ÖLEN EBEVEYNE
(ANNE-BABA’YA) İYİLİK NASIL OLUR
فَقَالَ رَجُلٌ : يَا رَسُولَ اللّٰهِ، هَلْ بَقِيَ عَلٰي مِنْ
بِرِّ أَبَوَيَّ شَيْءٌ بَعْدَ مَوْتِهِمَا أَبَرُّهُمَا بِه۪؟ قَاَلﷺ: نَعَمْ خِصَالٌ أَرْبَعٌ:
|
||
اَلدُّعَآءُ لَهُمَا، وَالْاِسْتِغْفَارُ لَهُمَا،
|
- 1
|
|
وَإِنْفَاذُ عَهْدِهِمَا،
|
-
2
|
|
وَإِكْرَامُ صَد۪يقِهِمَا،
|
- 3
|
|
وَصِلَةُ الرَّحِمِ الَّت۪ي لَاَرْحَامَ لَكَ إِلَّا مِنْ
قَبْلِهِمَا.
|
-
4
|
|
“Ey Allâh’ın Rasûlü ebeveynim
(=anne-babam) öldükten sonra, onlara iyilik edebileceğim bir iyilik kaldı mı?”
Buyurdu ki; --- “evet dört haslet
vardır.”
1-
Onlar için, hayır duâ etmek ve onlar için
istiğfârda (af
ve mağfiret) bulunmak,
2-
Vasıyetlerini yerine getirmek,
3-
Onların sâdık arkadaşlarına ikrâm etmek,
٣١٢١- حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلٰاءِ،
وَمُحَمَّدُ بْنُ مَكِّيٍّ الْمَرْوَزِيُّ الْمَعْنٰى، قَالَا: حَدَّثَنَا ابْنُ
الْمُبَارَكِ، عَنْ سُلَيْمَانَ التَّيْمِيِّ، عَنْ أَب۪ي
عُثْمَانَ، وَلَيْسَ بِالنَّهْدِيِّ، عَنْ أَبيهِ، عَنْ مَعْقِلِ بْنِ يَسَارٍ،
قَالَ: قَالَ النَّبِيُّ ﷺ:
"اِقْرَءُوا يٰس عَلٰى مَوْتَاكُمْ"[1]
3121--- ... Ma’kıl b. Yesâr’dan (rivâyet olunduğuna göre) Peygamber (sallellellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem)
--- “ölülerinizin üzerine Yâ-Sîn okuyun.” buyurmuştur.[2]
٨٦٩٨- "مَنْ
زَارَ قَبْرَ وَالِدَيْهِ أَوْ أَحَدِهِمَا يَوْمَ الْجُمُعَةِ فَقَرَأَ عِنْدَهُ يٰس
غُفِرَ لَهُ."[3]
١١٨١٩- "مَنْ زَارَ قَبْرَ
أَبَوَيْهِ أَوْ أَحَدِهِمَا في كُلِّ جُمُعَةٍ مَرَّةً غَفَرَ اللّٰهُ لَهُ وَكُتِبَ
بَرًّا." (الْحَكيم) عَن أَبي هُرَيْرَةَ
١١٨٢٠- "مَنْ زَارَ قَبْرَ
وَالِدَيْهِ أَوْ أَحَدِهِمَا يَوْمَ الْجُمُعَةِ فَقَرَأَ عِنْدَهُ يٰس غُفِرَ
لَهُ." (عد) عَنْ أَبي بَكْرٍ.[4]
İbn-i ‘Adiyy’in
Ebû Bekr (r.’a)’den rivâyet ettiğine göre:--- “Kim anne ve babasının ya da bunlardan birinin kabrini Cum’â günü ziyâret ederek orada Yâ-Sîn okursa, Allâh o kabirde yatan kimseyi bağışlar ve onu iyilerden yazar.”[5]
[1] الكتاب:
سنن أبي داود، المؤلف: أبو داود سليمان بن الأشعث بن إسحاق بن بشير بن شداد بن، عمرو
الأزدي السِّجِسْتاني (المتوفى: ٢٧٥ هـ)، المحقق: محمد محيي الدين عبد الحميد، الناشر:
المكتبة العصرية، صيدا – بيروت، رقم الحديث:٣١٢١.
[3] الكتاب:
التَّنويرُ شَرْحُ الجَامِع الصَّغِيرِ، المؤلف: محمد بن إسماعيل بن صلاح بن محمد الحسني،
الكحلاني ثم الصنعاني، أبو إبراهيم، عز الدين، المعروف كأسلافه بالأمير (المتوفى: ١١٨٢
هـ)، المحقق: د. محمَّد إسحاق محمَّد إبراهيم، الناشر: مكتبة دار السلام، الرياض، الطبعة:
الأولى، ١٤٣٢ هـ - ٢٠١ م، ص:١٠/٢٤٢، رقم الحديث:٨٦٩٨.
[4] الكتاب:
الفتح الكبير في ضم الزيادة إلى الجامع الصغير، المؤلف: عبد الرحمن بن أبي بكر، جلال
الدين السيوطي (المتوفى: ٩١١ هـ)، المحقق: يوسف النبهاني، الناشر: دار الفكر - بيروت
/ لبنان، الطبعة: الأولى، ١٤٢٣ هـ - ٢٠٠٣ م، عدد الأجزاء: ٣، ص:٣/١٨٥، رقم الحديث:١١٨١٩-١١٨٢٠.
[5] Câmiu’s-Sağîr,
Hadîs No:8698; Fethu’l-Kebîr, Hadîs No:11819-11820.
ACELE EDİLECEK
AMELLER
Hatem-i Es’âm (k.s.) buyurdu ki:
1-
Gusül abdesti gerektiğinde geciktirmeden hemen gusül
abdesti almak
2-
Vakti giren namazı kılmada,
3-
Günâhlara tevbe etmede,
4-
Cenâzeyi (ölüyü) defnetmede,
5-
Borcu ödemede,
6-
Vakti gelen kız çocuklarını evlendirmede,
7-
Misafire ikrâm etmede,
8-
Sadaka vermede,
9-
Hayırlı bir işe başlayınca o işin bitmesinde,
10-
İftar etmede,
11-
Dünyâ işlerinde acele etmemek, âhıret işlerinde acele
edin!.. Bunlar hâriç acele etmek şeytandandır.
BİR MÜSLÜMANIN DİĞER BİR MÜSLÜMAN ÜZERİNDEKİ HAKLARI
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَب۪ي شَيْبَةَ. ثَنَا مُحَمَّدُ
بْنُ بِشْرٍ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرٍو عَنْ أَبِي سَلَمَةَ عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ؛ قَالَ: قَالَ رَسُولُ للَّهِ ﷺ:
" حَقُّ الْمُسْلِمِ عَلَى
الْمُسْلِمِ خَمْسٌ: رَدُّ التَحِيَّةِ (رَدُّ السَّلَامِ)، وَإجَابَةُ
الدَّعْوَةِ، وَشُهُودُ الْجِنَازَةِ (وَاتِّبَاعُ الْجَنَازِةُ)، وَعِيَادَةُ
الْمَر۪يضِ، وَتَشْم۪يتُ الْعَاطِسِ إِذَا حَمِدَ اللّٰهَ."
فِي الزَّوَآئِدِ: إسناده
صحيح وَرِجَالُهُ ثقات. والحديث بِهَذَا الوجه فِي الصحيحين، لكن بغير هَذَا
السياق. أخرجه الخمسة.
Hz. Ebû Hureyre (r.a.) anh anlatıyor: “Rasûlüllâh (‘aleyhi’s-salât-ü
ve’s-selâm) buyurdular ki:
"حَقُّ
الْمُسْلِمِ عَلَى الْمُسْلِمِ خَمْسٌ:
--- “Bir Müslümanın diğer bir Müslüman
üzerinde beş hakkı vardır:
رَدُّ التَحِيَّةِ (رَدُّ
السَّلَامِ)
1-“Verilen Selâmıı almak,
وَإجَابَةُ
الدَّعْوَةِ،
2-Da’vete gitmek (icâbet etmek),
وَشُهُودُ
الْجِنَازَةِ (وَاتِّبَاعُ الْجَنَازِةُ)،
3-Cenâzeye katılmak,
وَعِيَادَةُ
الْمَر۪يضِ،
4-Hastayı ziyâret etmek,
وَتَشْم۪يتُ
الْعَاطِسِ إِذَا حَمِدَ اللّٰهَ."
5-“Elhamdülillâh!” dediği takdirde hapşırana “yerhamükellâh” (diyerek
teşmit-te bulunmak).”[2] Kütüb-i Sitte, 10/109---17/108
MÂNİDÂR HADÎS-İ
ŞERÎF!..
--- “İnsanlar üzerine bir zaman gelir
ki; dertleri mideleri, malları şerefleri, kadınları kıbleleri, dinarları ve
dirhemleri (paraları) dinleri olur. İşte bu kimseler Allâh indinde hiçbir
nasîbi olmayan mahlûkâtın en şerlileridir.”[3] Sülemî- Hz. Ali'den-Deylemî’de aynı
hadîsi rivâyet etmiştir.
YEDİ KÖTÜ HUY
Yedi kat göğün her birinde vazifelendirilmiş özel melekler
bulunur-muş. Bu vazifeli melekler, ŞU
YEDİ KÖTÜ HUYUN sahiplerinin
duâlarının ilahî dergâha yükselmesine mâni’ olurmuş:
1-
Birinci kat gökte bulunan vazifeli melekler; duâ eden kişi “hîle” yapan, onu bunu kandıran bir kişi ise,
onun istediklerinin kokusundan o kişinin hileci bir kişi olduğunu anlarlar,
duâyı oraya sokmazlar, geri çevirirler,
2-
İkinci kat gökte bulunan vazifeli melekler; “riyâ” sâhibinin duâsını,
3-
Üçüncü kat gökte bulunan vazifeli melekler; gönüllerinde “kin ve nefret” bulunan kişilerin
duâsını yukarılara bırakmazlar,
4-
Dördüncü kat gökte bulunan vazifeli melekler; “kibir” sahibinin, yâni kendini beğenen,
başkalarında kusur, ayıp arayan kişinin duâsının yukarılara çıkmasına engel
olurlar,
5-
Beşinci kat gökte bulunan vazifeli melekler; “hased”i,
6-
Altıncı kat gökte bulunan vazifeli melekler; “insafsızlığı”
(merhametsizliği),
7-
Yedinci kat gökte bulunan vazifeli melekler; de
gözü doymayan, dünya malına karşı çok “harîs” olan kişinin duâsının yükselmesine engel olurlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder