16 Eylül 2022 Cuma

رَسُولُ اللهِ ﷺ، فَقَالَ: «مَا الَّذِي تَخُوضُونَ فِيهِ؟» فَأَخْبَرُوهُ، فَقَالَ: «هُمُ الَّذِينَ لَا يَرْقُونَ، وَلَا يَسْتَرْقُونَ، وَلَا يَتَطَيَّرُونَ، وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ»، MÜSLÜMANLARDAN BİRÇOK TAİFELERİN HESAPSIZ VE AZAPSIZ OLARAK CENNETE GİRECEKLERİNE DELÎL BÂBI (BUHÂRÎ VE MÜSLİM MÜTTEFEKUN ‘ALEYH=SAHÎHAYN/İKİ SAHİH, RİVÂYETİ)

MÜSLÜMANLARDAN BİRÇOK TAİFELERİN HESAPSIZ VE AZAPSIZ OLARAK CENNETE GİRECEKLERİNE DELÎL BÂBI

(BUHÂRÎ VE MÜSLİM MÜTTEFEKUN ‘ALEYH=SAHÎHAYN/İKİ SAHİH, RİVÂYETİ)

 ٣٧٤- (٢٢٠) حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ مَنْصُورٍ، حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ، أَخْبَرَنَا حُصَيْنُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، قَالَ: كُنْتُ عِنْدَ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ، فَقَالَ: أَيُّكُمْ رَأَى الْكَوْكَبَ الَّذِي انْقَضَّ الْبَارِحَةَ؟ قُلْتُ: أَنَا، ثُمَّ قُلْتُ: أَمَا إِنِّي لَمْ أَكُنْ فِي صَلَاةٍ، وَلَكِنِّي لُدِغْتُ، قَالَ: فَمَاذَا صَنَعْتَ؟ قُلْتُ: اسْتَرْقَيْتُ، قَالَ: فَمَا حَمَلَكَ عَلَى ذَلِكَ؟ قُلْتُ: حَدِيثٌ حَدَّثَنَاهُ الشَّعْبِيُّ فَقَالَ: وَمَا حَدَّثَكُمُ الشَّعْبِيُّ؟ قُلْتُ: حَدَّثَنَا عَنْ بُرَيْدَةَ بْنِ حُصَيْبٍ الْأَسْلَمِيِّ، أَنَّهُ قَالَ: لَا رُقْيَةَ إِلَّا مِنْ عَيْنٍ، أَوْ حُمَةٍ، فَقَالَ: قَدْ أَحْسَنَ مَنِ انْتَهَى إِلَى مَا سَمِعَ، وَلَكِنْ حَدَّثَنَا ابْنُ عَبَّاسٍ، عَنِ النَّبِيِّ ﷺ قَالَ: “ عُرِضَتْ عَلَيَّ الْأُمَمُ، فَرَأَيْتُ النَّبِيَّ ﷺ وَمَعَهُ الرُّهَيْطُ، وَالنَّبِيَّ وَمَعَهُ الرَّجُلُ وَالرَّجُلَانِ، وَالنَّبِيَّ لَيْسَ مَعَهُ أَحَدٌ، إِذْ رُفِعَ لِي سَوَادٌ عَظِيمٌ، فَظَنَنْتُ أَنَّهُمْ أُمَّتِي، فَقِيلَ لِي: هَذَا مُوسَى ﷺ وَقَوْمُهُ، وَلَكِنْ انْظُرْ إِلَى الْأُفُقِ، فَنَظَرْتُ فَإِذَا سَوَادٌ عَظِيمٌ، فَقِيلَ لِي: انْظُرْ إِلَى الْأُفُقِ الْآخَرِ، فَإِذَا سَوَادٌ عَظِيمٌ، فَقِيلَ لِي: هَذِهِ أُمَّتُكَ وَمَعَهُمْ سَبْعُونَ أَلْفًا يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ بِغَيْرِ حِسَابٍ وَلَا عَذَابٍ “، ثُمَّ نَهَضَ فَدَخَلَ مَنْزِلَهُ فَخَاضَ النَّاسُ فِي أُولَئِكَ الَّذِينَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ بِغَيْرِ حِسَابٍ وَلَا عَذَابٍ، فَقَالَ بَعْضُهُمْ: فَلَعَلَّهُمُ الَّذِينَ صَحِبُوا رَسُولَ اللهِ ﷺ، وَقَالَ بَعْضُهُمْ: فَلَعَلَّهُمُ الَّذِينَ وُلِدُوا فِي الْإِسْلَامِ وَلَمْ يُشْرِكُوا بِاللهِ، وَذَكَرُوا أَشْيَاءَ فَخَرَجَ عَلَيْهِمْ رَسُولُ اللهِ ﷺ، فَقَالَ: «مَا الَّذِي تَخُوضُونَ فِيهِ؟» فَأَخْبَرُوهُ، فَقَالَ: «هُمُ الَّذِينَ لَا يَرْقُونَ، وَلَا يَسْتَرْقُونَ، وَلَا يَتَطَيَّرُونَ، وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ»، فَقَامَ عُكَّاشَةُ بْنُ مِحْصَنٍ، فَقَالَ: “ ادْعُ اللهَ أَنْ يَجْعَلَنِي مِنْهُمْ، فَقَالَ: «أَنْتَ مِنْهُمْ؟» ثُمَّ قَامَ رَجُلٌ آخَرُ، فَقَالَ: ادْعُ اللهَ أَنْ يَجْعَلَنِي مِنْهُمْ، فَقَالَ: «سَبَقَكَ بِهَا عُكَّاشَةُ»

(صحيح مسلم، كتاب الايمان (١)، باب: بَابُ الدَّلِيلِ عَلَى دُخُولِ طَوَائِفَ مِنَ الْمُسْلِمِينَ الْجَنَّةَ بِغَيْرِ حِسَابٍ وَلَا عَذَابٍ (٩٤) رقم الحديث:٣٧٤ (٢٢٠)، ص:١١٦.)

 374- (220) Bize Sa’îd b. Mansûr rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hüşeym rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Husayn b. Abdirrahmân haber verdi. Dedi ki: Sa’îd b. Cübeyr'in yanındaydım: —  “Dün akşam düşen yıldızı hanginiz gördü?” dedi. —  “Ben (gördüm) dedim”. —  “Sonra dedim ki: Namazda filan değildim lâkin beni akrep sokmuştu.” —  “Buna karşı ne yaptın?” —  “Rukye yaptım.” —  “Seni buna sevk eden nedir?” —  “Şa’bînin bize rivâyet ettiği bir hadistir.” —  “Şa’bî size ne rivâyet etti?” —  “Bize Büreydete’bn-i Husayb-in el-Eslemiy’den naklen onun: --- “Nazar ile zehirli hayvan sokmasından başka bir şey de Rukye yoktur.” dediğini rivâyet etti. — “İşittiği şeyde karar kılan ne iyi eder. Lâkin bize İbn-i Abbâs Peygamber (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve sellem)’den naklen şunu rivâyet etti: --- “Bana bütün ümmetler gösterildi. Öyle Peygamber gördüm, yanında küçük bir cemaat var. Peygamber gördüm; yanında bir-iki kişi var! Yine Peygamber gördüm; yanında hiç kimse yok! Birdenbire bana büyük bir kalabalık arz olundu. Ben bunları benim ümmetim zannettim. Fakat bana: --- “Bunlar Mûsâ (‘aleyhi’s-selâm) ile onun kavmidir. Lâkin sen şu ufka bak; dediler. Bir de baktım büyük bir kalabalık! “Bir de öteki ufka bak!” dediler.  Baktım (yine) büyük bir kalabalık! “İşte Senin ümmetin bunlardır. Onlarla birlikte cennete hesapsız, azapsız girecek yetmişbin kişi (daha) var.” dediler.” buyurdu. Bundan sonra Rasûlüllâh (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) oradan kalkarak evine girdi. (Bunun üzerine cemaat bu hesapsız ve azapsız cennete gireceklerin kim oldukları) hakkında söze daldılar. Bazıları: --- “Her halde bunlar (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) ile sohbette bulunanlar olacak” diğer bazıları: “İhtimâl bunlar İslâmiyet zamânında doğarak Allâh (-ü Te’âlâ)’ya şirk koşmayanlardır.” dediler ve (daha buna mümâsil) birşeyler söylediler. Derken Rasûlüllâh (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) yanlarına çıkageldi ve: —  “Konuştuğunuz şeyler neydi?”  dedi. Ashâb-ı Kirâm da konuştuklarını kendisine haber verdirler. Rasûlüllâh (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve sellem): —  “Onlar;

 1- Rukye yapmayanlar ve yaptırmayanlar;

2- Teşe’üm etmeyenler,

3- Ancak Rablerine tevekkül eyleyenler-dir.”    

 

Buyurdular. Bunun üzerine Ukkâşetü’bn-ü Mihsan ayağa kalkarak: — “Allâh (-ü Te’âlâ)’ya duâ et de beni de onlardan eylesin” dedi. Rasûlüllâh (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve sellem): — “Sen onlardansın.” Buyurdu sonra başka bir zat kalkarak: --- “Allâh (-ü Te’âlâ)’ya duâ et beni de onlardan eylesin” dedi. Rasûlüllâh (sallâllâh-ü ‘aleyh-i ve sellem): —  “Bu husûsta Ukkâşe seni geçti.” buyurdular. Ş.g.

 (Sahîh-ı Müslim, Kitâbü’l-Îmân (1), Müslümanlardan Bir Çok Taifelerin Hesapsız ve Azapsız Olarak Cennete Gireceklerine Delil Bâbı (94), Hadîs no:374-(220), sh:116.)

 

Rukye: (Çoğulu: Rukâ) Duâ, Efsun. Şifâ Âyetleri Ve Duâlarını Yazmak, Okuyup Hasta Üzerine Üflemek. Mıska/Muska. Teşe'üm: Kötüye yorma. Uğursuz sayma. Bu anlayış dînimizde men edilmiştir. Birşeyi uğursuz saymak. Kötüye yormak. Tevekkül / توكل / تَوَكُّلْ: İşi başkasına ısmarlamak. Sebeblere tevessül ettikten sonra netîcesini Allâh'a bırakmak. Allah'tan gelene razı olmak. Kendine ait vazifeyi yaptıktan sonra neticelerini Allah'dan istemek. Kadere râzı olmak. Hakka güvenmek. Yeis ve kederden uzak olmak. Âcizlik göstermek Allâh'a dayanma ve güvenme. Allâhü Te’âlâ-ya teslîm olma. Bir işe başlarken sebeplere yapıştıktan sonra O'na güvenme; kalbin, her işte Allâhü Te’âlâ-ya i’timâd etmesi, güvenmesi.

RİZE’DE 1 KİŞİ BU SINIFTA SANIYORUM KIYMETLİ “ADEM KAP” HOCAMIZ



  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder