31 Ekim 2013 Perşembe

ŞİFA DUÂLARI


ŞİFA DUÂLARI


Herhangi bir hastalığa yakalanan kimse, bu hastalıktan kurtulmak için hiç vakit kaybetmeden o hastalığın mütehassısı olan doktora gitmelidir. Doktorun tavsiyelerini yerine getirirken duâdan da faydalanma yoluna gitmelidir. Hasta bu duâları kendisi okuyabileceği gibi, başkasının ona okuması da mümkündür.

Abdestli olarak önce “Fatiha” suresi okunur. Sonra Kur’ân-ı Kerîm’den şifa ayetleri okunur. Bu ayetler şunlardır :

بِسْمِ اللّٰه الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ. وَيَشْفِ صُدُورَ قَوْمٍ مُؤْمِنِينَ وَيُذْهِبْ غَيْظَ قُلُوبِهِم.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

 “Ve yeşfi sudûra kavmin mü’minîne ve yuzhib ğayza kulûbihim.”

Rahman ve Rahim olan Allâh’ın adıyla.

 “Allâh mü’min kavmin göğüslerine şifa verir, kalblerinin kin ve düşmanlığını giderir.”[1]

أَللّٰهُمَّ  رَبَّ النَّاسِ اَذْهِبِ الْبَأْسَ اِشْفِاَنْتَ الشَّافى َ شِفَآءَ اَّ شِفَاؤُكَ. شِفَاءً َ يُغَادِرُ سَقَماً.

 “Allâhümme Rabbe’n-nâsi ezhibi’l-be’se işfi Ente’ş-şâfî lâ şifâe illâ şifâuke şifâen lâ yuğâdiru sekamen.”

 “Allâhım! Ey insanların Rabbi! Hastalığı yok eden! Geride hastalığı bırakmayacak şifâ ver. Şifâ veren ancâk Sensin, Senden başka şifâ verecek kimse yoktur.”[2]

YATMADAN ÖNCE OKUNACAK DUÂ


أَللّٰهُمَّ  إِنِّى أَسْلَمْتُ نَفْسِى إِلَيْكَ، وَوَجَّهْتُوَجْهِى إِلَيْكَ، وَأَلْجَأْتُ ظَهْرِى إِلَيْكَ، وَفَوَّضْتُ أَمْرِى إِلَيْكَ، َمَلْجَأَ وَلاَ مَنْجَى مِنْكَ اِلاَّ إِلَيْكَ، آمَنْتُ بِكِتَابِكَ وَبِرُسُلِكَ

 “Allâhümme innî eslemtü nefsi ileyke ve veccehtü vechî ileyke ve elce’tü zahrî ileyke ve fevvadtü emrî ileyke. Lâ melce velâ mence minke illâ ileyke.Amentü bi Kitâbike ve bi rusulike.”[3]

 “Allâhım! Kendimi Sana teslim ettim. Yüzümü Sana çevirdim. Sırtımı Sana dayadım. İşimi Sana bıraktım. Senden başka sığınacak ve kurtuluş beklenecek yoktur. İndirmiş olduğun Kitaba ve göndermiş olduğun peygamberlere îmân ettim.”

EVE GİRERKEN VE ÇIKARKEN OKUNACAK DUÂLAR


Peygamberimiz (Aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm) bir kimsenin evine girerken şu duâyı okumasını ve ev halkına selam vermesini tavsiye etmiştir :[4]

أَللّٰهُمَّ  إِنِّى أَسْاَلُكَ خَيْرَ الْمَولِجِوَخَيْرَالْمَخْرَجِ بِاسْمِ اللّٰهِ ولَجْنَا وَ بِاسْمِ اللّٰهِ خَرَجْنَا وَعَلَى اللّٰهِ رَبَّنَا تَوَكَّلْنَا

  “Allâhümme innî es’elüke hayra’l-mevlici ve hayra’l-mahraci bismillâhi velecnâ ve bismillâhi harancâ ve alâllâhi Rabbina ve tevekkelnâ.”

 “Allâhım! Senden bu eve hayırlı bir şekilde girmeyi ve hayırlı bir şekilde çıkmayı dilerim. Allâh’ın adıyla girdik, Allâh’ın adıyla çıktık. Ve Rabbimiz olan Allâh’a tevekkül ettik.”

TUVALETE GİRERKEN VE ÇIKARKEN OKUNACAK DUÂLAR


Peygamberimiz (Aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm), tuvalete sol ayağı ile girer ve şöyle duâ ederdi :[5]

أَللّٰهُمَّ  اِنِّى اَعُوذُبِكَ مِنَ الرِّجْسِ وَالنَّجَسِ الْخبِيثِ الْمُخْبِثِ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

 “Allâhümme innî eûzu bike mine’r ricsi ve’n necesi’l habîsi’l muhbisi’ş şeytâni’r racîm”

“Allâh’ım, kirden, pislikten tepeden tırnağa pis olanlardan, pisliklerle hemhâl olanlardan (Allâh’ın rahmetinden kovulmuş şeytandan) Sana sığınırım.”

Peygamberimiz (Aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm), tuvaletten sağ ayağıyla çıkar ve şöyle duâ ederdi :

غُفْرَانَكَ... اَلْحَمْدُ للَّه الَّذِى اَذَاقَنِى لَذَّتَهُ وَاَبْقَى فِىّ قُوَّتَهُ وَاَذْهَبَ عَنِّى اَذَاهُ

“Gufrâneke… Elhamdülillahillezî ezagani lezzetehû ve ebkâ fîyye kuvvetehû ve ezhebe annî ezâhû.”

“Allâh’ım, Senin mağfiretini dilerim. Nimetin lezzetini bana tattıran, onun kuvvetini bende bırakıp, eziyetini benden gideren Allâh’a hamdolsun.”

EZÂN DUÂSI


أَللّٰهُمَّ   رَبَّ هٰذِهِ الدَّعْوَةِ التَّآمَّةِ، وَالصَّلاٰةِ الْقَآئِمَةِ، اٰتِ مُحَمَّدًاۨ الْوَس۪يلَةَ وَ الْفَض۪يلَةَ (وَالدَّرَجَةَ الرَّف۪يعَةَ) وَابْعَثْهُ مَقَامًا مَحْمُودًاۨالَّذ۪ي وَ عَدْتَهُ.

(إِنَّكَ لاَتُخْلِفُ الْم۪يعاَدَ، أَشْهَدُ أَنْ لآَ اِلٰهَ اِلاَّاللّٰهُ، وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ، رَض۪ينَا بِاللّٰهِ رَبًّا، وَبِالْاِسْلاَمِ د۪ينًا، وَبِمُحَمَّدٍ صَلَّى اللّٰهُ تَعَالٰى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ رَسُولاً وَنَبِيًّا. عَلٰى رَسُولِنَا صَلَوَاتٌ.)

 

Okunuşu: “Allâhümme Rabbe hazihi’d-da’veti’ttâmme. Ve’s-salâti’l-kâimeti âti Muhammeden el-vesîlete ve’l-fazîlete (vedderacete’r-rafîate) veb’ashü makãmen mahmûden ellezî va’adtehü.[6]

 

(İnneke lâ tuhlifu’l mîâd. Eşhedü en lâ ilâhe illellâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Rasûlühü. Razînâ billâhü Rabben ve bi’l-İslâmi dînen ve bi Muhammedin sallellâh-ü aleyhi veselleme Rasûlen ve nebiyyen. Âlâ Rasûlinâ salavât.)

 

Mânâsı: “Kıyâmete kadar devâm edecek olan namazın ve şu mükemmel da’vetin Rabbi olan Allâhım! Muhammed (Aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm)’e vesîle ve fazîleti ver ve onu, vaad ettiğin Makâm-ı Mahmûd (cennetin en yüksek makâmı)’a ulaştır.”

 

(Muhakkak ki sen vaadinden dönmezsin. Ben şahâdet ederim ki Allâh’dan başka ilâh yoktur ve yine şahâdet ederim ki Hazreti Muhammed Mustafâ (Aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm) O’nun kulu ve peygamberidir. Rabb olarak Allâh-ü Teâlâ’dan, Dîn olarak İslâm’dan Nebî ve Rasûl olarak Hz. Muhammed Mustafâ’dan râzı olduk. Salavât bizim peygamberimiz (Aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm)’ın üzerine olsun.)

 

Fazîleti:

 

Ezân sesi duyan biri, müezzinle berâber ezânın cümlelerini tekrâr eder. Müezzin “Hayyale’s-salâh, hayyale’l-felâh” (haydin namaza, haydin kurtuluşa) dediği zaman “Lâhavle velâ kuvvete illâ billâh” der. Ezân bittiğinde ise ezân duâsı okuyan kimse, Peygamberimize (Aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm) karşı beslediği sevgiyi dile getirir. Onun için şefaat vâcib olur. Büyük sevâb kazanır.

BAŞARI DUÂSI


رَبِّ زِدْنِى عِلْمًا وَ اَلْحِقْنى بالصَّالِحينَ. رَبِّ اشْرَحْ لى صَدْرى وَيَسِّرْلى اَمْرى وَاحْلُلْ عَقْدَةً مِنْ لِسَانى يَفْقَهُوا قَوْلى يَا حَافِظُ. يَا رَقِيبُ. يَانَاصِرُ. يَا اللّٰهُ. رَبِّ يَسِّرْ وَلاَ تُعَسِّرْ رَبِّ تَمِّمْ بِالْخَيْر.

“Bismillahirrahmanirrahîm. Rabbi zidnî ilmen ve el-hiknî bi’s-sâlihîn. Rabbişrahlî sadrî ve yessir lî emrî vahlü’l-ukdeten min lisânî yefkahû kavlî. Yâ Hâfız, Yâ Rakîb, Yâ Nâsır, Yâ Allâh. Rabbi yessir ve lâ tuassir, Rabbi temmim bi’l-Hayr.”

 “Rahman ve Rahim olan Allâh’ın adıyla. Rabbim! İlmimi ve anlayışımı artır ve beni salih kullara dahil eyle. Rabbim! Göğsümü aç, işimi kolaylaştır ve dilimdeki bağı çöz ki sözümü anlasınlar. Ya Hafiz Ya Rakib, Ya Nâsir, Ya Allâh. Rabbim! Kolaylaştır, zorlaştırma; Rabbim! (işimi) hayırla tamâma erdir.” (Taha suresi 25,26,27,28. ayetler)

NAZAR DUÂSI


Nazar değmesine karşı Fatiha suresi ve Âyete’l-Kürsî’den sonra şu ayetler okunur:

بِسْمِ اللّٰه الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ وِ اِنْ يَكَادُ الَّذِينَ كَفَرُوا لَيُزْلِقُونَكَ بِاَبْصَارِهِمْ لَمَّا سَمِعُوا الذِّكْرَ وَ يَقُولُونَ إِنَّهُ لَمَجْنُونٌ وَمَا هُوَ اِلاَّ ذِكْرٌ لِلْعَالَمِينَ.

“Bismillahi’r-Rahmani’r-Rahîm. Ve in yekâdüllezîne keferû leyüzlikûneke biebsârihim lemmâ semiû’z-zikra. Veykùlùne innehû lemecnûn. Vemâ hüve illâ zikruh li’lâlemîn.”

“Rahman ve Rahim olan Allâh’ın adıyla. O kafirler, Kur’an’ı işittiklerinde hasedlerinden neredeyse seni gözleriyle devireceklerdi. Hâlâ da, ‘O bir mecnundur’ diyorlar. Halbuki Kur’ân bütün âlemler için bir öğüttür.”[7]

YEMEK DUÂSI


Yemeğe mutlaka “Bismillahirrahmânirrahîm” diyerek başlanmalı, bitirince de verdiği nimetlerden dolayı Allâh’a şükretmeli, hamdetmelidir.

 اَلْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أَطْعَمَنَا وَ سَقَانَا وَ جَعَلَنَا مِنَ الْمُسْلِمِينَ اَلْحَمْدُ للّهِ الَّذِى مَنَّ عَلَيْنَا وَ هَدَانَا وَالَّذِى اَشْبَعَنَا وَاَرْوَانَا وَكُلَّ اِْحْسَانِ آتانَا.أَللّٰهُمَّ   بارِكْ لَنَا فِيه وَاَطْعِمْنَا خَيْراً مِنْهُ.

“Elhamdülillahillezi et’amena ve sekânâ ve cealenâ mine’-müslimin. Elhamdülillahillezi menne aleyna ve hedana vellezi eşbeanâ ve ervânâ ve külle’l-ihsâni âtânâ. Allâhümme barik lena fîhî ve et’imna hayran minhu.”[8]

 “Bizleri yediren, içiren ve müslüman olarak yaratan Allâh’a hamd olsun. Bize ikram eden, bize hidâyet eden, doyuran, (içirip) kandıran ve her türlü nimetini bize ihsân eden Allâh’a hamd olsun. Allâhım, bu yemekte bize bereket ihsân eyle, bundan daha hayırlısı ile bizi doyur.”

RIZIK DUÂSI


أَللّٰهُمَّ   يَا مُفَتِّحَ اَبْوَابِ اِفْتَحْ لَنَا خَيْرَالْبَابَ. أَللّٰهُمَّ  ارْزُقْنَا رِزْقاً حَلاَلاً وَ رِزْقاً وَاسِعَاً بِرَحْمَتِكَ يَا اَرْحَمَ الرْحَمَ الرَّاحِمِينَ.وَ اَنْتَ خَيْرُ الرَّازِقِينَ.

“Allâhümme yâ müfettiha’l-ebvâb, iftah lenâ hayra’l-bâb. Allâhümmerzuknâ rızkan halâlen ve rızkan vâsian bi rahmetike yâ Erhamer-Râhimîn ve ente hayrur-Râzikîn.”

“Ey kapıları açan Allâhım! Bize hayır kapısını aç! Rahmetinle bize helal ve geniş rızık ver. Ey merhamet edenlerin en merhametlisi olan Allâhım.”




[1] Tevbe Sûresi, 9/14-15
[2] Ebu davud, Tıb, Hadis No:3883
[3] Buhârî daavât, 7,9 Tevhîd, 34; Müslîm Zikir, 56, 2710; Tirmizi daavat 76, 3391; Ebu Dâvûd Edeb, 107 (5046, 5047, 5048)
[4] Ebu Dâvûd Edeb, 112, 5096
[5] Buhârî Vüdû, 9, Daavât, 15; Müslîm Hayz, 122, 375; Tirmizi Tahâret, 4, 5; Ebu Dâvûd Tahâret, 3 (4,5); Nesâî Tahâret, 18 (1,20)
[6] Buhârî Ezân, 8; Tirmizi Salât, 157,211; Ebu Dâvûd Salât, 28, 529; Nesâî Ezân, 38 (2,26); İbn-i Mâce Ezân, 4,722.
[7] Kalem sûresi 68/51,52.
[8] Tirmizi Daavât, 75, 3453; Ebu Dâvûd Et’ıme, 53, 3850; İbn-i Mâce Et’ıme, 16, 3283.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder