâhibi Allâh en iyisini bilir. Göreceksin ki Mevlâ sana daha
hayırlısını ve güzelini verecektir.
§
Olduysa da inâd etme. Ancak bu
söz inatçılığa delâlet eder. Allâh’tan duâ ile taleb edersin. İstediğinin
aksi yönünde bir gelişme olabilir. Bu durumda niye böyle oldu diye inâd ve
isyân etme.
§
Bütün bu işler Cenâb-ı
Hak’tandır. Sakın ola ki reddetme.
§
Hele bir sonuca bakalım Mevlâm
ne yapacak. Sonunda göreceğiz ki yaptığı bütün işler muhakkâk güzel
olacaktır. Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
|
|||
7-
|
Hakk-dan olacak işler
Ol hikmetini[18]
işler
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
|
حقدن اوله جق اشلر
بوشدر غم و تشويشلر
اول حكمتني اشلر
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
حقدن اوله جق اشلر
بوشدر غم و تشويشلر
اول حكمتني اشلر
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
§
Her şey Hak’tandır. Beklediğin beklemediğin
işlerin tamâmı Allâh-ü Te’âlâ-dandır.
§
Gam, keder ve teşvişe kapılma,
endişe duyma sonunu bekle.
§
Allâh-ü Te’âlâ hikmetinin
gereğini icrâ eder, yapar, işler, sen derd etme.
§
Hele bir sonuca bakalım Mevlâm
ne yapacak. Sonunda göreceğiz ki yaptığı bütün işler muhakkâk güzel
olacaktır. Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
|
|||
8-
|
Hep işleri fâikdir[19]
Birbirine lâyıkdır[20]
Neylerse muvâfıktır[21]
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
|
هپ ايشلره فائقدر
بربرينه لائقدر
نيلرسه موافقدر
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
هپ ايشلره فائقدر
بربرينه لائقدر
ينارسه موافقدر
-نيلرسه موافقدر-
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
§
Allâh-ü Te’âlâ-nın işlerinin
tamâmı en üstün, kıymetli ve değerlidir. Kadrini ve kıymetini hiç ama hiç
kimse takdîr edemez. Her şeyin güzîde ve a’lâsıdır.
§
Bütün işlerinde aslâ bir eğrilik
veyâ tezatlık ta yoktur.
§
Her ne murâd ederse birbiriyle
ölçülü, denk, uygun ve yerindedir.
§
Hele bir sonuca bakalım Mevlâm
ne yapacak. Sonunda göreceğiz ki yaptığı bütün işler muhakkâk güzel
olacaktır. Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
|
|||
9-
|
Dilden gamî dûr[22] eyle
Rabbınla huzûr eyle
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
|
دلدن غمي دور ايله
ربكله حضور ايله
تفويض امور ايله
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
دلدن غمي دور ايله
ربكله حضور ايله
تفويض امور ايله
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
§
Dilini kederli konuşmalardan
uzak tut. Çünkü bu konuşmalar zamanla kendinin ve çevrendekilerin huzûrunu
kaçırır. Aynı zamanda ümitsizlik dolu sözler Allâh’ın rahmetini göz ardı
etmeye girer ki bu Müslümanın yapısına terstir.
§
Sen bu konuşmalardan kaçın ki,
Rabbin senin kalbine huzûr versin.
§
Sen asıl görevini yâni Allâh’a
kul olmanın gereği olan sâlih amellerle meşgûl ol. Gerisini bekle. Bütün işleri
Allâh-ü Te’âlâ-ya havâle et.
§
Hele bir sonuca bakalım Mevlâm
ne yapacak. Sonunda göreceğiz ki yaptığı bütün işler muhakkâk güzel
olacaktır. Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
|
|||
10-
|
Teslim ol od-a[27]
yanma
Sabret sakın usanma
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
|
سن عدلي ظلم صانمه
تسليم اول اده يانمه
صابرايت صاقين اوصانمه
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
سن عدلي ظلم صانمه
تسليم اول اده يانمه
صابرايت صاقين
اوصانمه
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
§
Sen adâleti zulüm zannetme.
Umduklarının tersi ile karşılaştığında kendine zor geldiği için bunu zulüm
görüp ilâhî adâleti görmezden gelip isyân etme.
§
Teslimiyyetini ifşâ et de
ateşlere yanma.
§
Başına gelenlere usanmadan bıkmadan
sabır göster. Usanıp da Allâh’ın rahmetinden ve adâletinden ümîdîni kesme.
§
Hele bir sonuca bakalım Mevlâm
ne yapacak. Sonunda göreceğiz ki yaptığı bütün işler muhakkâk güzel
olacaktır. Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
|
|||
11-
|
Deme şu niçin şöyle
Yerincedir ol öyle
Bak sonunu seyreyle
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
|
ديمه شو نيﭼون شويله
يرينجه در اول اويله
باق صوكني سير ايله
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
ديمه شو نيﭼون
شويله
يرينجه در اول اويله
باق صوكني سير ايله
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
§
Aklınla bulamayacağın îmânî
meseleler hakkında “neden niçin” sorularını
bırak.
§
Gayb-ın bilgisi yâni geleceğin
bilgisi sâdece Allâh’a âit olduğu için her işi yerli yerince ve kendi koyduğu
ölçüyle yapmaktadır.
§
Allâh’ın takdîrini sabrederek
seyret. Olaylara bu nazarla bak.
§
Hele bir sonuca bakalım Mevlâm
ne yapacak. Sonunda göreceğiz ki yaptığı bütün işler muhakkâk güzel
olacaktır. Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
|
|||
12-
|
İncitme gönül yakma
Sen nefsine yan çıkma
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
|
هيچ كيمسه يه حور باقمه
اينجتمه كوكل يقمه
سن نفسكه يان ﭼقمه
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
هيچ كيمسه يه حور باقمه
اينجتمه كوكل يقمه
سن نفسكه يان ﭼقمه
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
§
Kimseyi mevkisi işi gücü ne
olursa olsun kendinden aşağıda görme. Ya da daha az değerli görme. Üstünlük
ancak takvâ dadır.
§
Kimseye incitici söz söyleme,
Allâh’ın yarattığı tüm âlemler içerisinde kendine mesken olarak seçtiği insan
gönlünü sakın kırma.
§
Çünkü nefsin sana her yaptığını
süsler ve haklı göstermeye çalışır. Nefis kendîni üstün tutmaya ve temize
çıkarmaya meyillidir. Onun için nefsinden yana olma. Nefsin hep dünyâyı
sevdirir, gurur kibir yakıştırır da başkalarını hemencecik aşağılatır.
§
Hele bir sonuca bakalım Mevlâm ne
yapacak. Sonunda göreceğiz ki yaptığı bütün işler muhakkâk güzel olacaktır.
Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
|
|||
13-
|
Mü’min işi reng[29] olmaz
Âkıl huyu ceng[30]
olmaz
‘Ârif dili teng[31]
olmaz
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
|
مؤمن ايشي رنك اولماز
عقل حويي جنك اولماز
عارف دلي تنك اولماز
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
مؤمن ايشي رنك
اولماز
عقل حويي جنك اولماز
عارف دلي تنك اولماز
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
§
Müminin işinde hîle düzenbazlık
olmaz.
§
Güzel ahlâka ve güzel huya sâhip
olan olgun insan kavga içine girmez. Meseleleri aklı-selîm ile güzel ve iyi
değerlendirerek çözer.
§
İlim sâhibi ‘ârif kişilerin
sözlerinde üzüntü ve keder olmaz. Konuştuğu zaman Allâh için konuşur. Herkes
konuşmasından feyz alır ve huzur bulur.
§
Hele bir sonuca bakalım Mevlâm
ne yapacak. Sonunda göreceğiz ki yaptığı bütün işler muhakkâk güzel
olacaktır. Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
|
|||
14-
|
Allâh ki vekîlimdir[36]
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
|
خوش صبر جميلمدر
تقدير كفيلمدر
الله كه وكيلمدر
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
خوش صبر جميلمدر
تقدير كفيلمدر
الله كه وكيلمدر
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
§
En güzel sabır, en güzel
hareketim ve en güzel düşüncem bana en çok huzur veren bir şeydir. Bu noktaya
ulaşabilen kalp yatışmıştır. Allâh’a tam teslimiyet göstermiş bu kalb
hoşnuttur. Evet, sabr-ı cemil böyle bir mertebedir.
§
Takdîrinin benim için hayırlı olacağına
eminim. Cenâb-ı Hakk’ın takdîri kefilimdir.
§
Allâh-ı kefîl kıldım. Yine
Allâh’ı her işime vekil kıldım. ‘‘Allâh bize yeter. O ne güzel
vekildir.’’ Dedim ve sabrederek bekliyorum.
§
Hele bir sonuca bakalım Mevlâm
ne yapacak. Sonunda göreceğiz ki yaptığı bütün işler muhakkâk güzel
olacaktır. Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
|
|||
15-
|
Her dilde O’nun adı
Her cânda O’nun yâdı[37]
Her kuladır imdâdı[38]
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
|
هر دلده اونك آدي
هرجانده اونك يادي
هر قوله در امدادي
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
هر دلده اونك آدي
هرجانده اونك يادي
هر قوله در امدادي
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
§
Her inananın dilinde Allâh’ın
adı vardır. O inanan kalbler de, tüm canlılar gibi hep O’nu zikreder.
§
Her kalbde, her gönülde O’nun
adı, her canlıda-cansızda O’nun zikri bulunmakta.
§
Her zorluk karşısında insanlar
ve tüm yarattığı varlıklar O’nun yardımına muhtâctır. İmdâdı, yardım etmesi
de her kula yetişir.
§
Hele bir sonuca bakalım Mevlâm
ne yapacak. Sonunda göreceğiz ki yaptığı bütün işler muhakkâk güzel
olacaktır. Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
|
|||
16-
|
Nâçâr[39]
kalacak yerde
Nâgâh[40] açar ol perde
Dermân olur ol derde
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
|
ناچار قله جق يرده
ناكاه آچار اول پرده
درمان اولور اول درده
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
ناچار قله جق يرده
ناكاه آچار اول پرده
درمان اولور اول درده
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
§
Allâh’a tevekkül edildiği takdirde
her derde ummadığımız bir anda ve yerde bu derdin yerine Allâh mutlaka
dermanı verecektir.
§
Cenâb-ı Hakk; Çâresiz gibi
görünen dertlere, ummadığımız bir yerden, ansızın, birdenbire perdeyi
açar.
§
Eyvâh ne yapalım dediğimiz anda
dertlere dermân olur, ansızın bir çıkış yolu verir.
§
Hele bir sonuca bakalım Mevlâm
ne yapacak. Sonunda göreceğiz ki yaptığı bütün işler muhakkâk güzel
olacaktır. Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
|
|||
17-
|
Her kuluna her ânda
Geh kahr-u ve
geh ihsânda[41]
Her ânda o bir sânda[42]
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
|
هر قولنه هر آنده
كه قهر وكه احسانده
هر آنده او بر سانده
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
هر قولنه هر آنده
كه قهر وكه احسانده
هر آنده او بر سانده
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
§
Allâh-ü Te’âlâ kullarının ve yarattıklarının
tamâmına her zaman her yerde,
§
Ara sıra sıkıntı verir, bâzen de
karşılıksız ihsânda bulunur. Bu bâzen insan için deneme maksadıyla imtihan
edilme süreci gereği sıkıntı olabileceği gibi bâzen de bolca ihsan yâni ni’mette
olabilir ki bu da bir imtihân vesîlesidir.
§
Allâh-ü Te’âlâ her ân her sâniye
her zaman kesintisiz ve sürekli olarak yaratma, tecellî hâl ve eylemine devâm
etmektedir. Allâh tek yaratıcıdır. Ne yaratırsa da mutlakâ güzel
yaratmaktadır.
§
Hele bir sonuca bakalım Mevlâm
ne yapacak. Sonunda göreceğiz ki yaptığı bütün işler muhakkâk güzel
olacaktır. Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
|
|||
18-
|
Mevlâ görelim
neyler
Neylerse güzel
eyler
|
كه معطي و كه مانع
كه ضار و كهي نافع
كه خافض وكه رافع
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
كه معطي و كه مانع
كه ضار و كهي نافع
كه خفض وكه رافع
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
§
Bâzen kullarına bol bol verir
ihsânda bulunur. Ara sıra da vermez mâni’ olur.
§
Bâzen zarar, zorluk ve sıkıntı
bâzen de menfaat verir.
§
Bâzen alçaltır zelîl kılar,
bâzen de yükseltir ‘‘Azîz eyler.
§
Hele bir sonuca bakalım Mevlâm
ne yapacak. Sonunda göreceğiz ki yaptığı bütün işler muhakkâk güzel
olacaktır. Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
|
|||
19-
|
Her kalbi odur sârif[54]
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
|
كه عبدك ايدر عارف
كه ايمن وكه خائف
هر قلبي اودر صارف
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
كه عبدك ايدر عارف
كه ايمن وكه خفيف
هر قلبي اودر صارف
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
§ Bâzen
kullarını ‘ârif yâni bilgili ‘âlim eder.
§ Bâzen
kullarına emniyet, ferâhlık vererek göğüslerini açar. Bâzen de korku hüzün ve
keder vererek göğüslere sıkıntı darlık verir.
§ Kalbleri
döndüren, değiştiren ve sâbit kılan O’dur.
§ Hele
bir sonuca bakalım Mevlâm ne yapacak. Sonunda göreceğiz ki yaptığı bütün
işler muhakkâk güzel olacaktır. Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
|
|||
20-
|
Geh kalbini boş eyler
Geh hulkunu[55]
hoş eyler
Geh aşkınî dûş[56] eyler
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
|
كه قلبني بوش ايلر
كه خلقني خوش ايلر
كه عشقني دوش ايلر
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
كه قلبني بوش ايلر
كه خلقني خوش ايلر
كه عشقني دوش ايلر
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
§ Bâzen
kalbini boş eyler. Kimi sevecek kime kızacak kime nasıl davranacak bir türlü
yapacağı edeceği hiçbir işe karar veremez.
§ Bâzen
yaratılışını ahlâkını güzel yapar. Hiçbir şeye hiçbir işe ve hiçbir kimseye
buğz etmez. Herkesle güzel geçinir. Ne kadar büyük olursa olsun, kusur
kabahat ve hatâları affediverir.
§ Bâzen
aşkına düşürür. Mevlâ’nın aşkı ile insan deli divâne olur. Yüreği yanar da
yanar. Zikir tesbîh eder de bir türlü doyamaz. Kur’ân okur kanamaz. Namaz
kılar da secdelerden kalkamaz. Her nere baksa O’nun sıfatlarını hatırlar da
şükür, fikir, hamd eder eder doyamaz da doyamaz.
§ Hele
bir sonuca bakalım Mevlâm ne yapacak. Sonunda göreceğiz ki yaptığı bütün
işler muhakkâk güzel olacaktır. Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
|
|||
21-
|
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
|
كه ساده و كه
رنكين
كه طبعن ايدر
سنكن
كه خرم و كه
غمكين
مولى كوره لم
نيلر
نيلرسه كوزل
ايلر
|
كه ساده و كه رنكين
كه طبعن ايدر سنكن
كه خرم و كه غمكين
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
§ Kalbleri,
gönülleri, göğüsleri bâzen sâde, bâzen karışık yapar.
§ Bâzen
tabiatını taş gibi katı eyler. Katı kalb-lilikten gam-kederden,
karışıklılıktan hep yine Allâh’a sığın.
§ Bâzen
kalblere, gönüllere, göğüslere; sevinç, sürûr, bâzen de gam, keder üzüntü
atıverir. Sevinç ve sürûr hâlinde de şükür hâlinden aslâ gâfil olma.
§ Hele
bir sonuca bakalım Mevlâm ne yapacak. Sonunda göreceğiz ki yaptığı bütün
işler muhakkâk güzel olacaktır. Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
|
|||
22-
|
Az ye az uyu az iç
Dil gülşenine[65]
gel göç
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
|
آز يي آز اويي
آز ايچ
تن مزبله سندن
كيچ
دل كلشننه كل
كوچ
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل
ايلر
|
آز يي آز اويي آز ايچ
تن مزبله سندن كيچ
دل كلشننه كل كوچ
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
§ Az
ye, az uyu, az iç. Zâhidler ‘ârifler ehl-i hâl olanlar hep az ye, az uyu, az
iç tavsiyesinde bulunmuşlar. Ayakta durup ibâdete mecâl bulacak kadar ye.
§ Beden
çöplüğünden geç. Bedeni bir pislik makinesi olarak kullanma.
§ Gönül
gül bahçesi-ne gel göç. Gönlünü rengârenk güller arasına sevk et de o
güzellikler içinde Mevlâ ile hem-hâl ol.
§ Hele
bir sonuca bakalım Mevlâm ne yapacak. Sonunda göreceğiz ki yaptığı bütün
işler muhakkâk güzel olacaktır. Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
|
|||
23-
|
Bu nâs[66]
ile yorulma
Nefsinle[67]
dahî kalma
Kalbinden îrâg[68]
olma
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
|
بو ناس ايله
يورلمه
نفسنله دخي
قالمه
قلبكدن ايراغ
اولمه
مولى كوره لم
نيلر
نيلرسه كوزل
ايلر
|
بو نلس ايله يورلمه
نفسنله دخي قالمه
قلبكدن ايراغ اولمه
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
§ Bu
insanlar ile yorulma. İnsanlarla ma’lâ-ya’nî sohbetlerle zamânını harcayıp ta
nefsine yenilme.
§ Nefsinle
de baş başa kalma. Nefis hep kötülüğü eğlenceyi dünyaya sarılıp âhireti
unutmayı emreder. Hâsılı nefis büyük bir düşmandır.
§ Kalbinden
uzak olma. Kalbini unutup zikirden gâfil olma. Çünkü kalp hep Allâh’ı zikirle
mutma’ın olur.
§ Hele
bir sonuca bakalım Mevlâm ne yapacak. Sonunda göreceğiz ki yaptığı bütün
işler muhakkâk güzel olacaktır. Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
|
|||
24-
|
Geçmişle geri kalma
Müstakbele[69]
hem dalma
Hâl[70] ile dahî olma
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
|
كچمشله كيري
قالمه
مستقبله هم
دالمه
حال ايله دخي
اولمه
مولى كوره لم
نيلر
نيلرسه كوزل
ايلر
|
كچمشله كيري قالمه
مستقبله هم دالمه
حال ايله دخي اولمه
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
§ Geçmişle
geri kalma. Geçmiş günâhları hatırlayarak ümitsizliğe kapılıp boş verme.
§ Geleceğe
de dalma. Uzun emeller besleyip mal-mülk yığarak hakkı ve hakîkati unutma.
Ölümü hiç aklından çıkarma.
§ İçinde
bulunduğun zaman ile de olma. Korku ve ümîdi bırakma. Kısacası Mevlâ ile
olursan cânına sürûr, lezzet, haz gelir.
§ Hele
bir sonuca bakalım Mevlâm ne yapacak. Sonunda göreceğiz ki yaptığı bütün
işler muhakkâk güzel olacaktır. Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
|
|||
25-
|
Her dem[71] ânı zikreyle
Zîrekliği[72]
koy şöyle
Hayrân-ı[73]
Hakk ol söyle
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
|
هر دم آني ذكرايله
زيركلكي قوي
شويله
حيران حق اول
سويله
مولى كوره لم
نيلر
نيلرسه كوزل
ايلر
|
هر دم اني
ذكرايله
زيركلكي قوي شويله
حيران حق اول
سويله
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
§ Her
zaman O’nu zikreyle. “Allâh” Lafza-i Celâl-i dilinden kalbinden düşmesin.
§ Uyanıklığı
koy şöyle. Anlayışını kuvvetlendirerek kul olma şerefini taşımaya çalış.
§ Cenâb-ı
Hakk’ın hayranı ol, söyle. Hakka öyle hayrân ol ki artık ancak seni zikir tesbih
tefekkür murâkabe ve’l-hâsıl “Lâ ilâh-e illellâh” seni tatmîn etsin.
İşin gücün her ânın besmele olsun. Her nereye bakarsan O’nu hatırlayasın.
§ Hele
bir sonuca bakalım Mevlâm ne yapacak. Sonunda göreceğiz ki yaptığı bütün
işler muhakkâk güzel olacaktır. Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
|
|||
26-
|
Gel hayrete dâl bir yol
Kendin unut ânı bul
Koy gafleti[74]
hâzır ol
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
|
كل حيرته طال بر
يول
كندين اونوت آني
بول
قوي غفلتي حاضر
اول
مولى كوره لم
نيلر
نيلرسه كوزل
ايلر
|
كل حيرته طال بر يول
كندين اونوت آني بول
قوي غفلتي حاضر اول
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
§ Allâh-ü
Te’âlâ-nın; bütün yarattıklarından hissedâr olarak hayretler içerisinde “Allâh-ım
bunları boşa yaratmadın” diyerek yûce yaratıcının büyüklüğüne
saltanatına şâhîd ol.
§ Kendini
unutarak sâdece ve sâdece Allâh-ü Te’âlâ-ya yönel ve her dâim O’nu hatırla.
§ Gafleti
bırak, hazır ol. Gafletle zaman geçirip te Allâh-ü Te’âlâ-yı unutma.
§ Hele
bir sonuca bakalım Mevlâm ne yapacak. Sonunda göreceğiz ki yaptığı bütün
işler muhakkâk güzel olacaktır. Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
|
|||
27-
|
Her sözde nasîhat[75] var
Her işte ganîmet[78]
var
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
|
هر سوزده نصيحت
وار
هر نسنه ده زينت
وار
هر ايشده غنيمت
وار
مولى كوره لم
نيلر
نيلرسه كوزل
ايلر
|
هر سوزده نصيحت وار
هر نسنه ده زينت
وار
هر ايشده غنيمت
وار
مولى كوره لم
نيلر
نيلرسه كوزل
ايلر
|
§ Her
sözde nasîhat var. ‘Âlimlerle ülfet eyle ki nasîhatlerinden dünyâ ve âhirette
fayda bulasın. Boş insanlarla fıtratı bozuklarla ve câhillerle vaktini
harcama.
§ Her
şeyde bir zinet, süs var. Güzel bakmayı bil de her yaratılmış canlı da nesne
de bir süs, güzellik, çekicilik, cezb edicilik, acâiblik, hayranlık, ibretlik
şeyler olduğunu görerek bütün bunlardan faydalan, ganîmetlen.
§ Her
işte ganîmet, kazanç var. İşlerin hayırlısı ibâdettir. Helâlinden kazanıp
nafaka tedârik etmek çoluk-çocuğun nafakasını kazanman ibâdettendir.
§ Hele
bir sonuca bakalım Mevlâm ne yapacak. Sonunda göreceğiz ki yaptığı bütün
işler muhakkâk güzel olacaktır. Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
|
|||
28-
|
Hep remz-u[79] işâretdir
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
|
هپ رمز واشارتدر
هپ غمز و
بشارتدر
هپ عين عنايتدر
مولى كوره لم
نيلر
نيلرسه كوزل
ايلر
|
هپ رمز واشارتدر
هپ غمز و بشارتدر
هپ عين عنايتدر
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
§ Hep
işârettir, ‘alâmettir.
§ Hep
göz kırpma yoluyla işâret ve müjdedir. Bütün mahlûkât işâret, ‘alâmet ve
‘ınâyet yolu ile küçücük nüktelerle hep Mevlâ’yı müjdeler. İşte bunları
unutma.
§ Hep,
yardımın bizzat kendisidir. Bütün bu alâmet ve müjdeler apaçık görünen birer
yardımdır. İşte; Allâh-ü Te’âlâ bu mühîm işleri karşılayıp meydâne
getirmektedir.
§ Hele
bir sonuca bakalım Mevlâm ne yapacak. Sonunda göreceğiz ki yaptığı bütün
işler muhakkâk güzel olacaktır. Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
|
|||
29-
|
Her söyleyeni dinle
Ol söyleteni ânla
Hoş eyle kabûl cânla
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
|
هار سويليني
دكله
اول سويلدني
آكله
خوش ايله قبول
جانله
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل
ايلر
|
هار سويليني دكله
اول سويلدني آكله
خوش ايله قبول جانله
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
§ Her
söyleyeni dinle. Âlimlerden, bilenlerden, akıl sâhiplerinden; nasîhatleri
va’az ve sohbetleri dinle.
§ Onu
söyleten kimdir? Onu anla. Güzel bir teslimiyetle emr-i bi’l-ma’rûf ve nehy-i
‘ani’l-münker’i kabullenip kim tarafından söyletildiğini sorgularken yine
Allâh-ü Te’âlâ-yı bul.
§ Bütün
bunları da can-ü gönülden, en güzel sûrette kabûl eyle.
§ Hele
bir sonuca bakalım Mevlâm ne yapacak. Sonunda göreceğiz ki yaptığı bütün
işler muhakkâk güzel olacaktır. Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
|
|||
30-
|
Aklâm-i[86]
Hak eyle Hakkî
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler
|
بيل السنهٴ خلقي
اقلامه حق ايله
حقي
اوكرن ادب و
خلقي
مولى كوره لم
نيلر
نيلرسه كوزل
ايلر
|
بيل السنهٴ خلقي
اقلامه حق ايله حقي
اوكرن ادب و خلقي
مولى كوره لم نيلر
نيلرسه كوزل ايلر
|
§
Ey Hakkı! Sen, insanların dillerini lisanlarını bil. Konuşup ettiklerinden
haberdâr ol.
§
İnsanları Cenâb-ı Hakk’ın kalemleri bil. Onların hüsn-ü şâhitliklerini
kazanarak amel defterine sâlih amellerle sâlih kardeşlikler yazdır.
§
Edeb ve ahlâkı öğren. Her insanın muhakkâk yaratılış gâyesi olduğunu
hatırla da bin bilirsen dâhî bir bilenden bir şeyler öğrenip ufkunu
genişleteceğini, ahlâkını ve edebini takınacağını unutma.
§ Hele
bir sonuca bakalım Mevlâm ne yapacak. Sonunda göreceğiz ki yaptığı bütün
işler muhakkâk güzel olacaktır. Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
|
|||
31-
|
Vallâh[89]
güzel etmiş
Billâh güzel etmiş
Tellâh güzel etmiş
Allâh görelim n’etmiş
N’etmiş se güzel etmiş
|
والله كوزل ايتمش
بالله كوزل ايتمش
تالله كوزل ايتمش
الله كوره لم نتمش
نتمشسه كوزل ايتمش
|
والله كوزل ايتمش
بالله كوزل ايتمش
تالله كوزل ايتمش
الله كوره لم نتمش
نتمشسه كوزل ايتمش
|
§ Vallâh-i,
Tellâh-i ve Billah-i diyerek tam
bir yemînle kâinât yaratıldığından beri Allâh, ne yaptıysa ne ettiyse güzel
yapmış ve güzel etmiştir. Allâh’a teslimiyet gösterenler mutlakâ kurtuluşa
ermiştir. O zaman sen de bunları oku ve üzerine düşün. Göreceksin ki Allâh
her yarattığını güzel yaratmış. Yaptığı her şeyi güzel yapmıştır.
§
Hele bir sonuca bakalım Mevlâm ne edecek. Sonunda göreceğiz ki ettiği
bütün işler muhakkâk güzel olacaktır. Vallâh-i güzel etmiş, Billâh-i güzel
etmiş, Tellâh-i güzel etmiş, Allâh-ü Te’âlâ, görelim ne etmiş, ne etmişse
güzel etmiş.
Cenâb-ı Allâh, bu mısralarda anlatılan olgunluğa ve
teslimiyet duygusuna ulaşarak zorunlu değil gönüllü kul oluşu cümlemize nasip
eylesin.[90]
|
|||
Erzurumlu İbrâhîm Hakkı (rh.’a.) Hz. (r.a.)---
Ma’rifetnâme’den--- shf:386.
HAZIRLAYAN: EM. İ.HATİB ŞABAN GÜNBEY
|
TİCARİ MAKSATLA KULLANILAMAZ HER HAKKI Şaban GÜNBEY'e aittir.
[1] Tefvîz:
Bütün işleri Allâh-ü Te’âlâ-ya havâle etme, Allâh-ü Te’âlâ-dan beklemek. Bütün
bu işlemleri yazılı olarak yazmaya da ‘Tefvîz-Nâme’ denilir.
[2] Ârif: (İrfan.
dan) Bilen, bilgide ileri olan. Aşinâ, vâkıf. Hakkı, hakkı ile bilen. Sabırlı
ve mütehammil. Çok düşünmeğe ihtiyaç kalmaksızın, tekellüfsüz gördüğünü bilen
ve anlayan. Zevkî ve vicdanî irfan sâhibi olan.
[3] Tevekkül:
Bir işe başlarken alınabilecek bütün önlemler alınarak yâni sebepler alındıktan
sonra işin sonucunu Allâh-ü Te’âlâ-ya havâle etmek bırakmaktır. Helâl ve
faydalı şeyleri kazanmaya çalışıp da, bunlara kavuşmayı en sonunda Allâh-ü
Te’âlâ-ya havâle etmektir. Tevekkül ile Tefvîz kavramlarının arasında ince bir
farklılık mevcuttur. O da sebeb ve sebepsizliktir.
[4] Tefvîz
kelimesi: Tüm bu mısralarda anlatılan kavramların özüdür. Tefvîz etmek
Allâh’ın vereceği her hükme râzı olmaktır. Tam bir teslîmiyet hâlidir.
[5] Berk: Katı.
Sert. Serin. Metin, sağlam. Şimşek çakması. Parlama. Yıldırım. Zinetlenme,
süslenme. Bürük. Göğüs, sadr. Çok çöken deve. Tasavvufta: Tecelli-i
İlâhiye ile kurbiyyete mazhariyyet. Kurbiyyet: Allâh-ü Te’âlâ-ya yakınlık
kazanmak.
[6] Derk: En aşağı
kat, her şeyin dibi. Aşağı inen basamak. Anlamak.
[7] Burada
kullanılan tedbir, günümüzde kullanılan “tedbirli olmak iyidir’’.
Deyiminde olduğu mânâda değildir. Çünkü şiirin yazıldığı dönemde Arapça olan bu
kelimenin manası korku ile kendini kollamaktır.
[8] Hallâk:
Yaratan, her şeyi halkeden, Kâdir-i Zû’l-Celâl, Allâh-ü Te’âlâ Hazretleri.
[9] Rahîm:
(Rahmet. den) Rahmet edici, merhamet eyleyen. Rahmedici. Muhâfaza eden,
bağışlayan. Rahmet ve merhamet sâhibi, şefkât eden, gufrân sâhibi. (Kur’ân-ı
Kerîm’de bu isim 220 defâ zikredilir.) Rahîm: (Rahm. dan) Rahmet edici, acıyan,
merhamet eden. Hallâk-ı Rahîm:
Yarattıklarına son derece acıyan.
[10] Kerîm: Her
şeyin iyisi, faydalısı. Kerem ile muttasıf olan, ihsan ve inâyet sâhibi.
Şerefli ve izzetli. Muhterem, cömert, müsamahakâr. (Kur’ân-ı Kerîm tâbirindeki
kerim; mü’azzez, mükerrem mânâsınadır. Kur’ân-ı Kerîm’de bu kelime 27 defâ
geçer ve ancak iki defâ Cenâb-ı Hakk (c.c.) hakkında kullanılmıştır.) Rezzâk-ı
Kerîm: Kullarına rızık vermede çok ama çok cömert davranan ve in’âm eden
Rabbimiz, Allâh (c.c.). İkrâm sâhibi
olan Cenâb-ı Hakk (c.c.).
[11] Hakîm:
Mevcûdâtın bütün hikmet ve hakîkatlarına vâkıf olan. İş ve emirleri hikmetli ve
yanlışsız olan. Tabib, doktor. Galib. Haklı ve haksızı ayırıp hak ve adâlet
üzere hükmeden. Başkasını müdahale ettirmeden idâre eden, Allâh (c.c.)
Memleketi idâre eden. Fe’âl-i Hakîm: Bütün işleri adâlet üzere olan.
[12] Cenâb-ı
Allâh’ın yaratma, cezâ - mükâfaat verme, rızık verme ve hüküm verme sıfatlarını
Esma-ül Hüsna’dan, Allâh’ın güzel isimlerinden tamlamalar oluşturarak güzel bir
üslupla anlatmıştır. İşte Mevla bu güzel sıfatların sahibi olduğu için neylerse
güzel eyler demektedir.
[13] Kâdi-i
Hâcât-ı: Bütün ihtiyaçları yerine getiren Hâkim. Allâh (c.c.)
[14] Münâca’ât:
Allâh’a yalvarmak. Allâh-ü Te’âlâ’dan necât=kurtuluş için duâ etmek.
[15] Mürâdât: Ümîd
ederek beklenen istekler. Arzu edilen şeyler. Gâyeler. Maksadlar.
[16] Gamm: Keder,
tasa, dert, elem, kaygı.
[17] Teşviş:
Karıştırma. Karma karışık etme. Bulandırma.
[18] Hikmet:
İnsanın, mevcudatın hakîkatlerini bilip hayırlı işleri yapmak sıfatı. Herkesin
bilmediği gizli sebeb. Kâinattaki ve yaradılıştaki İlâhî gaye. Ahlâka ve
hakîkata faydalı kısa söz. Sır. İlim, adâlet ve hilimin birleşmesinden doğan
değerli sıfat. Hakkı hak bilip imtisâl etmek, bâtılı bâtıl bilip içtinâb
etmektir. Allâh’a itaat, fıkıh ve sâlih amel. Akıl, söz ve hareketteki
uygunluk. Hak emre uymak. Allâh’ın yarattıklarında tefekkür.
[19] Fâik: Üstün,
üstünde. Diğerinden daha değerli ve üstün. Her şeyin güzîde ve a’lâsı. Âli.
Başın boyun ile bitiştiği yer.
[20] Lâyık:
(Liyâkat. den) Yakışır ve yaraşır. Uygun, münâsib ve muvâfık.
[21] Muvâfık:
Uygun. Yerinde. Denk.
[22] Dûr: Uzak tutmak.
[24] Tefvîz-i
umur etmek: İyi işlerde acele etmek yani salih ameller konusunda hızlı
davranmaktır.
[25] Adl:
Hakkâniyet. Adâlet üzere oluş. Cevr ve zulüm etmeyip nefislerde ve akıllarda
istikâmeti kâim ve ma’lûm olan emir ve hâleti icrâ etmek. Doğruluk. Her şeyi
yerli yerince yapmak, berâber etmek.
[26] Zulm: (Zulüm)
Haksızlık. Eziyet, işkence.
[27] Od: Ateş, nâr.
[28] Hor:
Kıymetsiz, ehemmiyetsiz. Adi.
[29] Reng: Renk,
levn. Sûret, şekil. Oyun, hîle, dalavere.
[30] Ceng: Kavga,
dövüş. Çeng: Eğri büğrü.
[31] Teng: Dar,
sıkıntılı, melul, kederli. Kıtlık.
[32] Hoş: İyi,
güzel. Tatlı. Tuhâf, garip.
[33] Sabr-ı Cemîl:
Allâh’dan gelen bir acıya sabretme. Şükrederek sabır.
[34] Takdir: Kıymet
vermek. Değerini, kıymetini, lüzûmunu anlamak. Kader. Düşünmek. Öyle saymak.
[35] Kefil:
(Kefâlet. den) Birisinin bir borcu ifâsı lâzım gelirken, ifâ etmediği takdirde,
o borcu ifâyı kendi üzerine alan kimse. Kefâlet eden kimse.
[36] Vekil: Başkasının
işini gören. Bir adamın yerine hareket etme selâhiyeti olan kimse. Nâzır.
Bakan. Ni’me’l-Vekîl: Ne güzel, ne iyi vekil (Allâh-ü Te’âlâ).
[37] Yâd: Anma.
Hatırda tutma. Zikretme. Hediye. Hâtıra. Hatır, gönül. Uyanıklık.
[38] İmdâd: Yardım.
Yardıma yetişmek. “Yetişin, kurtarın” mânâsında da kullanılır. Yardıma
gönderilen kuvvet. Vâdeyi uzatmak. Mühlet vermek.
[39] Çar naçar:
İster istemez, mecbûriyetle.
[40] Nagâh:
Birdenbire, ansızın, hemen.
[41] İhsan: İyilik,
lütuf, bağışlamak. Cömertlik yapmak. Allâh-ü Te’âlâ’yı görür gibi ibâdet etmek.
Güzel bilmek. Güzel eylemek.
[42] Sân: Allâh her
an bu yaratma eylemine kesintisiz olarak devam etmektedir
[43] Mu’tî: Veren.
İtâ eden.
[44] Mâni’:
Men’eden. Geri bırakan. Esirgeyen. Engel. Özür.
[45] Dâarr: Zarar,
ziyan. Zararlı, zararı olan.
[46] Nâfi’: (Nefiy.
den) Giderici, yok eden, nefyeden, menfi yapan.
[47] Geh: Kimi
zaman. Bâzı.
[48] Hafîz:
Esirgeyen. Koruyan. Muhâfaza eden. Muhafız.
[49] Rafi’:
Yükseltici. Hâmil. Sâhib. Kaldırıcı, kaldıran. Esma-i İlâhiyedendir.
Rafiü’d-Derecât: Dereceleri yükselten. Allâh. (c.c.)
[50] Abd: Kul,
köle, Allâh’ın kulu. Mahlûk, insan. Hizmetçi. (Hür’ün zıddı).
[51] Ârif: (İrfan.
dan) Bilen, bilgide ileri olan. Aşinâ, vâkıf. Hakkı, hakkı ile bilen. Sabırlı
ve mütehammil. Çok düşünmeğe ihtiyaç kalmaksızın, tekellüfsüz gördüğünü bilen
ve anlayan. Zevkî ve vicdanî irfan sâhibi olan.
[52] Eymen: En
meymenetli. En uğurlu. Sağ taraf.
[53] Hâif: (Havf.
dan) Korkan. Korkmuş olan. Azarlayan. Zulmeden.
[54] Sârif: (Sarf.
dan) Değiştiren. Harcayan, sarf eden. Döndüren.
[55] Hulk: Huy.
Ahlâk. Tabiat. Yaratılıştan olan haslet. Seciyye. Cibilliyet. İnsanın doğuştan
veya sonradan kazandığı ruhî ve zihnî hâller.
[56] Dûş: Omuz.
Ketif. Dün gece. Âlem-i menâm, rüya âlemi. Mütesadif ve mütelâki olan.
[57] Sâde: Basit,
karışık olmayan, katıksız. Saf, gösterişsiz, lüzumsuz bulunmayan. Tek katlı.
Ancak, yalnız. Süssüz. Derin düşünemiyen, saf adam.
[58] Rengin:
Renkli, boyalı. Parlak. Hoş. Süslü. Mülevven. Lâtif.
[59] Tab’: Tabiat.
Karakter. Damga basmak. Mühür basmak. Kitab basmak. Mühür.
[60] Sengin: Taştan
olan, taştan yapılmış.
[61] Hürrem:
Sevinçli. Mesrur. Şen. Ferahlık veren. Taze ve hoş. Güler yüzlü.
[62] Ğamgin: Gamlı,
tasalı.
[63] Ten: Gövde,
beden, vücut. İnsan bedeninin dış yüzü.
[64] Mezbele:
Çöplük. Pis şeylerin bulunduğu süprüntü yeri. (c: Mezâbil) Otun sıcaktan
solacak olduğu yer.
[65] Gülşen: Gül
bahçesi. Güllük.
[66] Nâs: İnsanlar.
[67] Nefs: (Nefis)
Can, öz varlık. Bir şeyin zatı olan, kendisi. Şehvet ve gadabın mebdei olan
kuvve-i nefsaniye. Fıtri meyil, bedenin hissi istekleri. Ruh, hayat, asıl.
Maya.
[68] Îrâg: Uzak.
[69] Müstakbel:
Karşılanan, önde bulunan. İlerdeki, gelecek. Gelecek zaman.
[70] Hâl: Durum,
vaziyet. Görünüş. Tavır. Sûret. Keyfiyet. Dert, keder, elem. Kuvvet.
[71] Her dem: Her
zaman, her dakika. Dâimâ.
[72] Zîrek:
Anlayışlı, uyanık, zeyrek.
[73] Hayrân:
Takdirkârlığından dolayı şaşa kalmış. Çok takdir etmiş. Çok beğenmiş.
[74] Gaflet:
Dikkatsizlik, endişesizlik, vurdumduymazlık. En mühîm vazifeyi düşünmeyip,
Cenâb-ı Hakk’a itaat gibi işleri bilmeyip, başka kıymetsiz şeylerle uğraşmak.
Nefsine ve hevesâtına tâbi olarak Allâh’ı ve emirlerini unutmak.
[75] Nasîhat: İbret
verici ders, tavsiye, ihtar, öğüt.
[76] Nesne: Şey,
herhangi bir şey.
[77] Zînet: Süs.
Bezek. Kadınlara mahsûs kıymetli eşyâ.
[78] Ganîmet:
Harpte düşmandan alınan mal. Çalışmaksızın ele geçen ni’met.
[79] Remz: İşaret.
İşaretle anlatmak. Güç anlaşılır. Gizli ve kapalı söyleme.
[80] Gamz: Göz
yummak, gizli olmak, Kolay görerek ihmâl etmek. Çukur yer.
[81] Beşâret:
(Doğrusu Bişârettir) Müjde. Sevindirici haber. Hayırlı haber.
[82] ‘Ayn: Göz.
Pınar, kaynak. Çeşme. Tıpkısı, tâ kendisi. Zât. Eşyanın hakîkâtı. Kavmin
şereflisi. Diz. Altın. Nazar değme. Casus. Her şeyin en iyisi. Mu’âyene etmek.
[83] ‘Inâyet:
Yardım, lütuf meded etmek. Mühîm bir işle karşılaşıp onunla meşgul olmak.
[84] Elsine:
(Lisan. c.) Diller. Lisanlar.
[85] Halk: İnsan
topluluğu. İnsanlar. Yaratmak. Îcâd. Örneği ve benzeri olmayan bir şeyi
yaratmak, ibdâ’ eylemek. Bir şeyi yumuşatıp düzleştirmek.
[86] Aklâm: (Kalem.
c.) Kalemler. Oklar. Yayla atılan eski zaman silahlarından biri.
[87] Edeb: Terbiye.
Kavlen ve fiilen insanlara lütuf ile muâmele etmek. Güzel ahlâk. Hayâ.
[88] Hulk: Huy.
Ahlâk. Tabiat. Yaratılıştan olan haslet. Seciyye. Cibilliyet. İnsanın doğuştan
veya sonradan kazandığı ruhî ve zihnî hâller.
[89] Vallâh-i –
Billâh-i - Tellâh-i: Allâh için, Allâh hakkı için, Allâh’a yemîn ederim. Yemîn
maksadı ile söylenir.
[90] Erdem Kılavuz,
Aralık 2013, http://erdemklavuz.blogspot.com.tr/ -----
Kaynaklar: 1- Erzurum’lu
İbrahim Hakkı, Ma’rifetnâme, (Sadeleştiren. Turgut Ulusoy); 2- Mustafa
Yıldırım, “Erzurumlu İbrahim Hakkı ve Bilimsel Yönü”; A.Ü. Türkiyat
Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Erzurum, 1999, sy. 11, s, 27-30; Çelebioğlu Âmil, Erzurumlu İbrahim Hakkı,
Kültür Bakanlığı Yay., Ankara, 1998, s. 8-9; Şaban Döğen, Müslüman İlim
Öncüleri Ansiklopedisi 1-11, İstanbul, 1992, 5/208-209; Mehmet Bayraktar,
İslam’da Bilim ve Teknoloji Tarihi, Ankara1985, s. 33; Prof. Dr. Mehmet
KANAR, Osmanlı Tükçesi Sözlüğü, Say Yay.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder