9 Kasım 2012 Cuma

SENE SONU DUÂSI---HİCRÎ SENE SONUNDA (ZİLHİCCE) OKUNACAK SAÂDET DUÂSI---


SENE SONU DUÂSI



29-30 Zû’l-Hıcce

Rivâyet olunduğuna göre; “Her kim zilhiccenin sonunda üç kere,
 
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحي۪مِ .

وَصَلَّى اللّٰهُ تَعَالٰى عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِه۪ وَصَحْبِه۪ وَسَلَّمَ، أَللّٰهُمَّ مَا عَمِلْتُهُ ف۪ى هٰذِهِ السَّنَةِ مِمَّا نَهَيْتَن۪ى عَنْهُ وَلَمْ تَرْضَهُ وَنَس۪يتُهُ وَلَمْ تَنْسَهُ وَحَلُمْتَ عَلَيَّ بَعْدَ قُدْرَتِكَ عَلٰى عُقُوبَت۪ي وَدَعْتَن۪ى إِلَى التَّوْبَةِ مِنْهُ بَعْدَ جَرَآئَت۪ى عَلٰى مَعْصِيَتِكَ، أَللّٰهُمَّ فَإِنّ۪ي أَسْتَغْفِرُكَ مِنْهُ فَاغْفِرْل۪ي مَا عَمِلْتُهُ ف۪يهِ مِنْ عَمَلٍ تَرْضَاهْ وَوَعَدْتَن۪ى عَلَيْهِ الثَّوَابَ، فَأَسْئَلُكَ أَللّٰهُمَّ يَاكَر۪يمُ يَاذَالْجَلَالِ وَالْاِكْرَامِ أَنْ تَقْبَلَهُ مِنّ۪ى وَلَا تَقْطَعَ رَجَآئ۪ى مِنْكَ يَاكَر۪يمُ، وَصَلَّى اللّٰهُ تَعَالٰى عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِه۪ وَصَحْبِه۪ وَسَلَّمَ.    

“Ey Allâh-ım! Senin râzı olmayıp beni nehyettiğin şeylerden bu sene her ne yaptıysam, ben onları unuttum, Sen ise unutmadım. Bana cezâ vermeye kâdirken mühlet verdin ve ben Sana karşı gelme cür’eti göstermişken beni tevbeye da’vet ettin. Ey Allâh-ım! Ben bütün bunlardan dolayı Senden mağfiret diliyorum. Beni bağışla!

Ey kerem sahibi! Ey celâl ve ikrâm sahibi! Senin râzı olup bana sevap vâadettiğin hangi amelleri bu sene işlediysem, Senden dilerim ki, onları kabul edesin ve Senden ümîdimi kesmeyesin! Ey kerem sahibi, kabul eyle! Efendimiz Muhammed’e ve âl-i ashâbına salât-ü selâm eyle!..”

Derse, şeytan: “Biz, bir sene yorulup bu günâhları işletmek için zahmet çektik, o bir anda hepsini sildirdi!”deyip yüzüne toprak saçarak kaçar.”[1]
 

SENE SONUNDA OKUNACAK SAÂDET DUÂSI


 29-30 Zû’l-Hıcce

Her kim aşağıda yazılan saadet duâsını senenin sonunda (güneş batmadan önce) 21 (yirmi bir) kere okursa uykuyla uyanıklık arasında bütün gizli halleri kendisine gösterilir. Vird sahibi olan kimseler manevî mertebelerinin ne kadar yükseldiği kendilerine gösterilsin istiyorlarsa bu duâyı her gün okumalıdırlar.
 
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحي۪مِ . يَا رَبِّ أَكْرِمْن۪ى بِشُهُودِ أَنْوَارِ قُدْسِكَ وَ أَيِّدْن۪ي بِظُهُورِ سَطَوَاتِ سُلْطَانِ أُنْسِكَ حَتّٰى أَتَقَلَّبَ ف۪ي سُبُحَاتِ مَعَارِفِ أَسْمَآئِكَ فَأَطْلِعْن۪ي عَلٰى ذَوَاتِ أَسْرَارِ وُجُودِكَ ف۪ي مَعَالِمِ شُهُودِكَ لِاَ شْهَدَ بِهَا مَا أَوْ دَعْتَهُ ف۪ي عَوَالِمِ الْمُلْكِ وَالْمَلَكُوتِ وَ أُعَايِنَ سَرَيَانِ قُدْرَتِكَ ف۪ي مَعَالِمِ شَوَاهِدِ اللَّاهُوتِ وَ النَّاسُوتِ وَ عَرِّفْن۪ي مَعْرِفَةً تَآمَّةً ف۪ى حِكْمَةٍ عَآمَّةٍ حَتّٰى لَا يَبْقٰى مَعْلُومٌ إِلَّا وَ أَطَّلِعَ عَلٰى دَقَآئِقِه الدَّقَآئِقِ الْمَبْطُونَةِ الْمَوْجُودَاتِ وَاذْهَبْ بِالظُّلْمَةِ الْمَانِعَةِ عَنْ إِدْرَاكِ حَقَآئِقِ الْا۪يمَانِ وَتَقَرَّبْ مَافِي الْقُلُوبِ وَالْاَرْوَاحِ بِمُبْهَجَاتِ الْمَحَبَّةِ وَالْوِدَادِ وَالرُّشْدِ وَالْاِرْشَادِ إِنَّكَ أَنْتَ الْمُحِبُّ وَالْمَحْبُوبُ وَالطَّالِبُ وَالْمَطْلُوبُ يَا مُقَلِّبَ الْقُلُوبِ وَيَا كَاشِفَ الْكُرُوبِ يَادَل۪يلَ الْمُتَحَيِّر۪ينَ وَيَاغِيَاثَ الْمُسْتَغ۪يث۪ينَ إِنَّكَ أَنْتَ عَلَّامُ الْغُيُوبِ أَنْتَ رَبّ۪ي وَرَبُّ كُلُّ شَيْءٍ، أَللّٰهُمَّ لَاتَجْعَلْنَا بَيْنَ النَّاسِ مَغْرُور۪ينَ وَلَا مِنْ خِدْمَتِكَ مَحْرُوم۪ينَ مَهْجُور۪ينَ وَلَا بِنِعْمَتِكَ مُسْتَدْرَج۪ينَ وَلَا فِى الدُّنْيَا مَأْكُول۪ينَ اٰكِل۪ينَ أَمْوَالَ الدُّنْيَا بِالدّ۪ينِ وَصَلَّى اللّٰهُ تَعَالٰى عَلٰى خَيْرِ خَلْقِه۪ مُحَمَّدٍ وَاٰلِه۪ وَصَحْبِه۪ أَجْمَع۪ينَ بِرَحْمَتِكَ يَا أَرْحَمَ الرَّاحِم۪ينَ وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ.

“Rahman ve Rahîm olan Allâh’ın adıyla! Yâ Rabbi! Bana mukaddes nurlarını müşâhede edebilme hâlini ihsân eyle, beni ünsiyetinin güçlü cezbelerinin zuhûruyla teyîd eyle ki, bu sâyede ben isimlerinin kazandıracağı marifetlerin tecellîlerinde dönüp dolaşabileyim.

Yâ Rabbi! Sen beni Senin müşâhede edilebileceğin göstergelerde bulunan varlığının sırlarının ta kendilerine vâkıf kıl ki, onlar sayesinde ben Mülk ve Melekût âlemlerine tevdî etmiş bulunduğun sırları müşâhede edebileyim, kudretinin Lâhût ve Nâsût âlemlerinde bulunan âyetlerinin göstergelerine nasıl nüfuz ettiğini ayan-beyan görebileyim.

Bana umûmî hikmetler içerisinde öyle bir marifet nasîb et ki, mevcûdâtta gizli olan inceliklerden haberdâr olmadığım bir malumat kalmasın. Îmân hakîkatlerini idrâke mâni’ olan karanlıkları benden gider, kalblerde ve ruhlarda bulunan sevgi-dostluk, hidâyet-irşad güzelliklerini bana yakın et. Zîrâ seven de, sevilen de, arayan da, aranan da ancak Sensin.

Ey kalbleri dilediği tarafa çeviren! Ey sıkıntıları açan! Ey şaşkınlara yol gösteren! Ey yardım isteyenlerin imdâdına kavuşan! Bütün ğaybları hakkıyla bilen ancak Sensin. Benim de, her şeyin de Rabbi ancak Sensin. Ey Allâh! Bizi insanlar arasında aldatılmış kimseler yapma, hizmetinden mahrum ve uzak bırakma, nimetlerinle helâke çekilen kimselerden eyleme, dünyada düşmanları tarafından yenilen ve dîn karşılığında dünya malları yiyen bedbahtlardan eyleme.

Âllâh-u Te’âlâ rnahlûkatının en hayırlısı olan Muhammed (aleyhi’s-salât-i ve’s-selâm)’e ve âl-i ashâb cümlesine salât eylesin! Ey acıyanların en merhametlisi! Rahmetinle muâmele eyle. Bütün hamdler âlemlerin Rabbi olan Allâh’a mahsûstur.”[2]



[1] Allâme Safûrî, Nüzhetü’l-Mecâlis: l/156; Mâü’l-Ayneyn, Na’tü’l-Bidâyât, sh:165.
[2] Kasr-ı Ârifân dergisi, Sayı:39, aralık 2010, (Muhammed ibn-i Hatîrüddîn, el-Cevâhiru’l-hams, sh:64-65.); asrar.almountadayat.com/t530-topic; alfatimi.org/php/viewtopic.php?f=70&p=774707

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder