27 Ocak 2014 Pazartesi

NAMAZDAN SONRA TESBİHATIN ÖNEMİ, “Her namazdan sonra otuz-üç kere TESBÎH (=sübhânellâh), otuz-üç kere TEKBÎR (=Allâh-ü Ekber) ve otuz-üç kere TAHMÎD (=Elhamdülillâh) , تُسَبِّحُونَ وَتُكَبِّرُونَ وَتَحْمَدُونَ دُبُرَ كُلِّ صَلاةٍ: ثَلاثاً وَثَلاثِينَ مَرَّةً. قَالَ أَبُو صَالِحٍ: فَرَجَعَ فُقَرَاءُ الْمُهَاجِرِينَ، فَقَالُوا:


NAMAZDAN SONRA TESBİHATIN ÖNEMİ

عَنْ سُمَيٍّ مَوْلَى أَبِي بَكْرِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْحَارِثِ بْنِ هِشَامٍ عَنْ أَبِي صَالِحٍ السَّمَّانِ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رضي الله عنه: أَنَّ فُقَرَاءَ الْمُسْلِمِينَ أَتَوْا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالُوا: يَا رَسُولَ اللَّهِ، قَدْ ذَهَبَ أَهْلُ الدُّثُورِ بِالدَّرَجَاتِ الْعُلَى وَالنَّعِيمِ الْمُقِيمِ. قَالَ: وَمَا ذَاكَ؟ قَالُوا: يُصَلُّونَ كَمَا نُصَلِّ، وَيَصُومُونَ كَمَا نَصُومُ، وَيَتَصَدَّقُونَ وَلا نَتَصَدَّقُ، وَيُعْتِقُونَ وَلا نُعْتِقُ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم: أَفَلا أُعَلِّمُكُمْ شَيْئًا تُدْرِكُونَ بِهِ مَنْ سَبَقَكُمْ، وَتَسْبِقُونَ مَنْ بَعْدَكُمْ، وَلا يَكُونُ أَحَدٌ أَفْضَلَ مِنْكُمْ، إلاَّ مَنْ صَنَعَ مِثْلَ مَا صَنَعْتُمْ؟ قَالُوا: بَلَى، يَا رَسُولَ اللَّهِ. قَالَ: تُسَبِّحُونَ وَتُكَبِّرُونَ وَتَحْمَدُونَ دُبُرَ كُلِّ صَلاةٍ: ثَلاثاً وَثَلاثِينَ مَرَّةً. قَالَ أَبُو صَالِحٍ: فَرَجَعَ فُقَرَاءُ الْمُهَاجِرِينَ، فَقَالُوا: سَمِعَ إخْوَانُنَا أَهْلُ الأَمْوَالِ بِمَا فَعَلْنَا، فَفَعَلُوا مِثْلَهُ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم: ﴿ ذٰلِكَ فَضْلُ اللّٰهِ يُؤْت۪يهِ مَنْ يَشَآءُۜ... [سورة المآئدة:٥/٥٤]، [سورة الحديد:٥٧/٢١]، [سورة الجمعة:٦٢/٤] قال سُمَيّ: فَحَدَّثْتُ بَعْضَ أَهْلِي هَذَا الْحَدِيثَ فَقَالَ: وَهِمْتَ! إِنَّمَا قَالَ: تُسَبِّحُ اللَّهَ ثَلاثًا وَثَلاثِينَ، وَتَحْمَدُ اللَّهَ ثَلاثًا ثَلاثِينَ، وَتُكَبِّرُ اللَّهَ ثَلاثًا وَثَلاثِينَ. فَرَجَعْتُ إِلَى أَبِي صَالِحٍ، فَقُلْتُ لَهُ ذَلِكَ، فَقَالَ: اللَّهُ أَكْبَرُ، وَسُبْحَانَ اللَّهِ، حَتَّى تَبْلُغ َ مِنْ جَمِيعِهِنَّ ثَلاثًا وَثَلاثِينَ. 
 
Ebu Hüreyre (r.a.)’dan rivâyet edilmiştir: --- “Muhacirlerin fakirleri, Rasûlüllâh (s.a.v.)’e gelip ona: --- “Zengin kimseler, yüksek dereceleri ve devâmlı ni’metleri alıp gittiler, bize bir şey bırakmadılar” dediler.
Rasûlüllâh (s.a.v.): --- “Neymiş o?” diye sordu.
Muhacirler: --- “Onlar, bizim kıldığımız gibi namaz kılıyorlar, bizim tuttuğumuz gibi oruç tutuyorlar. Onlar sadaka veriyorlar;  fakat biz onlar gibi sadaka veremiyoruz; onlar köle âzâd ediyorlar, biz onlar gibi köle âzâd edemiyoruz” dediler.
Bunun üzerine Rasûlüllâh (s.a.v.): --- “Ben size bir şey öğreteyim mi? Onunla, sizi geçenlere yetişir; sizden sonrakileri de geçersiniz. Hem hiç bir kimse sizden daha fazîletli olamaz; meğer ki sizin yaptığınız gibi yapmış olsun?” buyurdu.
 
Muhacirler: --- “Evet, ey Allâh’ın rasûlü!” dediler.
  
Bunun üzerine Rasûlüllâh (s.a.v.): --- “Her namazdan sonra otuz-üç kere TESBÎH (=sübhânellâh), otuz-üç kere TEKBÎR (=Allâh-ü Ekber) ve otuz-üç kere TAHMÎD (=Elhamdülillâh) edersiniz” buyurdu.
  
Açıklama: Hadîsin râvîsi Ebû Sâlih der ki: --- “Bunun üzerine fakîr muhâcirler, bir müddet sonra Rasûlüllâh (s.a.v.)’e dönüp geldiler: --- “Mal ve mülk sâhibi (dîn) kardeşlerimiz, bizim yaptığımızı işitmiş; bunun mislini onlar da yaptılar!” dediler.
Bunun üzerine Rasûlüllâh (s.a.v.): --- “Ne yapalım!Bu, Allâh’ın bir ihsânıdır. Onu dilediğine verir” buyurdu.[1]
  
Açıklama: Muhâcirlerin fakirleri, Ensâr’ın fakirlerinden daha çoktu. Çünkü muhâcirler, Mekke-i Mükerreme’deki mülklerini, evlerini ve eşyâlarını bırakarak Medîne-i Münevvere’ye gelmişlerdi. Bir rivâyete göre bu soruyu soran Ebu’d-Derdâ (r.a.)’ veyâ başka bîr rivâyete göre ise Ebû Zerr Gifârî (r.a.)’dir.
 
Mahâcirlerin bu sorusuna karşılık Rasûlüllâh (s.a.v.)’in namazdan sonra belli miktarda TEŞBÎH, TEKBÎR ve TAHMÎD’de bulunmak sûretiyle muhâcirlerin sevâb husûsunda herkesi geçeceğini ifâde buyurmuştur.

 
[1] Buhârî,  Ezân 155, De’avât 18; Müslim, Mesâcid 142; Ebû ‘Avâne, Müsned, 2/248, 249;  İbn-i Hıbbân, Sahîh, 2014; İbn-i Huzeyme, Sahîh, 749.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder