10 Haziran 2015 Çarşamba

CEHENNEM'DEN ÇIKMAK İSTEYENLERE SORULACAK 2 (İKİ) SORU--- UHUD SAVAŞINDAN ÇIKARILACAK DERSLER---- CENNET'E ULAŞMANIN 6 (ALTI) YOLU----

CEHENNEM'DEN ÇIKMAK İSTEYENLERE SORULACAK 2 (İKİ) SORU--- UHUD SAVAŞINDAN ÇIKARILACAK DERSLER---- CENNET'E ULAŞMANIN 6  (ALTI) YOLU----
 

Cenâb-ı Hak:
٨ يَآ اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ حَقَّ تُقَاتِه۪ وَلَا تَمُوتُنَّ اِلَّا وَاَنْتُمْ مُسْلِمُونَ [سورة آل عمران:٣/١٠٢]

“Ey îmân edenler! Allâh’a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa, öylece sakının ve siz ancak müslümanlar olarak ölün.”
[Âl-i ‘Imrân Sûresi, 3/102.)

 buyuruyor.

 Bu can vermek de bir sefere mahsus. Dünyada bir fânî işlerde bir imtihana girersiniz. Kaybedene ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci imtihan vardır. Girebildiğiniz kadar. Aldığınız bir diploma, hayat boyu geçerlidir. Fakat îman öyle değil. Bir sefere mahsus ölüm. Bir sefere mahsus son nefes. Buna mukâbil her şey Cenâb-ı Hakkʼın azamet-i ilâhiyyesinin delili.
 

Yine âyette, Fâtır Sûresiʼnde, Cehennemʼe girenler:


 



٨ وَهُمْ يَصْطَرِخُونَ ف۪يهَاۚ رَبَّنَآ اَخْرِجْنَا نَعْمَلْ صَالِحًا غَيْرَ الَّذ۪ى كُنَّا نَعْمَلُۜ اَوَلَمْ نُعَمِّرْكُمْ مَا يَتَذَكَّرُ ف۪يهِ مَنْ تَذَكَّرَ وَجَآءَكُمُ النَّذ۪يرُۜ فَذُوقُوا فَمَا لِلظَّالِم۪ينَ مِنْ نَص۪يرٍ۟ [سورة فاطر:٣٥/٣٧]  


“Onlar cehennemde, “Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar ki dünyada iken işlemekte olduğumuzdan başka ameller, sâlih ameller işleyelim” diye bağrışırlar. (Onlara şöyle denilir:) “Sizi, düşünüp öğüt alacak kimsenin düşünüp öğüt alabileceği kadar yaşatmadık mı? Size uyarıcı da gelmişti. Öyle ise tadın azâbı. Çünkü zâlimler için hiçbir yardımcı yoktur.”

[Fâtır Sûresi, 35/37.)



Yâ Rabbi! Bizi buradan çıkar. diyecek. “Çıkar. Bu kötü amelleri, amel-i seyyieleri, amel-i sâlih hâline getirelim. Güzel bir kul olalım. Pişman olduk. diyecekler.


Cenâb-ı Hakk, iki şey soracak, Âyet-i Kerîme'de.

BİRİNCİSİ: ---- SİZE DÜŞÜNECEK KADAR ZAMAN VERMEDİK Mİ?
 
Her şeyi düşünüyoruz Dünyaʼda. Fânî hayatın en detayına kadar bir düşünüyoruz. Kendimizi, âilemizi, çoluk-çocuğumuzu vs
“ ... Sizi, düşünüp öğüt alacak kimsenin düşünüp öğüt alabileceği kadar yaşatmadık mı? ... "
Niye geldik Dünyaʼya? Kimin mülkünde yaşıyoruz? Getiren niye getirdi, götüren nereye götürüyor?
---- SİZE DÜŞÜNECEK KADAR ZAMAN VERMEDİK Mİ?
 

İKİNCİSİ DE: ---- SİZE BİR PEYGAMBER GELMEDİ Mİ?” BİR İRŞÂDCI GELMEDİ Mİ?
--- " ... Size uyarıcı da gelmişti..."

Yâ Rabbi! İkisi de oldu. diyecekler.
Cenâb-ı Hak da:
--- " ... Öyle ise tadın azâbı ... " buyuracak. [Fâtır Sûresi, 35/37'den.)
 



'İblis' İnat Etti ; ''Şeytan'' oldu ! 'Kabil' İnat Etti ; ''Katil'' Oldu ! - İnat Etme Ey Nefs'im ; Sende Helak Olursun..

UHUD SAVAŞI’NDAN ÇIKARILACAK DERSLER

0
Uhud Gazvesi’nde, dehşetli hüzün manzaralarıyla hayâtın birçok acı ve tatlı safhaları büyük bir kulluk olgunluğu içinde yaşanmıştı. Bir taraftan büyük bir îman vecdi içinde, sabır, tevekkül, teslîmiyet ve kadere rızâ zirve seviyede sergilenirken, diğer taraftan, bir anlık gaflet ve dünyâya meyil gibi nefsânî zaaflar yüzünden çok acı imtihanlarla da karşılaşılmıştı.
Allâh Rasûlü’nün emr-i şerîfini yerine getirmekte gösterilen ihmâl, bir anda savaşın kaderini değiştirmiş, ilâhî îkaz tecellîleriyle muzafferiyetin te’hîrine sebep olmuştur. Birkaç kişinin hatâsı, umûmun cezâlandırılmasıyla netîcelenmiş, hepsi birden sıkıntıya düşmüşlerdir. Zîrâ bu bir sünnetullâh’tır. İçlerinde Allâh’ın Habîbi’nin bulunması bile bu âdetullâh’ı değiştirmemiştir.
Oysa ashâb-ı kirâm, Bedir’de Allâh Rasûlü’ne kayıtsız şartsız ittibâ hâlinde idi. Ve O’na:
“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Biz Sana inandık, Allâh’tan getirdiğin Kur’ân’ın hak olduğuna samîmiyetle îmân ettik ve Sana itaat ve ittibâ etmek üzere ahd ü mîsâk eyledik. Nasıl dilersen o sûrette hareket et, bize emret, biz Sen’inle berâberiz. Sen’i gönderen Allâh hakkı için Sen denize girersen, biz de Sen’inle berâber gireriz, hiçbirimiz geri kalmayız!..” (İbn-i Hişâm, II, 253-254) diyen ashâb, ilâhî bir heyecan şerâresinin zirvesinde idi.
UHUD SAVAŞI’NDAN ÇIKARILACAK 5 ÖNEMLİ DERS
1- Uhud Harbi’ndeki ilâhî imtihânın sebebi, birtakım hassas ve mühim hususlarda, gösterdikleri bir anlık gafletten dolayı mü’minlerin îkâz edilmesi idi.
2- Uhud’un en mühim hikmetlerinden biri de mü’minleri, aralarına karışmış olan münâfıklardan arındırmaktır.
3- Diğer bir hikmet ise müşriklere fiiliyatta hiçbir netîcesi olmayacak aldatıcı bir zafer takdîr olunarak, onların gâfil ve âtıl bir sûrette hareketsiz kalmalarını temin etmektir. Bu aldatıcı zafer ile Bedir’den beri müşriklerin gönlünde biriken kin ve öfke sâkinleşmiş, geçen zaman içinde onların İslâm’a karşı duydukları şiddet ve soğukluk azalmıştır.
4- Câlib-i dikkattir ki, ashâb-ı kirâm yediden yetmişe Uhud Gazvesi’ne katılmak ve şehîd olmak için yarışmışlardı. On beş yaşındaki, çocuk denebilecek gençler, Rasûlullâh’ın ordusuna nefer olabilmek için her türlü çâreye baş vurmuşlardı. Bu şekilde her yaştaki insanın ölüme koşmasındaki sır, kalplerinin kuvvetli bir îmanla dopdolu olması ve kâinâtın yaratılış sebebi olan Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e karşı gönüllerinde duydukları dâsitânî muhabbet hissidir. Bu îman ve muhabbet nerede bulunursa, orada her türlü yiğitlik ve cesâret mevcuttur. Nerede de azalmışsa, orada tembellik, çekingenlik, zillet ve korku zuhûr eder. Bu muhabbetin yolu ise zikri artırmak, Rasûlullâh’a salevâtı çoğaltmak, Allâh’ın nîmetleri üzerinde tefekkür etmek ve Rasûlullâh’ın sîreti ve ahlâkı ile istikâmetlenmenin gayreti içinde bulunmaktır.
5- Uhud’da Varlık Nûru’nun yaralanması ve şehîd olduğu şâyiasının yayılması, mü’minler için mühim bir hikmeti ihtivâ etmektedir. Zîrâ onlar, âdeta îman ve irâde imtihânına tâbî tutulmuşlardı. Böylece Allâh Rasûlü’nün de bir beşer olduğunu, zamânı geldiğinde O’nun da Rabbi’nin huzûruna urûc edeceğini, O’nun vefâtından sonra mü’minlerin gerisin geri dönmeyip Peygamberimiz’in gösterdiği yolda devâm etmeleri lâzım geldiğini öğrenip, bu tür hâdiseler başlarına gelmeden önce, bir bakıma kalben hazırlanmış oldular.
Hâsılı Uhud’da müslümanlara, düşmanla yapılan savaşlarda zafere nasıl ulaşılacağı, hezîmet ve dağılma tehlikesinden nasıl kurtulunacağı gibi pek çok hususlarda ders ve ibretler sergilenmiştir.
Kaynak: İslam ve İhsan

 

CENNET'E ULAŞMANIN 6  (ALTI) YOLU

Cennete Ulaşmanın 6 Yolu
 
Cennete Ulaşmanın 6 Yolu

Dünya hayatı, bir imtihan yeri… Dünya hayatı, sonu âhiretle neticelenen yollar bütünü… Bu âhirete giden yolculukta, kişinin yaşayışı belirler sonunu…

Cennete Ulaşmanın 6 Yolu
 
Cennete Ulaşmanın 6 Yolu

Bu yolun yolcularına rehberler sunmuştur, Hak Teâlâ… Bizim rehberimiz, Cânımız, Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-; sünnet-i seniyyeleri, îkaz ve tavsiyeleriyle, Rabbimizin kitabına ilâveten her daim yol göstericimiz olmuştur. O İki Cihan Seyyidi; bir ucu cennete varacak yolun işaret taşlarını ümmetine şöyle haber vermiştir:

Cennete Ulaşmanın 6 Yolu
Cennete Ulaşmanın 6 Yolu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder