‘ÎSÂ (‘ALEYHİ’S-SELÂM)’IN HASTALARA, KÖTÜRÜMLERE, KÖRLERE VE
DELİLERE -KORKANLARA- OKUDUĞU DUÂ…
رقم الحديث: ٥١٠٨٣
(حديث مقطوع) أَخْبَرَنَا أَبُو الْقَاسِمِ عَلِيُّ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، أَنْبَأَنَا أَبُو الْحَسَنِ الْمُقْرِئُ، أَنْبَأَنَا أَبُو مُحَمَّدٍ الْمِصْرِيُّ، أَنْبَأَنَا أَحْمَدُ بْنُ مَرْوَانَ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُسْلِمِ بْنِ قُتَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ ابْنُ أَخِي الأَصْمَعِيِّ، عَنْ عَبْدِ الْمُنْعِمِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ وَهْبِ بْنِ مُنَبِّهٍ، قَالَ:
(حديث مقطوع) أَخْبَرَنَا أَبُو الْقَاسِمِ عَلِيُّ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، أَنْبَأَنَا أَبُو الْحَسَنِ الْمُقْرِئُ، أَنْبَأَنَا أَبُو مُحَمَّدٍ الْمِصْرِيُّ، أَنْبَأَنَا أَحْمَدُ بْنُ مَرْوَانَ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُسْلِمِ بْنِ قُتَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ ابْنُ أَخِي الأَصْمَعِيِّ، عَنْ عَبْدِ الْمُنْعِمِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ وَهْبِ بْنِ مُنَبِّهٍ، قَالَ:
كَانَ دُعَاءُ عِيسَى الَّذِي يَدْعُو بِهِ لِلْمَرْضَى
وَالزَّمْنَى وَالْعُمْيَانِ وَالْمَجَانِينِ:
"اللَّهُمَّ
أَنْتَ إِلَهُ مَنْ فِي السَّمَاءِ، وَإِلَهُ مَنْ فِي الأَرْضِ، لا إِلَهَ
فِيهِمَا غَيْرُك، وَأَنْتَ جَبَّارُ مَنْ فِي السَّمَاءِ، وَجَبَّارُ مَنْ فِي
الأَرْضِ، لا جَبَّارَ فِيهِمَا غَيْرُكَ، وَأَنْتَ مَلِكُ مَنْ فِي السَّمَاءِ
وَمَلِكُ مَنْ فِي الأَرْضِ لا مَلِكَ فِيهِمَا غَيْرُكَ , قُدْرَتُكَ فِي
الأَرْضِ كَقُدْرَتِكَ فِي السَّمَاءِ، وَسُلْطَانُكَ فِي الأَرْضِ كَسُلْطَانِكَ
فِي السَّمَاءِ، أَسْأَلُكَ بِاسْمِكَ الْكَرِيمِ، وَوَجْهِكَ الْمُنِيرِ،
وَمُلْكِكَ الْقَدِيمِ، إِنَّكَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ."
قَالَ وَهْبٌ: هَذَا
لِلْفَزِعِ وَالْمَجْنُونِ، يُقْرَأُ عَلَيْهِ وَيُكْتَبُ لَهُ وَيُسْقَى مَاءَهُ ـ
إِنْ شَاءَ اللَّهُ.[1]
‘Îsâ (‘aleyhi’s-selâm)’ın
hastalara, kötürümlere, körlere ve delilere -korkanlara- okuduğu duâ…
ANLAMI: “Ey Allâhım! Sen yerlerin ve göklerin (bunların
içindekilerin) ilâhı’sın.[2] Yerde ve gökte Senden
başka ilâh yoktur. Ey Allâhım! Sen yerlerin ve göklerin (bunların
içindekilerin) Cebbâr’ısın.[3] Yerde
ve gökte Senden başka Cebbâr yoktur. Ey Allâhım! Sen yerlerin ve göklerin (bunların
içindekilerin) Melik’isin.[4]
Yerde ve gökte Senden başka Melik yoktur. Senin yerdeki kudretin semâdaki
kudretin gibidir. Yerdeki saltanatın semâdaki saltanatın gibidir. ‘İsm-i Kerim’in,[5] ‘Vech-i
Münîr’in[6] ve ‘Mülk-i Kadîm’in[7] hürmetine
senden istiyorum! Muhakkak ki senin her şeye gücün yeter.”
--- Vehb (rahımehüllâh)’in rivâyetine göre: ---
“Bu duâ delilere ve korkan kişilere okunulsa veyâ yazılıp suyu içirilse
inşâallâh şifâ verir.”--- Buyurmaktadır.[8]
[1] الكتب: تاريخ دمشق لابن عساكر،
ذكر
من اسمه عُمَر ممن لا يعرف تسمية أبيه، ذكر من اسمه عِيسَى،
عِيسَى ابْن مريم روح اللَّه وكلمته وعبده ورسوله صلى الله ...
[3] Cebbâr: Allâh-ü Teâlâ’nın İsm-i Şerîf’i olup; “Kırılanları onaran, eksikleri
tamamlayan; Dilediğini zorla yaptırmaya muktedir olan...” anlamına gelmektedir.
[4] Melik: Allâh-ü Teâlâ’nın İsm-i Şerîf’i olup; Allâh-ü Teâlâ’nın, ne zâtında ve ne
de sıfatında hiçbir varlığa ihtiyâcı yoktur. Bilâkis her şey zâtında, sıfatında,
varlığında ve varlığının devâmında O’na muhtaçtır. Bütün kâinatın hakikî
sâhibi, mutlak hükümdârıdır. “Bütün mahlûkâtın hakikî sâhibi ve mutlak
hükümdârı...” anlamına gelmektedir.
[7] Mülk-i Kadîm: Saltanatının evveli yoktur. (Saltanatı kadîm olanın varlığının kadîm
olması evlâdır.)
[8] Rûhu’l-Furkân, Mahmûd
USTSOSMANOĞLU, Siraç Kitabevi, İstanbul, 1993, 3/522. (Hz. Îsâ (aleyhi’s-selâm)’ın
hastalara, kötürümlere, körlere ve delilere okuduğu duâ)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder