22 Haziran 2017 Perşembe

TECDÎD-İ İMAN İMAN TAZELEME = TEVBE-İ İSTİĞFAR

İMAN VE NİKAH TAZELEME:
İman ve nikah tazeleme dualarının okunması, imanda ve nikahta bilerek veya bilmeyerek oluşmuş kusur ve hataların giderilebilmesi için yapılan bir uygulamadır.
Bir kişinin nikahı düşmüşse bu kadar basit bir uygulamayla nikah yeniden kıyılmış olur mu?  diyerek ve bu nedenle nikah tazelemenin hiçbir hükmü  yoktur diyenlere:
İman ve nikah tazeleme, nikahın yeniden kıyılması ile karıştırılmamalıdır. Nasıl ki bir insan yaptığı hata ve kusurlardan dolayı iman tazeleyip tevbe istiğfar ediyorsa, bu da o kimsenin imansız olduğu için iman tazeleme yaptığı anlamına gelmez. Bu, yapılan hataların giderilmesine yönelik Allah’u Teala’dan af dilemesidir. Nikahta aynı bunun gibidir. Burada nikah tazeleme yapılması da, nikahsız olduğu için değil nikahının düşmesine sebep olabilecek hataların giderilmesi içindir. Mesela: Muhammed Bilal Nadir Hazretlerinin zamanında, 1950’li yıllarda, Maraş bölgesinde görev yapan bir subay, hanımıyla kavga ediyor. Hanımı da, küsüp babasının evine gidiyor.  Aradan altı-yedi ay gibi bir süre geçtikten sonra, iki taraf da pişman olup, barışarak biraraya gelmek istiyorlar.Bunun üzerine,  o zamandaki alimlere tekrar birleşmek istediklerini sölüyorlar. Alimler de:
Sure-i Bakara, Âyet 226-227:
لِلَّذ۪ينَ يُؤْلُونَ مِنْ نِسَٓائِهِمْ تَرَبُّصُ اَرْبَعَةِ اَشْهُرٍۚ فَاِنْ فَٓاؤُ۫ فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ ﴿٢٢٦﴾ وَاِنْ عَزَمُوا الطَّلَاقَ فَاِنَّ اللّٰهَ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌ ﴿٢٢٧﴾
“Zevcelerinden îlâ (cima etmemeye yemin) edenler için, dört ay beklemek vardır. Şayet bu yeminlerinden dönerlerse Allah’u Azim’üş-şan bağışlayıcı ve merhametlidir. Fakat bu müddetin sonunda boşanmaya azmederlerse Allah’u Teala, işiten ve bilendir,”
 Bu ayeti kerimeye göre,  sizde kasıtlı olarak bu süreyi aştığınız için, tam olarak boşanmış sayılırsınız diyorlar. Daha sonra bu adam, Muhammed Bilal Nadir Hazretlerinin yanına gelip aynı olayı anlatarak dinen bizim birleşmemizin imkanı var mı? diye soruyor. Diğer alimlerin buna onay vermediğini de belirtiyor. Muhammed Bilal Nadir hazretleri, o adama:
Camiye gidip cemaatle namaz kılıp kılmadığını soruyor? Adam:
Ara sıra camiye giderek cemaatle vakit namazlarını kıldığını söylüyor. Muhammed Bilal Nadir Hazretleri:
Camilerde imam efendiler, perşembe akşamı yatsıdan sonra iman ve nikah tazeleme duasını okurlar, sen bu dört ay olan müddet içerisinde bu uygulamaya katıldın mı? diye tekrar soruyor. Adam:
Evet! diye cevap vermesi üzerine Muhammed Bilal Nadir hazretleri diyor ki:
Senin nikahın da hiçbir şüphe yok. Zaten nikahın düşmediği için de, hiçbir sorun yok,  git hanımını al diyor. Adam, diğer alimlere tekrar giderek, Muhammed Bilal Nadir hazretlerinin bu fetvasının doğru olup olmadığını soruyor. O alimler, Muhammed Bilal Nadir hazretlerinin verdiği cevabı duyunca:
Biz onun söylediği incelikleri göremedik. Çok doğru söylemiş. Senin nikahında hiç şüphe yok,  diyerek sebepsiz yere yuvanın yıkılmasını önlemiş oluyor.
Bu ve buna benzer durumlar da iman ve nikah tazelemenin çok büyük bir öneminin olduğu görülmektedir.
 İman ve nikah tazeleme, imam efendiler tarafından yakın zamana kadar camilerimiz de her perşembeyi cumaya bağlayan gece (cuma gecesi) yatsı namazından sonra dua’nın arkasından aşağı­daki şekilde yapılırdı. Halen günümüzde nadiren de olsa bazı imamlarımız da bunu veya benzerini yapmaktadırlar.

İman tazeleme duası:

اَسْتَغْفِرُ اللّٰهَ. اَسْتَغْفِرُ اللّٰهَ. اَسْتَغْفِرُ اللّٰهَ الْعَظ۪يمَ. اَلْكَر۪يمَ .الَّذ۪ى لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ الْحَىَّ الْقَيُّمَ وَاَتُوبُ اِلَيْهِ.  تَوْبَةَ عَبْدٍ ظَالِمٍ لِنَفْسِه۪ لَا يَمْلِكُ لِنَفْسِه۪ مَوْتًا وَلَا حَيَاةً وَلَا نُشُورًا.  وَاَسْأَلُهُ التَّوْبَةَ وَالْمَغْفِرَةَ لَنَا. اِنَّهُ هُوَ التَّوَّابُ الرَّح۪يمُ .
Estağfirullah, estağfirullah, estağfi-rullah El- aziym, el keriym, ellezîy lâ ilâhe İllâ hû el-hayyel gayyume ve etûbü ileyh. tevbete abdin, zâlimin li nefsihî lâ yemlikü li nefsihî mevten velâ hayâten, velâ nüşûrâ. Ve es elühüt-tevbete vel mağfirete lenâ İnnehu hüvet-tevvabün rahiym.
İlâhi Yâ Rabbi! İlâhi yâ Rabbi! İlâhi yâ Rabbî! Haddi Bülüğumuzdan  bu ana gelinceye kadar bizim elimizden, dilimizden, gözümüzden, kulağımızdan ve diğer azala­rımızdan sadır olan küfür, şirk, isyan, gıybet, iftira, hâsılı her ne kadar günah-ı  kebâir ve günah-ı  segayir işledikse biz onların cümlesinden rücû ettik, bir daha işlememeye azm-i cezm-i  kast eyledik.
Peygamberlerin evveli Hazreti Âdem (Aleyhis-selâm) âhiri bizim Peygam­berimiz Hazreti Muhammed Mustafa (Sallallahu aleyhi vesellem) Efendimizdir.
Bunlar ve bunların arasında gelmiş-geçmiş bütün peygamberlerin cümlesi haktır. Onlara Cebrail (Aleyhis-selâm) vasıtası ile indirilen emir ve nehiylerden bizlere haber verdiklerinin cümlesi haktır ve gerçektir. İnandık iman getirdik. Dilimiz ile ikrar, kalbimiz ile tasdik eyledik.
آمَنْتُ بِاللّٰهِ وَبِمَا جَٓاءَ مِنْ عِنْدِ اللّٰهِ .آمَنْتُ بِرَسُولِ اللّٰهِ  وَبِمَا جَٓاءَ مِنْ عِنْدِ رَسُولِ اللّٰهِ.  آمَنْتُ بِاللّٰهِ وَمَلٰٓئِكَتِه۪ وَكُتُبِه۪ وَرُسُلُه۪ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَبِالْقَدَرِ خَيْرِه۪ وَشَرِّه۪ مِنَ اللّٰهِ تَعَالٰى وَالْبَعْثُ بَعْدَ الْمَوْتِ  .حَقٌّ اَشْهَدُ اَنْ لَا اِلٰهَ اِللّٰهُوَاَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ.
Âmentü billâhi ve bi mâ câ’e min indillah.
Âmentü bi Rasûlillâhi ve bi mâ câ’e min indi Rasûlillâh.
Âmentü billâhi ve Melâiketihî ve kütübihî ve Rûsulihî vel yevmil âhiri ve bil kaderi, hayrihî ve şerrihî minallâhi teâlâ vel ba’sü ba’del mevt. Hakkun eşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammed’en abduhû ve Rasûluh.
İtikatta mezhebim Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat Mezhebi, onlar her ne itikat üzere oldular ise ben dahi ol itikat üzere oldum.
Sonra devamla aşağıdaki nikah tazeleme duası okunur.

Nikah tazeleme duası:

İmam efendi şöyle der: (Üç defa)
 اَللّٰهُمَّ اِنّ۪ى اُر۪يدُ اَنْ اُجَدِّدَ الْا۪يمَانَ وَالنِّكَاحَ تَجْد۪يدًا بِقَوْلِ لَا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ. مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللّٰهُ.
Allâhümme innî ürîydü en üced-didel îmâne ven nikâhe tecdîden bi gavli lâ ilâhe illallâh,  Muhammed’un Resûlullâh.
Üçüncünün sonun da :
Hakkan ve sıdga ve Sallallahu Tealâ Aleyhi veselleme Rasûluhun Nebiyya vel hamdülillâhi Rabbil âlemiyn, der.
Okuyan kimse dilerse, iman ve nikah tazelemeyi burada tamamlayıp âmener-rasulü’yü okuyabilir. Dilerse de, şunları da söyleyip bitirir.
Nikâhımızda şüphe vaki oldu ise, Nikâhımız altında bulunan hatunlarımız tarafından vekâleten, bizler tarafından asâleten eski mihr-i müeccel üzere aldık, kabul ettik.
(Aldık kabul ettik sözü üç defa tekrar edilir.)
Sonra (üç defa):
   زَوَّجْتُ اِمْرَءَت۪ٓى اِيَّاىَ  .تَزَوَّجْتُ اِمْرَءَت۪ٓى اِيَّاىَ  .
Zevvectu imraetî iyyâye. Tezevvectü imraetî iyyâye, “Kâbul tuhâ,” der.
Sonunda okuyan kimse, Eûzu–Besmele çekerek her yatsı namazından sonra okunan Âmener-Resûlü’yü (Sûre-i Bakara’nın son iki ayetini) okur.
İman ve nikah tazeleme duaları, sadece camilere mahsus değildir. İman tazelemeyi, kişi dilerse tek başına ferdi olarakta yapabilir. Ancak nikah tazelemeyi, yapabilmesi için kendisinden başka en az iki erkek şahidin bulunması gerekir. Bu şartlar yerine geldikten sonra bu dualar, uygun ortamlarda yapılabilir.

 http://www.kadiritarikati.com/iman-ve-nikah-tazeleme/5

Tevbe ve Seyyidü'l-İstiğfar Duaları

Tövbe: insanın maddi-manevi kirlerden, yani günahlardan tiksinip, rahatsız olması ve onlardan temizleme çarelerini araştırması demektir. Yapılan bir tövbenin kabul edilmesi için işlenen günah, kul hakkına taalluk etmiyorsa, üç şart vardır.
  1. Yapılan kötülüğü bırakıp ondan vazgeçmek
  2. İşlediği kötülüğe karşı üzülerek pişman olmak.
  3. O kötülüğü bir daha işlememeye azmedip kat’i kararını vermektir.
Eğer işlenen günah kul hakkına giriyorsa, o zaman bir dördüncü şart daha vardır ki, o da tecavüz edilen hakkın, mümkünse sahibine iadesi ile birlikte hak sahibiyle helalleşmektir.
İstiğfar: işlediği kusurundan dolayı rahatsız olup Allah’tan mağfiret , bağışlanmak istemektir.
Büyük olsun küçük olsun her bir günah insanın manevi bünyesini kemirip zehirleyen bir akrep ve bir yılandan ibarettir. İnsan hatasını anlaması ve Allah’tan bağışlanmayı istemesi ile akrep ve yılandan korunmuş olur. Hatasını anlamayan veya anlamamazlıktan gelen ve bağışlanmayı istemeyen kimsenin hali, sinekten kaçıp yılanın ağzına giren adamın acıklı haline benzer. Çünkü işlediği her bir günah kendisini yavaş yavaş küfre doğru götürecek ve bir gün farkına varmadan kendisini delaletin ve küfrün içinde bulacaktır. Maazallah.
Hatasız kul olmayacağına göre; çarelerini araştırmak, nefsi şımartan ve kişiyi günaha sokan hususlardan kaçınmaya çalışmak gerekmektedir. Zira kulun işlediği günahlardan Allah’u Teala’ya tövbe edip istiğfar etmesi şeytanın ve nefsin fitnesinden Allah’u Teala’ya sığınması ve rahmetiyle himayesine alması için Allah’u Teala’ya dua etmesi, O’na karşı olan kulluk vazifelerini idrak edişinin alametlerindendir. Kulun günah işlemede ısrar etmeden vazgeçerek ve Allah’ın bağışlayıcı olduğunu bilerek istiğfarda bulunması ise, onun kulluğundaki sadakatini gösterir.
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) geçmiş ve gelecek bütün günahları ile birlikte pak ve temiz kılınmış olduğu halde günde bazen yetmiş, bazen yüz defa tövbe ederdi. Hâsılı, maddi ve manevi her türlü pişmanlıktan kurtulmanın yegane çaresi, fiili ve hali bir pişmanlık ve istiğfardır.
Rivayet edildiki: Hz. Ali (Radıyallahü Anh), günahlarının çokluğundan dolayı ümitsizlğe düşen ve bunun derdini çeken ve kurtuluş çaresi arayan birine:
-“Tövbe ve istiğfar et” diye öğüt verir, o kimse:
-“Sen bana durmadan tövbe ve istiğfar et diyorsun. Bu tövbe ve istiğfar ne zamana kadar sürecek?” diye sormuş. Hz. Ali (Radıyallahü Anh) şöyle cevap vermiş:
-“İşlediğin günahları tümüyle terk edinceye kadar!”
Evet yüce Mevla’mızın engin rahmetinden hiçbir zaman ümitsizliğe düşmemek, perişanlıktan kurtulmanın yegane çaresidir.

Tövbe ve İstiğfar Hakkında Ayet ve Hadisler

Tövbe ve istiğfar konusunda âyet-i kerimeler ve hadisi şerifler pek çoktur. Biz burada ancak bir kısmına işaret edeceğiz:

Ayeti Kerimeler

Allah’u Teala şöyle buyurmuştur:
  • Günahına istiğfar et. sabah-akşam Rabbini hamd ile tespih et.(1)
  • Kendi günahın, erkek ve kadın müminlerin günahları için hamd ile tespih et. (2)
  • Allah’a istiğfar edin; çünkü O, Gafur ve Rahim’dir.(3)
  • Sen içlerinde oldukça ve kendileri de istiğfar ettikleri sürece Allah onlara azap edecek değildir.(4)
  • Rabbinze istiğfar edin, sonra da O’na tövbe edin.(5)
  • Kim bir kötülük yapar yahut nefsine zulmeder de sonra Allah’a istiğfar ederse, Allah’ın Gafûr (çokbağışlayıcı) ve Rahîm (çok merhamet edici) olduğunu görür.(6)
  • Onlar Çirkin bir hareket yaptıkları yahut nefislerine zulüm ettikleri zaman Allah’ı hatırlar, derhal günahları için istiğfar ederler. Günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir ki? Ve bunlar, yaptıkları kötü şeyde bilerek ısrar etmezler.(7)

Hadis-i Şerifler

  • Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah’u Teala Bana ümmetim için iki eman indirdi. Bunlar ‘Sen onların içinde bulunduğu müddetçe Allah onlara azap edecek değildir. Onlar istiğfara devam ettikleri müddetçe de Allah onlara azap edici değildir’ [Enfâl Suresi, 33]."(8)
  • Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:" Allah’u Teala der ki: Ey İnsanoğlu! Sen bana dua ettiğin ve bana umut bağladığın sürece senden olan günahları sana bağışlarım. Ve ey insanoğlu! Senin günahların gökteki bulutlar kadar olsa bile beis görmem. Sonra benden mağfiret dilesen, seni bağışlarım. Ey İnsanoğlu! Eğer yer dolusu günahlarla bana karşı çıkıp da sonra hiçbir şeyi bana ortak koşmayarak (küfür üzerinde olmayarak ölüp) bana gelirsen, Ben de sana yer dolusu mağfiret ihsan ederim." (9)
  • Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:"Allah’a yemin ederim ki, Ben, Allah’a günde yetmiş defadan çok estağfirullah (Allah’ım, senden günahlarımı bağışlamanı dilerim) derim."(10)
  • Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:"Allah’u Teala’ya istiğfara devam eden kimsenin Allah her sıkıntısı için bir çıkış yolu ve her kederi için bir ferahlık sağlar ve onu hiç beklemediği bir yerden rızıklandırır."(11)
  • Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:"Amel defterinde çok istiğfar bulunan kimseye ne mutlu!"(12)
  • Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:"İstiğfar eden, günde tövbesini 70 kez bozsa da, günahlata ısrar etmiş sayılmaz."(13)
  • Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) duasını üç defa tekrar etmekten ve üç defa da istiğfar etmekten hoşlanırdı.(14)
  • Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:" Her kim: (aşağıdaki duayı) diyecek olursa, savaştan kaçmış dahi olsa günahları bağışlanır.(15)

    Günahları Bağışlatan Tövbe Duası
    Duanın Arapça Okunuşu: [Estağfirullahellezi lâ ilahe illâ Hüvel-Hayyul-Kayyume ve etübü ileyh] Duanın Türkçe Manası: [Kendisinden başka ilah olmayan, Hayy ve Kayyüm olan Allah’tan mağfiret dilerim. ve O’na tövbe ederim.]

Allah Dostlarının Rivayetleri

  • Fudayl (kuddise Sirruh) dedi ki: "Günahı kökünden söküp atmadan "Estağfirullah" demek, yalancıların tövbesidir."
  • Râbia el-Adeviyye (Kuddise Sirruha)’dan şöyle nakledilmiştir.: "Bizim istiğfarımız, çok istiğfara muhtaç olur. (Günahları kökünden atarak tövbe etmediğimizden çok istiğfarda bulunmamız gerekir.)"
  • Kâbe’nin örtüsüne tutunarak bir bedevinin şöyle dediği nakledilmiştir: "Allah’ım! Günahlarıma senden ısrarla mağfiret dilemem yüzsüzlüktür. Senin af ve mağfiretinin genişliğini bildiğim halde, istiğfarda bulunmayı terk etmem de acziyettir. Bana muhtaç olmadığın halde, bana ne kadar çok nimetlerle şefkat gösteriyorsun. Ben ise, Sana muhtaç olduğum halde günahlarla gazabını kazanıyorum. Ey söz verdiği zaman onu yerine getiren, azapla korkutunca da bağışlayıp affeden Allah’ım! Benim bütün günahlarımı Senin büyük affının içine koy; ey merhamet edenlerin en merhametlisi!…"

Seyyidü’l-İstiğfar Duası (İstiğfarların Efendisi)

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Seyyidül İstiğfar Şudur buyurdu:”
Duanın Arapça Okunuşu: [“Allâhümme ente Rabbî lâ ilâhe illâ ente haktenî ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve ve’dike mesteta’tü eûzübike min şerri mâ sana’tü, ebûü bike bini’mentike aleyye ve ebûü bizenbî fağfirli feinnehû lâyağirü’z-zünûbe illâ ente.”] Duanın Türkçe Anlamı: [“Allah’ım! Rabbim Sensin. Senden başka ilah yoktur. Beni sen yarattın. Ben senin kulunum. Gücümün yettiği kadar senin ahdin ve vaadin üzereyim. Yaptığım şeylerin kötülüğünden sana sığınıyorum. Üzerimde olan nimetini ve günahlarımı Sana itiraf ediyorum. Beni bağışla. Çünkü Senden başka kimse günahları bağışlayamaz.”]İnsan akşama girerken bu duayı okudğu zaman, o gece ölürse, cennete girer yahut cennet ehlinden olur. Bu duayı sabaha girerken okudğu zaman da o günde ölürse, o cennet ehlindendir."(16) Bir rivayette “Şehit olarak ölür” şeklindedir.
Rivayet edildi ki:” Son nefesinde konuşamayan hastalara, Seyyidül İstiğfar duası yazılarak su içine bırakılır. Elde edilen bu sudan hastanın ağzına damlatılırsa, dili çözülür ve kolay can verir.”

Başka bir Tövbe ve İstiğfar Duası

Duanın Arapça Okunuşu: [“Estağfiru’llâh, Estağfiru’llâh, Estağfiru’llâh el-azîm, el-kerîm, ellezî lâ ilâhe illâ hüv’l-hayyü’l-kayyum, ve etûbü ileyh. Venes’elühü’t-tevbete, ve’l-mağfirete, ve’l-hidâyete, lenâ, innehû hüve’t-tevvâbü’rrahim. Tevbete abdin zâlimin li nefsihi, lâ yemlikü li nefsihi mevten ve lâ hayâten ve lâ nüşûrâ. Ve es-elühü’t-tevbete ve’l-mağfirete, ve’l-hidâyete lenâ, innehü hüve’t-tevvâbü’r-Rahim.”] Duanın Türkçe Anlamı: [“Allah’tan affımı istiyorum, Allah’tan affımı istiyorum, Allah’tan affımı istiyorum ve yaptıklarımdan pişman olmuş olarak O’na dönüyorum ki O, azamet sahibi keremi bol bir Allah’tır. Kendisinden başka gerçek ilâh yoktur. Hayat sahibidir. ve her şeyi ayakta tutmaktadır. O’ndan benim tevbemi kabul etmesini, beni bağışlamasını ve beni doğru yola iletip orada devam etmeyi bana lütfetmesini istiyorum. Çünkü O, Tövbeleri çok kabul ede merhametli bir Rab’dir. Kendine zulmetmiş kul2un dönüşü kendi menfaatinedir. Tövbe eden kul ne hayat, ne ölüm, ne de tekrar diriliş için bir güç ve kuvvete sahiptir. O2ndan benim tövbemi kabul etmesini, beni bağışlamasını ve beni hidayet üzere devamlı kılmasını niyaz ediyorum. Çünkü O, tövbeleri çok çok kabul eden ve merhameti bol olan Allah’tır.”]

Dipnotlar (Kaynakça)

  1. Mü’min Suresi, 55
  2. Muhammed Suresi, 19
  3. Nisa Suresi, 106
  4. Enfal Suresi, 33
  5. Hud Suresi, 3
  6. Nisa Suresi, 110
  7. Al-i İmran Suresi, 135
  8. Kenzü’l-İrfan, 5
  9. Tirmizi, Daavât, 3540
  10. Buhari, Daavat, 6307
  11. Ebu Dâvud, Vitir, 26
  12. İbni Mâce, Edep, 3818
  13. Buhari, Daavât, 6307
  14. Ebû Dâvud, Salât, 1424
  15. Ebu Dâvud, Salât, 1517; Tirmizi, Daavât, 3577
  16. Buhârî, Daavât, 6306; Tirmizî, 5/467

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder