20 Eylül 2023 Çarşamba

ALLÂH İLE BERÂBER BAŞKA BİR İLAH MI VAR? HÂŞÂ! YÜZ BİNLERCE KEZ, MİLYONLARCA KEZ HÂŞÂ! HAYIR! ASLÂ, (O’NDAN BAŞKA İLÂH YOKTUR.أَشْهَدُ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ)

 

أَشْهَدُ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ


“BEN ŞEHÂDET/TANIKLIK EDERİM Kİ, (YAKÎNEN/GÖRMÜŞ GİBİ BİLİRİM VE BİLDİRİRİM Kİ) ALLÂH'TAN BAŞKA İLÂH YOKTUR,

 

VE YİNE ŞEHÂDET EDERİM Kİ, HZ. MUHAMMED O'NUN KULU VE RASÛLÜDÜR.”

 

ALLÂH İLE BERÂBER BAŞKA BİR İLAH MI VAR? HÂŞÂ! YÜZ BİNLERCE KEZ, MİLYONLARCA KEZ HÂŞÂ! HAYIR! ASLÂ, (O’NDAN BAŞKA İLÂH YOKTUR.)

 

Gökleri ve yeri yaratan, yeryüzünü yeşertmek için yağmurlar indiren, Allâh değil midir?

 

E ilâhüm me’all-Allâh = ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِ  = ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِ / Allâh ile berâber bir başka ilâh mı var?

 

Yeryüzünü dinlenme yeri kılan, ırmaklar çağlatan, dağlar inşa eden, sular arasına engeller koyan, Allâh değil midir?

 

E ilâhüm me’all-Allâh = ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِ / Allâh ile berâber bir başka ilâh mı var?

 

Dua edenin çağrısına karşılık veren, darda kalanın yardımına yetişen, tüm sıkıntıları gideren, Allâh değil midir?

 

E ilâhüm me’all-Allâh = ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِ / Allâh ile berâber bir başka ilâh mı var?

 

İnsanı yeryüzünün halifesi kılan, ona şeref ve izzet bahşeden, yarattığı her şeyi hizmetine veren, Allâh değil midir?

 

E ilâhüm me’all-Allâh = ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِ / Allâh ile berâber bir başka ilâh mı var?

 

Zifiri karanlıklarda yol bulduran, şaşırıp kalanları doğruya kavuşturan, rüzgârları ulaştıracağı rahmetinin müjdeleyicisi kılan, Allâh değil midir?

 

E ilâhüm me’all-Allâh = ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِ / Allâh ile berâber bir başka ilâh mı var?

 

Yaratılışı ilk defa başlatan, her an yaratmaya devam eden, baharı kışı, hazanı yazı var eden Allâh değil midir?

 

E ilâhüm me’all-Allâh = ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِ / Allâh ile berâber bir başka ilâh mı var?

 

Kanunlar ve kurallar koyan, koyduğu kurallara pazarlıksız uyulmasını isteyen, her hükmünde mükemmel olan Allâh değil midir?

 

E ilâhüm me’all-Allâh = ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِ / Allâh ile berâber bir başka ilâh mı var?

E ilâhüm me’all-Allâh = ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِ / Allâh ile berâber bir başka ilâh mı var? (Neml Sûresi 61-64.)

 

Hâşâ! Yüz binlerce kez, milyonlarca kez hâşâ!

 

La ilâhe illallâh/Allâh’tan başka ilah yoktur!

 

Vahdehu lâ şerîke leh/ O tektir, O’nun hiçbir ortağı yoktur!

Lehü’l mülkü/ Mülk O’nundur; mülkte hiçbir ortağı yoktur!

Ve lehü’l hamdü/Hamd O’nadır; Hamd’de O’nun hiçbir ortağı yoktur. Ve hüve ‘alâ külli şey’in kadîr/ Ve her şeye güç yetirendir; güçte, kuvvette, kudrette hiçbir ortağı yoktur.

 

KUR’ÂN-I KERÎM’DEKİ ÜÇ TEHLİKELİ İLÂH: 

 

1-           HEVÂ/HEVES = Kur'ân-I Kerîm-de hevâ kelimesi ile, nefsin öfke ve şehvet gibi kötü duygulara meyletmesi kastedilir. HEVES: Arzu, herhangi bir şeyi isteme, şevk ve eğilim olarak açıklanmaktadır. Heves kelimesi aynı zamanda kişilerin sahip olduğu gelip geçici olan duyguları ifade etmek için de kullanılmaktadır,

2-           DEHR = Dehr (Arapça: دهر), klasik Arap şiirinde, zaman veya kader anlamında kullanılan bir kavramdır,

3-           ŞÂRÎ = Asıl ve gerek Şârî’ Kitâb ve Sünnet’tir. Başka yol arayan dalâlettedir… “hüküm koyan, helal-harâm sınırlarını belirleyen, iyiyi-kötüyü, doğruyu-yanlışı, bana göre egoyu öne çıkaran, aklıma yatmıyor, bu zamanda böyle de olmaz ki vd.” demektir.

 

“Gök Kubbenin altında Allâh’tan başka tapılan şeyler arasında hevâdan daha dehşetli bir şey yoktur.” 

 

(Âlûsî, Rûhu’l-Me’âni, c. 11, s. 36)

 

“Dediler ki: ‘Hayat ancak bu dünyada yaşadığımızdır. Ölürüz ve yaşarız Bizi ancak dehr/zaman helak eder. Aslında bu hususta onların hiçbir bilgisi yoktur. Onlar sadece zanna göre, yersiz tahmin ve kuruntularına göre hüküm veriyorlar.” 

 

(Câsiye Sûresi, 45/ 24.)

 

“Ya haybete’d-dehr/ Kör olası zaman!”

 

Şârî, “hüküm koyan, helal haram sınırlarını belirleyen” demektir.

Yahudiler Allâh’ı bırakıp hahamlarını, Hristiyanlar ise rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i rabler edindiler. Hâlbuki onlara ancak tek ilaha kulluk etmeleri emr olunmuştu. Çünkü Allâh’tan başka ilah yoktur. O (cc) bunların koştukları her türlü isnaddan elbette ki münezzehtir.”

 

(Tevbe Sûresi, 9/31)

“Siz Rahiplerinizin helal kıldığını helal, haram kıldığını ise haram kabul etmiyor musun? İşte Allâh’tan başka kime bu yetkiyi verirseniz o sizin rabbinizdir.”

 

(Neml Süresi’nin 27/60-64…) (Muhammed Emin Yıldırım.) ş.g.

 

“Müjdecim, Kurtarıcım, Efendim, Peygamberim; Sana uymayan ölçü, hayat olsa teperim!” (Necip Fazıl Kısakürek)

“Ey Mekke-i Mükerreme ve Medîne-i Münevvere mihrâbında, Âlemlerin hesâbına ‘ALLÂH’ diyen sevgili! Bize Lutf-i İlâhî bahşedilen kapına Diz çöktük biat ettik; Rabb'imizden bize ne getirdiysen "ÂMENNÂ!” 

Bey'at (Arapça: بَيْعَة): Kur'ân-ı Kerîm’de anlatılan ve Hz. Peygamber'imiz Muhammed Mustafâ (sallâllâh-ü ‘aleyhi ve sellem) Efendimize bağlılık sözü verme, bağlılık yemîni yapmak gibi anlamlara gelmektedir. Bey'at kelimesi Arap dilinde satmak ve satın almak mânâlarında kullanılan bey' kelimesiyle aynı kökten gelmektedir. Sözlük anlamı itibarıyla 'satış sözleşmesi' mânâsına geldiği zikredilir.

 

Gökleri ve yeri yaratan, yeryüzünü yeşertmek için yağmurlar indiren, Allâh değil midir?

E ilâhüm me’all-Allâh =  ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِ/ Allâh ile berâber bir başka ilâh mı var?

Yeryüzünü dinlenme yeri kılan, ırmaklar çağlatan, dağlar inşa eden, sular arasına engeller koyan, Allâh değil midir?

E ilâhüm me’all-Allâh = ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِ / Allâh ile berâber bir başka ilâh mı var?

Dua edenin çağrısına karşılık veren, darda kalanın yardımına yetişen, tüm sıkıntıları gideren, Allâh değil midir?

E ilâhüm me’all-Allâh = ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِ / Allâh ile berâber bir başka ilâh mı var?

İnsanı yeryüzünün halifesi kılan, ona şeref ve izzet bahşeden, yarattığı her şeyi hizmetine veren, Allâh değil midir?

E ilâhüm me’all-Allâh = ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِ  / Allâh ile berâber bir başka ilâh mı var?

Zifiri karanlıklarda yol bulduran, şaşırıp kalanları doğruya kavuşturan, rüzgârları ulaştıracağı rahmetinin müjdeleyicisi kılan, Allâh değil midir?

E ilâhüm me’all-Allâh =  ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِ  / Allâh ile berâber bir başka ilâh mı var?

Yaratılışı ilk defa başlatan, her an yaratmaya devam eden, baharı kışı, hazanı yazı var eden Allâh değil midir?

E ilâhüm me’all-Allâh = ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِ  / Allâh ile berâber bir başka ilâh mı var?

Kanunlar ve kurallar koyan, koyduğu kurallara pazarlıksız uyulmasını isteyen, her hükmünde mükemmel olan Allâh değil midir?

E ilâhüm me’all-Allâh = ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِ  / Allâh ile berâber bir başka ilâh mı var?

E ilâhüm me’all-Allâh = ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِ   / Allâh ile berâber bir başka ilâh mı var?

 

(Neml Sûresi 61-64.)

Hâşâ! Yüz binlerce kez, milyonlarca kez hâşâ! La ilâhe illallâh/Allâh’tan başka ilah yoktur!

Vahdehu lâ şerîke leh/ O tektir, O’nun hiçbir ortağı yoktur! Lehü’l mülkü/ Mülk O’nundur; mülkte hiçbir ortağı yoktur! Ve lehü’l hamdü/Hamd O’nadır; Hamd’de O’nun hiçbir ortağı yoktur. Ve hüve ‘alâ külli şey’in kadîr/ Ve her şeye güç yetirendir; güçte, kuvvette, kudrette hiçbir ortağı yoktur.

KUR’ÂN-I KERÎM’DEKİ ÜÇ TEHLİKELİ İLÂH:

1- HEVÂ/HEVES = Kur'ân-I Kerîm-de hevâ kelimesi ile, nefsin öfke ve şehvet gibi kötü duygulara meyletmesi kastedilir. HEVES: Arzu, herhangi bir şeyi isteme, şevk ve eğilim olarak açıklanmaktadır. Heves kelimesi aynı zamanda kişilerin sahip olduğu gelip geçici olan duyguları ifade etmek için de kullanılmaktadır,

2- DEHR = Dehr (Arapça: دهر), klasik Arap şiirinde, zaman veya kader anlamında kullanılan bir kavramdır,

3- ŞÂRÎ = Asıl ve gerek Şârî’ Kitâb ve Sünnet’tir. Başka yol arayan dalâlettedir… “hüküm koyan, helal-harâm sınırlarını belirleyen, iyiyi-kötüyü, doğruyu-yanlışı, bana göre egoyu öne çıkaran, aklıma yatmıyor, bu zamanda böyle de olmaz ki vd.” demektir.

“Gök Kubbenin altında Allâh’tan başka tapılan şeyler arasında hevâdan daha dehşetli bir şey yoktur.” (Âlûsî, Rûhu’l-Me’âni, c. 11, s. 36)

“Dediler ki: ‘Hayat ancak bu dünyada yaşadığımızdır. Ölürüz ve yaşarız Bizi ancak dehr/zaman helak eder. Aslında bu hususta onların hiçbir bilgisi yoktur. Onlar sadece zanna göre, yersiz tahmin ve kuruntularına göre hüküm veriyorlar.” (Câsiye Sûresi, 45/ 24.)

“Yahudiler Allâh’ı bırakıp hahamlarını, Hristiyanlar ise rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i rabler edindiler. Hâlbuki onlara ancak tek ilaha kulluk etmeleri emr olunmuştu. Çünkü Allâh’tan başka ilah yoktur. O (cc) bunların koştukları her türlü isnaddan elbette ki münezzehtir.” (Tevbe Sûresi, 9/31)

“Siz Rahiplerinizin helal kıldığını helal, haram kıldığını ise haram kabul etmiyor musun? İşte Allâh’tan başka kime bu yetkiyi verirseniz o sizin rabbinizdir.” (Neml Süresi’nin 27/60-64…)

“Müjdecim, Kurtarıcım, Efendim, Peygamberim; Sana uymayan ölçü, hayat olsa teperim!” (Necip Fazıl Kısakürek)

“Ey Mekke-i Mükerreme ve Medîne-i Münevvere mihrâbında, Âlemlerin hesâbına ‘ALLÂH’ diyen sevgili! Bize Lutf-i İlâhî bahşedilen kapına Diz çöktük biat ettik; Rabb'imizden bize ne getirdiysen "ÂMENNÂ!”

Bey'at (Arapça: بَيْعَة): Kur'ân-ı Kerîm’de anlatılan ve Hz. Peygamber'imiz Muhammed Mustafâ (sallâllâh-ü ‘aleyhi ve sellem) Efendimize bağlılık sözü verme, bağlılık yemîni yapmak gibi anlamlara gelmektedir. Bey'at kelimesi Arap dilinde satmak ve satın almak mânâlarında kullanılan bey' kelimesiyle aynı kökten gelmektedir. Sözlük anlamı itibarıyla 'satış sözleşmesi' mânâsına geldiği zikredilir.    (Muhammed Emin Yıldırım.) ş.g.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder