12 Nisan 2012 Perşembe

BAKARA SÛRESİNİN SON İKİ ÂYET-İ KERÎMESİ (ÂMENE’R-RASÛLÜ)

BAKARA SÛRESİNİN SON İKİ ÂYET-İ KERÎMESİ (ÂMENE’R-RASÛLÜ)

Bakara sûresinin sonundaki iki âyet halkımızca Âmene’r-Rasûl diye adlandırılan aşr-ı şerîf’dir. Rasûlüllâh (s.a.v.)’a Mi’râc esnâsında vahyedilmiştir. Cenâb-ı Peygamber Mi’râc sırasında Rabbü’l-Âlemîn’e ümmetinin tahiyyât, tesbihât ve salâvât nevinden ibâdetlerini hediye olarak takdim etmiş, mukâbilinde de Rabbü’l-Âlemîn’den ümmetine hedâya olarak bu iki âyeti getirmiştir. Onlarda mü’minler için öyle müjdeler ifâde edilmiştir. Hakîkaten, Mi’râc gibi Arşı A’la’yı aşıp Kurbiyet-i İlâhiyeye ulaşan muhteşem bir seyahatin muazzam yolcusu Rahmeten lil-âlemîn olan Rasûl-i Ekrem (s.a.v.)’in Fahr-i Kâinat olma makâmına layık, günâhkâr ve hatâkâr kullara Rabbü’l-Âlemîn’den olmaya elyak[1] misilsiz bir hediye olmuştur:

ü  Tâkâtlarının dışında sorumluluk yoktur!


ü  Unutarak, kasıdsız olarak yaptığı hatalarda sorumluluk yoktur!


Rasûlüllâh (s.a.v.) bu iki âyetin “cennet hazînelerinden”, “Arş-ı Âzam’ın altında bulunan hazine”den alınmış olduğunu belirtmiştir. Âyetler meâlen şöyledir:


 “O Peygamber de kendisine Rabbinden indirilene imân etti, müminler de. Onlardan her biri, Allâh’a, meleklerine, kitâblarına, peygamberlerine inandı. “Onun (Allâh’ın) peygamberlerinden hiçbirini diğerlerinden ayırmayız, (hepsine inanırız), dinledik (kabûl ettik, emrine) itaat ettik. Ey Rabimiz, mağfiretini (isteriz). Son varışımız ancâk sanadır” dediler. Allâh hiçbir kimseye gücünün yeteceğinden başkasını yüklemez. (Herkesin) kazandığı (hayır) kendi fâidesine, yaptığı (şer de) kendi zararınadır. “Ey Rabbimiz unuttuk yahut yanıldıysak bizi tutup sorguya çekme. Ey Rabbimiz, bizden evvelki (ümmet) lere yüklediğin gibi üstümüze ağır bir yük yükleme. Ey Rabbimiz, tâkat getiremeyeceğimizi bize taşıtma. Bizden (sâdır) olan (günâhları) sil, bağışla, bize mağfiret et, bizi esirge. Sen Mevla’mızsın bizim. Artık kâfîrler gürûhuna karşı da bize yardım et”[2]

Önceki âyet îmân esâslarını ve mü’minin edebini beyân ederken, son âyet, Cenâb-ı Hakk’ın mü’mine olan başlıca lütûflarını sayıyor. Rabbimizin lütûfları, kulun duâ ve talebi üslûbunda sayılmaktadır, toplam yedi tânedir. Yâni yedi aded Lûtf-i Rabbânî’dir. Zîrâ vermek istemeseydi istemek vermezdi![3]

Buhârî şârihi Aynî, “Bize gücümüzün yetmeyeceği şeyi yükleme” âyetinin mânâsı yedi farklı şekilde anlaşılmıştır der ve kaydeder:

1- Ya Rabbi! Bize,  tâkat getiremeyeceğimiz meşakkatli emirlerde bulunma.


2- Bize azâb verme.


3- Bizi içimizden geçen vesveseler sebebiyle cezâlandırıp azâb etme.


4- Bize kuvvetli şehvet verme, çünkü bu, ateşe gitmemize sebeb olur.

5- Bize, tâkat getiremeyeceğimiz aşk ve muhabbet yükleme.


6- Bizi düşmanların şamatasından koru.


7- Bizi tefrikaya düşürme.

Bir kısım âlimler,  bu son âyetin mü’minlere duâ öğrettiğini binaenaleyh, her mü’minin bunu ezberleyerek duâ makâmında okuması gerektiğini söylemiştir.[4]




[1] Bakara Sûresi, 2/285-286.
[2] Kütüb-i Sitte, 3/252-253
[3] Kütüb-i Sitte, 3/350
[4] Kütüb-i Sitte 13/78
[5] Kütüb-i Sitte 13/78
[6] Kütüb-i Sitte 13/78
[7] Rûhu’l-Furkân 3/281-283
[8] Rûhu’l-Furkân 3/284, (Dürrü’l-Mensûr 2/135.)
[9] Rûhu’l-Furkân 3/284, (Tefsîr-i Kebîr:2/579.)
[10] Kütüb-i Sitte, 17/544-545

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder