29 Haziran 2011 Çarşamba

DELÂİLÜ’L-HAYRÂT

DELÂİLÜ’L-HAYRÂT


MUHAMMED B. SÜLEYMAN EL-CEZÛLÎ KISACA HAYÂTI VE BU ESERİ HAZIRLAMASININ HİKMETİ


Hz. Peygamberin (aleyhi’s-salât-ü ve’s-selâm) neslinden, Hz. Hasan (r.a.)’ın torunlarından bir Şerîftir. Şâzeli tarîkatının mensûbudur. “Delâilü’l-Hayrât” kitabının müellifi, pek yûce fazîlet ve kemâlat sâhibi bir zattı. Pek çok kerâmetleri vardır. Tunus’un Sûs şehrinde 870 Hicri senesinde vefât etti. Vefâtından 88 sene sonra Fas’ın Merrakus şehrine kabri nakledilirken, veft etti­ği günkü hâli ve tâzeliği üzerinde idi. Vefâtına yakın sakalını tıraş etmişti, az sonra da vefât etti. İşte, kabri taşınırken o tıraş iz ve hâli hâlâ duruyordu. Kendisi ve etrâfındakiler çok­ça Delâilü’l-Hayrât, Salât-ü Selâm kitâbını okurlardı. Bu Salât-ü Selâmın bereketine, kabrinden dâimâ bir misk koku­su yayılır.

Delâilü’l-Hayrât adlı kitâbını te’lîf etmesinin bir kaç se­bebi vardır. Onlardan ikisi şunlardır

Hz. Seyyid Muhammed b- Süleyman el-Cezûlî, bir na­maz vakti abdest için hazırlandı. Su çekmek için bir kuyuya vardığında, suyu kuyudan çekecek bir şey bulamadı.

O bu durumda iken yüksekçe bir yerde, ona bakmakta olan bir kız çocuğu: — “Sen kimsin?” Dedi. Cezûlî (rahımehüllâh) kendini tanıttı.

Kız çocuğu: — “Sen ki insanlar arasında medh-u senâ edilen bir adamsın, bir kuyudan su çekemedin”, dedi ve kuyuya tükürdü. O anda su kaynadı ve kuyudan dışarı taştı. Cezûlî (rahımehüllâh) Hz.leri abdest aldıktan sonra kıza dünüp:

— “Allâh aşkına söyle bu mertebeye nasıl ulaştın?” Dedi.

Kız: — “Kuru, kumlu çöllerde gezerken eline eteğine vahşî hayvanların sarılıp hürmet ettiği Hz. Muhammed (aleyhi’s-salât-ü ve’s-selâm) Efendimize çokça salât-ü selâm getirmekle bu dereceye ulaştım,” dedi.

Hz. Şeyh, Rasûlüllâh (aleyhi’s-salât-ü ve’s-selâm) için okunacak bit salât-u selâm kitabı yazmaya yemin etti ve İslâm âleminde okunan pek çok salât-ü selâm-ı toplayarak Delâilü’l-Hayrât (Hayırlara deliller) adlı kitabını te’lîf etti. Rahmetüllâhi aleyh. [1]

Bir diğer sebeb de hanımı ile arasında geçen şu men­kîbedir

Bir gece, Süleyman Cezûlî (rahımehüllâh)’nin, zevcesi, yataktan çıkıp, kaybolunca, dönüşünden sonra aralarında şu ko­nuşma geçti:

— “Sen gece olunca kaybolup nereye gidiyorsun?”

Hanımı: — “Medine-i Münevvere’ye, Allâh Rasûlü-nü ziyâret etmeye gidiyorum.”

— “Sana, bu ilâhî yolculuğunu gerçekleştiren mânevî dereceyi nasıl elde ettin?”

Hanımı: — “Öyle kutlu bir salavât-ı şerîfe var ki onu okuyorum. O’na devam ediyorum.”

— “Sözünü ettiğin salavât-ı şerîfeyi öğretir misin?”

--- “Hayır, bunu Öğretmeme izin yok. Fakat sen bütün salavât-ı şerîfeleri bir araya getir. Eğer onların içinde varsa, ancak ‘vardır’ diye belirtirim.”

Süleyman el-Cezûlî, (rahımehüllâh) bunun üzerine, büyük bir çalışma sonucu İslâm ülkelerinde okunan bütün salavât-ı şerîfeleri topladı. Böyle­ce hazırladığı risâleyi, okuduğu zaman, hanımı, tebessüm ederek: — “Kitâbınızın bir-kaç yerinde vardır, diye cevab verdi.” [2]


[1] Yusuf b. İsmail en-Nebhânî, Câmi-‘u Kerâmeti-Evliyâ Cilt. 1. sf. 170.
[2] Delâilü’l-Hayrât’ın Hazırlanmasında Yararlandığım Kaynak Ve Eserler:  1--- Arapça Metni: Ümran Yayınları 24, Tasavvufî Eserler Serîsi 5, Kapak: UMRAN, Baskı: Bayrak matbaası. Cağaloğlu/İSTANBUL, 2--- Türkçe Açıklaması: Üstâd Dursun Ali ERZİNCANLI’nın seslendirmesinden. Semerkant şirketler gurubu ve Medya Ofis’in sunduğu internet sayfasından. 3--- En Son Duânın Açıklaması: Delâilu’l-Hayrât, Tercüme: Ahmet TEKİN, Yasin Yayınevi, Çarşamba/Fatih/İSTANBUL, 2005, den alınmıştır. Hepsinden Yûce Allâh (c.c) râzı olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder