5 Ocak 2013 Cumartesi

ÂLEMLER-E RAHMET EFENDİMİZ HZ. MUHAMMED MUSTAFÂ (S.A.V.)’YI DAHA YAKINDAN TANIYALIM!.. -EFENDİMİZ HZ. MUHAMMED MUSTAFÂ(S.A.V.)’NIN ÖZELLİKLERİ- ---1---


ÂLEMLER-E RAHMET EFENDİMİZ HZ. MUHAMMED MUSTAFÂ (S.A.V.)’YI DAHA YAKINDAN TANIYALIM!..

-EFENDİMİZ HZ. MUHAMMED MUSTAFÂ(S.A.V.)’NIN ÖZELLİKLERİ-

 

1-              Rasûlüllâh (s.a.v.), beyaz, güzel ve mutedil idiler.

Râvî: Hz. Ebû Tufeyl (r.a.)

 

2-              Efendimiz (s.a.v.) beyaz idiler, gümüşten dökülmüş gibi. Saçları da hafif kıvırcık ve mutedil idi.

Râvî: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)

 

3-              Efendimiz (s.a.v.) beyaza pembe karışık renkte idi. Gözleri siyah, kirpikleri sık ve uzun idi.

Râvî: Hz. Ali (r.a.)

 

4-              Efendimiz (s.a.v.) beyaz, pembeye çalar, başları büyücek, kerimane hareketli, kaşları arası açık ve kirpikleri sık ve uzundu.

Râvî: Hz. Ali (r.a.)

 

5-              Efendimiz (s.a.v.) yüz ve ahlakça da halkın en güzeli idi. Ne fazla uzun, ne de fazla kısa idiler.

Râvî: Hz. Bera İbni Azib (r.a.)

 

6-              Efendimiz (s.a.v.) ayakları itibariyle de beşerin en güzeli idiler.

Râvî: Hz. Abdullah İbni Büreyde (r.a.)

 

7-              Efendimiz (s.a.v.) ahlakça insanların en güzeli idiler.

Râvî: Hz. Enes (r.a.)

 

8-              Efendimiz (s.a.v.) insanların en güzeli, insanların en cömerdi ve insanların en bahadırı idiler.

Râvî: Hz. Enes (r.a.)

 

9-              Efendimiz (s.a.v.) sıfatça, cemali Peygamberisi ile insanların en güzeli idi. Uzuna meyleden bir boyu vardı. Omuzları arası geniş ve yüz etleri hafifti. Saçlarının siyahı kuvvetli, gözleri sürmeli, kirpikleri uzundu. Ayağı ile yere bastığında tamamiyle basardı. Ayak çukuru hafifti. Ridasını omuzlarından bırakınca gümüş parçası gibi görülürdü. Gülünce mübârek ağzından nur parlardı.

Râvî: Hz Ebu Hureyre (r.a.)

 

10-        Efendimiz (s.a.v.)’in renkleri parlak, terleri inci gibi ve yürürken hafif öne meyilli yürürdü.

Râvî: Hz. Enes (r.a.)

 

11-        Efendimiz (s.a.v.) haya bakımından, evinde örtüsü içindeki bakire bir kızdan daha kuvvetli bir hayaya maliktiler.

Râvî: Hz. Ebû Said (r.a.)

 

12-        Efendimiz (s.a.v.) Halkın ezasına fevkalade sabırlı idiler.

Râvî: Hz. İsmail İbni Ayyas (r.a.)

 

13-        Ön dişleri seyrekti. Konuşurken dişleri arasından nur çıkıyor gibi gözükürdü.

Râvî: Hz. İbni Abbas (r.anhümâ)

 

14-        Sırtındaki Nübüvvet mührü kabarık bir et parçası gibiydi.

Râvî: Hz. Ebû Said (r.a.)

 

15-        Mührü nübüvveti pembe kırmızıya çalar, güvercin yumurtası gibi bir gudde idi.

Râvî: Hz. Câbir İbni Semure (r.a.)

 

16-         Mübârek sakalı gayet güzeldi.

Râvî: Hz. Adda İbni Halid (r.a.)

 

17-        Kavmi arasında orta boylu, ne uzun ne kısa idiler. Mübârek tenleri gayet nurlu idi, ne sönük beyaz, ne de esmerdi. Saçları ne düz ne de fazla kıvırcıktı.

Râvî: Hz. Enes (r.a.)

 

18-        Bilekleri geniş, omuzları arası açık, kirpikleri sık ve uzundu.

Râvî: H.z Ebu Hureyre (r.a.)

 

19-        Mübârek saçları uzadığında kulak yumuşağını, omuzları üzerinde kalacak şekilde biraz geçerdi.

Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)

 

20-        Mübârek sakalında beyaz tüyü tahminen yirmi kadardı.

Râvî: Hz. İbni Ömer (r.anhümâ)

 

21-        Başı, elleri ve ayakları büyücekti.

Râvî: Hz. Enes (r.a.)

 

22-        Mübârek ağızları geniş, gözünün beyazı hafif kırmızımsı idi ve ökçeleri de kaba etli değildi.

Râvî: H.z. Cabir İbni Semure (r.a.)

 

23-        Mübârek başları büyücek ve sakalları gür idi.

Râvî: Hz. Ali (r.a.)

 

24-        Efendimiz (s.a.v.) iri yapılı, azametli idi ve yüzü ayın ondördü gibi parlardı. Ortadan uzun, başı büyücek, saçı mutedil kıvırcık idi. Saçı bazen kulak yumuşağını geçer, rengi parlak, alnı geniş, kaşları ince ve gür idi. İki kaşı arasında bir damar gazab halinde kabarırdı. Burnu ince, hafif mukavves, sakalı sık, yanakları hafif, ağzı geniş, dişleri seyrek ve latif idi. Boynundan göbeğine hafif kıllı, boynu gümüş parlaklığında yapma bebek gibi, yapısı bedenlice ve endamlı idi. Göğsü karnı birdi. Göğsü geniş, omuzları açık, mafsalları ince, soyunduğunda bedeni nur gibi idi. Göğüs kemiğinden göbeğine kadar, tüyden ince bir hat bulunurdu. Meme ve karnında tüy yoktu. Kolları, omuzları ve göğsünün yukarı kısmı kıllı idi. Bilekleri uzun, avucu geniş, uzun saçları lüle gibi idi. El ve ayak parmakları etli, parmakları uzun, ayağının çukuru mutedil, üstü üzerinde su durmayacak derecede düzdü. Yürürken öne meyilli düz yürür, yürüyüşü mütevazı ve seri ve de yüksek bir yerden dökülen su gibi idi. Döndüğünde bütün vücudu ile dönerdi. Sükut halinde yere bakışı semaya nazarından fazla olurdu ve ekser bakışı mülahazalı idi. Yürürken ashabını önüne katardı. Karşılaşmada selamı ilk önce kendileri verirdi.

Râvî: Hz. Hind İbni Ebu Hale (r.a.)

 

25-        Mübârek baldırlarında incelik vardı.

Râvî: Hz. Câbir İbni Semure (r.a.)

 

26-        Efendimiz (s.a.v.) in mübârek kelamlarında kesiklik ve yavaşlık vardı. (Tane tane konuşurdu acele söylemezdi.)

Râvî: Hz. Câbir (r.a.)

 

27-        Terlemeleri çok idi.

Râvî: Hz. Enes (r.a.)

 

28-        Sakalının tüyleri çok idi.

Râvî: Hz. Câbir (r.a.)

 

29-        Mübârek kelamları seçikti. Her işiten onu anlardı.

Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)

 

30-        Mübârek yüzleri güneş ve ay gibi idi ve müdevverdi.

Râvî: Hz. Câbir (r.a.)

 

31-        Renklerin kendisine en sevgilisi yeşildi.

Râvî: Hz. Enes (r.a.)

 

32-        Ahlakların içerisinde kendisine en menfuru yalancılıktı.

Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)

 

33-        Hurmadan en ziyade Acve'yi severdi.

Râvî: Hz. İbni Abbas (r.anhümâ)

 

34-        Elbiselerden en çok sevdiği gömlekti.

Râvî: Hz. Ümmü Seleme (r.anhâ)

 

35-        Koyunun en ziyade ön kısmını severlerdi.

Râvî: Hz. Mücahid (r.a.)

 

36-        Koyunun kol kısmının etini ısırıp yemesini severlerdi.

Râvî: Hz. İbni Mes'ud (r.anhümâ)

 

37-        Elbiselerden en ziyade sevdiği Yemen alacası idi.

Râvî: Hz. Enes (r.a.)

 

38-        Dini ibadetin kendisine en sevgili olanı, sahibinin üzerinde devamlılık gösterdiği ibadet idi.

Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)

 

39-        Kokuların içinde en ziyade kına çiçeğini severlerdi.

Râvî: Hz. Enes (r.a.)

 

40-        Şerbetlerin içinde tatlı ve soğuk olanını severlerdi.

Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)

 

41-        İçilecek şeylerde en çok sütü severlerdi.

Râvî: Hz. İbni Abbas (r.anhümâ)

 

42-        Şerbetlerin içinde en çok bal şerbetini severlerdi.

Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)

 

43-        Ayların içinde en ziyade Şaban'da oruç tutmayı severlerdi.

Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)

 

44-        Boyaların içinde sirke ile yapılan boyayı severlerdi.

Râvî: Hz. İbni Abbas (r.anhümâ)

 

45-        Boyaların içinde en çok sarıyı severlerdi.

Râvî: Hz. Ebû Evfa (r.a.)

 

46-        Yemeklerin içinde ekmek tiridi ile, hurma, tereyağı ve keşten yapılmış tiridi severdi.

Râvî: Hz. İbni Abbas (r.anhümâ)

 

47-        Amelin içinde az da olsa devamlısını severlerdi.

Râvî: Hz. Ümmü Seleme (r.anhâ)

 

48-        Meyvaların içinde taze hurma ile kavun, karpuzu severdi.

Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)

 

49-        Etler içinde kürek etini severdi.

Râvî: Hz. İbni Abbas (r.anhümâ)

 

50-        (Sahrada) Def'i hacet için siperlenmekte yer tümseği veya hurmalık arasını seçerlerdi.

Râvî: Hz. Abdullah İbni Cafer (r.a.)

 

51-        Efendimiz (sa.v) halkın namazca tamam ve tadili erkanlı olarak en hafif kılanı idi.

Râvî: Hz. Enes (r.a.)

 

52-        Halk ile namaz kıldıklarında, halkın en hafif kılanı, kendi kendine olunca en ağır kılanı idi.

Râvî: Hz. Ebû Vakil (r.a.)

 

53-        Bir hastaya geldiklerinde veya hasta kendisine getirildiğinde "Ezhebil be'se Rabbennâsi eşfi ve enteş şâfi. La şifâe illa şifâüke şifâen la yuğâdiru sakamen": (Ey insanların Rabbi, zararı gider, şifa ihsan et, şifa veren ancak sensin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Hiçbir hastalık bırakmayacak şifa ihsan buyur) diye dua buyururlardı.

Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)

 

54-        Birisinin kapısına geldiklerinde tam karşıdan gelmez, lakin sağ veya sol kanadına siper gelir ve "Esselamü Aleyküm, Esselamü Aleyküm" derlerdi.

Râvî: Hz. Abdullah İbni Bişr (r.a.)

 

55-        Kendisine ganimet geldiğinde, gününde taksim eder, bekara bir, evliye iki pay verirlerdi.

Râvî: Hz. Avf İbni Malik (r.a.)

 

56-        Huzuruna bir kimse geldiğinde, yüzünde beşaret görürse elini eline alırlardı.

Râvî: Hz. İkrie (r.a.)

 

57-        Bir adam geldiğinde, taşıdığı isim hoşlanmadığı bir isim olursa, onu değiştirirlerdi.

Râvî: Hz. Utbe İbni Abd (r.a.)

 

58-        Bir kavim zekat vergilerini getirdiklerinde, onlara "Allâhümme salli ala âli filanen": (Allâhım filan kimseleri ve ailelerini rahmetine mazhar kıl) diye dua buyururlardı.

Râvî: Hz. Ebû Evfa (r.a.)

 

59-        Kendilerini mesrur edecek bir işle karşılaştıklarında şöyle buyururlardı: "Elhamdülillâhillezî bi ni'metihî tetümmüs salihâti": (Hamd o Allâh'a mahsustur ki, iyilikler ancak onun nimeti ile tamam olur) Kendileri hoşlanmadığı bir şeyle karşılaştıklarında ise şöyle buyururlardı: "Elhamdülillâhi ala külli halin." (Her durumda Hamd Allâh'a mahsustur.)

Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)

 

60-        Kendilerine yenecek bir şey getirildiğinde, "Bu hediye mi sadaka mı?" diye sorarlardı. "Sadakadır" denildiğinde kendileri yetmez, ashabına "siz yiyiniz" buyururlardı. "Hediyedir" denilirse, elini uzatır ve onlarla beraber yerlerdi.

Râvî: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)

 

61-        Esirler getirildiğinde bir aileyi toplu olarak bir yere verirler ve onların ayrılmalarını hoş görmezlerdi.

Râvî: Hz. İbni Mes'ud (r.anhümâ)

 

62-        Süt getirildiğinde "berekettir" buyururlardı.

Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)

 

63-        Bir yemek getirildiğinde önünden yer. Hurma getirildiğinde veya (meyvada) eli cevelan ederdi.

Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)

 

64-        Turfanda hurma (meyva) getirildiğinde gözlerine ve dudaklarına kor ve: "Yarabbi bize evvelini gösterdiğin gibi onun sonunu da göster" buyurur, sonra onu yanlarında bulunan çocuklara verirlerdi.

Râvî: Hz. Enes (r.a.)

 

65-        Bedir ve Rıdvan bi'atında bulunan bir kimsenin cenazesi getirildiğinde, onun üzerine dokuz tekbir alırdı. Fakat Bedir'de bulunup da Rıdvan biatında bulunmamış, yahut da biatı Rıdvan'da bulunup da Bedir'de bulunmamış bir kimse getirildiğinde, onun üzerine yedi tekbir alırdı. Ne Bedir, ne de Bi'atı Rıdvan'da bulunmayan kimsenin cenazesi getirildiğinde ise onun üzerine dört tekbir alırlardı.

Râvî: Hz. Câbir (r.a.)

 

66-        Kadınları ile münasebet yapacağında yanlarına sokulur ve öperlerdi.

Râvî: Hz. Ebû Useyd Es-sâidi (r.a.)

 

67-        Yeminde cehd ettiklerinde: "Hayır Ebul Kasım'ın canı kudret elinde olan Zata yemin ederim" buyururlardı.

Râvî: Hz. Ebû Said (r.a.)

 

68-        Yattıklarında sağ ellerini sağ yanağının altına korlardı.

Râvî: Hz. Hafsa (r.anhâ)

 

69-        Yatacakları zaman ellerini yanağının altına kor: "Bismike Allâhümme ahyâ ve bismike emûtü.": (Ancak isminle yaşarım, isminle ölürüm) buyurur uyandıklarında da,: "Elhamdülillahillezi ahyana ba'de mâ emâtenâ ve ileyhin nüşûr": (Hamd o Allâh'a mahsustur ki, bizleri ölü hale getirdikten sonra tekrar diriltti. Öldükten sonra diriltmek ancak O'na mahsustur) buyururlardı.

Râvî: Hz. Ebû Zerr (r.a.)

 

70-        Yatacakları zaman şöyle buyururlardı: "Allâhım senin isminle yanımı yere koydum. Allâhım günahımı bağışla, şeytanı benden uzaklaştır. Beni bağlardan kurtar, mizanımı ağır kıl ve Beni mele'i alaya yükselt"

Râvî: Hz. Ebû Zuheyr el Emmari (r.a.)

 

71-        Yatacaklarında "Kul ya Eyyühel kâfirûn" suresini sonuna kadar okurlardı.

Râvî: Hz. Ubad İbni Ahdar (r.a.)

 

72-        Efradı ailesinden birini sıtma tuttuğunda bulamaç emrederlerdi. Yapılıp iki kere verilirdi. Sonra şöyle buyururdu; Bu, mahzun gönlü takviye eder ve üzüntüyü giderir. Sizden birinin su ile yüzündeki kiri giderdiği gibi.

Râvî: Hz Aişe (r.a.)

 

73-        Yağlandıklarında, sol eline döker önce kaşına sonra gözlerine başlarına sürerlerdi.

Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)

 

74-        Defi hacette yere yaklaşmadan elbiselerini kaldırmazlardı.

Râvî: Hz. Enes (r.a.)

 

75-        Defi hacette en uzak bir yere giderlerdi.

Râvî: Hz. Bilal İbni Haris (r.a.)

 

76-        Sert bir yerde küçük abdest yapmak istediklerinde önce toprağı bir ağaç parçası ile kabalaştırırlardı. Toprak kabartıldıktan sonra küçük abdestini bozarlardı.

Râvî: Hz. Talha İbni ebi Kenan (r.a.)

 

77-        Cünübken uyumak istediklerinde, taharetlenir ve namaz abdesti alırlardı.

Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)

 

78-        Cünübken uyumak murad ettiklerinde, namaz abdesti gibi abdest alır, yemek veya içmek istediklerinde ellerini yıkar ondan sonra yer ve içerlerdi.

Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)

 

79-        Hanımlarından hayızlı biriyle mübaşerette bulunmak istediklerinde, izar tutunmalarını emrederlerdi. Ancak ondan sonra onunla mübaşerette bulunurlardı.

Râvî: Hz. Meymune (r.anhâ)

 

80-        Adet halindeki bir zevcesine mübaşerette bulunmak istediğinde edep yerlerini örttürürlerdi.

Râvî: Hz. Mü'minlerin validelerinden biri

 

81-        Sefer murad ettiklerinde aileleri arasında kur'a çekerlerdi. Hangisine isabet ederse, beraberinde onu götürürlerdi.

Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)

 

82-        İhrama girerken buldukları kokunun en güzelini sürünürlerdi.

Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)

 

83-        Bir adama hediye vermek istediklerinde zemzem ikram ederlerdi.

Râvî: Hz. İbni Abbas (r.anhümâ)

 

84-        Bir kimsenin leh veya aleyhinde dua yapmak istediklerinde (namazda) rükudan kalkınca dua ederlerdi.

Râvî: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)

 

85-        İtikafa girmek istediklerinde sabah namazını kılar sonra girerlerdi.

Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)

 

86-        Bir askeri uğurlamak murad ettiklerinde: "Estevdi'ullahe dîneküm ve emâneteküm ve havâtîme amâliküm": (Dininizi, emanetinizi ve işlerinizin akibetini Allâh'a emanet ederim) buyururlardı.

Râvî: Hz. Abdullah İbni Yezid (r.a.)

 

87-        Bir sefere gitmek istediklerinde gidilecek yeri gizler, (başka yeri ima ederek) sefer ederlerdi.

Râvî: Hz. Kaab İbni Malik (r.a.)

 

88-        Uyumak istediklerinde sağ ellerini yanaklarının altına kor ve sonra üç defa "Allâhümme gınî azâbeke yevme teb'asü ibâdeke": (Yarabbi kullarını baas ettiğinde Beni azabından koru) buyururlardı.

Râvî: Hz. Hafsa (r.anhâ)

 

89-        Sefer murad ettiklerinde: "Allâhümme bike asûlü ve bike ehûlü ve bike esîru": (Allâhım ancak seninle galebe ederim, seninle korunurum ve senin yardımınla düşman üzerine yürürüm) buyururlardı.

Râvî: Hz. Ali (r.a.)

 

90-        Kadınlardan birini nikahlamak murad ettiklerinde perde arkasından: "Ey kızım filan adam seni istiyor. Onu istemiyorsan (hayır) de. Zira hiç kimse (hayır) demekten utanmamalıdır. Eğer razı isen bil ki senin (sükutun) ikrardır" derdi.

Râvî: Hz. Ömer (r.a.)

 

91-        Yeni bir elbise giydiğinde onu gömlek, imame yahud rida diye adıyla anar sonra şöyle derlerdi: "Allâhümme lekel hamdü, ente kesevtenîhi, es'elüke min hayrihî ve hayri mâ suni'a lehû, ve eûzubike min şerrihi ve şerri mâ suni'a lehû": (Allâhım Hamd sana mahsustur. Bunu bana Sen giydirdin. Onun hayrını ve onunla yapılanın hayrını Senden niyaz ederim. Onun şerrinden ve onunla yapılan şeyin şerrinden de Sana sığınırım)

Râvî: Hz. Ebû Said (r.a.)

 

92-        Yeni bir elbise giydiklerinde onu Cuma günü giyerlerdi.

Râvî: Hz. Enes (r.a.)

 

93-        Habere intizarda kaldıklarında, "Ummadığın adam sana haberi getirir" mısrasını söylerlerdi.

Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)

 

94-        Yağmur talebinde bulunduklarında: "Allâhım kullarına su ver, Rahmetini yay ve ölü beldene hayat ver" şeklinde dua buyururlardı.

Râvî: Hz İbni Amr (r.a.)

 

95-        Yağmur dilediklerinde: "Allâhım toprağımıza bereketini, ziynetini ve sekinetini indir. Bizleri rızıklandır, rızık vericilerin en hayırlısı Sensin" mealinde dua buyururlardı.

Râvî: Hz. Semure (r.a.)

 

96-        Namaza başladıklarında önce: "Subhaneke Allâhümme ve bihamdike ve tebareke kesmüke ve teala ceddüke ve lâ ilâhe gayrüke": (Allâhım Seni Hamd ederek tesbih ederim, Senin ismin ne yücedir, azametin de yücedir. Senden başka ilah yoktur) buyururlardı.

Râvî: Hz. Âişe (r.anhâ)

 

97-        Hacer-i esvedi istilam ettiklerinde, onu öper ve sağ yanağını üzerlerine koyarlardı.

Râvî: Hz. İbni Abbas (r.anhümâ)

 

98-        Misvak kullandıklarında, onu kendisinden sonra en büyük adama verirdi. Halbuki bir şey içerlerse onu sağ tarafında bulunan kimseye verirlerdi.

Râvî: Hz. Abdullah İbni Kaab (r.a.)

 

99-        Soğuk şiddetlendiğinde (kışın) öğlen namazını erken kılarlardı. Sıcak arttığında (yazın) ise öğle namazını geciktirirlerdi.

Râvî: Hz. Enes (r.a.)

 

100-       Şimal rüzgarı şiddetlendiğinde: "Allâhım bu rüzgarla gönderdiğinin şerrinden sana sığınırım" buyururlardı.

Râvî: Hz. Osman İbni Ebil As (r.a.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder