BAKARA SÛRESİNİN SON İKİ ÂYET-İ KERÎMESİ (ÂMENE’R-RASÛLÜ)
Bakara sûresinin sonundaki iki âyet halkımızca Âmene’r-Rasûl diye adlandırılan aşr-ı şerîf’dir. Rasûlüllâh (s.a.v.)’a Mi’râc esnâsında vahyedilmiştir. Cenâb-ı Peygamber Mi’râc sırasında Rabbü’l-Âlemîn’e ümmetinin tahiyyât, tesbihât ve salâvât nevinden ibâdetlerini hediye olarak takdim etmiş, mukâbilinde de Rabbü’l-Âlemîn’den ümmetine hedâya olarak bu iki âyeti getirmiştir. Onlarda mü’minler için öyle müjdeler ifâde edilmiştir. Hakîkaten, Mi’râc gibi Arşı A’la’yı aşıp Kurbiyet-i İlâhiyeye ulaşan muhteşem bir seyahatin muazzam yolcusu Rahmeten lil-âlemîn olan Rasûl-i Ekrem (s.a.v.)’in Fahr-i Kâinat olma makâmına layık, günâhkâr ve hatâkâr kullara Rabbü’l-Âlemîn’den olmaya elyak[1] misilsiz bir hediye olmuştur:
ü Tâkâtlarının dışında sorumluluk yoktur!
ü Unutarak, kasıdsız olarak yaptığı hatalarda sorumluluk yoktur!
Rasûlüllâh (s.a.v.) bu iki âyetin “cennet hazînelerinden”, “Arş-ı Âzam’ın altında bulunan hazine”den alınmış olduğunu belirtmiştir. Âyetler meâlen şöyledir:
Önceki âyet îmân esâslarını ve mü’minin edebini beyân ederken, son âyet, Cenâb-ı Hakk’ın mü’mine olan başlıca lütûflarını sayıyor. Rabbimizin lütûfları, kulun duâ ve talebi üslûbunda sayılmaktadır, toplam yedi tânedir. Yâni yedi aded Lûtf-i Rabbânî’dir. Zîrâ vermek istemeseydi istemek vermezdi![3]
Buhârî şârihi Aynî, “Bize gücümüzün yetmeyeceği şeyi yükleme” âyetinin mânâsı yedi farklı şekilde anlaşılmıştır der ve kaydeder:
1- Ya Rabbi! Bize, tâkat getiremeyeceğimiz meşakkatli emirlerde bulunma.
2- Bize azâb verme.
3- Bizi içimizden geçen vesveseler sebebiyle cezâlandırıp azâb etme.
4- Bize kuvvetli şehvet verme, çünkü bu, ateşe gitmemize sebeb olur.
5- Bize, tâkat getiremeyeceğimiz aşk ve muhabbet yükleme.
6- Bizi düşmanların şamatasından koru.
7- Bizi tefrikaya düşürme.
Bir kısım âlimler, bu son âyetin mü’minlere duâ öğrettiğini binaenaleyh, her mü’minin bunu ezberleyerek duâ makâmında okuması gerektiğini söylemiştir.[4]
[1] Bakara Sûresi, 2/285-286.
[2] Kütüb-i Sitte, 3/252-253
[3] Kütüb-i Sitte, 3/350
[4] Kütüb-i Sitte 13/78
[5] Kütüb-i Sitte 13/78
[6] Kütüb-i Sitte 13/78
[7] Rûhu’l-Furkân 3/281-283
[8] Rûhu’l-Furkân 3/284, (Dürrü’l-Mensûr 2/135.)
[9] Rûhu’l-Furkân 3/284, (Tefsîr-i Kebîr:2/579.)
[10] Kütüb-i Sitte, 17/544-545
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder