14 Ağustos 2013 Çarşamba

SIRRI A’ZAM, TEHECCÜD VAKTİ İKİ REK’ÂT HÂCET NAMAZI KILDIKTAN SONRA, TESVÎF, SAVAŞTA NAMAZ, GİYİNMİŞ ÇIPLAK KADINLAR, 5 ŞEYDEN ÖNCE 5 ŞEYİ DEĞERLENDİR... HZ. NÛH (A.S.)'IN DUÂSI, TEVEKKÜL...


 

 
  SIRRI A’ZAM, TESVÎF!..


 

 

 
﴿ وَمَكَرُوا وَمَكَرَ اللّٰهُ وَاللّٰهُ خَيْرُ الْمَاكِر۪ينَ   [سورة آل عمران:٣/٥٤]

“Onlar tuzak kurdular. Allâh da tuzak kurdu. Allâh, tuzak kuranların en hayırlısıdır.” ‘Âl-i ‘Imrân Sûresi: 3/54.

﴿ وَمَكَرُوا مَكْرًا وَمَكَرْنَا مَكْرًا وَهُمْ لَايَشْعُرُونَ   [سورة آل عمران:٣/٥٤]

“Onlar bir hile ile hile yaptılar, Biz de hiç bilgileri olmaksızın bir hile ile hile yaptık (yani onları ansızın hilelerinin cezasına kavuşturduk). Neml Sûresi: 27/50.

٨وَقَالَ نُوحٌ رَبِّ لَا تَذَرْ عَلَى الْاَرْضِ مِنَ الْكَافِر۪ينَ دَيَّارًا٧  [سورة نوح:٧١/٢٦]

“Nûh, şöyle dedi: “Ey Rabbim! Kâfirlerden hiç kimseyi yeryüzünde bırakma!” Nûh Sûresi: 71/26.

ÖLECEĞİZ MÜJDELER OLSUN MÜJDELER OLSUN
ÖLÜMÜDE ÖLDÜREN RABBE SECDELER OLSUN

Necip Fazıl Kısakürek

﴿ قَالَ إِنَّمَآ أَشْكُوا بَـثّ۪ي  وَحُزْن۪ٓى إِلَى اللّٰهِ أَعْلَمُ مِنَ اللّٰهِ مَالَا تَعْلَمُونَ  

[سورة يوسف:١٢/٨٦]

“Yakub, “Ben tasa ve üzüntümü ancak Allâh’a arz ederim. Ben, Allâh tarafından sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim” dedi.”[1]

Hz. Ömer namazda bu Âyet-i Kerîmeyi okuyunca hüngür hüngür ağlar.

TEHECCÜD VAKTİ İKİ REK’ÂT HÂCET NAMAZI KILDIKTAN SONRA BU İSİMLER OKUNUP MEVLÂ-İ ZÛ’L-CELÂL’DEN: “YÂ RABBÎ!.. YÂ RABBÎ!.. YÂ RABBÎ!.. Senin birliğin ve varlığın, ‘Izzet-in ve Cemâl-in, Zât-ı Pâki Nûr-un ve ‘Azamet-in için” diye başlayıp her ne istediği olursa (hayırlı evlâd, huzurlu bir yuva, sağlık, sıhhat, hayırlı kazanç vs.) belirtirse bi izni’l-lâh olur.
“Ben Mevlâ Te’âlâ Hazretleri-ni noksan sıfatlardan tenzîh ederim ve verdiği ni’metlere hamd ederim ve yine yûce olan Allâh-ü Te’âlâ-yı bütün noksan sıfatlardan tenzîh eder ve ona hamd ederim. Günâhlarımın af edilmesini isterim. Ey herşeye yeten Rabbim!.. Ey herşeyden müstağnî olan Rabbim!.. Ey kapıları açan Rabbim!.. Ey rızık veren Rabbim!.. Ey kerem sâhibi olan Rabbim!.. Ey kullarının istediklerini hîbe eden Rabbim!... Ey lütûf ve ihsânı bol bol olan Rabbim!.. Ey kullarının duâlarına icâbet eden Rabbim!..”

SIRRI A’ZAM



 “Ey İnsanlar! Ben ancak hediye edilmiş bir Rahmet-im.”[2]

Bu bir sırrı A’zâm-dır ve değerini bilin. Ya Cum’â gecesi yaz yada Pazartesi sabâhı yaz ve ardından 100 defâ salât-ü selâm getir. Çok faydasını göreceksin bi izni’l-lâh.

     Onüçüncü (13.) asırda yaşamış Kutub ve Ğavs Muhammed Behâu’d-dîn er-Ravvâs k.s. dan şöyle nakledilmiştir.

     Keşf ‘âleminde Muhammed isminin hattını şu sûret üzere gördüm
Hazreti Fâtıma r.anhâ’nın soyundan olan Allâh dostlarından açıkça beyân olunmuştur ki: “Kim bu Sûreti Şerîf-i yukarıdaki şekilde yazar üzerinde taşırsa veyâ evinde bulundurursa veyâ bir tabağa yazıp suyunu içerse Efendimiz (sallellah-ü ‘aleyh-i ve sellem)’in bereketi sebebiyle ona kötülük dokunmaz, hiç bir şey onu kederlendirmez. Bu Sûret-i Şerîf-i kırk bir (41) defâ yazıp samîmi bir kalb ile hastaya bağlar ise hasta iyileşir. Saralı bir kimseye bağlasa ayılır. Doğumu zor olan kadına bağlansa Allâh-ü Te’âlâ-nın kuvvet vermesiyle durumu kolaylaşır. Bu Sûret-i Şerîf-e elem verici her şeyi men eder. Her zararlı şeyi def eder. Hâcetlerin yerine gelmesi için keskin kılıç gibidir.

    Eğer şu sûret üzere yazılsa 
  ve kalb üzerine bağlansa; taşıyan kimse vesveseden, cinlerin ve insanların şerrinden emîn olur.

    Birde şu sûret üzere gördüm 
  Bu Sûret-i Şerîf-e de Nebevi-i Fatımi Cifr ilminin sırlarından dokuzyüz (900) sır vardır ve ehli olan anlar. Nasîb-i cehâlet olan kişiden bu sûretin hükmü uzak tutulur.[3]

قال سيدنا القطب (من هذا هل تعرفوه؟) قال سيدنا القطب في قرن الثالث عشر المولود في سنة ١٢٢٠هـ والمتوفى في سنة ١٢٨٧هـ قدس الله سره  قال في كتابه بوارق الحقائق في صفحة ٤٤: قد رأيت في حضرة الإشارة خط الاسم محمد على (شاكلة معينة)  لا أستطيع أن أكتبه بشأن الكمبيوتر وقد صرح أولياء الله من آل فاطمة عليها السلام أن من حمل هذا الاسم مــــــحمـــــــد (على شاكلة لا أستطيع كتابتها بشان الكمبيوتر) أو كتبها ونقعها وشرب ماءها لم يمسه سوء ولا يلم به الخطر ببركة سيدنا محمد فقط بتلك الشاكلة وإن كتبها 41 مرة ووضعها بصدفة وعلقها على مريض ضاق مرضه أو مصروع أفاق باذن الله ومن تعسرت ولادتها علقت الاسم على زندها الأيمن وسهلت ولادتها وذلك بقوة الله تعالى وهو لكل مسلم مانع ولكل مهم دافع ولقضاء الحاجات بقدرة الله كالسيف القاطع وإن كتبت شاكلة غير ذلك (بشرط الدقة برسم الاسم) وعلقتها على جهة قلبك تحميه من الوسواس ومن شر الجن والإنس هكذا كانت الورقة مكتوبة وكما أعتذر عن كتابة الاسم لأن برنامج الكمبيوتر لم يسمح لي

والرجاء-----الرجاء------الرجاء-----الرجاء---- الرجاء------الرجاء------الرجاء-----

الــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــرجـــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــاء

الحار رد  أو تعليق على هذه المقالة   والتركيز على ما تحته خط وهل هذا الشيء جائز أم حرام أم ماذا لا أعلم  أنا وإحدى عشر من طلا ب

العلم ينتظرون ردكم   والرجاء بالــــــــــــتـــــــــــفــــــــــــــــصـــــــــيــــــــل

وجزاكم الله ألف خير وأمد في عمركم لكي تنتفع هذه الأمة بإذن الله على أيديكم.

وَاِذَا كُنْتَ فِيهِمْ فَاَقَمْتَ لَهُمُ الصَّلَوةَ فَلْتَقُمْ طَائِفَةٌ مِنْهُمْ مَعَكَ وَلْيَاْخُذُوا اَسْلِحَتَهُمْ فَاِذَا سَجَدُوا فَلْيَكُونُوا مِنْ وَرَائِكُمْ وَلْتَاْتِ طَائِفَةٌ اُخْرَى لَمْ يُصَلُّوا فَلْيُصَلُّوا مَعَكَ وَلْيَاْخُذُوا حِذْرَهُمْ وَاَسْلِحَتَهُمْ وَدَّ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْ تَغْفُلُونَ عَنْ اَسْلِحَتِكُمْ وَاَمْتِعَتِكُمْ فَيَمِيلُونَ عَلَيْكُمْ مَيْلَةً وَاحِدَةً وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ اِنْ كَانَ بِكُمْ اَذًى مِنْ مَطَرٍ اَوْ كُنْتُمْ مَرْضَى اَنْ تَضَعُوا اَسْلِحَتَكُمْ وَخُذُوا حِذْرَكُمْ اِنَّ اللَّهَ اَعَدَّ لِلْكَافِرِينَ عَذَابًا مُهِينًا (102)

4) سُورَةُ النِّسَاءِ

102.     (Ey Muhammed!) Cephede sen de onların (mü’minlerin) arasında bulunup da onlara namaz kıldırdığın vakit, içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silâhlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında (bir rekât kıldıklarında) arkanıza (düşman karşısına) geçsinler. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin, seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silâhlarını yanlarına alsınlar. İnkâr edenler arzu ederler ki, silâhlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil olsanız da size ani bir baskın yapsalar. Yağmurdan zahmet çekerseniz, ya da hasta olursanız, silâhlarınızı bırakmanızda size bir beis yoktur. Bununla birlikte ihtiyatlı olun (tedbirinizi alın). Şüphesiz Allâh, inkârcılara alçaltıcı bir azap hazırlamıştır. Nisâ Sûresi, 4/102.
 
Bu durumda imam iki rekat kılmış olmakta ve namazı tamamlanmış bulunmaktadır. Birer rekat kılmış bulunan her iki grup da yine nöbetleşe olarak kalan birer rekatlarını kılıp namazlarını tek başlarına tamamlarlar. Ancak birinci grup tamamlayacağı rekatı kıraatsız olarak, ikinci grup ise kıraatte bulunarak kılar.
وعن أبي هريرة رَضِيَ اللَّهُ عَنه قال: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ : يُوشِك إنْ طَالَتْ بِكَ مُدَّةٌ أنْ تَرَى قَوْماً في أيْدِيهِمْ مِثْلُ أذْنَابِ الْبَقَرِ يَغْدُونَ في غَضَبِ اللَّهِ وَيَرُوحُونَ في سَخَطِ اللَّهِ، وَقَالَ: صِنْفَانِ مِنْ أهْلِ النَّارِ، وَلَمْ أرَهُمَا قَوْمٌ مَعَهُمْ سِيَاطٌ كَأذْنَابِ الْبَقَرِ يَضْرِبُونَ بِهَا النَّاسَ، وَنِسَاءٌ كَاسِيَاتٌ عَارِيَاتٌ مَائَِتٌ مُمِيَتٌ رُؤُوسُهُنَّ كَأسْنَمَةِ الْبُخْتِ، لا َ يَدْخُلْنَ الْجَنَّةَ، وَلاَ يَرِحْنَ رِيحَهَا، وَإنّ رِيحَهَا لَتُوجَدُ مِنْ مَسِيرَةِ كَذَا وَكَذَا. أخرجه مسلم.قوله "كاسيات" أى بنعم اللَّه."عَارِيَاتٌ" من شكره، وقيل يسترن بعض أجسامهن ويكشفن بعضها، وقيل يلبسن ثيابا رقيقاً تصف ما تحتها، فهن كاسيات في ظاهر المر عاريات في الحقيقة.و"مَائِتٌ" أي: زائغات عن طاعة اللَّه وما يلزمهن من حفظ الفروج. "مُميت" يعملن غيرهن ذلك، وقيل مائتُ للشر مميت للرجال الى الفتنة، وقيل غير ذلك.وقوله "رُؤُسُهنَّ كأسنِمة الْبُخْتِ" أي يكبرونها من القانع والخمر والعمائم، أو بصلة الشعر بما يصيرها كأسنمة البخت.

Hz. Ebu Hureyre (radıyAllâhu anh) anlatıyor:  "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ömrün biraz uzarsa ellerinde sığır kuyruğu gibi birşeyler taşıyan birtakım insanları çok geçmeden göreceksin. Onlar Allâh'ın gadabına uğrayarak sabaha ererler, Allâh'ın  nefretine uğrayarak akşama ererler." Resulullah bir başka rivayette de: "Ateş ehlinden iki sınıf vardır, henüz onları görmedim: Yanlarında sığır kuyruğu gibi birşeyler taşıyıp onu insanlara vuran insanlar; giyinmiş, çıplak kadınlar ki bunlar Allâh'a taatten dışarı çıkmışlardır. Bunlar, başkalarını da baştan çıkarırlar. Başları deve hörgücü  gibidir. Bu kadınlar cennete girmek şöyle dursun, kokusunu dahi almazlar. Halbuki onun kokusu şu şu kadar uzak mesafeden duyulur" buyurdular." [Müslim, Cennet  53, (2857), 52, (2128).]
 

AÇIKLAMA:

1- Teysir iki ayrı rivayeti birleştirerek tek bir  rivayet gibi sunmuştur. Biz iki paragraf şeklinde ayırdık. Her iki hadisi de Ebu Hureyre rivayet etmiş olmakla birlikte Müslim, bunları kitabına ayrı ayrı almıştır. Hatta, ikinci paragrafta yer alan rivayet  Kitabu'l-Cennet'te daha önce yani 52 numarada kaydediliyor, birinci paragraftaki hadis ise daha sonra  yani 53 numarada kaydediliyor. Dahası, bu hadis, Müslim'in az sayıdaki mükerrerlerinden biridir, daha önce Kitabu'l-Libas'ta 2128 müteselsil numara ile 125. hadis olarak kaydedilmiştir.

2- Alimlerimiz bu hadisleri, Resulullah'ın gaybtan haber verme nevine giren mucizelerinden olarak değerlendirmişlerdir. Çünkü hadislerde zikri geçen ihbarlar az bir zaman sonra vukua gelmeye başlamıştır.

Sığır kuyruğuna benzeyen şey,  zabıta  memurlarının kamçıları ile yorumlanmıştır. Resulullah'tan bir müddet sonra, bilhassa Emeviler devrinde halka zulmeden  idareciler eksik olmamıştır. Mesele çoğu durumda "kamçılama seviyesi"nde kalmayıp idama kadar ulaşmıştır. İmam Malik, Ahmed İbnu Hanbel, İmam Âzam gibi nice büyükler bile bu zulümlerden nasiplerini almışlardır. Resulullah halka zulmeden insanların akşam ve sabah Allâh'ın hışım, gadab ve nefretlerine maruz kaldıklarını belirterek onların davranışlarını tel'in ediyor.

3- Kâsiyat "giyinmiş kadınlar" demektir, âriyat da "çıplak kadınlar"  demektir. Kadın, hadiste iki zıt vasıfla tavsif edilmektedir: "Giyinmiş fakat çıplak kadın." Alimler, bunu farklı yorumlara tabi tutarlar:

* Bazıları kâsiyatı Allâh'ın nimetine  bürünmüş fakat şükür yönüyle çıplak yani nimetlerin şükrünü eda etmeyen kadınlar diye yorumlamıştır.

* Bir kısmı: Kadın kadınlık yönünü ortaya koymak, dikkatleri çekmek için, vücudunun bir kısmını örttüğü halde,  diğer bir kısmını açar diye yorumlamıştır.

* Bir kısmı da bedenini gösteren şeffaf elbiseler giyenler kastedilmiş demiştir.

Bu açıklamaların hepsi doğrudur. İslamî tesettüre aykırı olan bütün giyimler bu hadiste ifade edilmiş durumdadır. İslamî tesettür sadece "giyinmek" aramaz, giyinmenin tarzını da ister.

* Belirlenen hududu örtecek büyüklükte olmalıdır; el, ayak ve yüz hariç bütün beden örtülmelidir. * Vücud hatlarını gösterecek darlıkta olmamalıdır. Çok dar giyinen "giyinmiş çıplak" hükmündedir. Batı menşeli modaları takip edenler bu hallere düşmektedirler.

* Elbise bedeni göstermemelidir. Çok ince naylon ve şeffaf elbise giyenler de giyinmiş çıplak durumundadır.

* Hadislerde yasaklanan bir başka kıyafet şöhret elbisesidir. Yani dikkatleri üzerine çekmek gayesini güden kıyafetler. İslam elbiseyi örtünmek için emrettiği halde günümüzde birçok çevreler elbiseyi örtünmeden çok dikkatleri üzerine çekme vasıtası olarak kullanıyorlar. Şu halde bu nev'e giren giyimler de giyinmiş çıplak manasına dahildir.

4- Mâilat: Lügat olarak eğilen, meyleden kadın demektir. Alimler umumiyetle Allâh'ın gösterdiği istikametten ayrılan, yanlış istikametlere meyleden diye anlamışlardır. Bazı alimler de bu tabirle sağını solunu oynatarak, kırıtarak yürüyenlerin kastedildiğini söylemiştir. Mümilat da başkasını baştan çıkaran, başkasına salınarak yürümeyi öğreten kadın manasına gelir.

5- Başlarını deve hörgücü  gibi yapacak  kadınlar tabiri bilhassa günümüzün kadınlarını tasvir ediyor gibidir. Kadınlar, değişik saç modaları uygulayarak saçlarını muhtelif şekillerde bağlayarak tepelerinde hotos denen çıkıntılar teşkil etmektedirler. Mü'min kadınlar, gerek giyecekte ve gerekse baş tuvaletinde bu hadislerin tehdidini dikkatle gözönüne alıp cennetin kokusundan bile mahrum kalmaktan korkmalıdırlar.
 

"نَصِيبُكَ يُصِيبُكَ وَلَوْ كَانَ تَحْتَ الْجَبَلْ"

“DAĞIN DİBİNDE DE OLSAN NASÎB-İN GELİR SENİ BULUR!..”


"إِنَّ أَكْثَرَ صِيَاحِ أَهْلَ النَّارِ مِنَ التَّسْوِيفِ"

الراوي: - المحدث: السبكي (الابن) - المصدر: طبقات الشافعية الكبرى - الصفحة أو الرقم: 6/356

تخريج الإحياء - الصفحة أو الرقم: 4/16



“Cehennem Ehli-nin çoğunu ‘tesvîf’ten= tevbeyi geciktirmekten buldum.”
5 ŞEYDEN ÖNCE 5 ŞEYİ DEĞERLENDİR...
 
 

    

  

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
 
 
 
 

 


 

 

 

 

 




[1] Yûsuf Sûresi, 12/86.
[2]Dârimî; Mukaddime, Bâb: 3 No: 15.
[3]Bevâriku’l-Hakâik; (Kutub ve Ğavs Muhammed Behâu’d-dîn er-Ravvâs k.s.) 113-117.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder