أَدِلَّةُ تَحْر۪يمِ
حَلْقِ اللِّحْيَةِ. = Sakalı Kesmenin Harâm Olmasının Delîlleri
1- Allâh-ü Te’âlâ-nın yarattığını tağyir (=değiştirme)’dir. Allâh-ü Te’âlâ İblîs (Şeytanın) sözünü hikâye ederek şöyle buyurmuştur.
أَوَّلًا: أَنَّهُ تَغْي۪يرٌ لِخَلْقِ اللّٰهِ، قَالَ تَعَالٰى حَاكِيًا
عَنْ إِبْل۪يسَ (اَلشَّيْطَانَ) ﴿ لَعَنَهُ اللّٰهُۢ وَ قَالَ: ... ﴾ --- ﴿ ... وَلَاٰمُرَنَّهُمْ فَلَيُبَتِّكُنَّ اٰذَانَ الْاَنْعَامِ وَلَاٰمُرَنَّهُمْ
فَلَيُغَيِّرُنَّ خَلْقَ اللّٰهِۜ وَمَنْ يَتَّخِذِ الشَّيْطَانَ وَلِيًّا مِنْ
دُونِ اللّٰهِ فَقَدْ خَسِرَ خُسْرَانًا مُب۪ينًاۜ ﴾ [سورة
النسآء:٤/١١٩]
“Allâh, o
şeytana lânet etti ve o da; … “ --- “ … Yine onlara emredeceğim de Allâh’ın
yarattığını değiştirecekler. Kim Allâh’ı bırakıp da şeytanı dost edinirse,
şüphesiz o apaçık bir hüsrâna düşmüştür.”[1]
Allâh-ü
Te’âlâ-nın yarattığının değiştirilmesi, hem maddî alanda, hem de fıtrat[2]
alanında gerçekleşir. Doğal dengeyi bozmak ta bu kâbildendir.[3]
... عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ: "لُعِنَتِ
الْوَاصِلَةُ، وَالْمُسْتَوْصِلَةُ، وَالنَّامِصَةُ، وَالْمُتَنَمِّصَةُ،
وَالْوَاشِمَةُ، وَالْمُسْتَوْشِمَةُ، مِنْ غَيْرِ دَآءٍ."[4]
4170--- ... İbn-i Abbâs (r.a) demiştirki: --- “Hastalık olmaksızın; saç
ekleyen ve ekleten (=iğreti saç takan ve taktıran), kaşlarını yolan ve yoldurtan,
bedene döğme yapan ve yaptıran -kadınlara-, Allâh lânet etsin!”[5]
...
عَنْ عَبْدِ اللّٰهِ، قَالَ: "لَعَنَ اللّٰهُ الْوَاشِمَاتِ
وَالْمُسْتَوْشِمَاتِ، وَالنَّامِصَاتِ وَالْمُتَنَمِّصَاتِ، وَالْمُتَفَلِّجَاتِ
لِلْحُسْنِ الْمُغَيِّرَاتِ خَلْقَ اللّٰهِ." قَالَ: فَبَلَغَ ذٰلِكَ
امْرَأَةً مِنْ بَن۪ي أَسَدٍ يُقَالُ لَهَا: أُمُّ يَعْقُوبَ وَكَانَتْ تَقْرَأُ
الْقُرْاٰنَ، فَأَتَتْهُ فَقَالَتْ: مَا حَد۪يثٌ بَلَغَن۪ي عَنْكَ أَنَّكَ
لَعَنْتَ الْوَاشِمَاتِ وَالْمُسْتَوْشِمَاتِ، وَالْمُتَنَمِّصَاتِ
وَالْمُتَفَلِّجَاتِ، لِلْحُسْنِ الْمُغَيِّرَاتِ خَلْقَ اللّٰهِ، فَقَالَ عَبْدُ
اللّٰهِ: "وَمَا ل۪ي لَا أَلْعَنُ مَنْ لَعَنَ رَسُولُ اللّٰهِ ﷺ؟
وَهُوَ ف۪ي كِتَابِ اللّٰهِ." فَقَالَتِ الْمَرْأَةُ: لَقَدْ قَرَأْتُ مَا
بَيْنَ لَوْحَيِ الْمُصْحَفِ فَمَا وَجَدْتُهُ فَقَالَ: "لَئِنْ كُنْتِ
قَرَأْتِيه۪ لَقَدْ وَجَدْت۪يهِ، قَالَ اللّٰهُ عَزَّ وَجَلَّ:﴿
... وَمَآ اٰتٰيكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهٰيكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُواۚ
وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ شَد۪يدُ الْعِقَابِۢ ﴾
[سورة الحشر:٥٩/٧] "فَقَالَتِ الْمَرْأَةُ:
فَإِنّ۪ي أَرٰى شَيْئًا مِنْ هٰذَا عَلَى امْرَأَتِكَ الْاٰنَ، قَالَ: "اذْهَب۪ي
فَانْظُر۪ي" قَالَ: فَدَخَلَتْ عَلَى امْرَأَةِ عَبْدِ اللّٰهِ فَلَمْ تَرَ
شَيْئًا، فَجَآءَتْ إِلَيْهِ فَقَالَتْ: مَا رَأَيْتُ شَيْئًا، فَقَالَ: "أَمَا
لَوْ كَانَ ذٰلِكَ لَمْ نُجَامِعْهَا."[6]
120- (2125)--- … Abdullâh İbn-i Mes’ûd (r.’a.) şöyle dedi:
--- “Döğme yapan ve yaptıran, yüzlerindeki tüyleri yolan ve
yolduranlara, güzellik için
ön dişlerinin aralarını yontturanlara=törpülettirenlere,[7] Allâh’ın yarattığı
şekli değiştiren kadınlara, Allâh lâ’net etsin.”
(Bu söz (la’netleme) Esed kabîlesinden (oğullarından)
Ümm-ü Ya’kûb denilen bir kadının kulağına varmış,) Ümm-ü Ya’kûb Kur’ân
okuyordu. Hemen Abdullah’a gelerek:
--- Bu la’netleme
nedir? Ne o senden kulağıma gelen söz! Sen; --- “Döğme yapanlara ve yaptıranlara,
yüzden kıl yolduranlara, güzellik için diş törpüîetenlere Allâh’ın yarattığı
şekli değiştirenlere” lâ’net okumuşsun! Dedi. Abdullâh da:
Ben: --- “Rasûlüllâh
(sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem)’in lâ’net ettiklerine ben neden
lâ’net etmiyecekmişim. Hem bu Allâh’ın kitâbında vardır” cevâbını
verdi.
Kadın: --- “Yemîn olsun ki; vallâh-i ben Mushaf’ın iki kapağı
arasında ne varsa okudum, fakat bunu (sölediklerini) bulamadım” dedi.
Abdullah: --- “Vallâh-i eğer sen onu gerçekte
okuduysan, mutlakâ onu bulmuşsundur: Allâh (‘Azze ve Celle): --- “ … Ve mâ âtâkümü’r-Rasûlü
fe-huzûhü ve mâ nehâküm ‘anhü fe’ntehû = “ … Peygamber size ne verdiyse onu
alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allâh’a karşı gelmekten
sakının. Şüphesiz, Allâh’ın azâbı çetindir. [8] Âyet-i Kerîmesidir. Dedi.
Bunun üzerine kadın: ---
“Gerçekten ben şimdi senin hanımının üzerinde bundan bir şey görüyorum”
dedi.
Abdullâh: --- “Git
de bak!” Dedi. Arkacığından kadın Abdullâh’ın hanımının yanına girdi.
Fakat bir şey göremedi. Ve Abdullâh’ın yanına gelerek: --- “Bir şey görmedim”
dedi.
Abdullâh: --- “Bana
bak, bu olsaydı biz onunla bir arada olamazdık” mükâbelesinde bulundu.[9]
Bunun sebebi: Kadına süslenmenin helâl olmasıyla berâber Allâh-ü Te’âlâ-nın
yarattığını bozmasıdır. Bu Hadîs-i Şerîf’in kapsamına erkekler evleviyetle
dâhildir.
وَعِلَّةُ ذٰلِكَ أَنَّهَا
غَيَّرَتْ خَلْقَ اللّٰهِ، مَعَ أَنَّهُ مُبَاحٌ لَهَا الزّ۪ينَةُ، فَالرَّجُلُ مِنْ
بَابِ الْاَوْلٰى، قَالَ تَعَالٰى: ﴿ فَاَقِمْ وَجْهَكَ لِلدّ۪ينِ
حَن۪يفًاۜ فِطْرَةَ اللّٰهِ الَّت۪ى فَطَرَ النَّاسَ عَلَيْهَاۜ لَاتَبْد۪يلَ
لِخَلْقِ اللّٰهِۜ ذٰلِكَ الدّ۪ينُ الْقَيِّمُۗ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ
لَايَعْلَمُونَۗ ﴾ [سورة
الروم:٣٠/٣٠]
“Hakka yönelen bir kimse
olarak yüzünü dîne çevir. Allâh’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata
sım-sıkı tutun. “Allah’ın yarattığını bozmaya, değiştirmeye çalışmak doğru ve
sağlıklı değildir. -Allah’ın
yaratmasında hiçbir değiştirme yapılamaz- İşte bu dos-doğru dîndir. Fakat
insanların çoğu bilmezler.”[10]
Bu
Âyet-i Kerîmelere göre,
İlk mânâ: Allâh-ü Te’âlâ-nın
insanların ve bütün yarattıklarının üzerinde yarattığı fıtratı tağyir etmenin =
değiştirme ve değişiklik yapmanın, bu fıtratı bozmaya çalışmanın aslâ doğru
olmadığı emri âşikârdır.
® Böylesi tutum ve davranışların
acı sonuçlar doğuracağı, fıtratın değiştirilmesi ve bozulması hâlinde ortaya
çıkacak kötü sonuçlara katlanılmak zorunda kalınacağı;
İkinci mânâ: Allah’ın tabiata yerleştirdiği birtakım değişmez
tabii kânunlar gibi insan fıtratına da değişmez bâzı kanunlar yerleştirmiştir.
Bunu hiçbir kimsenin değiştiremeyeceği kesin olarak emredilmekedir.
2- Sakal fıtrattandır.
ثَانِيًا: أَنَّ اللِّحْيَةَ مِنْ سُنَنِ الْفِطْرَةِ،
...
عَنْ عَآئِشَةَ، قَالَتْ: قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ ﷺ:
"عَشْرٌ مِنَ الْفِطْرَةِ: قَصُّ الشَّارِبِ، وَإِعْفَآءُ اللِّحْيَةِ،
وَالسِّوَاكُ، (الْمَضْمَضَةَ) وَاسْتِنْشَاقُ الْمَآءِ، وَقَصُّ الْاَظْفَارِ،
وَغَسْلُ الْبَرَاجِمِ، وَنَتْفُ الْاِبِطِ، وَحَلْقُ الْعَانَةِ، وَانْتِقَاصُ
الْمَآءِ، يَعْنِي الْاِسْتِنْجَآءَ."[11]
56- (261)--- … ‘Âişe (r.’anhümâ)’den rivâyetle;
Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve
sellem) şöyle buyurdu: --- “On şey (vardır ki bunlar) fıtrattandır:
1-
|
Bıyığı
kesmek,
|
2-
|
Sakalı
uzatmak,
|
3-
|
Misvak
tutunmak,
|
4-
|
Mazmaza = Buruna su çekmek,
|
5-
|
Tırnak kesmek,
|
6-
|
Parmak mafsallarını
yıkamak,
|
7-
|
Koltuk altını yolmak,
|
8-
|
Kasıkları traş etmek
|
9-
|
Suyla taharetlenmek,
|
10-
|
intikasu’I-ma’ yâni istincâ’[12]
|
3- Sakalı traş etmek (kazımak) sahîh hadîslere aykırı davranmaktır. Dolayısı
ile sakal bırakmak her Müslümana farzdır.
ثالثًا: أَنَّ ف۪ي حَلْقِهَا مُخَالَفَةٌ لِلْاَحَاد۪يثِ الصَّح۪يحَةِ
، فَدَلَّ عَلٰى أَنَّ إِعْفَآءَ هَا أَمْرٌ وَاجِبٌ عَلٰى كُلِّ مُسْلِمٍ، قَالَ
تَعَالٰى: ﴿ ... فَلْيَحْذَرِ الَّذ۪ينَ
يُخَالِفُونَ عَنْ اَمْرِه۪ٓ اَنْ تُص۪يبَهُمْ فِتْنَةٌ اَوْ يُص۪يبَهُمْ عَذَابٌ
اَل۪يمٌ ﴾ [سورة النور:٢٤/٦٣]
“ … Artık onun emrine muhâlefet
edenler, başlarına bir belânın gelmesinden veyâ elem dolu bir azâba uğramaktan
sakınsınlar.”[13]
4- Sakalı traş etmek,
Hıristiyan, Yahûdî, Mecûsî ve Müşriklere benzemeye çalışmaktır.
رَابِعًا: أَنَّ ف۪ي حَلْقِهَا تَشَبُّهًا بِالْمُشْرِك۪ينَ وَالْمَجُوسِ
وَالْيَهُودِ وَالنَّصَارٰى
Fahr-i Kâinât
Efendimiz (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem);
... عَنِ ابْنِ
عُمَرَ، عَنِ النَّبِيِّ ﷺ قَالَ:
"خَالِفُوا المُشْرِك۪ينَ: وَفِّرُوا اللِّحٰى، وَأَحْفُوا الشَّوَارِبَ
..."
---
"انْهَكُوا الشَّوَارِبَ، وَأَعْفُوا اللِّحٰى." [14]
--- "جُزُّوا الشَّوَارِبَ، وَأَرْخُوا اللِّحٰى خَالِفُوا الْمَجُوسَ."
5892--- … İbn Ömer (r.’anhümâ)’dan, Peygamber (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem): --- “Müşriklere
muhâlefet ediniz. (hâl ve hareketlerinde onlara benzemeyiniz.) Sakalları
bol bırakınız, bıyıkları derince kesiniz!” buyurmuştur.”[15] ---
“Bıyıkları kesin, sakalları salın, Mecûsîlere muhâlefet edin.”[16]
حَدَّثَنَا
ابْنُ حَم۪يدٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا سَلَمَةُ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ عَنْ
يَز۪يدَ بْنِ أَب۪ي حَب۪يبٍ ... فَذَكَرَ الْحَد۪يث، وَف۪يهِ: "وَدَخَلا
عَلٰى رَسُولُ اللّٰهِ ﷺ وَقَدْ حَلَقَا لِحَاهُمَا، وَأَعْفَيَا شَوَارِبَهُمَا،
فَكَرِهَ النَّظَرَ إِلَيْهِمَا، ثُمَّ أَقْبَلَ عَلَيْهِمَا فَقَالَ:
"وَيْلَكُمَا! مَنْ أَمَرَكُمَا بِهَذَا؟." قَالَا: أَمَرَنَا بِهٰذَا
رَبُّنَا- يَعْنِيَانِ كِسْرٰى-، فَقَالَ رَسُولُ اللّٰهِ ﷺ: "ولٰكِنَّ رَبّ۪ي قَدْ أَمَرَن۪ي بِإِعْفَآءِ
لِحْيَت۪ي وَقَصِّ شَارِب۪ي."
Kisrâ’nın Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem)’e gönderdiği iki
elçinin ikisi de sakallarını kesmiş, bıyıklarını ise uzatmışlardı. Bu şekilde, Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) huzûruna geldiler
fakat Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) yüzlerine bakmak istemedi ve
onlara:
--- “Yazıklar olsun, size
bunu kim emretti?” diye çıkıştı.
Onlar da --- “Bize bunu
Rabbimiz (Kisrâ) emretti.” dediler.
Bunun üzerine Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) şöyle buyurdu: ---
“Fakat Rabbim bana sakalımı uzatmamı ve bıyığımı kısaltmamı emretti.”
Buyurdu.[17]
خَامِسًا: إِنَّ ف۪ي حَلْقِهَا مُخَالَفَةٌ لِس، وَالْاَنْبِيَآءِ
قَبْلَهُ، وَالْخُلَفَآءِ الرَّاشِد۪ينَ وَالْصَّحَابَةِ مَنْ بَعْدَهُمْ.
5-
Sakalı traş etmek, Peygamber (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve
sellem) Efendimiz’in,
öncesindeki bütün Peygamberler’in, Râşid Halîfeler’in ve Sahâbîler’in sünnetine
aykırı davranmaktır.
® Hiçbir
Peygamber sakalsız değildir!
® Hiçbir
Sahâbî sakalsız değildir!
® Hiçbir
Evliyâ sakalsız değildir!
® Hiçbir
Osmanlı Pâdişâhı sakalsız değildir![18]
Allâh-ü Te’âlâ Hârûn ‘aleyhi’s-selâm’ın Mûsâ ‘aleyhi’s-selâm’a olan
hitâbını hikâye ederek şöyle buyurmuştur.
قَالَ تَعَالٰى حَاكِيًا عَنْ هٰرُونَ وَهُوَ يُخَاطِبُ
مُوسٰى: ﴿ قَالَ يَبْنَؤُمَّ۬
لَاتَاْخُذْ بِـلِحْيَت۪ى وَلَا بِرَاْس۪ٓىۚ اِنّ۪ى خَش۪يتُ اَنْ تَقُولَ
فَرَّقْتَ بَيْنَ بَنــ۪ٓى اِسْرَآئ۪يلَ وَلَمْ تَرْقُبْ قَوْل۪ى ﴾ [سورة طٰهٰ:٢٠/٩٤]
“Hârûn: “Ey
anam oğlu! Saçımı sakalımı çekme. Şüphesiz ben, ‘İsrâîl-oğullarının arasını
açtın, sözüme uymadın’ demenden korktum” dedi.”[19]
6- Sakal en mütevâtir sünnetlerden olup insanın gururuna dokunan
sünnettir ki, bu yönden de gurur ve kibiri de yok eder.
7- Cennet’te sâdece Âdem ‘aleyhi’s-selâm sakallı olacaktır ki O’na
da yakışır zâten –bu kadar insanın atası olması sebebi ile-
عَنْ عَمْرِو بْن شعيب عَنْ أَب۪يهِ
عَنْ جَدِّه۪ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ ﷺ لَا
تَنْتِفُوا الشَّيْبَ، فَإِنَّهُ مَا مِنْ مُسْلِمٍ يَش۪يبُ شَيْبَةً فِي الْاِسْلَامِ
إِلَّا كَانَتْ لَهُ نُورًا يَوْمَ الْقِيَامَةِ. أخرجه أصحاب السنن، واللفظ لأبى
داود. وفي رواية: كَتَبَ اللّٰهُ لَهُ بِهَا حَسَنَةً، وَحَطَّ عَنْهُ بِهَا خَط۪يئَةً.
… ‘Amr İbnu Şu’ayb ‘an ebîh-i ‘an ceddih-î
(r.’a.) anlatıyor: --- “Rasûlüllâh (‘aleyhi’s-salât-ü ve’s-selâm) buyurdular
ki: --- “Saçtaki akları yolmayın. Zîrâ bir kimse müslüman iken tek bir
kıl bile ağarmış olsa, bu kıyâmet günü onun için mutlakâ bir nûr olur.”[20] Bir
rivâyette şöyle denmiştir: --- “Allâh ona bu sebeble sevâb yazdı, onun
sebebiyle ondan günâh affetti.”
8- Hzi İbrâhîm
‘aleyhi’s-selâm’ın saç ve sakalına ak düşünce: --- “Yâ Rabbî bu nedir?” diye
sormuş…
٤- وَحَدَّثَن۪ي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ يَحْيَى بْنِ سَع۪يدٍ، عَنْ
سَع۪يدِ بْنِ الْمُسَيِّبِ أَنَّهُ قَالَ: "كَانَ إِبْرَاه۪يمُ ﷺ أَوَّلَ
النَّاسِ ضَيَّفَ الضَّيْفَ، وَأَوَّلَ النَّاسِ اخْتَتَنَ، وَأَوَّلَ النَّاسِ
قَصَّ الشَّارِبَ، وَأَوَّلَ النَّاسِ رَأَى الشَّيْبَ، فَقَالَ: يَا رَبِّ مَا هٰذَا؟
فَقَالَ اللّٰهُ تَبَارَكَ وَتَعَالٰى: وَقَارٌ يَآ إِبْرَاه۪يمُ، فَقَالَ: يَا
رَبِّ زِدْن۪ي وَقَارًا." قَالَ يَحْيٰى: وَسَمِعْتُ مَالِكًا يَقُولُ: "يُؤْخَذُ
مِنَ الشَّارِبِ حَتّٰى يَبْدُوَ طَرَفُ الشَّفَةِ، وَهُوَ الْاِطَارُ، وَلَا يَجُزُّهُ
فَيُمَثِّلُ بِنَفْسِه۪."[21]
4--- … Yahyâ İbnu Sa’îd’in anlattığına
göre, Said İbnu’l-Müseyyeb (rahimehüllâh)’dan şunu işitmiştir: ---
“Hz. İbrâhîm (‘aleyhi’s-selâm),
misâfir ağırlayan ilk kimse idi. Kezâ o ilk sünnet olan kimseydi. Bıyığını
kesenlerin ilki, saçında aklık görünenlerin ilki de o idi. Ak saçları görünce: ---
“Yâ Rabbî bu nedir?” diye sormuş; Rabbi de: --- “Bu
vakârdır ey İbrâhîm!” demiş. O da --- “Rabbim! Öyleyse vakârımı artır!” diyerek duâda bulunmuştur.”[22]
9- İmâm-ı A’zam (rh.’a.) Talebelerine saç-sakal tarağı dağıtırken
talebesi İmâm Muhammed (rh.’a.)’e tarak vermemesi hayrete şâyândır
İmâm Muhammed (rh.’a.): --- “Hocam bana niçin tarak
vermiyorsunuz?” diye sorduğu vakit;
İmâm-ı A’zam (rh.’a.): --- “Evlâdım senin sakalın henüz
yok.” Buyurur.
İmâm Muhammed (rh.’a.): --- “Hayır hocam benim sakallarım
yüzümde yeni yeni çıktı.” Der.
İmâm-ı A’zam (rh.’a.) bakar ki, gerçekten sakalları çıkmış o
zaman onada bir tarak hediye eder. İmâm-ı A’zam (rh.’a.) sakalsız talebesine
ders vermiş ama yıllarca -rivâyete göre dört yıl- yüzüne dâhi bakmamıştır. Sâdece
sakalsız diye… Bu derece takvâ sâhibi bir zât idi.[23]
®
Birgün Peygamber Efendimiz (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) sahâbe
efendilerimizle birlikte oturuyolarmış... Sahâbelerden birinin sakalı çok ama
çok seyrekmiş -hattâ bâzı rivâyetlere göre sadece 3 tel imiş-. Rasûlüllâh (sallellâh-ü
‘aleyh-i ve sellem) Efendimiz bir ara o kimseye gülümsemiş... O Sahâbî de çok
utanmış ve hemen gidip o 3 teli kesmiş...
Ertesi gün Peygamber Efendimiz (sallellâh-ü ‘aleyh-i
ve sellem) o sahâbeye neden sakalını
kestiğini sormuş...
Sahabe efendimiz demiş ki: --- “Yâ Rasûlellâh benim
sakalımın gülünç olduğunu düşündüm. O yüzden gittim kestim demiş.
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem): --- “Allâh sana rahmet eylesin hiç gülünç olur mu? Senin sakalının her bir teline birer melek (3=üç Melek) asılmışta şakalaşıyorlardı Ben o yüzden tebessüm etmiştim.” buyurur. (Bu 3 tel sakal hâdisesi alıntı henüz kaynak bulamadım)
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem): --- “Allâh sana rahmet eylesin hiç gülünç olur mu? Senin sakalının her bir teline birer melek (3=üç Melek) asılmışta şakalaşıyorlardı Ben o yüzden tebessüm etmiştim.” buyurur. (Bu 3 tel sakal hâdisesi alıntı henüz kaynak bulamadım)
SAKAL
KESMENİN ZEMMİ
Tıraş olan âhir zaman ümmeti
عَنْ أَب۪ي سَع۪يدٍۨ الْخُدْرِيِّ، وَأَنَسِ بْنِ مَالِكٍ،
رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُمَا قَالَ: عَنْ رَسُولُ اللّٰهِ ﷺ قَالَ: "سَيَكُونُ ف۪ي أُمَّتِى
اخْتِلَافٌ وَفُرْقَةٌ، قَوْمٌ يُحْسِنُونَ الْق۪يلَ وَيُس۪يئُو۫نَ الْفِعْلَ،
يَقْرَءُ۫ونَ الْقُراٰنَ لَايُجَاوِزُ تَرَاقِيَهُمْ، يَمْرُقُونَ مِنَ الدّ۪ينِ مُرُوقَ
-كَمَا يَمْرُقُ- السَّهْمُ مِنَ الرَّمِيَّةِ، لَايَرْجِعُونَ حَتّٰى يَرْتَدَّ
عَلٰى فُوقِه۪، هُمْ شَرُّ الْخَلْقِ وَالْخَل۪يقَةِ، طُوبٰى لِمَنْ قَتَلَهُمْ
وَقَتَلُوهُ، يَدْعُونَ إِلٰى كِتَابِ اللّٰهِ وَلَيْسُوا مِنْهُ ف۪ي شَىْءٍ، مِنْ
قَاتَلَهُمْ، كَانَ أَوْلٰى بِاللّٰهِ مِنْهُمْ." قَالُوا: يَا رَسُولَ
اللّٰهِ! ﷺ
مَا س۪يمَاهُمْ ؟ قَالَ: س۪يمَاهُمْ التَّحْل۪يقُ.[24]
--- " ... سِيمَاهُمُ التَّحْل۪يقُ، وَالتَّسْب۪يدُ،
فَإِذَا رَأَيْتُمُوهُمْ فَأَن۪يمُوهُمْ." قَالَ أَبُو دَاوُدَ: "التَّسْب۪يدُ:
اسْتِئْصَالُ الشَّعْرِ."[25]
4765... Ebû Saîd
el-Hudrî ve Enes b. Mâlik (r.anhümâ) anlatıyorlar: --- “Rasûlüllâh (‘aleyhi’s-salâtü
ve’s-selâm) buyurdular ki: --- “İleride
ümmetim içerisinde ihtilâflar, -ayrılıklar,
anlaşmazlıklar-
ve bölünmeler meydâna gelecek. (Bu bölünmeler netîcesinde ortaya çıkacak olan) bir cemaat lafıyla güzel, ameliyle kötü olacak, -güzel laf edecek ama işleri bozuk olacak-
Bunlar Kur’ân-ı Kerîm’i okuyacaklar da (okudukları Kur'ân) köprücük kemiklerini (gırtlaklarını) geçmeyecek. (Bunlar) dînden
(islâmiyetten) okun
avı delip geçtiği gibi çıkarlar, (atılan ok
yay üzerindeki kirişine) yerine gerisin geri
dönmedikçe (onlar bir daha dîne geri) dönmezler. (Onlar) müsfümanların ve mahlûkâtın (yaratılmış her şeyin) en şerlileridir.
Onları öldüren veyâ onlar tarafından öldürülen kimselere müjdeler olsun. (Sözü geçen bu şerli kimseler öyle kimselerdir ki, insanları) Onlar insanları Allâh’ın kitâbına çağırırlar, fakat
Kitâbüllâh’tan zerre kadar hiç bir nasibleri yoktur.” (Hem Kitâbüllâh hakkında bilgileri yoktur hemde da Allâh’ın kitabıyla
hiç-bir ilgileri de yoktur.) Onlarla savaşan
kimse Allâh’a onlardan daha yakın olur.” buyurdu. (Bunun üzerine yanında bulunanlar):
Ashâb-ı Kirâm: --- Ey Allâh’ın Rasûlü (onların) alâmetleri
nedir?” diye sordular da;
Rasûlüllâh (s.a.v.): --- “Saçlarını kökten Tıraş
etmeleridir!” buyurdular.”[26] “Onların alameti saçlarını kökten tıraş etmeleri
ve saçlarını yıkamayı terk etmeleridir.”[27]
--- Bu Hadîs-i Şerîf’te
“Onların yüzlerinin nasıl olduğu” sorulmaktadır ki; direk sakalı da
ilgilendirmektedir.
İbn-i ‘Asâkir ve Hasan
Basri’nin mürsel olarak rivâyet ettiği bir Hadîs-i Şerîf’te; Hz. Peygamber
(sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) şöyle buyurmaktadır: --- “On haslet vardır
ki ‘Lût Kavmi’ onlar sebebiyle helâk oldular. Benim ümmetimde onlara bir huy
daha ilâve edecektir.
أَنَّ
اللِّحْيَةَ ز۪ينَةٌ وَجَمَالٌ لِلرَّجُلِ وَ أَنَّ الشَّعْرَ ز۪ينَةٌ
لِلْمَرْأَةِ
10- Sakal erkeklerin
güzellik ve zîneti olduğu gibi, kadınların güzellik ve zîneti de saçlarıdır.
عَنْ النَّبِيِّ -ﷺ-
أَنَّهُ قَالَ: "إنَّ لِلّٰهِ تَعَالٰى مَلٰٓائِكَةً تَسْب۪يحُهُمْ سُبْحَانَ
مَنْ زَيَّنَ الرِّجَالَ بِاللُّحٰى وَالنِّسَآءَ بِالْقُرُونِ وَالذَّوَآئِبِ."[28]
Hz. Peygamber (sallellâh-ü
‘aleyh-i ve sellem) şöyle buyurmaktadır: --- “Şüphesiz Allâh-ü Te’âlâ’nın
bir takım Meleklerivardır ki onlar: ‘erkekleri
sakalla, kadınları da alınlar ve perçemlerle (saç örgüleriyle) süsleyeni tesbîh
ederiz’ derler.”[29]
﴿
لَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ ف۪ٓى اَحْسَنِ تَقْو۪يمٍۘ ﴾ [سورة التين:٩٥/٤]
“Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık.”[30]
11- Kirpik, saç ve kaş gibi güzellik nişâneleri, kadın-erkek herkeste vardır
ama sakal sâdece erkeklere mahsûstur… Bir kadının yüzüne, cümle âlem toplansa
hesapsız para dâhi harcanılsa aslâ sakal bitirilemez… Çünkü o erkeğe mahsus bir
süstür…
12- Kadın ile erkeği ilk bakışta ayıran özellik sakaldır…
13- ‘Kipriklerini niçin uzattın’[31]
diye bir soru sormak ne kadar gülünç ise; bir insana, ‘niçin sakalı bıraktın?’
demek o kadar gülünç ve abestir… Sakalını traş edene, ‘niçin sakalını kazıdın?’
diye sorulmalıdır…
14- Kaşlarını traş eden birine, ‘niçin böyle yaptın? Sorusu çok doğal ise
sakalı traş edene de aynı soru o kadar doğaldır…
15- Meleklerin tesbîhâtlarını bir tânesi de:
16- Hanefî Mezhebinin sahîh fıkıh kitaplarından, “Dürrü’l-Muhtâr” s:5/261’de
sakalı kazımanın harâm olduğu beyân edilmiştir.
Ayrıca; Diyânet Vakıf
İlmihâli ‘İslam ve Toplum’ II,
İst./1999 basımı, s:91’de: “Özetle ifâde etmek gerekirse fakihlerin
çoğunluğu sakalı traş etmenin haram olduğu görüşündedir” ifâdesi de yer
alır.
Hanefî Mezhebine göre: Sakalı kesilipte yeniden bitmeyen kişiye tam diyet=100
deve verimesi gerekir. Şâfî Mezhebine göre: Hükûmet-i ‘Adl=Kadı
(Hâkim)’in belirlediği cezâyı uygulanır.[32]
17-
Münker-Nekir Melekleri’nin üçüncü sorusu:
"... فَتُعَادُ
رُوحُهُ ف۪ي جَسَدِه۪، فَيَأْت۪يهِ
مَلَكَانِ فَيُجْلِسَانِه۪ فَيَقُولَانِ لَهُ: مَنْ رَبُّكَ؟ فَيَقُولُ: رَبِّيَ
اللّٰهُ، فَيَقُولَانِ لَهُ: مَا د۪ينُكَ؟ فَيَقُولُ: د۪ينِيَ الْاِسْلَامُ، فَيَقُولَانِ
لَهُ: مَا هٰذَا الرَّجُلُ الَّذ۪ي بُعِثَ ف۪يكُمْ؟ فَيَقُولُ: هُوَ رَسُولُ اللّٰهِ ﷺ،
فَيَقُولَانِ لَهُ: وَمَا عِلْمُكَ؟ فَيَقُولُ: قَرَأْتُ كِتَابَ اللّٰهِ، فَاٰمَنْتُ
بِه۪، وَصَدَّقْتُ، فَيُنَاد۪ي مُنَادٍ فِي السَّمَآءِ أَنْ صَدَقَ عَبْد۪ي...
"!
صحيح
البخاري، كتاب الجنآئز
(٢٣)، باب: الميت يسمع خفق النعال (٦٧/٦٧)، رقم الحديث:١٣٣٨، ص:١٢٩؛ صحيح مسلم،
كتاب الجمعة (٥١)، باب عرض مقعد الميت من الجنة أو النار عليه، وإثبات عذاب القبر
والتعوذ منه (١٧) رقم الحديث:٧٠ (٢٨٧٠)، ص:١١٥٠؛ سنن أبي داود، كتاب السنة
(٣٤)، باب: في المسألة في القبر وعذاب القبر (٢٣-٢٤/٢٧)، رقم الحديث:٤٧٥٣، ص:٨٩٠؛ السنن
النسائي، كتاب الجنآئز (٢١)، باب: المسألة في القبر (١٠٩)، رقم الحديث:٢٠٥٠-٢٠٥١،
ص:٤/٩٧؛ مسند الإمام أحمد بن حنبل، ١٨/٢٨٩، رقم الحديث:١٢٢٧١، ٢١/١١٨، رقم
الحديث:١٣٤٤٦.
… Mü'min kulun rûhu bedenine iâde edilir. Ardından iki
melek yanına gelip onu oturturlar ve:
1-
---
“Rabbin kimdir?” derler. Mü’min
kul: --- “Rabbim Allâh'tır,” der. Onlar:
2-
---
“Dînin nedir?” derler. Mümin
kul: --- “Dînim İslâm'dır,” der. Onlar:
3-
---
“Size gönderilen adam hakkında ne dersin?” derler. Mümin kul: --- “O Allâh'ın
elçisidir,” der. Onlar: --- “Sana bunları
bildiren nedir?” derler. Mümin
kul: --- “Allâh'ın kitâbını okudum, ona inandım ve onu tasdik ettim,” der. Bunun üzerine semâdan bir ses gelir: ---
“Kulum doğru söyledi.”
Buhârî,
Kitâbü’l-Cenâiz (23), Ölü, (Dirilerin) Ayakkabılarının Sesini İşitir Bâbı (67/67), Hadîs no:1338, s:129; Müslim,
Kitâbü’l-Cenâiz (51), Kabirde Cennet ve Cehennemin arzı Kabir azâbından Allâh’a
Sığınan Bâbı (17), Hadîs no:70 (2870), s:1150; Ebû Dâvud,
Kitâbü’s-Sünnet (34), Kabir Ve Kabir Azâbı Bâbı (23-24/27), Hadîs no:4753,
s:890, Nesâî, Kitâbü’l-Cenâiz (21), Kabir Süâl Ve Azâbı Bâbı (109),
Hadîs no:2050-2051, s:4/97.); Müsned-i Ahmed b. Hanbel, 19/289, Hadîs
no:12271, 21/118, Hadîs no:13446.
® Sakallı
olan kişiye 3. (üçüncü) soruyu sormaya utanırlar… Çünkü sakalı sâdece Hz.
Peygamberimiz (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) bıraktığı için bırakmıştır… O’nu
bilmese idi nasıl sakalı olabilirdi? Demek ki Hz. Peygamberi çok iyi tanıyor
diye utanırlar…
18-
Sakal şe’âir-i İslâm-i İkâme (İslâm nişanlarını icrâ) dendir.
®
“Mükemmelü’d-Dîn” gibidir ki,
Cemâ’at, Ezân-ı Muhammedî ve Kamet bunlardandır.
19-
Sakal ‘Fıtrat-ı İlâhiye’ dendir.
®
Nasıl ki, Aslan’ın erkeği ile
dişisi arasında ‘YELE’ farkı vardır?
®
Tavukla Horoz arasında ‘İBİK’ farkı vardır!
20- Sakalı kesmek, erkeklerin kadınlara benzeme hâline sebeb olmaktadır.
٥٨٨٦- حَدَّثَنَا
مُعَاذُ بْنُ فَضَالَةَ، حَدَّثَنَا هِشَامٌ، عَنْ يَحْيَى، عَنْ عِكْرِمَةَ، عَنِ
ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ: لَعَنَ النَّبِيُّ ﷺ
المُخَنَّثِينَ مِنَ الرِّجَالِ، وَالمُتَرَجِّلاَتِ مِنَ النِّسَاءِ، وَقَالَ:
"أَخْرِجُوهُمْ مِنْ بُيُوتِكُمْ." قَالَ: فَأَخْرَجَ النَّبِيُّ ﷺ
فُلاَنًا، وَأَخْرَجَ عُمَرُ فُلاَنًا.[33]
5886---
… İbn-i ‘Abbâs (r.’anhümâ) şöyle demiştir: --- “Peygamber (sallellâh-ü ‘aleyh-i
ve sellem): --- “Erkeklerden kadınlaşanlara ve kadınlardan da
erkekleşenlere la’net etti ve: --- “Böyle kimseleri evlerinizden
dışarı çıkarın!” buyurdu.[34]
21- İsmâîl Hakkı Bursevî (k.s.) “Tuhfe-i İslâmiyye” isimli eserinde
sakal traşı yapan berberin kazandığı paranın habis (pis) olduğunu söyler…
22- Bütün bu anlatılanlar bir mâzeret olmaksızın kadınların saçları
için de geçerlidir… Çünkü kadınların da saçları zînetleri (süsleri) dir…
" ... اِشْتَدَّ غَضَبُ اللّٰهِ
عَلٰى قَوْمٍ رَغِبُوا عَنْ خَلْقِ اللّٰهِ وَتَشَبَّهُوا بِالنِّسَآءِ."
٩٨- أَخْبَرَنَا
أَبُو الْمُغ۪يرَةِ، حَدَّثَنَا الْاَوْزَاعِيُّ، عَنْ يَحْيَى بْنِ أَب۪ي عَمْرٍو
السَّيْبَانِيِّ، عَنْ عَبْدِ اللّٰهِ بْنِ الدَّيْلَمِيِّ، قَالَ: بَلَغَن۪ي
أَنَّ "أَوَّلَ ذَهَابِ الدّ۪ينِ تَرْكُ السُّنَّةِ، يَذْهَبُ الدّ۪ينُ
سُنَّةً سُنَّةً، كَمَا يَذْهَبُ الْحَبْلُ قُوَّةً قُوَّةً."[36]
-- “Dînin elden gidişi
‘Sünnet’in terkiyle başlar. Bir halat iplik iplik ortadan kalktığı gibi, dîn de
‘Sünnetlerin’ birer-birer terkiyle ortadan kalkar.”[37]
Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) Efendimiz, ashâbına, bıyıkların dudaklar üzerine sarkan uç kısmından
kısaltmalarını tavsiye etmiştir.
Bıyıkların uçtan
kısaltılması, yemek yerken bıyık kıllarına yemeklerin bulaşarak nahoş bir
görüntü meydana gelmemesi içindir.
Bıyıkları; yemek yerken
kaşıktaki yemeğe değmeyecek kadar alttan alıp dudakların görünmesini sağlamak…
Büyük ve kaba
bıyıklara, ancak harb zamanında, düşmana heybetli görünmek için cevaz
verilmiştir.[38]
2-
Koltuk altlarını ve kasıkları temizlemek:
Koltuk altında ve
kasıklarda biten tüyleri 10-15 günde bir, bu mümkün olmuyorsa hiç değilse 40
günü geçirmeden yolmak ve traş etmek, fazla uzamalarına fırsat vermemek
müstehabdır. Bu temizlik, bütün peygamberlerin şeriatlarında var olagelen bir
temizliktir. Bu temizliğin cünüp iken yapılması mekruhtur. Uygun olanı, kişiye
gusül farz olmadan bu temizliklerin yapılmasıdır. Bedenden ayrılan her parça
temizken ayrılmalıdır.
Tırnak
temizliği:
...
عَنْ أَب۪ي هُرَيْرَةَ، رِوَايَةً: "اَلْفِطْرَةُ خَمْسٌ، أَوْ خَمْسٌ مِنَ
الفِطْرَةِ: اَلْخِتَانُ، وَالْاِسْتِحْدَادُ، وَنَتْفُ الْاَبْطِ، وَتَقْل۪يمُ الْاَظْفَارِ،
وَقَصُّ الشَّارِبِ."[39]
5889--- … Ebû Hureyre (r.’a.), Peygamber (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem)’den rivâyet ederek
şöyle dedi: --- “Fıtrat beştir –yâhud; Beş şey fıtrattandır-;
1-
Hıtân, -yâni çocukları
sünnet etmek-,
2-
Etek tıraşı olmak, -avret yerindeki
kılları gidermek için ustura tutunmak-,
3-
Koltuk tıraşı olmak, -koltuk altlarının
kıllarını gidermek-,
4-
Tırnakları kesmek,
... عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ: "وُقِّتَ
لَنَا ف۪ي قَصِّ الشَّارِبِ، وَتَقْل۪يمِ الْاَظْفَارِ، وَنَتْفِ الْاَبِطِ،
وَحَلْقِ الْعَانَةِ، أَنْ لَا نَتْرُكَ أَكْثَرَ مِنْ أَرْبَع۪ينَ لَيْلَةً."[41]
51- (258) … Enes b. Mâlik şunları söyledi: ---
“Bıyık kısaltmak, tırnak kesmek, koltuk altlarını yolmak ve kasıkları tıraş
etmek husûsunda bunları kırk geceden fazla bırakmamamız bize müddet olarak
tâyin edildi.”[42]
Tırnağı fazla
uzatmadan kesmek, hem çirkin manzarayı önlemek, hem de tırnak altında kirlerin
toplanmasına mâni olmak bakımından tavsiye edilmiştir. Mümkünse haftada bir
kesilmelidir. Tırnak kesiminde ise bu işlemi temizken yapmağa itina göstermeli,
cünüpken tırnak kesmekten mümkün mertebe sakınmalıdır.
Vücuttan kesilen
tırnaklar ile tıraş edilen tüy ve kıllar, eğer mümkünse rastgele atılmayıp
toprağa gömülmelidir. Veyâ göze görünmeyecek şekilde sarılıp çöpe atılmalıdır.
٢٤٥-
... عَنْ حُذَيْفَةَ، قَالَ: كَانَ النَّبِيُّ ﷺ:
"إِذَا
قَامَ مِنَ اللَّيْلِ، يَشُوصُ فَاهُ بِالسِّوَاكِ."[43]
107--- … Huzeyfe (r.’a): --- “Peygamber (sallellâh-ü ‘aleyh-i
ve sellem): --- “Geceleyin kalkınca misvak ile ağzını sürtüp ovalardı.” Demiştir.[44]
Ağız
Temizliği:
Ağız temizliğinin
genel beden temizliği içinde ayrı ve önemli bir yeri vardır. Ağzımızın ve
burada bulunan dil, diş gibi âzamızın tertemiz olması lâzımdır. Ağzımıza olur
olmaz şeyleri almamak, sık sık yıkayıp çalkalayarak temiz bulundurmak,
sağlığımız yönünden mühimdir.
Hz. Peygamberimiz (sallellâh-ü
‘aleyh-i ve sellem) ağız sağlığı için “Misvak” kullanmayı def’aten
tavsiye etmiştir. MuntA’zam olarak dişlerimizi fırçalamalıyız.
n Yerlere aslâ
tükürmemeliyiz.
٧- باب سواك الرطب واليابس للصائم: وَيُذْكَرُ
عَنْ عَامِرِ بْنِ رَبِيعَةَ، قَالَ: رَأَيْتُ النَّبِيَّ ﷺ "يَسْتَاكُ وَهُوَ
صَائِمٌ" مَا لاَ أُحْصِي أَوْ أَعُدُّ وَقَالَ أَبُو هُرَيْرَةَ عَنِ
النَّبِيِّ ﷺ:
|
"لَوْلاَ أَنْ أَشُقَّ عَلَى أُمَّت۪ي
لَاَمَرْتُهُمْ بِالسِّوَاكِ عِنْدَ كُلِّ وُضُٓوءٍ." وَيُرْوٰى نَحْوُهُ
عَنْ جَابِرٍ، وَزَيْدِ بْنِ خَالِدٍ عَنِ النَّبِيِّ ﷺ وَلَمْ يَخُصَّ الصَّٓائِمَ مِنْ غَيْرِه۪
وَقَالَتْ عَآئِشَةُ: عَنِ النَّبِيِّ ﷺ "اًلسِّوَاكُ مَطْهَرَةٌ لِلْفَمِ مَرْضَاةٌ
لِلرَّبِّ." وَقَالَ عَطَٓاءٌ، وَقَتَادَةُ: "يَبْتَلِعُ ر۪يقَهُ."
Ebû Hureyre (r.’a.) de: Peygamber (salellâh-ü ‘aleyh-i
ve sellem): --- “Ümmetime meşakkat verecek olmayaydım, her abdest alışta
dişlerini misvakla temizlemelerini onlara muhakkâk emrederdim.” Buyurdu.[45]
‘Âişe (r.’anhâ): Peygamber (salellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem): ---
“Misvaklanmak, ağızın temiz kalmasına ve Rabb’in râzı olmasına sebebdir.”
Buyurdu.[46]
٥٢٧- حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ
الْبَغَوِيُّ، ثنا دَاوُدُ بْنُ رُشَيْدٍ، ثنا بَقِيَّةُ بْنُ الْوَلِيدِ، عَنْ
عَاصِمِ بْنِ سَعِيدٍ، حَدَّثَنِي ابْنٌ لِاَنَسٍ، عَنْ أَنَسٍ، قَالَ: قَالَ
رَسُولُ اللّٰهِ ﷺ:
"مَنْ أَحْيَا سُنَّت۪ي فَقَدْ أَحَبَّن۪ي، وَمَنْ أَحَبَّن۪ي كَانَ مَع۪ي
فِي الْجَنَّةِ."[47]
Efendimiz bir Hadîs-i
Şerîfleri’nde; --- “Kim Benim sünnetimi ihyâ ederse, beni sever. Beni seven
de Cennet’te benimlr berâber ollur.” buyurmuşlardır.
EFENDİMİZ (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem)’İN UNUTULAN
SÜNNETLERİNDEN SÂDECE BİR KAÇI
®
Hacamat yaptırmak (Kan aldırmak)
®
Kuşluk, Evvâbin, Teheccüd, Tahiyyetü’l-Mescîd, tesbîh namazı vb.
kılmak,
®
İstişâre ve istihâre yapmak,
®
Aksırınca “Elhamdülillâh” demek.
®
Aksıranın “Elhamdülillah” deyince duyanın “Yerhamükellâh”
demesi,
®
Cum’â günü gusl-etmek,
®
Yatağa abdestli girmek,
®
Müsâfaha (iki elle tokalaşmak) etmek
®
Namazları başı açık kılmamak (Başı açık namaz kılmak mekrûhtur)
®
Yolculukta arkadaşlarından birini reis seçmek,
®
Sakal ve bıyık bırakmak,
®
Zemzem suyunu kıbleye dönük ayakta içmek,
®
Tırnaklarını Cum’â günü kesmek,
®
Yatarken sağ tarafına yatmak,
١٤٨٠٧- حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ بْنُ يَزِيدَ، عَنْ حَجَّاجِ بْنِ أَبِي زَيْنَبَ، عَنْ أَبِي
سُفْيَانَ، عَنْ جَابِرٍ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ﷺ:
"نِعْمَ الْإِدَامُ الْخَلُّ، مَا أَقْفَرَ بَيْتٌ فِيهِ خَلٌّ."[48]
®
Sofrada sirke bulundurmak, evde de sürekli sirke bulundurmak. Çünkü bir
hadis-i şerifte “Sirke, ne güzel katıktır! Sirkesi bulunan bir ev, katıktan
mahrum sayılmaz” buyuruluyor.
®
Ayakkabıyı giymeden önce ters çevirmek, (içine böcek vs girmişse
çıkarılması için)
®
Yemeğe konan sineği kovalamayıp üzerine bastırmak (bir kanadında zehir
diğer kanadında panzehir olduğu için ),
®
Gözlere sürme çekmek,
®
Biri seslendiğinde seslenene doğru bütün vücûdu ile dönmek,
®
Güzel koku sürünmek,
®
Oturarak küçük abdest bozmak (Ayakta bozmak tahrimen mekruhtur),
®
Elle yenen bir yiyeceği iki parmakla değil de üç parmakla tutarak
yemek,
®
Yemekte sağ ayağı dikip sol ayak üzerinde oturmak
®
Yemekte güzel şeylerden bahsetmek,
®
Günde iki öğün yemek,
®
Kabristana selâm vererek girmek,
®
Câmiye veyâ eve girerken birileri varsa selâm vermek yoksa “Esselâm-ü
‘aeynâ ve ‘alâ ‘ıbâ dillâ hi’s-sâlihîyn” demek.
®
Allâh Rasûlü her gece yatmadan evvel iki elini açarak birleştirir,
İhlâs, Felak ve Nas sûrelerini okuyarak ellerinin içine üfler sonra başından ve
yüzünden başlayarak üç defa elinin eriştiği kadarıyla bütün vücudunu sıvazlar
ondan sonra yatardı,
®
Abdest alırken başı kaplama mesh yapmak,
®
Misvak kullanmak.
[4] ٤١٧٠- حَدَّثَنَا ابْنُ السَّرْحِ،
حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ، عَنْ أُسَامَةَ، عَنْ أَبَانَ بْنِ صَالِحٍ، عَنْ
مُجَاهِدِ بْنِ جَبْرٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ: "لُعِنَتِ الْوَاصِلَةُ،
وَالْمُسْتَوْصِلَةُ، وَالنَّامِصَةُ، وَالْمُتَنَمِّصَةُ، وَالْوَاشِمَةُ،
وَالْمُسْتَوْشِمَةُ، مِنْ غَيْرِ دَاءٍ."قَالَ أَبُو دَاوُدَ:
"وَتَفْسِيرُ الْوَاصِلَةِ: الَّتِي تَصِلُ الشَّعْرَ بِشَعْرِ النِّسَاءِ،
وَالْمُسْتَوْصِلَةُ: الْمَعْمُولُ بِهَا، وَالنَّامِصَةُ: الَّتِي تَنْقُشُ
الْحَاجِبَ حَتَّى تُرِقَّهُ، وَالْمُتَنَمِّصَةُ: الْمَعْمُولُ بِهَا،
وَالْوَاشِمَةُ: الَّتِي تَجْعَلُ الْخِيلَانَ فِي وَجْهِهَا بِكُحْلٍ أَوْ
مِدَادٍ، وَالْمُسْتَوْشِمَةُ: الْمَعْمُولُ بِهَا."[4]سنن أبي داود، كتاب
الترجل (٢٧)، في صلة الشعر (٥/٥)، رقم الحديث:٤١٦٨،٤١٧٠ ص:٧٧٥.
[5] 4170---
... İbn Abbâ (r.’a.) demiştirki: ---
“Saç ekleyen ve ekleten, yüzünün kılını alan ve aldıran, -hastalıktan dolayı
olmadan- döğme yapan ve yaptıran kadınlara lânet edildiler.” Ebû Davûd
şöyle dedi: Vâsile: Saçı kadınların saçına ekleyen kadın. Müstevsile:
Kendisine saç eklenen kadın. Nâmisa: İnceltinceye kadar kaşı yolan kadın.
Mütenemmisa: Kaşı yolunan kadın. Vâsime: Yüzünü sürme veya
mürekkeple ben yapan kadın. Müstevşime: Kendisine ben yapan kadın
demektir.” (Ebû Dâvud, Kitâbü’t-Teraccül=Taranmak (27), Saça Saç
Ulatmak=Eklemek Bâbı (5/5), Hadîs no:4168, 4170 s:775.)
[6] ١٢٠- (٢١٢٥) حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، وَعُثْمَانُ
بْنُ أَبِي شَيْبَةَ - وَاللَّفْظُ لِإِسْحَاقَ -، أَخْبَرَنَا جَرِيرٌ، عَنْ
مَنْصُورٍ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ، عَنْ عَلْقَمَةَ، ... صحيح البخاري، كتاب التفسير
(٦٥)، باب: ﴿ وَمَآ
اٰتٰيكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ ﴾
[سورة
الحشر:٥٩/٧]
(٤/٤)، رقم الحديث:٤٨٨٦، ص:٦٩٣-٦٩٤، كتاب
اللباس (٧٧)، باب: المستوشمة (٨٧/٨٧)، رقم الحديث:٥٩٤٨، ص:٨٣٣؛ صحيح مسلم،
كتاب اللباس (٣٧)، باب: تحريم فعل الواصلة والمستوصلة والواشمة والمستوشمة
والنامصة والمتنمصة والمتفلجات والمغيرات خلق الله (٣٣) رقم الحديث:١٢٧-١٢٠
(٢١٢٥)، ص:٨٨٠.
[7] Mütefellice: Güzel görünmek için dişlerini
torpilleten, dişlerin arasını açtıran kadın demektir.
[9] 120- (2125)--- … Bize İshâk b. İbrâhîm
ile Osman b. Ebî Şeybe rivâyet ettiler. Lâfız İshâk’ndır. (Dediler ki): Bize
Cerîr, Mansûr’dan, o da İbrâhîm’den, o da Alkame’den … (Buhârî, Kitâbü’t-Tefsîr (65), Yüzlerinin Tüylerini
Yoldurtan Kadınlar Bâbı (4/4), Hadîs no:4886, 5948 s:693-694, Kitâbü’l-Libâs
(77), Dövme Yaptıran Kişi Bâbı (87/87), Hadîs no:5948, s:833; Müslim, Kitâbü’l-Libâs ve’z-Zînet= Elbise Ve Zînet Bahsi (37), Saç Ekleyen ve Ekleten, Döğme Yapan ve
Yaptıran, Yüz Yolan ve Yolduran ve Diş Törpülettiren Kadınlarla Allah’ın
Yarattığını Değiştiren Kadınların Yaptıklarının Haram Kılınması Bâbı (33), Hadîs no:120 (2125), s:880.)
[11]
٥٦- (٢٦١) حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ، وَأَبُو بَكْرِ
بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، وَزُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ، قَالُوا: حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ
زَكَرِيَّا بْنِ أَبِي زَائِدَةَ، عَنْ مُصْعَبِ بْنِ شَيْبَةَ، عَنْ طَلْقِ بْنِ
حَبِيبٍ، عَنْ عَبْدِ اللهِ بْنِ الزُّبَيْرِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ: قَالَ
رَسُولُ اللهِ ﷺ: "عَشْرٌ
مِنَ الْفِطْرَةِ: قَصُّ الشَّارِبِ، وَإِعْفَاءُ اللِّحْيَةِ، وَالسِّوَاكُ،
وَاسْتِنْشَاقُ الْمَاءِ، وَقَصُّ الْأَظْفَارِ، وَغَسْلُ الْبَرَاجِمِ، وَنَتْفُ
الْإِبِطِ، وَحَلْقُ الْعَانَةِ، وَانْتِقَاصُ الْمَاءِ." قَالَ زَكَرِيَّا:
قَالَ مُصْعَبٌ: وَنَسِيتُ الْعَاشِرَةَ إِلَّا أَنْ تَكُونَ الْمَضْمَضَةَ زَادَ
قُتَيْبَةُ، قَالَ وَكِيعٌ: "انْتِقَاصُ الْمَاءِ: يَعْنِي
الِاسْتِنْجَاءَ." (صحيح مسلم، كتاب الطهارة (٢)، بابخصال الفطرة (١٦)
رقم الحديث:٥٦ (٢٦١)، ص:١٢٩؛ وأبو داود (١/١٤)؛ وابن ماجة (١/١٠٧)؛ في الطهارة، والترمذي (٥/٩١)؛ في
الاستئذان، والنسائي (٥/٤٠٥)؛ في الزينة، وابن ماجة في باب فضائل أصحاب رسول الله،
والترمذي في الجامعِ وقال (حسنُ) والحديثُ مما ثبت عند الأئمة، ولم يكن لمن عللهُ
إلا قول الإمام أحمد بن حنبل بنكارة أحاديث مصعب بن شيبة، ولا ينكر أحد قول الإمام
أحمد، ولكننا لا نطلق الحكم بالنكارة على كل ما رواهُ مصعب بن شيبة فإن الإمام
أحمد بن حنبل قد أطلق على تفردات الثقات (منكرة) وقد أخرج لهم أرباب الصحيح في
صحاحهم، فلابد من إنزالها منزلها.)
[12] 56- (261)--- …
Bize Kuteybetü’bnü Said ile Ebu Bekr b. Ebi Şeybe ve Züheyr b. Harb rivâyet
ettiler. Dedilerki: Bize Vekî’, Zekeriyya b. Ebi Za¬ide den, o da Mus’ab b.
Şeybe’den, o da Talk b. Habîb’den, o da Abdullah b. Zübeyr’den, o da ‘Âişe’den
naklen rivayet etti; Şöyle demiş; Rasûlüllâh (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem): ---
“On şey (vardır ki bunlar) fıtrattandır: Bıyığı kesmek, Sakalı uzatmak, Misvak
tutunmak=kullanmak, Mazmaza = Buruna su çekmek, Tırnak kesmek, Parmak
mafsallarını yıkamak, Koltuk altını yolmak, Kasıkları traş etmek,
Suyla tahâretlenmek, İntikasu’I-ma’ yâni istincâ’.” (Müslim,
Kitâbü’t-Tahâret (2), Fıtrat Hasletleri Bâbı (16), Hadîs no:56, (261), s:129.)
[14] ٥٨٩٢- حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مِنْهَالٍ،
حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ، حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ زَيْدٍ،
عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، عَنِ النَّبِيِّ ﷺ
قَالَ: "خَالِفُوا المُشْرِكِينَ: وَفِّرُوا اللِّحَى، وَأَحْفُوا
الشَّوَارِبَ." وَكَانَ ابْنُ عُمَرَ: "إِذَا حَجَّ أَوِ اعْتَمَرَ
قَبَضَ عَلَى لِحْيَتِهِ، فَمَا فَضَلَ أَخَذَهُ." (صحيح البخاري،
كتاب اللباس (٧٧)، باب: تقليم الأظفار (٦٤)، رقم الحديث:٥٨٩٢-٥٨٩٣، ٢١٨، ص:٨٢٨؛ صحيح
مسلم، كتاب الطهارة (٢)، بابخصال الفطرة (١٦) رقم الحديث:٥٢، ٥٥ (٢٥٩-٢٦٠)،
ص:٢٠٦؛ سنن أبي داود، كتاب الترجل (٢٧)، باب: في أخذ الشارب (١٦)، رقم
الحديث:٤١٩٩، ص:٧٨٠؛ سنن الترمذي، كتاب الأدب (٤٠)، باب: ما جاء في إعفاء
اللحية (١٨)، رقم الحديث:٢٧٦٣-٢٧٦٤، ص:٤٤٥؛ السنن النسائي، كتاب الطهارة
(١)، باب: إحفاء الشارب وإعفاء اللحى (١٣)، رقم الحديث:١٥-١٦، ص:٧٩.
[15] 5892--- … Bize Umer ibnu
Muhammed ibn Zeyd, Nâfi’den; o da İbn Ömer (r.’anhümâ)’dan tahdîs etti ki,
Peygamber (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem): --- “Müşriklere
muhâlefet ediniz. (hâl ve hareketlerinde onlara benzemeyiniz.) Sakalları
bol bırakınız, bıyıkları derince kesiniz!” buyurmuştur. Nâfi’ İbn Ömer hacc
yâhud umre yaptığı zaman başını tıraş ettirirken sakalının üzerinden eliyle
tutar da elinden fazla olanı makasla alırdı, demiştir.” (Buhârî, Kitâbü’l-Libâs (77), Tırnakları Kesme
(nin Sünnetliği) Bâbı (64), Hadîs
no:5892-5893; Müslim, Kitâbü’t-Tahâret
(2), Fıtrat Hasletleri Bâbı (16), Hadîs no:52, 55 (259-260),
s:206, s:129; Ebû Dâvud, Kitâbü’s-Terraccül = Saçı Tarayıp Düzenlemek (27), Bıyığı Almak
(Kısaltmak) Bâbı
(16),
Hadîs no:4199, s:780; Tirmizî, Kitâbü’l-Edeb (40), Sakalların Fazla
Kısaltılmayıp Bırakılıvermesi Gerekir Bâbı (18), Hadîs no:2763-2764, s:445; Nesâî, Kitâbü’t-Tahâret (Temizlik) (1), Bıyıkları Kısaltıp Sakalı Uzatmak Bâbı
(13), Hadîs no:15-16, s:79.)
[18] Yavuz Sultan
Selim sakalsız resimi asılsızdır. Genç Osman’ın henüz emred olduğu içi olabilir
ama o da asılsızdır.
[20] Ebû Dâvud, Tereccül 17, (4202); Tirmizî, Edeb 56,
(2822); Nesâî, Zînet 13, (8, 136); İbnu Mâce, Edeb 25, (3721); Müslim, Fedâil
100, (2341). Hadisin metni Ebû Dâvud’dan alınmadır.
[21] الكتاب: موطأ الإمام مالك، المؤلف: مالك بن أنس بن مالك
بن عامر الأصبحي المدني (المتوفى: ١٧٩ هـ)، صححه ورقمه وخرج أحاديثه وعلق عليه: محمد
فؤاد عبد الباقي، الناشر: دار إحياء التراث العربي، بيروت – لبنان، عام النشر: ١٤٠٦
هـ - ١٩٨٥ م، رقم الحديث:٤، ص:٢/٩٢٢.
[23]
ÖNEMLİ: İslâm Dînimiz sâdece kadına değil, EMRED olan yâni; henüz
sakalı çıkmamış (parlak) erkek
delikanlılara da bakmayı yasaklamıştır.
[24]
حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَاصِمٍ الْاَنْطَاكِيُّ، حَدَّثَنَا الْوَل۪يدُ،
وَمُبَشِّرٌ يَعْنِي ابْنَ إِسْمٰع۪يلَ
الْحَلَبِيَّ، عَنْ أَب۪ي عَمْرٍو، قَالَ:
يَعْنِي الْوَل۪يدَ حَدَّثَنَا
أَبُو عَمْرٍو، قَالَ: حَدَّثَن۪ي قَتَادَةُ...
--- (صحيح البخاري، كتاب التوحيد (٩٧)، باب: قراءة الفاجر والمنافق،
وأصواتهم وتلاوتهم لا تجاوز حناجرهم (٥٧)، رقم الحديث:٧٥٦٢، ص:١٠٤١؛ السنن
النسائي، كتاب تحريم الدم (٣٧)، باب: شهر سيفه ثم وضعه في الناس (٢٦)، رقم
الحديث:٤١٠٣، ص:٧/١١٩؛ سنن ابن ماجه، كتاب السنة (١)، باب: في ذكر الخوارج
(١٢/١٢)، رقم الحديث:١٧٥، ص:٦١.
[26] Buhârî, Kitâbü’t-Tevhîd 97, Fâcir Ve Münafık Kişilerin Kur'ân Okumaları (Hâlini
Beyân) Onların sesleri ve tilâvetleri, kendi boğazlarından öteye geçmez
Bâbı (57),
Hadîs no:5562, s:1041; Müslim, Zekât
143-148, (1064); Nesâî, Kitâbü’t-Tahâret (Temizlik) (1), Şehr-u Seyfühû
Sümme Veda’ahû fi’n-Nâs Bâbı (26), Hadîs no:4103, s:7/119.); Kütüb-i
Sitte, 13/494. Sünen-i İbn-i Mâce, Kitâbü’s-Sünnet (1), Haricîler Hakkındaki Hadislere
Âit Bir Bâbı (12/12), Hadîs no:175, s:61.
[27] Ebû Dâvud, Kitâbü’s-Sünnet (34), (Sahâbîlerin)
Haricîlere Karşı (Yaptıkları) Savaş Bâbı (27-28/31), Hadîs no:4765-4766, s:893.
[28] الكتاب: المبسوط،
المؤلف: محمد بن أحمد بن أبي سهل شمس الأئمة السرخسي (المتوفى: ٤٨٣ هـ)، الناشر:
دار المعرفة – بيروت، الطبعة: بدون طبعة تاريخ النشر: ١٤١٤ هـ - ١٩٩٣ م، ٢٦/٧٢.
[32] Mebsût, Serahsî, Mustafa Cevat AKŞİT Tercümesi,
26/112.
[33] (صحيح البخاري، كتاب اللباس
(٧٧)، باب: إخراج المتشبهين بالنساء من البيوت (٦٢)، رقم الحديث:٥٨٨٦، ص:٨٢٨، كتاب
الحدود (٨٦)، باب: نفي أهل المعاصي والمخنثين (٣٣/١٩)، رقم الحديث:٦٨٣٤، ص:٩٤١؛ سنن
أبي داود، كتاب الأدب (٣٥)، باب في الحكم في المخنثين (٥٣/٦١)، رقم
الحديث:٤٩٣٠، ص:٩٢٢.
[34] Buhârî, Kitâbü’l-Libâs (77), Kadınlara
Benzemeğe Çalışan Erkeklerin Evlerdi Dışarı Çıkarılmaları Bâbı (62), Hadîs no:5886, s:826; Kitâbü’l-Hudûd
(86), Kadınların Erkeklere, Erkeklerin Kadınlara Benzemeye Çalışmalarının
Ma’siyet Oluşu Bâbı (33/19), Hadîs
no:6824, s:941; Ebû Dâvud, Kitâbü’l-Edeb (35), Kadınlaşan Erkekler
Hakkında Gelen Hadisler Bâbı (53/61), Hadîs no:4930, s:922; Kütüb-i Sitte,
İ. CANAN, 10/233.
[36]
الكتاب: مسند الدارمي المعروف بـ (سنن الدارمي)، المؤلف: أبو محمد عبد الله
بن عبد الرحمن بن الفضل بن بَهرام بن عبد الصمد الدارمي، التميمي السمرقندي، (المتوفى:
٢٥٥ هـ)، تحقيق: حسين سليم أسد الداراني، الناشر: دار المغني للنشر والتوزيع،
المملكة العربية السعودية، الطبعة: الأولى، ١٤١٢ هـ - ٢٠٠٠ م، رقم
الحديث:٩٨، ص:١/٢٣٠.
[38]
SAKAL DUÂSI: Ey kâinâtın yegâne sâhibi hakîkisi olan ulu Allâh-ım! Yâ Hannân! Rahmetlerin en latîf cilvesini cömertçe gösteren, bol-bol
mağfiret eden, Yâ Mennân! Hak etmedikleri
halde kullarına karşılıksız, sayılamayacak kadar çeşit-çeşit ni’metler
lütfeden, bahşeden Yâ Deyyân! Herkesin
hesâbını ve hakkını en iyi bilen ve veren, Allâh-ım! Cümlemize Meded-ü
inâyet ve lütf-u hidâyet nasîb eyle. Sakal bırakan şu muhterem kardeşimizin (veyâ
kardeşlerimizin) sakallarını mübârek eyleye. Daha nice sünnetleri icrâ ve ihyâ
etmek bu kardeşimize ve cümlemize nasîb-ü müyesser eyleye. Allâh-ım! Bu
kardeşimizin/kardeşlerimizin dünyevî ve uhrevî cümle müşkilâtlarını hall-ü asân
eyle. Sakalın; şerefini ve
değerini koruyup sakala dil uzattıracak kötü amellere düşmekten muhâfaza
eyleye. Ka’be-ye varıp O yüce makâmlar da yüzünü gözünü Zemzem’le
yıkayıp sakalını Peygamberimiz (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem)’in Ravzası’nın
eşiğine sürüp nûrlanmayı nasîb-ü müyesser eyleye. Rabbimiz! Her türlü murâd
ve dileklerini lütfiyle ihsân eyle. Allâh-ım! Vücûduna sıhhat, ömrüne bereket, rızkına genişlik, iki cihanda saâdet
ve selâmetler ihsân eyle. Karada, denizde ve havada bulunan bütün Ümmeti
Muhammed’e yardım eyleyüp cümlesini dâreyn saâdetine nâil eyle.
[39]
٥٨٨٩- حَدَّثَنَا عَلِيٌّ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، قَالَ:
الزُّهْرِيُّ، حَدَّثَنَا، عَنْ سَعِيدِ بْنِ المُسَيِّبِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ،
رِوَايَةً: "الفِطْرَةُ خَمْسٌ، أَوْ خَمْسٌ مِنَ الفِطْرَةِ: الخِتَانُ،
وَالِاسْتِحْدَادُ، وَنَتْفُ الإِبْطِ، وَتَقْلِيمُ الأَظْفَارِ، وَقَصُّ
الشَّارِبِ." (صحيح البخاري، كتاب اللباس (٧٧)، باب: قص الشارب (٦٣)،
رقم الحديث:٥٨٨٩، ٥٨٩١، ٦٢٩٧، ص:٨٢٨؛ صحيح مسلم، كتاب الطهارة (٢)، باب
خصال الفطرة (١٦) رقم الحديث:٤٩-٥٠ (٢٥٧)، ص:١٢٨؛ سنن أبي داود، كتاب
الترجل (٢٧)، باب: في أخذ الشارب (١٦)، رقم الحديث:٤١٩٨، ص:٧٨٠؛ السنن النسائي،
كتاب الطهارة (١)، باب ذكر الفطرة الاختتان (٩)، رقم الحديث:٩، ص:١٣؛ سنن ابن
ماجه، كتاب الطهارة (١) باب: الفطرة (٨/٨)، رقم الحديث:٢٩٢، ص:٩١.
[40] 5889--- … ez-Zuhrî şöyle dedi:
Bize Sufyân ibn Uyeyne, Saîd İbnü’1-Müseyyeb’den; o da Ebû Hureyre’den; o da
Peygamber (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem)’den rivâyet ederek
şöyle tahdîs ett --- “Fıtrat beştir -yâhud: Beş şey fıtrattandır-; Hıtân,
-yâni çocukları sünnet etmek-, Avret yerindeki kılları gidermek için ustura
tutunmak, Koltuk altlarının kıllarını gidermek, Tırnakları kesmek, Bıyığı
kırkmak. (Buhârî, Kitâbü’l-Libâs
(77), Bıyığı Kesip Kırkma (nın Müstehâblığı) Bâbı (63), Hadîs no:5889, s:828; Müslim, Kitâbü’t-Tahâret (2), Fıtrat
Hasletleri Bâbı (16), Hadîs no:49-50 (257), s:128; Ebû Dâvud, Kitâbü’s-Terraccül = Saçı Tarayıp Düzenlemek
(27), Bıyığı Almak (Kısaltmak) Bâbı (16),
Hadîs no:4198, s:780; Nesâî,
Kitâbü’t-Tahâret (Temizlik) (1), Fıtrat Hasletleri Bâbı (9), Hadîs no:9, s:13; İbn
Mâce, Kitâbü’t-Tahâret (1),
Fıtrat = Yaratılış Bâbı (8/8), Hadîs no:292, s:91.
[41]
٥١- (٢٥٨) حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ يَحْيَى، وَقُتَيْبَةُ بْنُ
سَعِيدٍ، كِلَاهُمَا عَنْ جَعْفَرٍ، قَالَ: يَحْيَى، أَخْبَرَنَا جَعْفَرُ بْنُ
سُلَيْمَانَ، عَنْ أَبِي عِمْرَانَ الْجَوْنِيِّ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ،
قَالَ: - قَالَ أَنَسٌ – "وُقِّتَ لَنَا فِي قَصِّ الشَّارِبِ، وَتَقْلِيمِ
الْأَظْفَارِ، وَنَتْفِ الْإِبِطِ، وَحَلْقِ الْعَانَةِ، أَنْ لَا نَتْرُكَ
أَكْثَرَ مِنْ أَرْبَعِينَ لَيْلَةً." صحيح مسلم، كتاب الطهارة (٢)،
باب خصال الفطرة (١٦) رقم الحديث:٥١(٢٥٨)، ص:١٢٨-١٢٩؛
[42] 51- (258) … Bize Yahyâ b.
Yahyâ ile Kuteybetü’bn-ü Sa’îd ikisi birden Ca’ferden rivâyet ettiler. Yahyâ
dediki bize Ca’fer b. Süleyman, Ebu İmrân el-Cevnîy’den, o da Enes b. Mâlik’den
naklen haber verdi. Dediki: Enes; Şunları söyledi: --- “Bıyık kısaltmak, tırnak
kesmek, koltuk altlarını yolmak ve kasıkları tıraş etmek husûsunda bunları kırk
geceden fazla bırakmamamız bize müddet olarak tâyin edildi.”[42] (Müslim, Kitâbü’t-Tahâret (2), Fıtrat Hasletleri Bâbı (16),
Hadîs no:51 (258), s:128-129;
Tirmizî,
Edeb: 15; Nesâî, Tahâret, 14.
[43] ٢٤٥- حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ، قَالَ: حَدَّثَنَا جَرِيرٌ، عَنْ مَنْصُورٍ، عَنْ أَبِي وَائِلٍ، عَنْ
حُذَيْفَةَ، قَالَ: كَانَ النَّبِيُّ ﷺ:
"إِذَا قَامَ مِنَ اللَّيْلِ، يَشُوصُ فَاهُ بِالسِّوَاكِ." (صحيح
البخاري، كتاب الوضوء (٤)، باب: السواك (٢٣)، رقم الحديث:٢٤٥، ص:٤١؛ كتاب
التهجد (١٩)، باب: طول القيام في صلاة الليل ٩/٤٨٦، رقم الحديث:١١٣٦، ص:١٥٤؛ صحيح
مسلم، كتاب الطهارة (٢)، باب السواك (١٥) رقم الحديث:٤٦-٤٧ (٢٥٥)، ص:١٢٧؛ ؛ سنن
أبي داود، كتاب الطهارة (١) باب: السواك لمن قام من الليل (٣٠)، رقم الحديث:٥٥، ص:٢٥؛ السنن
النسائي، كتاب الطهارة (١)، باب: السواك إذا قام من الليل (٢)، رقم
الحديث:٢،١٦٢١-١٦٢٢ ص:٧٩؛ سنن ابن ماجه، كتاب
الطهارة (١)
باب: السواك (٧/٧)، رقم الحديث:٢٨٦، ص:٨٩-٨٩.
[44] 107--- … Bize
Cerîr (İbn-i Abdi’l-Hamîd), Mansûr’dan; o da Ebû Vâil’den; o da Huzeyfe’den
tahdîs etti. O: --- “Peygamber (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem): ---
“Geceleyin kalkınca misvak ile ağzını sürtüp ovalardı.” Demiştir. (Buhârî, Kitâbü’t-Tahâret=Abdest (4),
Dişleri Misvak Sürtüp Ovalamakla Temizlemek Bâbı (23), Hadîs no:245, s:41, Kitâbü’t-Teheccüd
(19), Gece Namazında Kıyâmın Uzun Olması Bâbı, 9/486, Hadîs no:1136, s:154; Müslim, Kitâbü’t-Tahâret (2), Misvak Bâbı
(15), Hadîs no:46-47 (255), s:127; Ebû Dâvud, Kitâbü’t-Tahâret (1), Gece kalkınca (Teheccüd’e) misvak kullanmak Bâbı (30), Hadîs
no:55, s:25; Nesâî, Kitâbü’t-Tahâret (Temizlik)
(1), Gece kalkınca (Teheccüd’e) misvak kullanmak Bâbı (2), Hadîs no:2-1621-1622, s:8;
İbn Mâce, Kitâbü’t-Tahâret (1),
Misvak Bâbı Bâb (7/7),
Hadîs no:286, s:89-90.
[46] --- … Ve Âmir İbn-i Rabî’a-nın: Ben, Peygamber
(salellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem)’i oruçlu olduğu hâlde misvakla dişlerini
temizlerken ihata edemiyeceğim yâhud sayamacağım kadar çok gördüm, dediği zikrolunuyor.[46]
Ebû Hureyre (r.’a.) de: Peygamber (salellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem): ---
“Ümmetime meşakkat verecek olmayaydım, her abdest alışta dişlerini misvakla
temizlemelerini onlara muhakkâk emrederdim.” Buyurdu demiştir.[46]
Bunun benzeri olan hadîs, Câbir İbn Abdillâh’dan, Zeyd İbn Hâlid’den; onlar da
Peygamber (salellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem)’den olmak üzere rivâyet olunuyor.
(Buhârî dedi ki:) Peygamber bu hadîsinde oruçluyu oruçsuzdan ayırmamıştır.[46]
Ve ‘Âişe (r.’anhâ): Peygamber (salellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem): ---
“Misvaklanmak, ağızın temiz kalmasına ve Rabb’in râzı olmasına sebebdir.”
Buyurdu. Demiştir.[46] Atâ ile
Katâde de: Oruçlu tükürüğünü yutabilir, demişlerdir. (Buhârî, Kitâbü’s-Savm (=Oruç) (30), oruçlunun gündüz
misvak kullanabileceği bâbı (7), Hadis no:1933, s:256; Dârimî, Tahara: 18)
Cuma: 8; Nesâî; Tahâret,7;
Dârimî, Tahâra: 18.)
[47] الكتاب: الترغيب في فضائل الأعمال وثواب ذلك، المؤلف: أبو حفص عمر بن أحمد
بن عثمان بن أحمد بن محمد بن أيوب بن أزداذ البغدادي المعروف بـ ابن، شاهين
(المتوفى: ٣٨٥ هـ)، تحقيق: محمد حسن محمد حسن إسماعيل، الناشر: دار الكتب العلمية،
بيروت – لبنان، الطبعة: الأولى، ١٤٢٤ هـ - ٢٠٠٤ م، ص:١/١٥٢.
[48] الكتاب: مسند الإمام أحمد بن حنبل، المؤلف: أبو عبد
الله أحمد بن محمد بن حنبل بن هلال بن أسد الشيباني (المتوفى: ٢٤١ هـ)، المحقق:
شعيب الأرنؤوط - عادل مرشد، وآخرون، إشراف: د عبد الله بن عبد المحسن التركي،
الناشر: مؤسسة الرسالة، الطبعة: الأولى، ١٤٢١ هـ - ٢٠٠١ م، رقم الحديث: ١٤٨٠٧،
ص:٢٣/١١٤
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder