1 Temmuz 2012 Pazar

HASTAYA ŞİFÂ NAMAZI--- "يَا بَد۪يعَ الْعَجَآئِبِ بِالْخَيْرِ ارْحَمْن۪ى إِلٰى يَوْمِ الدّ۪ينِ."

HASTAYA ŞİFÂ NAMAZI

Her kim; iki (2) rekât namaz kılıp her bir rekâtında Fâtihâ Sûresi’ni okuduktan sonra üç (3) kere İhlâs Sûresi’ni okur ve namazını bitirince oturduğu yerden kalkmadan kimseyle hiç-bir şey konuşmadan (hiçbir şeyle meşgûl olmadan)  sessiz sâkin bir ortamda aşağıdaki zikri tam olarak (eksiksiz -- fazlasız) BİN (1000) defâ okursa Allâh-ü Sübhânehû Ve Te’âlâ ona yepyeni bir hayat bahşeder.

NAMAZIN KILINIŞI

NİYET: Yâ Rabbî! Niyet ettim, (niyet eyledim) senin rızâ-i şerîfin için hastalığımın/hastalıklarımın (hastamın) şifâ bulması için iki rekât şifâ namazı kılmaya! Uydum Kur’ân-ı ‘Azîmü’ş-Şân-a, Allâh-ü Ekber!..

BİRİNCİ REKÂT; E’ûzü Besmele, Fâtihâ-i Şerîf, İhlâs-ı Şerîf, İhlâs-ı Şerîf, İhlâs-ı Şerîf,
İKİNCİ REKÂT; Besmele, Fâtihâ-i Şerîf, İhlâs-ı Şerîf, İhlâs-ı Şerîf, İhlâs-ı Şerîf,
Tahıyyât, Salli ve Bârik, Rabbenâ Âtinâ duâsı, sağa ve sola selâm!..

Seccâde'den kalkmadan BİN (1.000) defâ (ne eksik ne fazla) olmak üzere aşağıdaki tesbîh  zikiredilir (okunur).
"يَا بَد۪يعَ الْعَجَآئِبِ بِالْخَيْرِ ارْحَمْن۪ى إِلٰى يَوْمِ الدّ۪ينِ."
OKUNUŞU; “Yâ Bedî’al ‘acâib-i, bi’l-Hayri’r-Hamnî ilâ yevmi’d-Dîn.”
 
ANLAMI; “Ey acâib işleri eşsiz olan Allâh-ım!.. Cezâ Günü’ne kadar bana hayırla rahmet et.”[1]

 
E’ÛZÜ BESMELE VE MÂNÂSI
OKUNUŞU: “Eûzü billâh-i mine’ş-Şeytâni’r-Racîm, Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.”
ANLAMI: “Allâh-ü Te’âlâ’nın huzârundan kovulmuş olan Şeytân’ın şerrinden yine Allâh-ü Te’âlâ-ya sığınırım!.. , O Rahmân ve O Rahîm olan Allâh-ü Te’âlâ’nın adıyla başlarım!..


بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ ﴿١﴾

﴿ اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَۙ ﴿٢﴾اَلرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِۙ ﴿٣﴾ مَالِكِ يَوْمِ الدّ۪ينِۜ ﴿٤﴾ اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُۜ ﴿٤﴾ اِهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَق۪يمَۙ ﴿٦﴾ صِرَاطَ الَّذ۪ينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْۙ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلَاالضَّٓالّ۪ينَ ﴿٧﴾ [سورة الفاتحة:١/١-٧]
 
FÂTİHÂ SÛRESİ VE MÂNÂSI
Bismillâhirrahmânirrahîm.” (1) Hamd[2], Âlemlerin Rabbi[3], Rahmân[4], Rahîm[5], hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) mâliki Allâh’a mahsustur.” (2-4) (Allâhım!) Yalnız sana ibâdet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.” (5) “Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.”(6-7)[6]

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ.

﴿ قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌۚ ﴿١﴾ اَللّٰهُ الصَّمَدُۚ ﴿٢﴾ لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْۙ ﴿٣﴾ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا اَحَدٌ ﴿٤﴾[سورة الإحلاص:١١٢/١-٤]

İHLÂS SÛRE-İ CELÎLESİ VE MÂNÂSI

“De ki: “O, Allâh’tır, bir tektir.” (1)“Allâh Samed’dir. (Her şey O’na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir.)(2) “O’ndan çocuk olmamıştır. (Kimsenin babası değildir.) Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir).” (3)“Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir.”(4)[7]

 
ŞİFÂ NAMAZININ BİR BAŞKA ANLATIMI!..

يَقْرَأُ لِمَنْ يُر۪يدُ حَيَاةً جَد۪يدَةً وَبِإِذْنِ اللّٰهِ طَبْعًا لِاَنْ ذَكَرَ اللّٰهُ لَهُ شُرُوطَ كَحِفْظِ اللِّسَانِ -تَقْوَى اللّٰهِ فِى السِّرِّ وَالْعَلَنِ. ثُمَّ الْمُدَاوَمَةِ عَلَى الزِّكْرِ. تُقْرَأُ  "يَا بَد۪يعَ" (٤٠٠٠ مَرَّةً ) "يَا بَد۪يعَ الْعَجَآئِبِ بِالْخَيْرِ ارْحَمْن۪ى إِلٰى يَوْمِ الدّ۪ينِ." يَارَبِّ نَكُونُ مِنْ عِبَادِهِ الصَّالِح۪ينَ يَارَبِّ أَشْفِن۪ى وَاشْفِ كُلَّ مَر۪يضٍ.أٰم۪ينَ يَارَبَّ الْعَالَم۪ينَ.)
Bu duânın (namazın) geçerli olması için şu şartlara riâyet lâzımdır:

1-    Dili (yalandan) korumak,

2-    Gizli ve âşikâr hallerde Allâh-ü Te’âlâ-dan sakınmak (korkmak),

3-    Zikre her zaman devâm etmek.

Farklı olarak;
Namazdan önce Yûce Rabbimizin İsm-i Şerîfleri’nden olan,[8]


--- YÂ BEDÎ’ ---



Lafza-i Celâl-i dört-bin (4.000) defâ okunduktan sonra, aynen yukarıdaki gibi namaz kılınır. Sonra şu duâ yapılır.

--- Yâ Rabbi biz senin sâlih kullarındanız. Bana ve bütün hastalara şifâ ver. Ey ’Âlemlerin Rabbi olan (Allâh-ım!..)


[1]Muhammed İbn-ü Hatîrü’d-Dîn, el-Cevâhiru’l-Hams, sh:53-54. (Allâh-ü Te’âlâ ölüyü diriltiyorda hastayımı iyi edemeyecek?!.. ---Ali HAYDAR AHISHAVÎ (kuddüse sirruhû) --- buyuruyor.


[2] Hamd, tüm varlıkları nimetlendiren sonsuz kudret sahibi Allâh’ı yüceltme ifadesidir. Hamd eden insan, Allâh’ın nimetlerine konu oluşu bakımından değil, Allâh’ın tüm insanları nimetlendirici bir konumda oluşu açısından ona hamd eder. Bu itibarla, belli bir nimet bir insana ulaşsa da ulaşmasa da, o insan Allâh’a hamd eder. Allâh’tan başka, mutlak anlamda nimet verecek hiçbir varlık bulunmadığı için, hamde lâyık tek varlık da Allâh’tır.


[3] Rab, “Varlıkları yaratan, tüm ihtiyaçlarını karşılayarak onları kademe kademe geliştirip olgunluğa ulaştıran Allâh” demektir.


[4] Rahmân, “Rahmeti çok”, “çok merhametli”, “sonsuz merhametli” anlamlarında, sadece Allâh için kullanılan sıfat-isimdir. Tam bir Türkçe karşılığı yoktur. Mü’min olsun, kâfir olsun; iyi olsun, kötü olsun, herkes “Rahmân”ın ifade ettiği rahmetin kapsamındadır. Varlıklar da bu rahmet ve merhametin eseri olarak var olmuşlar ve varlıklarını da yine bu sayede sürdürmektedirler.


[5] “Rahîm” kelimesi de, “Rahmân” gibi Allâh Te’âlâ’nın sıfatlarından biridir. Aynı şekilde, “rahmeti çok”, “çok merhametli”, “sonsuz merhametli” anlamlarını taşır. Ancak “Rahmân”, Allâh Te’âlâ’ya has bir sıfat-isim iken, “Rahîm” insanlar için de kullanılabilir. Nitekim Tevbe sûresi 128.âyette, bu sıfat Hz.Peygamber için de kullanılmıştır.


[6] Fâtiha Sûresi, 1/1-7


[7] İhlâs Sûresi, 112/1-4.


[8]BEDÎ’ (Bedîu’s-Semâvâti ve’l-Arz): Eşi, numûnesi olmayan bir şeyi yapmak, îcâd etmek, işini güzel yapmak, kuyu kazmak ve bid’âd işlemek anlamlarındaki “b-d-`a” kökünden türeyen --- BEDÎ’ --- kelimesi, Allâh-ü Te’âlâ’nın sıfatı olarak, bir şeyi numûnesi ve örneği yokken yaratan, vâr eden, îcâd ve inşâ eden demektir. Kur’ân-ı Kerîm’de iki âyette “bedî’u’s-Semâvât-i ve’l-arz” şeklinde geçmiştir. “(O), göklerin ve yerin yaratıcısı, îcâd edicisidir...” (Bakara Sûresi, 2/117’den; En’âm Sûresi, 6/101. (Diyânet İşleri Başk. DİNİ KAVRAMLAR SÖZLÜĞÜ.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder