26 Kasım 2018 Pazartesi

HAKK’I SEVEN, HALK’A VEREN, GÂZİ BAŞKAN, KOCA ÇINAR TBMM ESKİMEYEN BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN'A -III-






HAKK’I SEVEN, HALK’A VEREN, GÂZİ BAŞKAN, KOCA ÇINAR ---ARANAN, AYDINLATAN GÂZİ BAŞKAN, ‘KOCA ÇINAR’A---  ÖZLENEN VE GÖZLENEN, GÂZİ BAŞKAN ‘VAKIF ADAMI’A

“Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.” =O, Rahmân ve O, Rahîm olan  (=esirgeyen ve bağışlayan) Allâh (c.c.)’ın adıyla başlarım.
رَبِّ يَسِّرْ وَلَا تُعَسِّرْ رَبِّ تَمِّمْ بِالْخَيْرِ، وَ بِه۪ نَسْتَع۪ينْ. (أٰم۪ينَ)
“Yâ Rabbî! Kolaylaştır, Zorlaştırma! İşimi Hayırla Sonuçlandır.” -Yalnız Senden Yardım Dilerim.-[1]
أَلْحَمْدُ لِلّٰهِ وَكَفٰى، وَالصَّلٰاةُ وَالسَّلٰامُ عَلَى النَّبِىِّ الْمُصْطَفٰى، وَعَلٰى أٰلِه۪ وَأَصْحَابِهِ الْكِرَامِ الشُّرَفَا.
§   El-Hamd-ü Lillâh-i Ve Kefâ,
§   Ve’salât-ü Ve’selâm-ü ‘Ale’n-Nebiyyi’l-Mustafâ,
§   Ve ‘Alâ êlihî Ve Eshâbihi’l-Kirâmi’ş-Şürefâ.

ü Övülmeye lâyık olarak Allâh-ü Te’âlâ bize yeter...
ü Salât-ü selâm seçilmiş olan O Nebî Muhammed Mustafâ sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem’in üzerine olsun…
ü Ve Yine; Salât-ü selâm O’nun yûce ve şerefli Âl-i’ne ve Eshâbı’na olsun…[2]

“Allâh-ü Te’âlâ’yı arzu edip seveni, Allâh-ü Te’âlâ da arzu edip sever”

  

٦٥٠٧--- حَدَّثَنَا حَجَّاجٌ، حَدَّثَنَا هَمَّامٌ، حَدَّثَنَا قَتَادَةُ، عَنْ أَنَسٍ، عَنْ عُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ، عَنِ النَّبِيّ ﷺ قَالَ:
"مَنْ أَحَبَّ لِقَآءَ اللّٰهِ أَحَبَّ اللّٰهُ لِقَآءَهُ، وَمَنْ كَرِهَ لِقَآءَ اللّٰهِ كَرِهَ اللّٰهُ لِقَآءَهُ" قَالَتْ عَآئِشَةُ أَوْ بَعْضُ أَزْوَاجِهِ: إِنَّا لَنَكْرَهُ المَوْتَ، قَالَ: "لَيْسَ ذٰاكِ، وَلٰكِنَّ المُؤْمِنَ إِذَا حَضَرَهُ المَوْتُ بُشِّرَ بِرِضْوَانِ اللّٰهِ وَكَرَامَتِهِ، فَلَيْسَ شَيْءٌ أَحَبَّ إِلَيْهِ مِمَّا أَمَامَهُ، فَأَحَبَّ لِقَآءَ اللّٰهِ وَأَحَبَّ اللّٰهُ لِقَآءَهُ، وَإِنَّ الكَافِرَ إِذَا حُضِرَ بُشِّرَ بِعَذَابِ اللّٰهِ وَعُقُوبَتِه، فَلَيْسَ شَيْءٌ أَكْرَهَ إِلَيْهِ مِمَّا أَمَامَهُ، كَرِهَ لِقَآءَ اللّٰهِ وَكَرِهَ اللّٰهُ لِقَآءَهُ"
اسم الكتاب: صحيح البخاري، المسمي الجامع الصحيح المسند من حديث رسول الله ﷺ وسننه وأيامه، المؤلف: للإمام حافظ أبي عبدالله محمد بن إسماعيل بن إبراهيم بن المغيرة الجعفي البخاريّ رحمة الله تعالي، ١٩٤ – ٢٥٦ هـ، تحقيق، إعتني به: أبو عبدالله عبد السلام بن محمد بن عمر علوسي،  الناشر: مكتبة الرشد، المملكة العربية السعدية-الرياض،الطبعة: طبعة الثانية، ١٤٢٧ ه-٢٠٠٦ م. كتاب الرقاق (٨١)، باب: من أحب لقاء الله أحب الله لقاءه، (٤١/٤١)، طرف الحديث: رقم الحديث: ٦٥٠٧، ص:٩٠١؛ ش أخرجه مسلم في الذكر والدعاء والتوبة باب من أحب لقاء الله أحب الله لقاءه رقم، ٢٦٨٣ – ٢٦٨٤، (ليس ذاك) أي ليس المراد بلقاء الله تعالى الموت لأن الموت يكرهه كل إنسان بطبعه. (حضر) حضره النزع للموت؛ اخْتَصَرَهُ أَبُو دَاوُدَ، وَعَمْرٌو، عَنْ شُعْبَةَ، وَقَالَ سَع۪يدٌ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ زُرَارَةَ، عَنْ سَعْدٍ، عَنْ عَآئِشَةَ، عَنِ النَّبِيِّ ﷺ.

6507 --- ... Bize Katâde, Enes İbn-ü Mâlik’ten; o da Ubâde İbnü’s- Sâmit (r.’a.)’ten tahdîs etti ki, Peygamber (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) şöyle buyurmuştur:

—  “Her kim Allâh’a kavuşup görmeyi arzu eder severse, Allâh da ona kavuşup görmeyi sever. Her kim de Allâh’a kavuşmaktan hoş­lanmazsa, Allâh da ona kavuşmaktan hoşlanmaz.” Âişe yâhud Peygamber (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem)’in kadınlarından biri:(Yâ Rasûlellâh!) Bizler ölümden elbette hoşlanmayız! Dediler. Peygamber (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) kadınlara:

--- “Ölüm sizin bildiğiniz gibi değil, lâkin bu şöyledir: Mü’mine ölüm hâli gelince, Allâh’ın o kuldan hoşnûdluğu, Allâh’ın ikrâm ve ihsânı ile müjdelenir. Bu müjde üzerine artık Mü’mine (ölüm gibi) kendisini karşılayacak hâllerden daha sevimli bir şey olamaz. O anda mü’min Allâh’a kavuşmayı arzu edip ister, Allâh da mü’min kuluna kavuşmayı sever.

Fakat kâfir öyle değildir: Ona ölüm hâli hazır olduğunda, Allâh’ın azâbı ve ukûbeti müjdelenir. O anda kâfire, önündeki ölüm gibi hâllerden daha çirkin bir hâl olamaz. Bu sûretle kâfir, Allâh’a kavuşmayı fenâ görür, Allâh da onunla buluşmayı çirkin görür.”[3]
HAKK’I SEVEN, HALK’A VEREN, GÂZİ BAŞKAN, KOCA ÇINAR
Dediler ki: Gözden ırak olan gönülden de ırak olur!
Dedim ki: Gönül’e giren, gözden ırak olsa ne olur?
Haydi, ben bensiz geliyorum sen de sensiz gel, hoş olur!
Mevlânâ rh.’a.

1-            

Meclisimizin Başkanı İsmail KAHRAMAN
12 Temmuz 2017 Çarşamba günü ceman
AA’ya röportaj verdi, şunlar buldu cereyan
15 Temmuz’u anlattı öz kısa muhtasaran 


2-            
‘Milletim bilsin! FETÖ büyük bir terör örgütü
Toplumu kandırdı, yanlış istikamete götürdü
Zaten şimdi herkes bunu net bir şekilde gördü
Aslen, örgüt büyük bir kukla, göz önüne düştü


3-            
35 yıldan fazla bir süredir hazırlıklar yaptı
Hain girişimi 15 Temmuz gecesi oldu çalkantı
‘Darbeye hayır, demokrasiye evet’ çıktı ışıltı
Farklı görüşler vatan için bir oldu kurdu çatı


4-            
O gece evinde F16’ların alçak uçuşunu izledi 
Hareketlilik olduğunu fark ettiğini dile getirdi
Medyada 15 Temmuz Şehitler Köprüsü şimdi
Üzerinde tankları gördüğünde ‘eyvâh’ iş ciddî


5-            
Geçmişteki darbeleri hatırladı o an oldu münâdî
Geçmişte darbeler Türkiye’ye çok zararlar verdi
Yıkanmış, efsunlu beyinler, oldular birer angudi[1]
Beyinleri, bir tarafa attılar andırdılar İbn-i Yezid’i
Mankurt’lar[2] türedi! Hepsi birer cânî ve de, zibidi


6-            
KAHRAMAN Gazi Başkan, Meclisi açmaya verdi karar
Âilesinden var Emine’si yanında hissiyâtı değer iftihâr
Çünkü Karadenizli idi, duâmız olsun âfiyet bulsun aşikâr
Mani’ olamadı kerîmesine, sonunda yola revân oldular


7-            
‘Böyle vakitlerde artık geleceği düşünmüyorsunuz
Bu dünyâ geçicidir, bu bir fânî dünyâdır, diyorsunuz
Îmânımın gereği; şehîdlik, Cennet’te buluşuyorsunuz
Korkuyu yenen cesârettir, ölümden korkmuyorsunuz’
Ânı yaşar gibiydi, Gâzi Başkan KAHRAMAN Oğuzsunuz


8-            
Yanında kızı Emine’ye, ‘abdest alıp Meclis’e varacağım
Ey kızcağızım! TBMM’yi her hâlükârda açık tutacağım’
Emine der; cânım babam seni yalnız bırakmayacağım
Haydi, kızım oku “Rabb-i Yessir” ben dâhî okuyacağım


9-            
Biricik oğlun Fatih Bey, darbe girişimini haber alır
Seri bir şekilde İstanbul’dan Ankara, Meclis’te hazır
Âile birlik ve berâberliği gibi müreffeh[3] yok hâlihâzır
Babasına itaatte emsâli yok yalnız size münhasır[4]


10-          
Dört partiye Genel Kurulu açacağını duyurdu
Birinci etapta yedi milletvekili Meclis’te buldu
Derken arttı, tüm partiler Genel Kurula doldu
Genel Kurulda başkanlık divânına öneri sundu


11-          
Kâtib üyeliklere grup başkanvekilleri otursun
Ricâmı kabûl edin hiçbir parti kalmasın, yoksun
AK Parti’den Mehmet Muş, geldi mi? Bir sorun
CHP’den Özgür Özel, işte tamam oldu hâzırûn
MHP’den Erkan Akçay divan kuruldu hamdolsun!


12-          
Hiçbir yerden taleb olmadan Meclisi topladı
İlk konuşmayı yaparak yakîn[5] îmânına sarıldı
Egemenliğimiz baksana, göz göre göre çalındı
Kahramanlığı, dünyâ bilecek diye karar alındı


13-          
‘Darbeye, karşı durursanız zarar veremez
Ben geminin kaptanıyım artık beklenmez
Kaptanlar fâreler gibi, gemisini terk etmez’
Biz burada şehîd olacağız, artık fark etmez


14-          
Özgür Özel’in üzerinde ceketi yoktu üzgün
İdâre Âmiri Ahmet Gündoğdu, azıcık düşün
‘Özgür Bey az sonra yayın başlar,’ büs-bütün
Divânda ceketsiz oturmak mı? Sardı bir hüzün


15-          
Sana ceketimi vereyim’ oturasın düzgün
Ahmet Bey ceketi Özgür Bey’e verdi o gün
Özgür Bey giyerken, ‘Kadere bak büsbütün
Milli görüş ceketi giymek varmış’ işte ödün


16-          
O gece Meclis’te hiçbir parti, görüş, rozet yoktu
Tek bir rozet vardı; o da ay ve yıldız hep çoktu
Herkes kürsüye geliyor, çok güzel bir koşuntu
Birlikte ‘darbe önlenecek!’ sesleri ne güzel uğultu


17-          
FETÖ’nün darbe girişiminde neler yaşandı yine
Bir bakalım, Meclis’teki hanım milletvekillerine
Cesârette hayranlık ki, eşi görülmedi böylesine
Milletimiz aslan yüreklere şâhitlik etti iyicesine


18-          
Bennur Hanım,[6] bir de engeli var, bak onda celâdet[7]
Semâ Kırcı,[8] oğluyla vahşet isyanı, medyadan seyret
‘Oğlum abdestli, ben de eyleyeyim açılsın basîret
İki rek’ât namaz kılalım, nasîb olunsun şehâdet’
Demiş, çocuğuyla Meclis’te, mekâna olmuş ibret[9]


19-          
O gece hanım milletvekilleri sanki Çanakkale’de
Süngülü, mermiyi namluya sürmüş, vücutları zinde
Parti farkı yok, öyle bir kaynaşma oldu görünürlerde
Çok hoş bir şeydi Milli bütünlük vardı oh! Ne güzîde


20-          
Darbe gecesi TBMM’ye 10 bomba fırlattılar
Üç tânesi ağır, birçok tahribâta yol açtı onlar
Sırayla, Başbakanlık, CHP ve MHP Gruplar
TBMM Koruma Dâire Başkanı’nı terler kaplar


21-          
Meclis polisi, bahçeye inecek helikopterleri
Püskürterek inmelerini engelledi yok benzeri
Bî-çâre kaldılar, arsız hâin FETÖ’cü zâlimleri
Türk polisi şâha kalkmış, hani varmı? Benzeri


22-          
Darbe girişimi basın yayın dünyâya îlân edildi
Başta TBMM Başkanı İsmail Kahraman irâdî
Bakanlar, milletvekilleri, kalmadılar lâkaydî
Geldi Meclis personeli erkek ve hanımefendi


23-          
TBMM Başkanı İsmail Kahraman, atıldı hep ileri
Birlik oldu o gece, Meclis çalışanları, Vekilleri
Saldırı devâm ederken, Başkan sundu bir öneri
Meclisi terk etmeyin! FETÖ’ye olsun ilk gösteri


24-          
Uçak sesleri kulakları âh tırmalarken bilhâssa
F16’lar uçuşları sırasında bombalama yaparsa
Böyle durum karşısında mevzi nerelere alınsa
Müşavereler yapıldı artık beklenildi sabah olsa


25-          
Genel Kurulda kürsüden konuşma yaparken
Meclis peş-peşe bombaların hedefi oluyorken
Meclis’i terk etmeme kararı geldi partilerden
Ancak sığınağa inme kararı aldı Meclis, âcilen


26-          
Darbeciler, Meclise girerse durum olurdu âfet
Koruma müdürü sığınakta üç mevzi dedi istikâmet
Öneri; ‘Tek giriş var, ilk mevzi, ikinci mevzi net
Üçüncü mevzi onun arkası zaten bir hayli set
Karar; teslim olmak yok, savaşarak mukâvemet

27-          
Kahraman ve diğerleri o geceyi sığınakta geçirdi
Tehlikeli durum geçti, diye Kahraman’a bildirildi
Sabah erken saatte tekrar Genel Kurul’a gelindi
Bombardıman sonucu, tahribat, ciğerleri hep deldi


28-          
Kâtip üyeliklere grup başkanvekilleri otursun
Ricamı kabul edin hiçbir parti kalmasın yoksun
AK Parti’den Mehmet Muş, geldi mi? Bir sorun
CHP’den Özgür Özel, işte tamam oldu hâzırûn
MHP’den Erkan Akçay divan kuruldu hamdolsun!


29-          
Hiçbir yerden talep olmadan Meclisi topladı
İlk konuşmayı yaparak demokrasiye sarıldı
Her ne olursa olsun egemenliğimiz çalındı
Kahramanlığı, dünyâ bilecek diye karar alındı


30-          
‘Darbeye, karşı durursanız zarar veremez
Ben geminin kaptanıyım artık beklenmez
Kaptanlar fareler gibi, gemiyi terk etmez’
Artık hep birlikte, biz burada şehit olacağız


31-          
Özgür Özel’in üzerinde ceketi yoktu üzgün
İdare Amiri Ahmet Gündoğdu, bak düşün
‘Özgür Bey birazdan yayın başlar,’ top-yekûn
Dîvânda ceketsiz oturmak olmaz, olsan olgun


32-          
Sana ceketimi vereyim’ oturasın düzgün
Ahmet Bey ceketi Özgür Bey’e verdi o gün
Özgür Bey giyerken, ‘Kadere bak büsbütün
Milli görüş ceketi giymek varmış’ işte ödün


33-          
‘Binânın yapıldığı o günün şartlarına göre
Bir sığınak hazırlanmış, değil bugüne göre
Tek tuvalet var, kapısı yok ne mümkün idare
Su deposu yok, gıda yok, gerek oraya imâre


34-          
Darbelerde, doğal afetlerde de lazım sığınak
Savaşlarda, nükleer saldırıda devâmlı dayanak
İhtiyaç duyulabilecek mekân lazım, hatırlamak
Sivil savunmaya uygun inşâ edilecek yeni yığınak


35-          
Bu işte en önde yer alan kişi, Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan Reis, Halkın idi, yârânı
Dâvet etti herkesi, doldu taştı halkın meydanı
Toplu vuruyor sîneler Avrupa’nın donuyor kanı


36-          
Toplumu kendine kabul ettirmeyen bir hareket
Muvaffâk olamaz, her ne yapsa hiçbir ekseriyet
Ama 60’daki, 80’deki gibi bir hazırlık yok elbet
Darbe girişimini erkene almak zorunlu gâyet


37-          
Genelkurmay Başkanımız, askere oldu basîret
Birliklerden vâsıta çıkmayacak koydu dirâyet
Vatan evlatları hemen dedi komutanım emret!
Bu emri duyan vatan hâinleri başlattı hareket
‘Deşifre olduk’ dedi paralel, ‘sonumuz felâket’


38-          
‘Allâh’tan herkes uyanık, bir de halktan, cesâret
Cumhurbaşkanımız da Başbakanımız da ciddiyet
Meclis Başkanımız, bütün Devlet-i Ricâl ekseriyet
Hiçbir koordine olmadan hepsi birden etti hareket


39-          
Hani, Ashâb-ı Kehf çobanın evinde gösterirken gayret
‘Ne yapmalıyız’ derken göğüslerine ilhâm, edin hareket   
‘Mağaraya sığının’  dedi Rabbimiz! Fikirler birleşti evet
Temsilde hatâ olamaz, sanki emredildi birlikte hareket  
Şu an ‘Görev Budur’ şuurunu uyguladık cevvaliyet  


40-          
Cumhurbaşkanı Erdoğan istiklâl için çağırdı
Millet, itimatla sahip çıkıp meydanlarda bağırdı
Geceleri destânsı nöbetler,  zâlimler rehin alındı
Sonra ‘YENİKAPI’dan’ tüm dünyâya haykırdı
Bu rûhu ehl-i istikbâle,[10] vatanseverlik saydırdı


41-          
Rabbimiz buyurdu fermân; başka emir dinlenmez
Allâh’ın ipine (Kur’ân-a) sarılan aslâ ayrılığa düşmez
“Ve lâ Teferrakû”  emrini bilen ‘parçalanıp bölünmez’
Merhum Mehmet Akif, dedi yâ; kural bu değişmez


42-          
Girmeyince tefrika bir millete düşman giremez
Toplu vurdukça sîneler onu top sindiremez
Türk ‘Dîn kardeşliğini’, kimse kalbden sildiremez
Dünyâ ayrılık tohumu eker, aslâ yeşillendiremez


43-          
Kalesidir İslâm’ın! Şahlanırsa, küffâr daha gülemez
Osmanlı rûhu uyandırıldı! Artık Vatikan güngörmez
Dünyâ kavga eden Türkler ister, tek yüreği çekemez
Çevremizde ve kültür coğrafyamızda felâket bitmez


44-          
Darbe sonu; ülke temsilcileri, Meclis’i ettiler ziyâret
Bâzı ülkeler de telefonla aradı, eylediler meşveret[11]
‘KEİT Genel Sekreteri Asaf Hajiyev etmişti ziyâret
Hareketleri cümle âleme ders verdi dolu idi hasret


45-          
Bayrak önünde diz çöktü, üç defâ öptü, alıyordu ibret
‘Siz bizi kurtardınız bizi’ dedi, pâk idi rûhumücerret[12]
Başkan teselli etti gönlünü aldı, ne güzel bu basîret
Evrende bir daha görülmeyecek artık bu mugâyeret[13]


46-          
Gürcistan Başbakanı, Bosna Hersek Cumhurbaşkanı
Duygularını arz etti, söyledikleri topyekûn hep aynı
Bu olayı bir zavallı meczup mu yaptı! Gerçekleri tanı
Mankurt olmuş topluluğu, kim yetiştirdi olma kağnı


47-          
Baş şarlatan kukla, mankurtlar mezbele garâbet
Organize, büyük, dünyâ Türkiye’ye besler adâvet
Büyümemizi istemez ABD, Avrupa hem de zâlim zillet
Kelâm-ü Kadîm’e arz eyledim! Kimdir bu hâin millet


48-          
Namazlarda dâim okuyorsun ya! Orda ma’lûm ve net
“Fâtihâ” dedi ki; “el-Mağdûb”  “ed-Dâllîn”  işte özet
Sıra ile “Gazâb ve Sapıklık” biri Yahûdî yok insâniyet
Diğeri Hıristiyan, Allâh dedi; “Dost olmaz” iki millet
Yeryüzünün zâlimleri bunlar üzerlerinde ilâhî lânet!   


49-          
‘Biline; Türkiye’de artık darbe dönemleri sona erdi
Şimdi bâzı beklentiler var, bir şeyler yapma derdi
Hayır! 60, 71, 80 Bitti artık, yeni bir çehre geldi 
Niye? Toplum her şeyi gördü’ Başkan böyle dedi


50-          
‘Ben geldim, el koydum, bildiri okudum’ okuyamaz
Toplum kabûl etmediğini ispat etti bu tartışılmaz
Tanka el koyan, ölümü korkutan millet bulunmaz
Göğsü gerip Tankın altına yatan, kahraman çıkmaz



‘Gençlikte bir köprübaşı’, bizim için, mihenk taşı
Dünyâ-âhiret; denge taşı, muhabbetin, kilit taşı
Fukarânın ekmek-aşı, gençlere hem, yâkût   taşı
Destânların satırbaşı, makâm-mevki köşe taşı


51-          
Yıllardır özgürlüğe susamış millet, susmuyor
Darbeci zihniyeti artık Türkiye hiç kabûl etmiyor
‘Bir şeyler olur’ diye millete yine korku salınıyor
Milletimiz; ‘kimmiş bunlar?’ alay edip soruyor


52-          
Cumhurbaşkanlığını, Meclisi bombalıyorlar
‘Bu bir tertipti oyundu’ diye olayı hafifletiyorlar
Dış güç tezgâhı, mahkemeleri sulandırıyorlar
Bu tezgâhlara gelmeyiz, duyun bizi maymunlar


53-          
Devletler dostluk kuramazlar menfaat ararlar
Milletlerin dostluğu yadigârdır ilelebet sağlarlar
En öncelik ilkemiz; ‘Kardeş Bütün Müslümanlar’
Keşke bunu bir anlasa, Araplara baş olan Krallar


54-          
Allâh milletimize, devletimize zevâl vermesin
Şehitlerimize ganî-ganî rahmet ihsân eylesin
Gâzilerimize hayırlı uzun ömür nasîb eylesin
Böyle zulümleri Rabbim bir daha yaşatmasın!


55-          
Çanakkale devâm ediyor vatanımız yâr
Civânmertlerin kanları dereler gibi akar
251 şehidimiz, 2 bin 194 gâzi şânımız var
Şehitlerin kanı boşa akmaz gelir bize âr
Allâh’ım! Terör hınzırından bizleri kurtar!
(Âmîn, Yâ Mü’în)

56-          
Eğer Hüdâ’dan lütf-ü ihsân istersen
Şeriat-ı Garrâ’dan[14] ayrılma bir ân sen
Kitâb, Sünnet, İcmâ, Kıyâs, mahsûsen
Rasûlü’ne ittiba’ etmek gerek esâsen


57-          
Hastalık nedir? İzâhât etmek gerekir mi? Bilemem
El-ân îfâ edem Fahr-i Kâinât Efendimden mütercem[15]
Yetişkin meyve ağacını silkeleyince ne olur muhterem
Meyveleri pıtır-pıtır dökülüyor ya! İşte aynı, müsellem[16]
Hastanın günâhları da ber-tarâf[17] oluyor Allâh-ü e’lem!


58-          
Hastalığa sabretme destânı, Hz. Eyyûb Peygamberim
Atalarımız derler ya “şu üç şeyin azı olmazmış” bilelim
‘Ateş, düşmanlık, fakirlik hem de hastalık’ yâd edelim
Bin bir muştular sunmuş önümüze Şah-ı Nebî efendim


59-          
TBMM Gâzi Başkanı KAHRAMAN’ın Rahatsızlığı arttı
29 Aralık 2016’da Güven Hastanesine tedâvî için yattı
Hızla ilerleyen, rüptür (yırtılma) riski bulundu şaşırttı
‘Inflamatuor Abdominal Aort Anevrizması’ teşhis katı


60-          
Acı ama 30 Aralık 2016’da ameliyat edildi Kahraman
Hastanedeki tedâvisinin tamamlanmasının ardından
14 Ocak 2017’de tedâvisine devâm etti hânesinden
Nice eller şifâ bulması için semâya kalktı Türkiye’den


61-          
Aslında sâdece Türkiye değil duyuldu tüm dünyâdan
Teheccüdde cem oldu gözyaşları şifâ yâb[18] Semâ’dan
Dosta erişmekse murâdın cânân candadır, yakından
Derdine dermân dilersen derdin dermâna nüktedân[19]


62-          
Kalmayacak sonunda ne can ne de cânân
Îmân-ı Kâmil nasîb ise, bir de Hz. Rahmân
Aranır oldu, gönlü güzel ile yüreği kocaman
Dosttan dosta selâm iletilsin muntazaman
Nihân[20] oldu cemâlin görünmese de doğrudan
Sıhhati nasıl acaba diye izliyoruz medyadan
İyi haberini duyunca ferahlıyoruz sonradan
Âilece topyekûn yâd-ı gird[21] duâya tekrardan
Hatimler Yâ-Sîn’ler kıraat ederdik bıkmadan  


63-          
Bir ara yoğun bakıma alındığı ilk günün ertesinde
Sağlık Bakanı Akdağ basına bilgi veriyor akabinde;
Durumunun, çok iyi ve güzelliğini anlattı fevkalâde
Konuşama tâkâti gelmemiş ama vücut direnci ziyâde


64-          
Sağlık Bakanı Akdağ, vücut dili hayranlığını gizleyemez
Sağlığı hakkında kamuoyunu bilgilendirdi söz götürmez
Oğlu Fatih var! Hâlini anlattı: Babamın basîreti bilinmez
Tahtaya yazı yazmış, ‘Şaka yaptım’  nükteleri tükenmez
Bu sahneyi hayâl eyleyip te, hangi âdem gülümsemez 


65-          
Toparlamak gerekirse eğer bu hüzünlü günleri
30 Aralık 2016’da ameliyat karârı îfâ ayaküzeri
Kahraman’ın hastane tedâvisi tamamlandı ekserî 
14 Ocak 2017’de hânesinde devâm etti tedâvîleri
Oğlu Fatih telefonla görüştürdü, ne güzeldi sesleri


66-          
Yoğun tedâvînin akabinde yoğun mesâîsine tekrar başlayacak
2 ay aradan sonra TBMM Genel Kurulu tekrar can suyu alacak
‘Uluslararası anlaşmaların onaylanması tasarıları’na bakılacak
8 Mart Dünyâ Kadınlar Günü nedeniyle bir konuşma yapacak


67-          
Dolmabahçe Sanat Merkezi’nde TBMM Başkanı açılış yapmada
‘Gelenekten Geleceğe Revnakın İzdüşümü’ ismi kulağa çınlama
‘Kadınlar sahneye çıkarılmadı’ iddiâsı Kahraman’dan açıklama
Yapılacak tek şey ne? Sâdece ‘Çanakkale Türküsün’ü anımsama


68-          
Televizyonda izledi, Kastamonu’da öğrenciler AVM’de sergilediler
‘Hepsi Çanakkale türküsünü söylüyorlar. Çok hoşuma gitti, dediler
Sürpriz olsun. ‘Kastamonu’daki bu kardeşlerimizi çağırın’  buna değer
Fakat tecrübeli bir rejisör ekip olmalı, talebeler belki de beceremezler
Devlet tiyatrosu müdürünü arkadaşlar aradı oyuncular profesyoneller


69-          
Söyleyenler içinde 16 tane hanımefendi var, toplam 13 erkek
29 kişi salondalar, 9 tane askerimiz bulunuyor orada, destek
Muhteşem bir program, herkesin memnun kaldığı düzenek
Şehitlik ruhu yok olmuş, târih duygusunu sarmış çürümek


70-          
Çanakkale’nin manasını bilmeyenler istiyorlar abartmak
‘Meclis Başkanı yaptığını biliyor musunuz?’ sesleri çatlak
Ne yaptı? ‘Kadınları koymadı’, Nasıl koymaz! Be bunak
Peki, o hanımlar ne ?’ diye sordu Kahraman haklı olarak


71-          
TBMM’de yeni bir çalışmamız olacak diye yaptı izâhât  
‘Meclis Sohbetleri’ diye her ay yeni etkinlik dolu belâgat
Mart ayındaki gündemlerinin içeriği taşacak mâneviyât
‘Gazi Meclis, gazilik ve şehit ruhu’ anla dedi hasenât


72-          
TBMM Genel Kurul açılışını yaptı Gâzi Başkan dinçti
Herkesin geçmiş olsun dileklerini ayrı-ayrı kabul etti
Kahraman, gazetecilerin alakasına ayrıca teşekkür etti
Basın mensupları; nezaket ve zarafette yaptılar empati
Kahraman hepsini yâd etti, gönül aldı ve teşekkür etti


73-          
Artık ister istemez oyuncular Devlet Tiyatrosu’ndan konuldu
Sahnede 9 tane asker, Çanakkale’deki kıyafetleriyle sunuldu
9 kişi askerde bir mangadır, sembolik olarak o askerler bulundu
Hanım ve beylerden oluşan koro, Çanakkale türküsünü duyuldu


74-          
Millet Meclisi, Bilim Kültür Sanat Başkanlığı açılışı başlıyor
Bakan ve Başkan vekili arkadaşımız Ahmet Aydın yapıyor
Tam ‘Hoş geldin’ der ışıklar sönüyor, ‘Yâhu ne oldu?’ Diyor
Allâh-Allâh bir şey var, arıza mı var’ diyerek hayrete düşüyor
Bir de ne duyalım, bütün salon Çanakkale türküsü söylüyor


75-          
‘O rûh lâzım’ İstiklâl Savaşı’ndaki o yiğit hanımların rûhu
Şehit Seyit Onbaşı, Sütçü İmam, Nene Hatunların rûhu
Her şeyi siyâsî mülâhazalarla ters çeviriyorsunuz? Yâhu
Artık bütünleşmeyi sağlayan konularda birleşelim ba’dehû


76-          
Hâ! Bu bizim estetik eksikliğimizden kaynaklanıyor olabilir
Türkiye’de satılmış yoktur, aldatılmış vardır açıklanabilir
Mühim olan diyalogdur, birbirini anlamaktır bu müteessir
Sanatı, sanatkârları sevmeliyiz dâim olmalıyız, mütefekkir


77-          
Sanata değer vereni Nene Hatun’u, fehmederse mübâlağasız
Hanımların gerektiği yerde bulunması gerekliliğine inanmalıyız
Gereken saygının gösterilmesine inanıyorsa anla, saplantısız
Böyle ufak şeyleri, dalaşma mevzûsu hâline getirmek olur cılız


78-          
Diyalog... Diyaloğu ne sağlar? Karşılıklı konuşma
Birbirimize tahammül edeceğiz, birlikten ayrılma
Demokrasi... Herkes hürdür, bir bütünüz biz kızma
Etle tırnağız, ,işte ‘Şu gazeteyi okudun mu’? Atışma


79-          
Ben yürürüm, ileri, daha ilerilere, kalkınacağız, birbirimize girmeyeceğiz
İlle bir 15 Temmuz olacak da mı kendimize geleceğiz? Beraber olacağız
Hür, müstakil, kendi sanatına, değerine, târihine saygılı insanlar olacağız
Böylelikle hep güzelliklerle büs-bütün olacağız, gönüllere hep dolacağız
15 Temmuz gecesi o akşam herkesin hepimizin yakasında vardı ay-yıldız


80-          
Gâzi Başkan rahatsızlık dönemini güzelce atlattı
Hayırlı netîceler ve çalışmalar olsun diye belirtti
Herkese sağlık, âf ve âfiyet diledi ve teşekkür etti
16 Nisandan sonra güzel tablolar görmek garanti
Kulis duvar ve ışıklarının değişim bilgisini paylaştı
Genel Kurulu’n ara tâtilde, tâdilat işlemini anlattı


81-          
Referandum için ‘Nasıl sonuç bekliyorsunuz?’ sorusuna
17 Nisan’da söylerim, yüzde yüze yakın şimdi ettim imtinâ
Referandum netîcesi uğurlu olsun diliyorum gösterin îtinâ
Sizlere de hayırlı yayınlar diliyorum, hadi edin Hamd-ü Senâ


82-          
Sekizinci Uluslararası Buhara Medya Ödülleri’ töreni sırasında
‘15 Temmuz Kararlılık ve Milli İrade’ ödülü TBMM Başkanı’nda
‘Yılın Bakanı’  ödülü S. Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu’nda
TBMM Başkanı, İrem Derici’ye ödülünü vermek için meydanda


83-          
‘Yılın En İyi Kadın Pop Sanatçısı’ ödülü için İrem Derici sahnede
Sahneye çıkan popçu lâkayt hareketler sergiledi ortalığa alelâde
Belli bir süre gitmeyerek, şımarık, küstahlık ve hadsizlikler peşinde
Hezeyân[22] kustu; ‘eşek cennetine gittim geldim’ demez mi? haramzâde[23]


84-          
Başkanın şahsına değil, TBMM makâmına saygısızlık bu nihâyetinde
Başkan; ‘Cennet Cennettir, eşek cenneti olmaz’ dedi, haddin bil yerinde 
Derici, ‘Bana eşek gözlü derlerdi o yüzden’ dedi, sahne tören azâde
Terk edip gitti, sonradan özrünü beyân etmiş ama özrün beyhûde


85-          
Hollanda, Aile Bakanı F. B. Sayan Kaya’yı bir an alıkoydu
Hadsizlik, küstahlık yaparak ‘İstenmeyen kişi’ îlân ediyordu
Kahraman Başkanımız derhâl asîl davranışını gösteriyordu
Çarşamba seçim var diye kalkıp istifâde edecek, yazık oldu
‘Hollanda kürdan cebimiz’, 41 bin km2 fâresin sen diyordu
Konya’dan da küçüksünüz, kimsiniz siz? Diye kükrüyordu 


86-          
13-03-2017’de Sputnik’in haberinde İsmail Kahraman’ın demeci mi?
Cevâbı burada; ‘Hollanda… Başbakanları var, Rutte mi, Hitler mi?
Dalgasını geçti; yoksa Benito mu, Benito Mussolini… Franco Rutte mi?
Büyük ayıp silinemez leke bunlar, çok yanlış hareket bunlar değil mi?


87-          
Gelişmelerimizi önleyemeyeceksiniz? Neden şimdi engel
Zannım; Avrupa’da yaşayan işçilerimiz milli şuuru ne özel
Ve Millî rûh içerisinde büyük iştirâk ortaya koyacak, mesel
Reyleri ne olursa olsun ama iştirakleri güçlü olmalı bedensel
Milli rûh, berâberlik 15 Temmuz, 7 Ağustos gibi hep ol cebel[24]


88-          
Hayat çizgilerinizi, yazmak ile çizemem
Kurabildim mi? Bilmem, hayâtınıza denklem
Evinizde bulunsun böyle değersiz amblem
Dâreyn hayatında, hiç görme sakın deprem
İsmin yâd olsun, unutulmasın; devr-i âlem
Vakar ve şerefine, dokunamasın nâ-mahrem
Bilinsin ki; seviyorum seni, işte Sana kasem
Methiyen defterlere dolsun getirsinler, kalem
Huzur, güven, sevgi, saygı, Senin için erdem
Torun, evlat, gururlansın, önlerinde görkem
Sana saygı az geliyor, güllerini bir-bir derem
Sayısızca eylemlerin, gençlere kaldı muhkem
Küçük gören vardır elbet, oldun bize, ‘Alem’
İşlerini aratmıyor, güzelliğin, nur-i mücessem[25]
Devlet, Meclis,  binalarında şeklin, mürtesem[26]
Fikirlerin herkes için ret olunmaz, müsellem[27]
Laikliği yeriyorsun, anayasamızda olmaz! İkilem
Seni üzen herkesin, yerleri olsun Cehennem
Zaten lazım onlara, amansız mekân Cuhnem[28]
Ömrün, güzellik dolu, bizlere de muhterem
Gönüller birbirine akarmış, Allâh-ü E’lem[29]
Îmân ile göçer isek, ne hoş olur, muhteşem
Şaban Günbey; yaptı belki birazcık, gözlem
Bundan öte hayatınız, benim için biraz mübhem
Nasîb oluna bize! Havz-ı Kevser’den Zemzem
Hakk indinde inşâallâh, İlâhî Huzûr’a ersem


89-          
Âmîn! Fikir ve de’avâtın; hâtimesi, fâtihâsı,
İmâmı, tazarrûsu’, niyâzı, duâsı dillerin cilâsı
İstidrâk,[30] ikdâm,[31] kuvvet, istihkâm[32] ve duâsı
Makâm-ı icâbete, vuslata şevk olur, dahası


90-          
Âmîn (آمين) harflerinde gizli, dört esrâr-ı felâh[33]
Muttasıftır[34] dört harf sebebiyle ârif-i billâh[35]
Îhsân olunur envâr-ı fâhire[36] feyz-i Rabbüllâh
Yakîn ilmi peyvend-dir,[37] gizli yola miftâhullâh
Nazâr eylerse her kim kuluna, onu bağışlar Allâh


91-          
Birincisi; “Men enîse billâh ve e’azzehü’llâh”[38]
Hakk ile üns[39] olanı, her dâim ‘azîz eder Allâh
İkincisi; ‘Müşâhede eder tüm âlemde, nûrullâh’
Mest-i Elest[40] muhabbeti olunur ona ihsânüllâh


92-          
Üçüncüsü; “Lâ yütimmü’l-Emr, illâ bi’l-yakînüllâh”[41] 
İşler ancak, sırr-ı yakîne[42] vuslat bulur, bi-iznillâh
Dördüncüsü; “Ve men nazarahû, ğaferahüllâh”[43]
Kime nazâr eylerse onu bağışlar affı bol, Allâh


93-          
Yahûdî ve Hıristiyân üç ef’âlden kudururmuş
Mülümanlar’a gıptâ eder, vakârından korkmuş
Birincisi, “Selâm Verip almak” ünsiyeti bulmuş
Biri, “Namazda Saf Tutmak” kardeşlik görmüş
Fâtihâ anahtardır dertlere her yerde okunurmuş
“Vele’d-dâllîn” denildi mi? “Âmîn” buyrulurmuş
Diğeri, “Âmîn! Demek” Rabb’e yakarış duymuş


94-          
Ehl-i Hâl, Süleyman Dârânî (rh.’a) va’z etti bilesin
Kime her ne hâcet lazımsa, Allâh-ü Te’âlâ’dan dilesin
Evvelâ Rasûlüllâh Efendimiz’e iksâr-ı[44] salât eylesin
Muhabbetüllâh hâsıl olunca dilek hâceti arz eylesin
Kalb mutma’în olunca, ba’dehû yine salavât getirsin
Bil ki, Salavât-ı Şerîfe kabûlünde şek şüphe etmesin
Duânın evvel âhırında Salavât-ı Şerîfe kabûle gitsin
İki salavât arasında kalan, âciz mü’min duâsı derin
Kabûl eyler elbet ki, çünkü O, Rahmete’n-li’l-’âlemîn
Şân-ı Ulûhiyyetine lâyık düşmez ki, olalım mutma’în
Duânın evvel âhıri kabûl olunursa, arası olmaz hazîn
Yâni; ortası da, Kerem-i Hüdâ ile makbûl olur, mâ’în[45]


95-          
Hicâb ile derim ki yazma cüretkârlığım bana şan
Denilir ki; ‘câhil cesûr olurmuş!’ affedile cem’ân
Her ne kusur işledimse billâhi, kasıt değildir inan
Hiç menfaat beklemeden önce sevdim sizi candan
Sağlık sıhhat âfiyet diler size, Hacı Salih oğlu Şaban
Dâreyn saâdeti bahş eylesin size, Rahmet-i Rahmân


96-          
‘Gençlikte bir köprübaşı’, bizim için, mihenk taşı
Dünyâ-âhiret; denge taşı, muhabbetin, kilit taşı
Fukarânın ekmek-aşı, gençlere hem, yâkût   taşı
Destânların satırbaşı, makâm-mevki köşe taşı


SENİ TÂRİH KOCA ÇINAR, HAKKI SAVUNAN ADAM DİYE YAZACAK…
Sen Rabin’den Razı, Rabbinde senden razı olsun inşallâh…



Yûce Allâh’ın; Rahmeti, bereketi, mağfireti, rızâsı ve selâmı, âilemizden âilenizin üzerine olsun…
“Esselâm-ü ‘Aleyküm ve Rahmetüllâh-i ve Berakâtüh.”    
11.05.2016 -GÜNCELLEME- 16.11.2018

Müellif/Yazan:
Şaban GÜNBEY
Em. İmam-Hatip / Rize
Hatırlatma: Yazılan naat, methiye, mersiye, kasîde, şiir gibi eserleri anlamak çok zordur der bütün yazarlarımız. Çünkü bu gibi eserlerin bâtınî mânâları yazanın göğsünde (kalbinde) saklıdır derler. Çok açık bir gerçektir ki dörtlükte anlatılmaya çalışılan bir olay, onlarca kâğıt yazarak ancak açıklanabilir.
Burada bâzı olayların önem ve ehemmiyetini anlatmaya çalıştım. Sonunda da KAHRAMAN Başkanımızın olayla ilgisine değindim. Kusurlarım af ola. Ş.günbey.

Bu eserin müellifi:
Derleyen/Hazırlayan/Yazan:

Şaban GÜNBEY
Em. İmam-Hatib
Rize/2018

M.16.11.2018 --- H.07 / Rebiü’l-Evvel (03) / 1440
جَم۪يعُ الْحُقُوقِ مَحْفُوظَةٌ، عَآئِدٌ لِشَعْبَانْ كُنْبَكْ.
Her hakkı mahfûz olup,
Şaban GÜNBEY’e âittir.




[1] Angudi: Ahmak, aptal, bön, kaba, budala, hödük (kimse).
[2] Mankurt 'Köle' Anlamında: Bilinçsiz köle anlamına gelen mankurt, eski dönemde insanları köleleştirmenin bir yöntemi olarak kullanılıyordu. ‘Mankurt’ haline getirilmek istenen insanın saçları kazınıp başına devenin boyun derisi gerdirilerek geçirilir ve güneş altında birkaç gün bekletilirdi. Devenin derisi kafatasına yapışan insanın saçları uzayamaz hale gelir ve bir süre sonra saçlar kafatasının içine doğru uzayarak kişiye büyük acılar vermeye başlardı. Bu acılar neticesinde ‘Mankurt’ ismini alan insan, anne ve babasını dahi tanıyamaz hale gelir ve kendisine söylenen herşeyi sorgusuzca yapan bir köle haline getirilirdi.
[3] Müreffeh: Rahata, refaha kavuşturulmuş. Nizam-ı hâle, refah ve huzura kavuşmuş olan.
[4] Münhasır: (Hasr. dan) Belli bir sınır içinde olup harice tecavüz etmeyen, inhisar eden, her yanı çevrili. Yalnız bir kimseye veya bir şeye mahsus olan.
[5] Yakîn = يَق۪ينْ: Şüphesiz, sağlam ve kat'i olarak bilmek. Göz ile görür derecede veya görerek, müşahede ederek bilmek. Şek, şüphesiz ve kesin bilgi. Sağlam, sarsılmayan, şüphe ve tereddûd bulunmayan i’tikâd, îmân. Sağlam ve kesin bilgi.
[6] Bennur Karaburun: AK Parti Bursa Milletvekili.
[7] Celâdet = جلادت: Yiğitlik. Bahadırlık. Kuvvet. Muhkemlik. Metânet. Kahramanlık. Cesâret.
[8] Semâ Kırcı: AK Parti Balıkesir Milletvekili.
[9] İbret = عِبْرَتْ: Uyanıklığa sebeb olan ders.
[10] Ehl-İ İstikbâl: Gelecek nesil.
[11] Meşveret: Arapça [isim] Bir konu hakkında birinin düşüncesini sorma, danışma. İki veyâ daha fazla kişinin birbiriyle fikir alışverişinde bulunması.
[12] Rûhumücerret: Arapça [isim] Katışık ve karışık olmayan ruh.
[13] Mugâyeret: Arapça [isim] Uygun olmama durumu, uymazlık, aykırılık.
[14] Şerî’at-ı Garrâ: "Parlak, nûrlu Şerî’at" İslâmiyet.
[15] Mütercim = مترجم : Tercüme eden. Bir dilden başka dile çeviren. Anlatan, anlaşılmayan bir mânâyı açıklayan. Mütercem = مترجم : (Terceme’den) Tercüme olunmuş. Bir lisândan başka bir lisâna çevrilmiş. Tercüme edilmiş. (Arapça).

(“Meyveleri olgunlaşmış bir ağacı silkmekle nasıl meyveleri dökülüyorsa; sıtmanın (hastanın) titremesinden de günâhları öyle dökülür.” (Buharî, Merdâ (Marad): 3, 13, 16; Müslim, Birr: 45.) “Ateşin altın ve gümüşün paslarını giderdiği gibi, Bir Müslümanın hastalığı da onun günâhlarını giderir." (İbn Mâce, Tıbb, 18.)“İnsanların en çok musîbete uğrayanları evvelâ peygamberlerdir, sonra derecelerine göre (velîler ve sâlihler) gelir. Kişi dînine göre belâ ve imtihânlara ma’rûz kalır. Eğer dîne bağlılığı varsa, belâsı daha da artar. Fakat dîninde gevşek yaşıyorsa ona göre musîbetlerle karşılaşır. Kişiye belâlar gelir gelir de artık onun üzerinde hiçbir günâh kalmaz.” (Tirmizi, Zühd 57; Ahmed b. Hanbel, I/172, 174.) "Bir kul kendisi için (cennette) hazırlanmış olan makâma ameliyle erişemeyecekse, Allâh onun bedenine veyâ malına veyâ çoluk çocuğuna bir belâ verir de bu belâya sabrı sebebiyle o makâma eriştirilir." (Ahmed b. Hanbel, V/272) [سورة الشورى:٤٢/٣٠]﴿ وَمَآ اَصَابَكُمْ مِنْ مُص۪يبَةٍ فَبِمَا كَسَبَتْ اَيْد۪يكُمْ وَيَعْفُوا عَنْ كَث۪يرٍۜ ﴾  "Size gelen musîbet, işlediğiniz (günâhlar) yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder." (Şûrâ Sûresi, 42/30.) “Sana ne iyilik gelirse Allâh’tandır. Sana ne kötülük gelirse kendindendir (günâhların yüzündendir)…" (Nîsâ Sûresi, 4/79’dan.); "...Bir millet, kendini bozmadıkça, Allâh onların hâllerini değiştirmez..." (R’ad Sûresi, 13/11’den.); "En şiddetli belâ, peygamberlere, velîlere ve benzerlerine gelir." (Tirmizi); Daha nice Hadîs-i Şerîfler hastalıkların günâhlara keffâret olduğunu beyân edilmiştir.)
[16] Müsellem = مُسَلَّمْ : (Selm. den) Teslim olunmuş olan, doğruluğu şeksiz kabûl edilen. Herkes tarafından kabûl edilip emniyet ve i’timâd edilen. Tasdîk edilip inkâr edilmeyen.
[17] Bertarâf =  بَرْطَرَفْ : Çıkarılıp bir tarafa atılmış, ortadan kaldırılmış, giderilmiş, zâil olmuş.
[18] şifâ yâb = شفایاب : Şifâ bulma, iyileşme. (Arapça - Farsça)
[19] ‘Sevilen dâimâ gönlün içindedir, dermân derdin içindedir.’
[20] Nihân = نهان : Gizli, saklı. Mevcut olmayan. Sır. Nihân olmak: Gizlenmek, saklanmak, kaybolmak. (Farsça)
[21] Yâd-ı gird: Hatırlamak. Her an Allâh-ü Te’âlâ-yı anıp hatırlamaya çalışmak.
[22] Hezeyân = هَذَيَانْ : Saçmalık, saçmalama. Kötü sözler. Soğuk şakalar. Sayıklama. Saçma sapan konuşma. Deli saçması.
[23] Bühhüt: Haramzade = piç; Haramzâde = حرام زاده : Piç. (Arapça - Farsça)
[24] Cebel = جبل : Dağ, yüksek tepe. Bir kavmin meşhûru ve büyüğü, âlim ve fâzıl kimse.
[25] Nur-i Mücessem: Çok parlak ve güzel olan. Canlı kılığına girmiş gibi olan nur. 
[26] Mürtesem: (Resm. den) Resmolunmuş. Resimlenmiş.
[27] Müsellem (e): (Selm. den) Teslim olunmuş olan, doğruluğu şeksiz kabul edilen. Herkes tarafından kabul edilip emniyet ve itimat edilen. Tasdik edilip inkâr edilmeyen. Ayıplardan teberri olunmuş.
[28] Cuhnem: Cehennem tabakası.
[29] Allâh-ü E’lem: Allâh-ü Te’âlâ bilir ki.
[30] İstidrâk: Nâil olmak, ulaşmak, varmak. Anlamak. Bir kelimeyi, evvelki sözden neş'et eden bir tevehhümü kaldırmak için kullanmak.
[31] İkdâm: Gayret ve sebat ile çalışmak. İlerlemeye gayret etmek. Devâmlı çalışmak. İlerlemek.
[32] İstihkâm: Sağlamlık. Metin olmak. Kuvvetli ve dayanıklı olmak. Askerlikte: Düşmana karşı, hücumlarını savmak için hazırlanmış bulunan siper, askeri yapılar. İstihkâm işi ile uğraşan asker sınıfı. Kuvvet ve metanet vermek.
[33] Felâh: Selâmet. Saâdet. Kurtuluş. Hayır. Ni'metlerde refah, rahatta dâim olmak. Fevz ve zafer. Necat ve beka. Sahur yemeği. Şakketmek.
[34] Muttasıf: İyi veya kötü bir sıfatla tarif edilen. Vasıflanmış.
[35] Ârif-i Billâh: Mürşid, ermiş, evliyâ. Hakkın nuru ile Cenâb-ı Hakk'ı bilen. Hâdiseleri ilahî feyz ve ilim ile gören veli zatlar. Kafa ve kalbi hidayet nuru ile uyanmış, olayları Allâh’ın nuru ile görebilen mütefekkir evliyalara verilen bir isimdir.
[36] Fâhire: Çok kıymetli, değerli olan. Şaşaalı, parlak.
[37] Peyvend: Ulaşma, varma, vasıl olma. Bağ, alâka.
[38] من انيس بالله و اعزه الله
[39] Üns: Devâmlı berâber olmak. Allâh-ü Te’âlâ’yı, zikirde unutmamak.
[40] Mest-i Elest: Elest meclisinde hitâb-ı İlahî ile mest olan.
[41]  لا يتم الامر الا باليقين الله
[42] Yakîn: Şüphesiz, sağlam ve kat'i olarak bilmek. Yakîn: Ma'rifet ve dirâyetin ve emsâlinin fevkinde olan ilmin sıfatıdır.
[43] و من نظره غقره الله
[44] Çok salât eylemek.
[45] Ma’în: Göz önünde akan su. Zâhir, görünen. Göz değmiş, nazar değmiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder