25 Mayıs 2013 Cumartesi

NİMETE KAVUŞUNCA YAPILACAK DUA




 
NİMETE KAVUŞUNCA YAPILACAK DUA

 

Ni’mete kavuşunca şükretmek, musibetle karşılaşınca sabretmek, her halükârda Allah’a hamd etmek mü'minin temel görevidir. Çünkü Allah, şükredenlere, nimetini artıracağını ve onları bağışlayacağını bildirmiştir. (İbrahim, 14/7) “Hamd”, Allah’ı övmek, her türlü nimet, iyilik ve güzelliğin Allah’a ait olduğunu itiraf etmek ve bunu dile getirmektir. Allah’a hamd etmeyi en güzel ifade eden el-hamdülillahcümlesidir. Bu cümle, Kur’an’da “Elhamdülillah (her türlü övgü Allah’a mahsustur)” şeklinde yirmi üç yerde, “Elhamdülillahi Rabbi’l-alemin (âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun)” şeklinde yedi yerde geçmektedir. Peygamberimiz (s.a.v.)’in her hal ve şartta Allah’a hamd ve şükrettiği bilinen bir husustur. Çünkü en faziletli dua Elhamdülillah diyerek yapılan duadır. Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

أَفْضَلُ الذِّكْرِ لَا إِلٰهَ إِلٰاّ الله وَأَفْضَلُ الدُّعَاءِ اَلْحَمْدُ لله

“En faziletli zikir, ‘Lâ ilâhe illâllah’ diyerek yapılan zikirdir. En faziletli dua ise ‘Elhamdü lillâh’ demektir.” (Tirmizi, De’avat, 9) Bir duasında Peygamberimiz (s.a.v.), Allah’a şöyle hamd etmiştir:

اَللّٰهُمَّ إِنّى أَسْأَلُكَ الثَّبَاتَ فِي الْأَمْرِ وَ أَسْأَلُكَ عَزيمَةَ الرُّشْدِ وَأَسْأَلُكَ شُكْرَ نِعْمَتِكَ وَحُسْنَ عِبَادَتِكَ وَأَسْأَلُكَ لِسَانًا صَادِقًا وَقَلْبًا سَليمًا وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا تَعْلَمُ وَأَسْأَلُكَ مِنْ خَيْرِ مَا تَعْلَمُ وَأَسْتَغْفِرُكَ مِمَّا تَعْلَمُ إِنَّكَ أَنْتَ عَلٰاّمُ الْغُيُوبِ

OKUNUŞU: “Allahumme inni es’eluke’s-sebate fi’l-emri, ve es’eluke ‘azimete’r-ruşdi. Ve es’elukeş şükra ni’metike ve husne ‘ıbadetike. Ve es’eluke lisanen sadikan ve kalben selima. Ve e’ûzu bike min şerri ma ta’lemu ve es’eluke min hayri ma ta’lemu. Ve esteğfiruke mimma ta’lemu. İneke ente ‘allamu’l ğuyub.”

ANLAMI: “Allah’ım! Senden dinde sebat etmeyi istiyorum ve doğruluğa da azmetmeyi istiyorum. Nimetine şükretmeyi ve sana güzel ibadette bulunmayı istiyorum. Doğruyu konuşan bir dil, eğriliklerden uzak bir kalp istiyorum. Senin bildiğin her çeşit şerden sana sığınıyorum. Bildiğin bütün hayırları senden istiyorum. Bildiğin günahlardan sana istiğfar ediyorum. Şüphesiz ki gaybı en iyi sen bilirsin.” (Tirmizi, De’avat, 23)

Allah’ı verdiği sayısız nimetlere (İbrahim, 14/34) hamd ve şükredebilmek için Allah’a hakkıyla kulluk etmek gerekir. Peygamberimiz (s.a.v.), geceleri ayakları şişinceye kadar namaz kılardı Kendisine; “Allah, senin geçmiş ve gelecek günahlarını affetti (niye kendini bu kadar yoruyorsun)” denildiğinde;

أَفَلاَ أَكُونُ عَبْدًا شَكُورًا

“Allah’a şükreden bir kul olmayayım mı?” cevabını vermiştir. (Buhari, Teheccüd, 6; Tefsir-Fetih, 324; Nesai, Kıyamu’l-Leyl, 17)

Sözle Elhamdülillah diyen Allah’a şükretmiş olur. Fiili şükür ise, Allah’ın verdiği nimetlerin cinsinden Allah’ın kullarını da yararlandımaktır. Mesela ilmin şükrü, ilmini başalarına öğetmek, malın-paranın şükrü, muhtaçlara ve hayır kurumlarına yardım etmektir. İyilik edene teşekkür etmek de o nimete şükretmek sayılır. Nitekim Peygamberimiz (s.a.v.), insanlara teşekkürü, Allah’a şükürle eşdeğerde zikretmişir:

منَ لا يشَكرُ اِلنَّاسَ لا يشَكرُ اِللّٰه تَعَالَى

“Halka teşekkürde bulunmayan Allah’a da şükretmez.” (Tirmizi, Birr, 35; Ebu Davud, Edeb, 12)

Peygamberimiz (s.a.v.)’in terbiyesinde hayat bulan sahabe de O’nun ahlakını aynen yaşatmışlardı. Rivayete göre bir gü Hz. Ömer (r.a.), oğu Abdullah’ı Hz. Aiş (r.anha)’ye göndererek Peygamberimiz (s.a.v.)’in kabri yanına defnedilmek için izin vermesini istedi. Abdullah, durumu Hz. Aiş’ye arz ettikten sonra olumlu haberi duyan Hz. Omer;

اَلْحَمْدُ مَا كَانَ شَيْءٌ أَهَمَّ إِلَيَّ مِنْ ذٰالِكَ

“Allah’a hamd olsun! Bundan daha önemli bir şey olamaz benim için, dedi.” (Buhari, Cenaiz, 94)

Sahabeden Usame b. Zeyd (r.a.), Peygamberimiz (s.a.v.)’in, şöyle dediğni rivayet etmişir: “Kendine bir iyilik yapılan kişi, o iyiliği yapana; Cezâke’llâhü hayrâ (Allah, senin mükafatını bolca versin) derse, en güzel övgüyü yerine getirmiş olur.” (Tirmizi, Birr, 87) Bir nimete kavuşunca veya beklenen guzel bir haberi duyunca, Allah’a hamd ile dua edilmelidir. Bu, “ELHAMDÜLİLLAH” diyerek yerine getirildiği gibi, “Allah’ım sana hamd olsun, sana şükürler olsun!”, insanlara karşı ise; “Allah senden razı olsun, Allah sana mükâfatını versingibi dualar yapmak ve teşekkür etmekle de yerine getirilir.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder