PEYGAMBERİMİZ (SALLELÂH-Ü
‘ALEYH-İ VE SELLEM)’İN MESCİT ÂŞIĞI; ÜMM-Ü MİHCEN (R.’ANHÂ)’E VERDİĞİ
DEĞER!
72- Mescidi Süpürmek. (Ötesine
Berisine Düşmüş) Paçavraları. Çöpleri ve Ağaç Kırıntılarını Toplamak Bâbı
458
--- ... (Ebû Hureyre
-r.’a.- şöyle demiştir): Bir zencî adam, yâhud zencî kadın, mescidi süpürür
idi. Vefât etti. Peygamber (sallelâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) onun hâlinden
sordu. Öldü dediler. --- “Bana haber vermeli
değil miydiniz? O adamın -yâhud- o kadının- kabrini bana gösteriniz" buyurdu.
Müteâkiben o adamın veyâ kadının kabrine vardı ve üzerine namaz kıldı.”[1]
74- Mescide Mahsûs Hizmetçiler Bâbı
Ve
İbn Abbâs: --- "İmrân'ın karısı: Karnımdakini
azâdlı bir kul olarak sana adadım. Benden de bunu kabûl et." (Âl-i
‘Imrân Sûresi, 3/35) âyetindeki "Muharraran"
sözü, mescide tahsîs edilmiş, ona hizmet edecek bir azâdlı demektir,
demiştir.
460 --- … Bize Hammâd, Sâbit'ten; o da Ebû
Râfi'den; o da Ebû Hüreyre’den tahdîs etti (o, şöyle demiştir): Bir
kadın yâhud bir adam mescidi süpürür idi. Ebû Râfi': Ben Ebû Hüreyre’nin "bir kadın"
dediğini kuvvetle zannediyorum, demiştir. Sonra Ebû Hureyre (iki bâb
önce) geçen hadîsi zikredip: Peygamber (sallelâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) onun
kabri üzerine namaz kıldı, demiştir.
PEYGAMBERİMİZ (SALLELÂH-Ü ‘ALEYH-İ
VE SELLEM)’İN MESCİT ÂŞIĞI; ÜMM-Ü MİHCEN (R.’ANHÂ)’E VERDİĞİ DEĞER!
72- Mescidi Süpürmek. (Ötesine Berisine Düşmüş)
Paçavraları. Çöpleri ve Ağaç Kırıntılarını Toplamak Bâbı
458 --- ... (Ebû Hureyre -r.’a.- şöyle demiştir): Bir
zencî adam, yâhud zencî kadın, mescidi süpürür idi. Vefât etti. Peygamber
(sallelâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) onun hâlinden sordu. Öldü dediler. --- “Bana haber vermeli değil miydiniz? O adamın -yâhud-
o kadının- kabrini bana gösteriniz" buyurdu. Müteâkiben o
adamın veyâ kadının kabrine vardı ve üzerine namaz kıldı.”[2]
٤٥٨- حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا حَمَّادُ
بْنُ زَيْدٍ، عَنْ ثَابِتٍ، عَنْ أَبِي رَافِعٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ: أَنَّ
رَجُلًا أَسْوَدَ أَوِ امْرَأَةً سَوْدَاءَ كَانَ يَقُمُّ المَسْجِدَ فَمَاتَ،
فَسَأَلَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَنْهُ، فَقَالُوا: مَاتَ،
قَالَ: "أَفَلاَ كُنْتُمْ آذَنْتُمُونِي بِهِ دُلُّونِي عَلَى قَبْرِهِ -
أَوْ قَالَ قَبْرِهَا -
فَأَتَى قَبْرَهَا فَصَلَّى عَلَيْهَا."[3]
Medine’de
Allâh Rasûlüne gönülden bağlı, Ümm-ü Mihcen isminde bir hanım sahabî vardı.
Medine’nin kenar mahallelerinden birinde ikâmet
eden bu sahâbî, her gün Allâh rızâsı için gelir ve
Mescid-i Nebevî’nin temizliğini yapardı. Peygamberimiz (sallelâh-ü ‘aleyh-i ve sellem), onun bu fedakârlığını takdîr
eder ve kendisine derin bir muhabbet duyardı. Bir ara ondan haber alamayan Efendimiz (sallelâh-ü ‘aleyh-i ve sellem), onun nerede olduğunu sordu.
Sahâbe, bu fedakâr kadının vefât ettiğini ve defnedildiğini söyleyince Efendimiz
çok ama çok üzüldü. Kutlu Nebi, “Keşke bana haber verseydiniz?” diyerek üzüntüsünü
dile getirdi. Ve
hiç yapmadığı bir şey yaptı. Ümm-ü Mihcen’in kabrine gitti, kabri başında cenâze namazı kıldı ve
ona duâ etti.”[4] Buhârî, Salât, 72,
74.
[1] Hadîsteki zamirlerin müzekker ve
müennes sûretinde şekk ile söylenmesi, o zâtın zencî bir adam veyâ zencî bir
kadın olduğunun şüpheli olarak rivâyet edilmesinden dolayıdır. Şeksiz olarak
rivâyet edilen hadîslerde zamîr yalnız müennes söylenmiştir. Bu şekk gâlib
İhtimâlle aradaki râvî olan Sabit İbn Eşlem el-Bunânî'dendir. Buhârî'nin iki
bâb sonraki diğer rivâyetinde bir zencî kadın olması ihtimâline, kuvvet
verildiği gibi, Beyhakî, isminin "Ümm-ü Mihcen" olduğunu
tasrîh eylemiştir. Bu zencî kadını hakîr görüp, vefâtını Peygamber'e haber
vermeğe lüzum görmemişlerdi. Bu zencî kadının kazandığı fazîlet ve ni'met,
mescide olan bu hizmeti mukabelesindedir gibi anlaşılıyor. Hakîkaten bu gibi
hizmetler ufak-tefek görülse de, büyük ecri mûcibdir. Peygamber'in bizzat
mescidi süpürdüğü de rivâyet edilmiştir.
[2] Hadîsteki zamirlerin müzekker ve
müennes sûretinde şekk ile söylenmesi, o zâtın zencî bir adam veyâ zencî bir
kadın olduğunun şüpheli olarak rivâyet edilmesinden dolayıdır. Şeksiz olarak
rivâyet edilen hadîslerde zamîr yalnız müennes söylenmiştir. Bu şekk gâlib
İhtimâlle aradaki râvî olan Sabit İbn Eşlem el-Bunânî'dendir. Buhârî'nin iki
bâb sonraki diğer rivâyetinde bir zencî kadın olması ihtimâline, kuvvet
verildiği gibi, Beyhakî, isminin "Ümm-ü Mihcen" olduğunu
tasrîh eylemiştir. Bu zencî kadını hakîr görüp, vefâtını Peygamber'e haber
vermeğe lüzum görmemişlerdi. Bu zencî kadının kazandığı fazîlet ve ni'met,
mescide olan bu hizmeti mukabelesindedir gibi anlaşılıyor. Hakîkaten bu gibi
hizmetler ufak-tefek görülse de, büyük ecri mûcibdir. Peygamber'in bizzat
mescidi süpürdüğü de rivâyet edilmiştir.
[3] صحيح البخاري.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder