9 Aralık 2014 Salı

ESMÂÜLLÂHÜ’L-HÜSNÂ----ALLÂH-Ü TE’ÂLÂ’NIN 99 (DOKSAN-DOKUZ) İSMİ ŞERÎFİ


ALLÂH-Ü TE’ÂLÂ’NIN 99 (DOKSAN-DOKUZ) İSMİ ŞERÎFİ

ESMÂÜLLÂHÜ’L-HÜSNÂ
 
En güzel isimler demektir. Bu isimlerin Allâh’a (c.c.) âit olduğu âyet ve hadîslerde zikredilmektedir. Nitekim âyette;
﴿ وَ لِلّٰهِ الْأَسْمَآءُ الْحُسْنٰى فَادْعُوهُ بِهَاۖ وَذَرُوا الَّذ۪ينَ يُلْحِدُونَ ف۪ٓى  أَسْمَآئِه۪ۜ سَيُجْزَوْنَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ  ٧ [سورة الأعراف:٧/١٨٠]
“En güzel isimler Allâh’ındır. O’na o güzel isimleriyle duâ edin.”[1] buyrulmaktadır.
 
وعن أبى هريرة رَضِىَ اللَّهُ عَنْه قال: قال رسولُ اللَّهِ : إنَّ للَّهِ تِسْعَةً وَتِسْعِينَ اسماً مَنْ حَفِظَهَا دَخَلَ الجَنَّةَ، إنَّ اللَّهَ وِتْرٌ يُحِبُّ الوِتْرَ.وفي رواية: "مَنْ أحْصَاهَا (أخرجه البخارى بهذا اللفظ، ومسلم بدون ذكر الوتر، والترمذى.وزاد فعدها): "هُوَ اللَّهُ الَّذِى َ إلَهَ إَّ هُوَ الرَّحْمَنُ الرَّحِيمُ. المَلِكُ. القُدُّوسُ. السَّلاَمُ. المُؤمِنُ. المُهَيْمِنُ. الْعَزِيزُ. الجَبَّارُ. المُتَكَبِّرُ. الخَالِقُ. البَارِئُ. المُصوِّرُ. الغَفَّارُ. الْقَهَّارُ. الوَهَّابُ. الرَّزَّاقُ. الْفَتَّاحُ. الْعَلِيمُ. القَابِضُ. الْبَاسِطُ. الخَافِضُ. الرَّافِعُ. المُعِزُّ. المُذِلُّ. السَّمِيعُ. الْبَصِيرُ. الحَكَمُ. الْعَدْلُ. اللَّطِيفُ. الخَبِيرُ. الحَلِيمُ. العَظِيمُ. الْغَفُورُ. الشَّكُورُ. الْعَلِىُّ. الْكَبِيرُ. الحَفِيظُ. المُقيتُ. الحَسِيبُ. الجَلِيلُ. الكَرِيمُ. الرَّقيبُ. المُجِيبُ. الْوَاسِعُ. الحَكِيمُ. الْوَدُودُ. المَجِيدُ. الْبَاعِثُ. الشَّهِيدُ. الحَقُّ. الْوَكِيلُ. الْقَوِىُّ. المَتِينُ. الْوَلِىُّ. الحَمِيدُ. المُحْصِى. المُبْدِئُ. المُعيدُ. المُحْيِى. المُمِيتُ. الحَىُّ. القَيُّومُ. الوَاجِدُ. المَاجِدُ. الْوَاحِدُ. ا’حَدُ. الصَّمَدُ. الْقَادِرُ. المُقْتَدِرُ. المُقَدِّمُ. المُؤَخِّرُ. الأوَّلُ. الأخِرُ. الظَّاهِرُ. البَاطِنُ. الوَالِى. المُتَعَالِى. البَرُّ. التَّوَّابُ. المُنْتَقِمُ. الْعَفُوُّ. الرَّءوُفُ. مَالِكُ المُلْكِ. ذُو الجَلالِ وَالإكْرَامِ. المُقْسِطُ. الجَامِعُ. الْغَنِىُّ. المُغْنِى. المَانِعُ. الضَّارُّ. النَافِعُ. النُّورُ الهَادِى. الْبَدِيعُ الْبَاقِى. الْوَارِثُ. الرَّشِيدُ. الصَّبُورُ. ولم يفصل الاسماء غير الترمذى.
Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâh-ü ‘anh) anlatıyor: “Rasûlüllâh (‘aleyhi’s-salât-ü ve’s-selâm)  buyurdular ki: "Allâh’ın doksan dokuz ismi vardır. Kim bunları ezberlerse cennete girer. Allâh tektir, teki sever." Bir rivâyette: "Kim o isimleri sayarsa cennete girer" buyurmuştur.[2]
 
Tirmizî Rahımehüllâh’ın rivâyetinde Rasûlüllâh (‘aleyhi’s-salât-ü ve’s-selâm) Allâh’ın isimlerini şöyle yazdı:
 
"O Allâh ki O’nda başka ilâh yoktur. Rahman’dır. Rahim’dir. El-Meliku’l-Kuddûsu, es-Selâmu, el-Mü’minu, el-Müheyminu, el-Azîzu, el-Cebbâru, el-Mütekebbiru, el-Hâliku, el-Bâriu, el-Musavviru, el-Gaffâru, el-Kahhâru, el-Vehhâbu, er-Rezzâku, el-Fettâhu, el-Alîmu, el-Kâbizu, el-Bâsitu, el-Hâfidu, er-Râfiu, el-Muizzu, el-Müzillu, es-Semîu, el-Basîru, el-Hakemu, el-Adlu, el-Latîfu, el-Habîru, el-Halîmu, el-Azîmu, el-Gafûru, eş-Şekûru, el-Aliyyu, el-Kebîru, el-Hafîzu, el-Mukîtu, el-Hasîbu, el-Celîlu, el-Kerîmu, er-Rakîbu, el-Mucîbu, el-Vâsiu, el-Hakîmu, el-Vedûdu, el-Mecîdu, el-Bâisu, eş-Şehîdu, el-Hakku, el-Vekîlu, el-Kaviyyu, el-Metînu, el-Veliyyu, el-Hamîdu, el-Muhsî, el-Mubdiu, el-Muîdu, el-Muhyi, el-Mümîtu, el-Hayyu, el-Kayyûmu, el-Vâcidu, el-Mâcidu, el-Vâhidu, el-Ahadu, es-Samedu, el-Kâdiru, el-Muktediru, el-Muahhiru, el-Evvelu, el-Âhiru, ez-Zâhiru, el-Bâtinu, el-Vâli, el-Müte’âli, el-Berru, et-Tevvâbu, el-Müntekimu, el-Afuvvu, er-Raûfu, Mâliku’l-Mülki, Zü’l-Celâli ve’l-İkrâm, el-Muksitu, el-Câmiu, el-Ganiyyu, el-Muğnî, el-Mâni’, ed-Dârru, en-Nâfiu, en-Nûru, el-Hâdî, el-Bedîu, el-Bâki, el-Vârisu, er-Reşîdu, es-Sâbûru."
İsimleri bu şekilde, sâdece Tirmizî (rahımehüllâh) saymıştır.
٨ هُوَاللّٰهُ الَّذ۪ى لٰٓاإِلٰهَ إِلَّاهُوَۚ ... ٧ [سورة الحشر:٥٩/٢٢-٢٣]
En güzel İsimler O’nu ta’rif etmektedir. “O, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allâh’tır…”[3]
 
 
 
 
S.NO
 
İSM-İ CELÎL
 
ANLAMI
=MÂNÂSI
 
TESBÎH NİYETİ
 
HER GÜN OKUMA ADEDİ
(1)                    
 
ALLÂH (C.C.)
Yûce Yaratıcı’nın bütün ilâhî sıfatları kendisinde toplayan “İsm-i A’zâmı”ı, en ulu ismi. Allâh eşi, benzeri, dengi bulunmayan; mekân ve zamândan münezzeh olan; ev­veli ve sonu olmayan; bütün varlıkları yaratan ve yaşatan tek ilâhtır, tek ma’bûddur.
Allâh-ü Te’âlâ’ya yakın olmak için
 
 
 
 
 
1000
Defâ
 (2)                   
ER-RAHMÂN
Dünyada bütün mahlûkâta merhamet eden, şefkat gösteren, ihsân eden.
Dünyâ Âhiret Allâh-ü Te’âlâ’nın sevgilisi olmak için
 
298
Defâ
 (3)                   
ER-RAHÎM
Âhırette, müminlere acıyan, bağışlayan, esirgeyen.
Maddî Mânevî Rızıklar için
258
Defâ
 (4)                   
EL-MELİK
Yaratıcı, kâinâtın sâhibi.
Emir sâhibi olmak ve Maddî Mânevî güçlü olmak için
90
Defâ
 (5)                   
EL-KUDDÛS
Her noksanlıktan uzak.
Günâhlardan kurtulmak ve Kalp Temizliği için
170
Defâ
 (6)                   
ES-SELÂM
Her türlü tehlikelerden selâmete çıkaran.
Korkulan Her Şeyden korunmak için
131
Defâ
 (7)                   
EL-MÜ’MİN
Güven veren, vâ’d-ine güvenilen. Îmân nûrunu veren.
Kötü Hastalıklara düşmemek için
137
Defâ
 (8)                   
EL-MÜHEYMİN
Her şeyi görüp gözeten, her varlığın yaptıklarından haberdâr olan.
Korunmak için
145
Defâ
 (9)                   
EL-AZÎZ
Mutlâk gâlib, karşı gelinemeyen. Yenilmeyen yegâne gâlib.
 
Düşmanlara gâlip gelmek için
 
94
Defâ
(10)                 
EL-CEBBÂR
İrâdesini her durumda yürüten, yaratılmışların hâlini iyileştiren. Dilediğini yapan ve yaptıran.
İstek arzuların hâsıl olması için
 
206
Defâ
(11)                 
EL-MÜTEKEBBİR
Azâmet ve yûceliğini (büyüklüğünü) izhâr eden, Büyüklükte eşi yok.
İzzet ve refaha nâil olmak için
662
Defâ
(12)                 
EL-HÂLİK
Yaratan, yoktan vâr eden. Takdîrine uygun bir şekilde yaratan
İşlerde üzüntü ve sıkıntıdan kurtulmak için
 
731
Defâ
(13)                 
EL- BÂRİ
Her şeyi kusursuz yaratan. Bir emsâl olmaksızın canlıları yaratan.
 
Üşlerinde başarılı ve şöhretli olmak için
 
214
Defâ
(14)                 
EL-MÛSÂVVİR
Varlıklara sûret veren, onları birbirinden ayıran özellikte yaratan.
Maksat ve meramına ulaşmak için
 
336
Defâ
(15)                 
EL-ĞAFFÂR
Dâimâ affeden, tekrarlanan günâhları bağışlayan.
Bağışlanmak ve günâhlardan korunmak için
 
1281
Defâ
(16)                 
EL-KAHHÂR
Yenilmeyen, yegâne gâlib olan.
Zâlimleri kahretmek için
306
Defâ
(17)                 
EL-VEHHÂB
Karşılıksız ni’metler veren.
Sıkıntısız ve borçsuz bir hayat için
14
Defâ
(18)                 
EL-RAZZÂK
Bedenlerin ve rûhların gıdâsını yaratıp veren. Her varlığın rızkını veren.
Bol rızklı ömür için
 
308
Defâ
(19)                 
EL-FETTÂH
İyilik kapılarını açan, hakemlik yapan.
Maddî ve Mânevî hayırlar için
489
Defâ
(20)                 
EL-ALÎM
Gizli-açık, geçmiş-gelecek, her şeyi, ezelî ve ebedî ilmi ile çok iyi bilen. Hakkıyla bilen.
İlim zenginliği için
 
150
Defâ
(21)                 
EL-KÂBİZ
Rızkı tutan, rızıkları daraltan, canlıların rûhlarını alan.
Zâlimin zulmünden kurtulmak için
903
Defâ
(22)                 
EL-BÂSİT
Rızkı genişleten, rûhları bedenlerine yayan.
İşlerin büyümesi mal ve paranın bereketi için
72
Defâ
(23)                 
EL-HÂFİD
Alçaltan, zillete düşüren. Kâfir ve fâcirleri alçaltan.
Kötülüklerden ve belâlardan korunmak için
1481
Defâ
(24)                 
ER-RÂFİ’
Yûcelten, ‘ızzet ve şeref veren.
İnsanlar arasında ve işinde yükselmek için
351
Defâ
(25)                 
EL-MUÎZ
Dilediğini ‘azîz eden.
Fakirlikten ve zelillikten korunmak için
117
Defâ
(26)                 
EL-MÜZİLL
Dilediğini zillete düşüren, alçaltan.
Düşmanları zelîl etmek için
770
Defâ
(27)                 
ES-SEMİ’
Mükemmel işiten.
Duâların kabûlü için
770
(28)                 
EL-BASÎR
Gizli açık, her şeyi çok iyi gören.
Acziyetin kalkması için
112
(29)                 
EL-HAKEM
Mutlâk hâkim, hakkı batıldan ayıran. Son hukmü veren.
Haklı dâvâsını kazanmak için
68
Defâ
(30)                 
EL-ADL
Mutlâk adâlet sâhibi, aşırılığa meyletmeyen
Adâletli olmak için
104
Defâ
(31)                 
EL-LATÎF
Lütfeden, her şeye vâkıf.
Dileklerin olması, kısmet ve rızık için
129
Defâ
(32)                 
EL-HABÎR
Her şeyin iç yüzünden haberdâr olan.
Hâfıza ve idrâkın genişlemeğe için
812
Defâ
(33)                 
EL-HALÎM
Cezâda, acele etmez, hılm sâhibi. Acele ile ve kızgınlıkla muâmele etmeyen.
Ahlâk ve ilim güzelliği için
 
88
Defâ
(34)                 
EL-’AZÎM
Zâtının ve sıfatlarının mâhiyeti anlaşılamayacak kadar ulu.
 
Sözün te’sirli ve sayılır olması için
 
1020
Defâ
(35)                 
EL-ĞAFÛR
Affı, mağfireti bol. Bütün günâhları bağışlayan.
Günâhların affı kötü ahlâkı bırakmak için
 
1286
Defâ
(36)                 
EŞ-ŞEKÛR
Az amele, çok sevâb veren.
Tâlihin açıklığı ve bol rızık için
526
Defâ
(37)                 
EL-’ALİYY
Yûceler yûcesi.
Zilletten kurtulmak ve ilim için
110
(38)                 
EL-KEBÎR
Büyüklükte benzeri yok.
Hürmet görmek için
232
(39)                 
EL-HAFÎZ
Koruyup gözeten ve dengede tutan.
Nefsinin ve malının korunması için
998
Defâ
(40)                 
EL-MUKÎT
Bedenlerin ve rûhların gıdâsını yaratıp veren, bilip gücü yeten ve koruyan, her çeşit rızkı yaratan.
 
Muhtâc olunan şeyi kazanmak için
 
 
550
Defâ
(41)                 
EL-HASÎB
Kullarına yeten, onları hesâba çeken.
Herkese karşı açık alınlı olmak için
80
Defâ
(42)                 
EL-CELÎL
Celâl ve azâmet sâhibi olan.
Zâlim ve Zorbayı zelîl etmek için
5329
Defâ
(43)                 
EL- KERÎM
Keremi bol, karşılıksız veren.
Bol rızık ve rahatlık için
270
(44)                 
ER-RAKÎB
Her varlığı her ân gözeten. Gözetleyip kontrol eden.
Her işinde Allâh’ın korumasında olmak için
312
Defâ
(45)                 
EL- MUCÎB
Duâları kabûl eden. Dileklere karşılık veren.
Duâların kabûl olunması için
3025
Defâ
(46)                 
EL-VÂSİ’
Rahmet ve kudret sâhibi, ilmi ile her şeyi ihâta eden (kuşatan).
Ömüer uzunluğu, rızık genişliği ve sıhhat için
137
Defâ
(47)                 
EL-HAKÎM
Her şeyi hıkmetle yaratan. Bütün emirleri ve işleri yerli yerinde olan.
İlim ve hikmet sâhibi olmak için
6084
Defâ
(48)                 
EL- VEDÛD
İyiliği seven, iyilik edene ihsân eden. Sevgiye lâyık olan.
Herkesin sevgisini kazanmak için
 
400
Defâ
(49)                 
EL-MECÎD
Zâtı şerefli, ni’meti, ihsânı sonsuz.
İzzet ve şerefin artması için
 
3249
Defâ
(50)                 
EL-BÂ’IS
Peygamber gönderen, Ölümden sonra dirilten, ölüleri dirilten.
Kuvvetli ve irâdeli alacaklarını almak için
573
Defâ
(51)                 
EŞ-ŞEHÎD
Her zamân her yerde her ân hâzır ve nâzır olan.
Şehîd olmak heybetli olmak için
319
Defâ
(52)                 
EL-HAKK
Varlığı değişmeden duran. Vâr olan, hakkı ortaya çıkaran. Fiilen vâr olan, mevcûdiyeti ve ulûhiyyeti gerçek olan.
Îmânda ibâdette sâbit olup îmânlı ölmek için
 
 
108
Defâ
(53)                 
EL-VEKÎL
Kulların işlerini bitiren.
Allâh’dan her türlü yardım görmek için
66
Defâ
(54)                 
EL-KAVÎ
Kudreti en üstün ve hiç azalmaz.
Kansızlık ve vücudun güçlü olması için
116
Defâ
(55)                 
EL-METÎN
Kuvvet ve kudret membâı.
Maddî ve mânevî sağlam olmak için
500
Defâ
(56)                 
EL-VELİYY
Mü’minleri seven, yardım eden.
Her işinde Allâh’ın yardımı için
2116
Defâ
(57)                 
EL-HAMÎD
Hamd ve senâya lâyık. Övülmeye lâyık.
Kazancın genişlemeğe için
3844
Defâ
(58)                 
EL-MUHSÎ
Varlıkların sayısını bilen.
Zekânın kuvvetli olması için
148
Defâ
(59)                 
EL-MÜBDİ-Ü
Maddesiz, örneksiz yaratan. İlkin yaratan.
Her işte muvaffak olmak için
57
Defâ
(60)                 
EL-MU’ÎD
Yarattıklarını yok edib, sonra tekrâr diriltecek olan.
Elden kaçanı geriye kazanmak için
124
Defâ
(61)                 
EL-MUHYÎ
Mahlûklara can veren.
İşlerin başarılı olması için
68
Defâ
(62)                 
EL-MÜMÎT
Her canlıya ölümü tattıran.
Harama bakmamak ve kötülükleri bırakmak için
490
Defâ
(63)                 
EL-HAYY
Ezelî ve ebedî bir hayat ile diri olan.
Sözünün te’sîrli olması ve herkesten ta’zîm görmek için
 
324
Defâ
(64)                 
EL-KAYYÛM
Zâtı ile kâim olan, mahlûkları varlıkta durduran.
Allâh’ın izniyle isteklerin olması için
 
156
Defâ
(65)                 
EL-VÂCİD
Hiçbir şey kendine gizli değil.
Kaybedilen şeyi bulmak için
196
Defâ
(66)                 
EL-MÂCİD
Keremi, ihsânı bol olan.
Kazancın bolluğu için
48
(67)                 
EL-VÂHID
Zât, sıfat ve fiillerinde benzeri ve ortağı olmayan, tek olan. Hiçbir değişikliğe uğramadan olduğu gibi devâm eden.
 
İstediği olur kalbi uyanır aklı nûr olur
 
3669
Defâ
(68)                 
ES-SAMED
Hiçbir şeye ihtiyâcı olmayan, herkesin muhtâc olduğu mercî.
Hiçkimseye muhtâc olmamak için
134
Defâ
(69)                 
EL-KÂDİR
Kudret sâhibi, Her şeye gücü yeten, kudretli.
İstediğini yapmaya güç yetirmek için
305
Defâ
(70)                 
EL-MUKTEDİR
Dilediği gibi tasarruf eden, her şeyi kolayca yaratan kudret sâhibi.
Her işte başarılı olmak için
744
Defâ
(71)                 
EL-MUKADDİM
Şerefte birini öne alan.
Dâimâ yükselmek için
184
(72)                 
EL-MUAHHIR
Dilediklerini te’hîr eden.
Kötü birinin uzaklaştırılması için
847
Defâ
(73)                 
EL-EVVEL
Varlığının başlangıcı olmayan.
Her hayır işinde birinci olmak için
37
Defâ
(74)                 
EL-ÂHİR
Ebedî, varlığının sonu olmayan.
Ömrünün uzunluğu için
801
(75)                 
EZ-ZÂHİR
Yarattıkları ile varlığı açık.
Her meselenin zuhuru için
1106
(76)                 
EL-BÂTIN
Zâtının görülmesi ve mâhiyetinin bilinmesi açısından gizli. Aklın tasavvurundan örtülü olan.
 
Mefsi mutma’ın ve kalbi geniş olması için
 
62
Defâ
(77)                 
EL-VÂLİ
Bütün kâinâtı idâre eden.
Sözünün tesirli ve insanların sevmesi için
47
Defâ
(78)                 
EL-MÜTE’ÂLİ
İzzet, şeref ve hükümrânlık bakımından en yûce, aşkın, son derece yûce.
 
Devletten istediğini elde etmek için
 
551
Defâ
(79)                 
EL-BERR
İyilik eden, vâ’dini yerine getiren. İyilik ve ihsânı bol olan.
Her halde iyilik bulmak için
 
202
Defâ
(80)                 
ET-TEVVÂB
Tevbeleri kabûl eden.
Tevbelerin kabûlü için
406
(81)                 
EL-MÜNTEKIM
Âsîlere cezâ veren. Suçları cezâlandıran.
Zulüm ve fenâklıklardan korunmak için
630
Defâ
(82)                 
EL-AFÜVV
Hiçbir sorumluluk kalmayacak şekilde günâhları affeden.
Rızık bolluğu kalb huzuru için
 
156
Defâ
(83)                 
ER-RAÛF
Çok merhamet eden, şefkâtli.
Hiçbir varlıktan zarar görmemek için
287
Defâ
(84)                 
MÂLİKÜ’L-MÜLK
Mülkün gerçek sâhibi.
Mal ve kazanca zarar gelmemek için
212
Defâ
(85)                 
ZÜ’L-CELÂL-İ VEL-İKRÂM
Celâl, azâmet, şeref, kemâl ve ikrâm sâhibi.
İşlerin kolaylığı için
1100
Defâ
(86)                 
EL-MUKSİT
Adâletle hükmeden, mazlumların hakkını alıcı.
Eşlerin arasını düzeltmek için
209
Defâ
(87)                 
EL-CÂMİ’
Toplayıp düzenleyen, kıyâmet günü hesâba çekmek için mahlûkâtı toplayan.
 
Küsleri barıştırmak için
 
114
Defâ
(88)                 
EL-ĞANİYY
Her şeyden müstağnî, kendi dışındaki her şey O’na muhtâc. İhtiyaçsız.
Büyük servet ve rızık genişliği için
 
1060
Defâ
(89)                 
EL-MUĞNÎ
İhtiyaç gören, fazlıyla doyuran.
Geçim genişliği bol rızık için
1100
Defâ
(90)                 
EL-MÂNİ’
Dilemediklerine mâni’ olan.
Kaza ve beladan uzak olmak için
161
Defâ
(91)                 
ED-DÂRR
Zarar veren.  Elem, zarar verenleri yaratan.
Zararlı kişinin kahrı için
1001
Defâ
(92)                 
EN-NÂFİ
Menfaat veren şeyleri yaratan. Fayda veren.
Hastalıktan uzak olmak hasta ise şifa bulmak için
201
Defâ
(93)                 
EN-NÛR
Âlemleri nûrlandıran, nûr kaynağı, Zâtı açık.
Doğruyu yanlışı görmek ve kalb nurluluğu için
 
256
Defâ
(94)                 
EL-HÂDÎ
Yol gösteren, murâda erdiren. Hidâyet veren.
Çocukların itaatkâr olması için
400
Defâ
(95)                 
EL-BEDÎ’
Eşi ve örneği olmayan, sanatkârâne yaratan. Misâlsiz, örneksiz yaratan.
 
Allâh’ın yardımına nâil olabilmek için
 
86
Defâ
(96)                 
EL-BÂKİ
Varlığının sonu olmayan. Varlığı ebedî olan.
 
Ömrün uzunluğu sıhhatin iyiliği için
113
Defâ
(97)                 
EL-VÂRİS
Her şeyin asıl sâhibi olan.
Uzun ömür bol mal rızık ve şeref için
707
Defâ
(98)                 
ER-RAŞÎD
İrşâda muhtâc olmayan. Bütün işleri isâbetli ve hedefine ulaşıcı, irşâd edici olan.
İçki ve zinâdan kurtulmak ve güzel ahlâk için
 
514
Defâ
(99)                 
ES-SABÛR
Çok sabırlı. Cezâ vermede, acele etmez.
Başladığı işi bitirmek için
298
Defâ
CELLE CELÂLÜH: “Azâmeti yûce ve ulu olan” Allâh-ü Te’âlâ hakkında kullanılan ve saygı ifâde eden sözcüklerdir. “Allâh” lafzı ve Allâh (c.c.)’ın İsimlerinden biriyle zikredildiği yerde anlamında bir saygı ifâdesidir. Bunun yerine;
CELLE ŞÂNÜHÛ: “Şânı yûce olsun”, veyâ
CELLE VE ‘ÂLÂ: “Azâmetli ve yûce olan” ifâdeleri de kullanılmaktadır. Hepsi için “Celâlet ve ululuk ancak Allâh (c.c.)’a mahsûstur.” Diyebiliriz. [4]

“Allâh’ın doksan dokuz ismi vardır. Onları kim ezberlerse cennete girer. Allâh tektir, teki sever.” Diğer rivâyet şöyledir: “Gerçekten Allâh’ın doksan dokuz ismi vardır. Bir müstesnâ yüz isim! Bunları kim sayarsa cennete girer.”[5]

HADÎS-İ ŞERÎF’TE (SÜNENÜ’T-TİRMİZÎ, DE’AVÂT 83, HADÎS NO: 3507) ZİKRİ GEÇEN 99 İSİM ŞUNLARDIR:

 

Allâh, er-Rahmân, er-Rahîm, el-Melik, el-Kuddûs, es-Selâm, el-Mü’min, el-Müheymin, el-Azîz, el-Cebbâr, el-Mütekebbir, el-Hâlık, el-Bâri’, el-Mûsâvvir, el-Gaffâr, el-Kahhâr, el-Vehhâb, er-Rezzâk, el-Fettâh, el-Alîm, el-Kâbıd, el-Bâsıt, el-Hâfıd, er-Râfi, el-Muiz, el-Müzill, el-Basîr, es-Semi’, el-Hakem, el-Adl, el-Lâtîf, el-Habîr, el-Halîm, el-Azîm, el-Gafûr, eş-Şekûr, el-Aliyy, el-Kebîr, el-Hafîz, el-Mukît, el-Hasîb, el-Celîl, el-Kerîm, er-Rakîb, el-Mücîb, el-Vâsi’, el-Hakîm, el-Vedûd, el-Mecîd, el-Bâis, eş-Şehîd, el-Hakk, el-Vekîl, el-Kaviyy, el-Metîn, el-Veliyy, el-Hamîd, el-Muhsî, el-Mübdî, el-Muîd, el-Muhyî, el-Mümît, el-Hayy, el-Kayyûm, el-Vâcid, el-Mâcid, el-Vâhid, es-Samed, el-Kâdir, el-Muktedir, el-Mukaddim, el-Muahhir, el-Evvel, el-Âhir, ez-Zâhir, el-Bâtın, el-Vâli, el-Müteâlî, el-Berr, et-Tevvâb, el-Müntakim, el-Afüvv, er-Raûf, Mâlikü’l-Mülk, Zü’l-Celâli ve’l-İkrâm, el-Muksit, el-Câmi’, el-Ganiyy, el-Muğni, el-Mâni’, ed-Dârr, en-Nâfi’, en-Nûr, el-Hâdi, el-Bedî’, el-Bâkî, el-Vâris, er-Reşîd, es-Sabûr.



Alimlerin ittifakıyla isimler 99’a münhasır değildir. Kur’ân-ı Kerîm’de isim sîgası hâlinde bulunduğu halde, Tirmizi’nin yukarıda saydığımız meşhûr listesinde görülmeyen vasıflar 27 adettir:

 

YUKARIDAKİ LİSTENİN DIŞINDA, KUR’ÂN-I KERÎM’DEKİ DİĞER İSİMLER:

er-Rabb,  el-İlâh,  el-Muhıyt,  el-Kadîr,  el-Kâfî,  (eş-Şekûr’un yerine) eş-Şâkir,  el-Hakîm,  el- (el-Kahhâr’ın yerine) el-Kâhir, el-Mevlâ, en-Nasıyr, el-Hâlık, el-Melik, el-Kefîl,  el-Hallâk,  el-Ekrem,  el-A’lâ,  el-Mübîn,  el-Hafî,  el-Karîb,  (el-Vâhid’in yerine) el-Ehad, Ğâfiru’z-Zenb,  Şedîdü’l-’Ikâb, Fâtıru’s-Semâvâti Ve’l-Ard, er-Rafîu’d-Derecât, Ğâlib ‘Alâ Emrih,  Kâim ‘Alâ Külli Nefs,  Hayrun Hâfızan.

ALLÂH-Ü TE’ÂLÂ’YA İZÂFE EDİLEN DİĞER BÂZI İSİMLER

ed-Dâim, el-Münevver, es-Sıddîk, el-Vitr, el-Allâm, el-Müdebbir, Zi’t-Tavl, Zü’l-Me’âric, Zü’l-Fadl, el-Hannân,[6] el-Mennân,[7] ed-Deyyân...[8]

 

         Kur’ân-ı Kerîm’de Allâh İsm-i Şerîfi 2800 defâ zikredilmiştir. Allâh isminden sonra Kur’ân’da en çok zikri geçen isim, ‘Rabb’ ismidir. 960 yerde zikredilmektedir. Rabb isminden sonra, Kur’ân-da en çok yer alan isimler ise; ‘Rahmân, Rahîm ve Mâlik’ isimleridir. Fâtiha sûresinde ‘Allâh’ isminden sonra sıra ile zikredilen bu dört İsm-i Şerîfe, Cenâb-ı Hakk’ın Rubûbiyet Sıfatları adı da verilmektedir.

 

         Terbiye etmek, büyütmek, yetiştirmek mânalarını ihtiva eden Rab kelimesinin asıl mânası: “Bir şey’i derece derece yükselterek, gâyesi olan en mükemmele erişinceye kadar kollayan” demektir.

٨ وَلِلّٰهِ الْاَسْمَۤاءُ الْحُسْنٰى فَادْعُوهُ بِهَاۖ وَذَرُوا الَّذ۪ينَ يُلْحِدُونَ ف۪ۤى أَسْمَۤائِه۪ۜ سَيُجْزَوْنَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ ٧ [سورة الأعراف:٧/١٨٠]

“En güzel isimler Allâh’ındır. O’na o güzel isimleriyle dua edin ve O’nun isimleri hakkında gerçeği çarpıtanları bırakın. Onlar yaptıklarının cezasına çarptırılacaklardır.”[9]

         Esmâü’l-Hüsnâ ile ilgili bu âyette geçen “eğriliğe sapanlar” diye tercüme olunan “yulhıdûn”, genel olarak Allâh’a isim ve vasıf vermekte kayıtsız, lâubâlî kimseleri ifâde eder. İlhâd: Allâh’ı, Kendisini isimlendirmediği, hakkında ne Kur’ân ne de sünnette nass gelmemiş olan bir isimle adlandırmaktır. 

 

 

 

 

 

 

 


 

 

 



[1]  A’râf Sûresi, 7/180.
[2] Buhârî hadisi bu lafızla tahric etmiştir. Müslim’de “tek” kelimesi yoktur. (Buhârî, De’avât 68; Müslim, Zikr 5, (2677); Tirmizî, De’avât 87, (3502). Kütüb-i Sitte, 7/5-6)
[3] Haşr Sûresi, 59/23.
[4] T.D.V. İslâm Ansiklopedisi 7/271.
[5] Müslim, Zikir 6, hadis no: 2677.
[6] Hannân: Rahmetlerin en latîf cilvesini gösteren, bol-bol rahmet ve mağfiret eden.
[7] Mennân: Hak etmedikleri halde kullarına çeşitli ni’metleri karşılıksız lütfeden, Hak etmedikleri halde kullarına ni’metler lütfeden, yarattıklarını öldükten sonra dirilten.
[8] Deyyân: Herkesin hesâbını en iyi bilen.
[9] A’raf Sûresi, 7/180.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder