ALLÂH’Ü TE’ÂLÂ’NIN 14 (ONDÖRT) SIFATI VARDIR.
A-
6 (ALTI)
TÂNESİ “ZÂTΔ SIFATLARI…
--- ZÂTÎ SIFATLAR: Sâdece
Allâh’ü Te’âlâ’nın zâtına mahsûs olan ve yaratıklarından herhangi birine verilmesi
câiz ve mümkün olmayan sıfatlardır.
B-
8 (SEKİZ) TÂNESİ “SÜBÛTΔ SIFATLARIDIR…
--- SÜBÛTÎ SIFATLAR: Allâh’ü Te’âlâ’yı Müsbet (Olumlu) İfâdelerle Tanıtan Sıfatlardır.
§ Her Müslümanın, Allâh’ın bütün kemâl sıfatlarına sahip, noksan
sıfatların hepsinden de uzak olduğuna inanması farzdır.
1-
VÜCÛD: Allâh-ü Te’âlâ vâr olması demektir. Vücûd’un
zıddı olan ‘Adem’ (=yok olma)
allâh-ü Te’âlâ hakkında muhaldir.
2-
KIDEM: Allâh-ü Te’âlâ’nın
varlığının evveli (başlangıcı) olmaması demektir. Kıdem’in zıddı olan hudûs
(sonradan olma, belli bir zamanda yaratılma) Allâh-ü Te’âlâ hakkında muhaldir.
3-
BEKÂ: Allâh-ü Te’âlâ’nın varlığının
sonunun olmaması demektir. Bekâ’nın zıddı Fenâ, yani, bir sonu olmaktır. Bu
ise, Allâh-ü Te’âlâ hakkında muhaldir.
5-
MUHÂFELETÜN LİL-HAVÂDİS: Allâh’ü Te’âlâ’nın,
sonradan olanlara yani yarattığı bütün varlıkların hiç birine benzememesi
demektir.
Peygamber
Efendimiz (‘aleyhi’s-salât-ü ve’s-selâm) de: “Her ne ki senin aklına geliyor, işte Allâh-ü Te’âlâ onun
gayrısıdır.” Buyurmuştur.
6-
KIYAM Bİ-NEFSİHÎ: Allâh-ü Te’âlâ’nın
vücûdu, zâtının gereğidir ve varlığı için hiçbir şeye muhtaç olmaması demektir.
5-
İRÂDE: Allâh’ü Te’âlâ’nın
bir şeyin olmasını dilemesi demektir. Allâh -ü Te’âlâ’nın dilediği olur.
8-
TEKVÎN: Îcâd ve yaratma
demektir. Tekvin’i mâdum (yok) olan bir şey’i yokluktan çıkarmak, vücûda
getirmektir.
Bütün bu sıfatlar
mahlûkâtın duyup işitmesi gibi değildir. Çünkü Allâh-ü Te’âlâ’nın göze,
görülecek maddelere, sese, ağza, kulağa, harflere zamâna, mekâna vs. gibi
hiçbir şeye ihtiyâcı olmadan duyar, işitir, görür ve konuşur.
“Sen
doğarken ağlıyordun herkes gülüyordu, ömründe sen öyle yaşaki! Öldüğünde herkes
ağlasın sen gül kabrinde...”
Allâh-ü Teâlâ
cümlemize îmânla ölmeyi nasîb etsin. (Âmîn!)
Yadında mı doğduğun zamanlar?
Sen ağlar idin gülerdi âlem;
Bir öyle ömür geçir ki olsun
Mevtin sana hande halka matem.
|
ياد دارى كه
وقت آمدنت
همه خندان
شدند تو گريان
آبچنان زى
كه وقت رفتن تو
همه گريان
شودن تو خندان
|
“Fikr et ey dil ki doğduğun vaktin
Halk handân idi ve sen giryân
Ana sa’y et ki öldüğün vaktin
Halk giryân ola ve sen handân”
|
|
اكر
پند خردمندان ز جان و دل نياموزى
جهان
آن پند بتلخى بياموزد ترا روزى
از
سادي شرازي
|
|
Eğer pend-i hıred-mendân zi cân u dil
neyâmûzî,
Cihân ân pend be-telhî beyâmûzed turâ
rûzî.
|
|
Eğer akıl sâhiplerinin öğütlerini
cân-u gönülden dinlemezsen,
Cihân, o öğüdü sana bir gün acıyla
öğretir.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder