26 Mayıs 2016 Perşembe

--- ... HALK’TAN ALIP, HAKK’A GİDEN KOCA ÇINAR --- ŞABAN GÜNBEY'DEN TBMM BAŞKANIMIZ İSMAİL KAHRAMAN'A --- 76-100

--- ... HALK’TAN ALIP, HAKK’A GİDEN KOCA ÇINAR --- ŞABAN GÜNBEY'DEN TBMM BAŞKANIMIZ İSMAİL KAHRAMAN'A --- 76-100 
--- ... HALK’TAN ALIP, HAKK’A GİDEN KOCA ÇINAR --- ŞABAN GÜNBEY'DEN TBMM BAŞKANIMIZ İSMAİL KAHRAMAN'A --- 76-100
--- ... HALK’TAN ALIP, HAKK’A GİDEN KOCA ÇINAR --- ŞABAN GÜNBEY'DEN TBMM BAŞKANIMIZ İSMAİL KAHRAMAN'A --- 76-100

HALK’TAN ALIP, HAKK’A GİDEN KOCA ÇINAR

“Bilmek İstersen Seni, Can İçre Ara Cânı 

 
76-  
Temmuz 1518′de, Halifelik ilgâsı için
Asırlardır mülk ü milletin selâmeti için
Bu güzîde ef’âl sadece Rızâ-i Rahmân için
Yapılır ola geldi herkes bilsin Allah için
 
77-  
Geliyordu bu âdet 3 Mart 1924 gününe kadar
Allâh’ın sesi niçin susar, anlamak akla zarar
Akıllar tutuluyor bu ne biçim vahim karar 
Sebep olanlara beddualarımız, akar da akar
 
78-  
Zû’l-Celâl’in Kahhâr ismi, hep onlarla olsun
Kabirleri mekânları, cehennem ateşiyle dolsun
Güneş yüzü görmesinler, nesilleri kurusun
Zebaniler, yılan-çıyan, onların bekçisi olsun
 
79-  
Âkif’in; “Koca-karı ile Ömer” şiirini okuyun
Keşke tevbe etseydiniz azıcık yüzükoyun
“Kahretsin an-karîb Allah!”,[1] bu sözleri duyun
“Yakında râyet-i ikbâli ser-nigûn[2] olsun...”
Onlar; “belâsını” âhirette “isterim bulsun!”
 
80-  
Bu güzide âdetimiz geceleri kesiliyor
Filiz Çağman müdür hezeyanlar kusuyor
Müsteşar Mustafa İsen CD hiç yakışmıyor
1996 Yılında Kahraman Bakan geliyor
 
 
“Gençlikte bir köprübaşı”, bizim için, mihenk taşı
Dünya-ahiret; denge taşı, muhabbetin, kilit taşı
Fukaranın ekmek-aşı, gençlere hem, yakut taşı
Destanların satırbaşı, makam-mevki köşe taşı
 
81-  
İsmail Kahraman; hemen karar aldırdı
Kararı geri çekmesi için herkes ona saldırdı
Boşuna heveslerdi bütün tabuları yıktırdı
Ku’ân Bülbülleri gece-gündüz haykırdı
 
82-  
Emanetler Has-Oda’da Kur’ân-ı orda okurmuş
Kıraat; 40 Hafız nöbetlerle adet olmuş oturmuş
Saraydan bir ara pek kıymetli Furkan çalınmış
Kıraat için mekân değişip arz-hâneye alınmış
 
83-  
Gönüller huzur bulur, dinlendikçe Kur’ânlar
Kim istemez orada, Rabb’in diliyle yakarışlar
Arap turist duyunca bunu, hüngür hüngür ağlar
Bende okuyum bu yerde Kur’ân, yüreğim sızlar
 
84-  
Kültür bakanlığı dönemini asla unutamayız
Yaptığı icraatlara bir-bir hep minnettarız
Kutsal Emanetler değil mi bizim baş tacımız
24 saat Kur’ân sesi çok memnun ecdâdımız
 
85-  
Dualarımız senin için, sağnak-sağnak yağıyor
Gözyaşları Kur’ân için, oluk-oluk akıyor
Ateş yakmaz o gözleri, Nebî Zî-Şân buyuruyor
Damlaların cümlesinden, sana ecir geliyor
 
86-  
Ne dileğin var ise hemencecik olu versin
Sâlih amel, kucağına dolup-dolup taşa gelsin
Ana ata ecdadına deverânla, Yâ-Sîn gelsin
Mevlâmızın rızâları mütemâdiyen sana gelsin
 
87-  
“Râzıyım Rabbim” deyip, her yerde haykıran Sen
Taltif-i Rahmân’a er, doydum Rabbim diyesin Sen
Dünya-Âhiret ni’metlerin behemehâl bulasın Sen
Cemâlüllâh’a Cennet’ten temaşayla bakasın Sen
 
88-  
Yahya Kemal dostla Hırka-i Saadet Dairesinde
Yaklaşır “Revan Köşküne” o günkü ziyaretinde
Heyecanlandı duygulandı Kur’ân-ı işittiğinde
Dizeler dökmüş idi kalemiyle mürekkebin eşliğinde
 
89-  
Tevhid-i Efkâr / 30 Mart 1922’de duyurur sesi
Devletin iki manevi temeli vardır; Yahya’nın sesi
Biri; Fatih’in Ayasofya da okuttuğu Ezân’ın sesi
Diğeri; Yavuz’un Sarayda okuttuğu Kur’an-ın sesi
 
90-  
Eskişehir’in, Afyon Karahisar’ın gür nesli
Kars’ın genç askeri unutmasın bu iki güzel şeyi
Döğüştünüz! Biliniz, maneviyat için her şeyi
Bayrağımız dalgalandıkça dinmez Hakk’ın sesi
 
91-  
Kültür Bakanlığı’nda kadın memur sayısı 650 idi
Bir gazete sözde; ‘Kadın düşmanı Bakan’ı irdeledi
Haber yapmış sahtekâr, 850 kadının işine son verdi
Kahraman bakanımız olaya hiç durmadan el verdi
 
92-  
850, 650 rakamları olayı ortaya koydu
Yalancı muhabire bir-iki soru sordu
Şikâyet edeceğim diye, kalbine korku koydu
Ne yazık ki utanmaz cevapsız kaçıyordu
 
93-  
“Şikâyetin nereye nasıl yapacaksın?” dedi
“Basın şeref divanı mı, hangisine?” dedi
“Yoksa mahkeme mi? Ne yapalım et” dedi
Bakan; “Mahkeme-i Kübrâ’da görürüz bil” dedi
 
94-  
Bakanımız Kahraman, birçok meyveler verdi
O yorucu geçen günler, bütün ömre değerdi
Kadir Topbaş’a gel dedi, onu başka severdi
Vefakârlığı bırakma ha! âdil ol aman derdi
 
95-  
Bodrum Şapel, Trabzon Ayasofya, Kayseri
Etnografya müzelerin, bilirlermiş şâh-eseri
Temizlenip bekletilsin lazım olur bu, öte-beri
Yeryüzü Mescid imiş, hep katre-i gevheri[3]
 
96-  
Kültür merkezlerinde, eğlenirler hoyratça
Yetim hakkı gözetmez, savururlar çılgınca
Birde Çiçek Dilligil, çıktı ortaya kahpece
İçkiye ‘ikram’ dedi, haysiyetsiz, hırçınca
 
97-  
Kâinatı yaratan: “İsraf etmeyin” buyurdu
İlke; “Zararın Telafisi”  gönülleri doldurdu
Kültür Bakanlığı Kahraman’la meşhur oldu
Bir sene içerisinde herkes; halkı, Hakkı buldu
 
98-  
Doksanlı yıllarda, tam sevinelim denilir
Ülkenin başına kara bulutlar gibi çökülür
Habisliğin adına; “Post Modern Darbe” denir
O acı günlerde kültürümüze, hayat verir
 
99-  
Verilen ölçüleri hak ile terâziye vuruyor
İlerde toplanılacak, bir Mahşer vardır diyor
Eğer doğru dürüstse, bu işe tamam diyor
Bâzı kişiler gibi hep, işkembeden atmıyor
 
100-              
Yeniden bir tarih için, toplanıldı evinde
Kurulsun artık “Adalet”, olunsun istifade
Kurtulsun millet, bir kez olsun ömründe
“Kalkınma” elzem oldu bu gidiş akabinde
 
 
“Gençlikte bir köprübaşı”, bizim için, mihenk taşı
Dünya-ahiret; denge taşı, muhabbetin, kilit taşı
Fukaranın ekmek-aşı, gençlere hem, yakut taşı
Destanların satırbaşı, makam-mevki köşe taşı
 
 
Hayat çizgilerinizi, yazmak ile çizemem
Kurabildim mi? Bilmem, hayatınıza denklem
Evinizde bulunsun böyle değersiz amblem
Dâreyn hayatında, hiç görme sakın deprem
İsmin yâd olsun, unutulmasın; devr-i âlem
Vakar ve şerefine, dokunamasın nâ-mahrem
Bilinsin ki; seviyorum seni, işte Sana kasem
Methiyen defterlere dolsun getirsinler, kalem
Huzur, güven, sevgi, saygı, Senin için erdem
Torun, evlat, gururlansın, önlerinde görkem
Sana saygı az geliyor, güllerini bir-bir derem
Sayısızca eylemlerin, gençlere kaldı muhkem
Küçük gören vardır elbet, oldun bize, “Alem”
İşlerini aratmıyor, güzelliğin, nur-i mücessem[4]
Devlet, Meclis,  binalarında şeklin, mürtesem[5]
Fikirlerin herkes için ret olunmaz, müsellem[6]
Laikliği yeriyorsun, anayasamızda olmaz! İkilem
Seni üzen herkesin, yerleri olsun Cehennem
Zaten lazım onlara, amansız mekân Cuhnem[7]
Ömrün, güzellik dolu, bizlere de muhterem
Gönüller birbirine akarmış, Allâh-ü E’lem[8]
Îmân ile göçer isek, ne hoş olur, muhteşem
Şaban Günbey; yaptı belki birazcık, gözlem
Bundan öte hayatınız, benim için biraz mübhem
Nasîb oluna bize! Havz-ı Kevser’den Zemzem
Hakk indinde inşâallâh, İlâhî Huzûr’a erem
 
Türkiye Büyük / Millet Meclisi’nde / mükemmel bir / başaktörsün
Millet Meclisi’nde / laikler-e savaş açtın / mücahitsin / doruktasın
Mükemmel bir / mücâhitsin / mütedeyyin şahsiyetsin / muallimsin 
Başaktörsün / doruktasın / muallimsin / bizler için mükemmelsin
 
Türkiye Büyük / Millet Meclisi’nde / mükemmel bir / başaktörsün
Millet Meclisi’nde / dinin için savaştın / mücahitsin / doruktasın
Mükemmel bir / mücâhitsin / mütedeyyin şahsiyetsin / duâyensin 
Başaktörsün / doruktasın / duâyensin / bizler için “Hayru’n-Nâs” sın
 
1-     Ey Allâhım! Senden başka İlâh yoktur.
2-     Ey Allâhım! Senden başka Ma’bûd yoktur.
3-     Ey Allâhım! Senden başka Maksûd yoktur.
4-     Ey Allâhım! Senden başka Mevcûd yoktur.
5-     Ey Allâhım! Senden başka Matlûb yoktur.
6-     Ey Allâhım! Senden başka Mahbûb yoktur.
YÂ RABBÎ! MAKSÛDUM (KASTIM, İSTEDİĞİM, HER ŞEYİM, ARZUM VE GÂYEM) SENSİN! SÂDECE VE SÂDECE SENİN RIZÂNI TALEB ETMEKTEYİM!
 
 
 
 
 
 
“ … Bunlar Allâh’ın koyduğu sınırlardır. Sakın bunları aşmayın. Allâh’ın koyduğu sınırları kim aşarsa, onlar zâlimlerin tâ kendileridir.”
 
(Bakara Sûresi, 2/229’dan)
﴿ ... وَمَنْ يُطِعِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ فَازَ فَوْزًا عَظ۪يمًا
[سورة الأحزاب:٣٣/٧١]
 “ … Kim Allâh’a ve Rasûlü’ne itâat ederse, muhakkâk büyük bir başarıya ulaşmıştır.”
 
(Ahzâb Sûresi, 33/71’den)
 


[1] Kahretsin an-karîb Allâh: Allâh tez zamanda kahretsin.
[2] Râyet-i ikbâli ser-nigûn olsun: İkbâl (gelecek) sancağı tersine dönsün.
[3] Katre-i Gevher: Cevher damlası. İnci tanesi. Pek kıymetli şey.
[4] Nur-i Mücessem: Çok parlak ve güzel olan. Canlı kılığına girmiş gibi olan nur. 
[5] Mürtesem: (Resm. den) Resmolunmuş. Resimlenmiş.
[6] Müsellem (e): (Selm. den) Teslim olunmuş olan, doğruluğu şeksiz kabul edilen. Herkes tarafından kabul edilip emniyet ve itimat edilen. Tasdik edilip inkâr edilmeyen. Ayıplardan teberri olunmuş.
[7] Cuhnem: Cehennem tabakası.
[8] Allâh-ü E’lem: Allâh-ü Te’âlâ bilir ki.
 

 






















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder