20 Temmuz 2011 Çarşamba

HAVZ-I KEVSER VE ÖZELLİKLERİ

HAVZ-I KEVSER VE ÖZELLİKLERİ

ا
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ-- ﴿ إِنَّآ أَعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَۜ [سورة الكوثر:١٠٨/١]
Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın adıyla.

“Gerçekten Biz, sana Kevser’i verdik.”[1]

عَنْ أَنَسٍ رَضِىَ اللّٰهُ عَنْهُ. قَالَ: بَيْنَا رَسُولُ اللّٰه فِي الْمَسْجِدِ إِذْ أَغْفٰى إِغْفَآءَةً ثُمَّ رَفَعَ رَأْسَهُ ضَاحِكًا. فَق۪يلَ: مَا أَضْحَكَكَ يَا رسُولَ اللّٰهِ؟ قَالَ: نَزَلَتْ عَلىَّ سُورَةٌ اٰنِفًا فَقَرَأَ: بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ، إِنَّآ أَعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَ حَتّٰى خَتَمَهَا قَالَ: أَتَدْرُونَ مَا الْكَوْثَرُ؟ قُلْنَا: الِلّٰهِ وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ. قَالَ: إِنَّهُ نَهْرٌ وَعَدَنِىهِ رَبّ۪ى عَزَّ وَجَلَّ عَلَيْهِ خَيْرٌ كَث۪يرٌ، وَهُوَ حَوْضٌ تَرِدُ عَلَيْهِ أُمَّت۪ى يَوْمَ الْقِيَامَةِ. اٰنِيَتُهُ عَدَدُ نُجُومِ السَّمَآءِ فَيخْتَلِجُ الْعَبْدُ مِنْهُمْ فَأَقُولُ: رَبِّ إِنَّهُ مِنْ أُمَّت۪ى فَيَقُولُ مَا تَدْر۪ى مَآ أَحْدَثَ بَعْدَكَ. أخرجه الخمسة .
Hz. Enes (r.a.) anlatıyor: “Rasûlüllâh (aleyhi’s-salât-ü ve’s-selâm) bir gün mecsidde iken hafif bir uyku kestirmesi yaptı, sonra gülerek başını kaldırdı. Kendisine: --- “Ey Alâah’ın Rasûlü, niçin gülüyorsunuz?” diye sorulunca:

--- “Bana az önce şu  sûre nâzil oldu” deyip besmele çekti, sonuna kadar Kevser Sûresi’ni okudu:

“Bismillahirrahmanirrahim, Ey Muhammed! Doğrusu sana pek çok ni’met vermişizdir. Öyleyse Rabbin için namaz kıl, kurban kes. Doğrusu adı sanı ortadan kalkacak olan, sana kin tutan kimsedir”[2]

Rasûlüllâh kıraatı tamamlayınca sordu: --- “Kevser’in ne olduğunu biliyor musunuz?” Biz: --- “Allâh ve Resûlü bilir” dedik. Rasûlüllâh (aleyhi’s-salât-ü ve’s-selâm) açıkladı: --- “Bu bir nehirdir. Rabbim O’nu bana vâdetmiştir. O nehir üzerinde pek çok hayırlar var. Bu bir havuzdur da. Kıyâmet günü ümmetim onun başında (su içmek üzere) toplanacak. Bu havuzdaki maşrapalar gökteki yıldızlar kadar çoktur. Derken içlerinden bir kul çıkarılıp atılacak. Ben müdâhale edip: “Ey Rabbim (onu niye atıyorsun) o benim ümmetimdendir?” diyeceğim. Ancak Cenâb-ı Hakk: “Bunlar senden sonra ne bid’atler işlediler senin haberin yok” diyecek.”[3]
أَلَا وَأَنّ۪ى فَرَّطُّكُمْ عَلَى الْحَوْضِ أَنْظُرُكُمْ وَأَنّ۪ي مَكَاثِرَ بِكُمُ الْاُمَمَ        فَلَا تَسْوَدُّوا وَجْه۪ي، إِلَّا وَقَدْ رَأَيْتُمُون۪ي وَسَمِعْتُمْ مِنّ۪ى وَسَتَسْأَلُونَ عَنّ۪ى فَمَنْ كَذِبَ عَلَيَّ فَلْيَتَبَوَّأْ مَقْعَدَهُ مِنَ النَّارِ، أَلَا وَأَنّ۪ى مُسْتَنْقِذٌ رِجَالًا أَوْ إِنَاثًا وَمُسْتَنْقِذٌ مِنّ۪ى اٰخَرُونَ فَأَقُولُ يَا رَبِّ أَصْحَاب۪ي فَيُقَالُ ﴿إِنَّكَ لَا تَدْر۪ي مَا أَحْدَثُوا بَعْدَكَ
--- “Haberiniz olsun ki! Ben, önceden gidip “Havuz” başında sizi bekleyeceğim! Başka ümmetlere karşı, sizin çokluğunuzla övüneceğim! Sakın -çok günâh işleyip- yüzümü kara çıkarmayınız! Benden görmüş, benden işitmiş, benden sormuş olduğunuz şeylerde bana isnâd ederek yalan uyduran kimse, Cehennem’deki yerini hazırlasın!” --- “Haberiniz olsun ki! Ben bir takım erkek-kadın insanları kurtaracağım! Diğerleri de benden kurtarılmalarını isteyecekler,” --- “Yâ Rabbi! Bunlar da benim sahâbelerimdir!--- diyeceğim. Yûce Allâh (c.c) ise: --- “Senden sonra onların neler yaptığını sen bilmezsin!”  buyuracaktır.”

 

HAVZ-I KEVSER’İN ÖZELLİKLERİ[4]


Rasûlüllâh (aleyhi’s-salât-ü ve’s-selâm) --- Kevser nedir biliyor musunuz? Allâh ve Rasûlü en iyi bilendir, dediler. Rasûlüllâh (aleyhi’s-salât-ü ve’s-selâm) buyurdu ki:

ü Azîz ve Celîl olan Rabbim O’nu cennette bana vermiştir,
ü O, bir nehirdir, (ırmak),
ü Onun üzerinde pekçok hayır vardır…
ü Kıyâmet gününde havuza gökteki iki oluktan Kevser ırmağının suyu akar,
ü Üzerinde gökteki yıldızların sayısınca kaplar vardır.
ü O’nun önünde inciden kubbeler vardır.
ü Tatlı kokulu misktir,
ü O’nun çakılı incidir,
ü Üzerinde inci ve zebercedden bir köşk vardır,
ü Sütten daha beyaz,  
ü Bal-dan daha tatlıdır,
--- Kar-dan daha soğuk,
--- Pamuk-tan daha yumuşaktır,
ü O’na, boyunları deve boynu gibi olan kuşlar gelir, Ebû Bekir (r.a.) dedi ki: --- Ey Allâh’ın Rasûlü o, çok güzel olmalıdır. Rasûlüllâh buyurdu ki: --- “Onları yemek kendilerinden daha güzeldir.”
ü Cennetin bağrında bir ırmaktır,[5]
عَنْ عَآئِشَةَ رَضِيَ اللَّٰهُ عَنْهَا قَالَتْ : مَنْ أَحَبَّ أَنْ يَسْمَعَ خَر۪يرَ الْكَوْثَرَ فَلْيَجْعَلْ أُصْبُعَيْهِ ف۪ي أُذُنَيْهِ.
ü Hz. Âişe’den nakleder ki; --- “Kim Kevser’in şırıltısını duymak isterse, iki parmağını iki kulağına koysun.”
ü Kenarlarında, içleri boş inciden kubbeler vardır,
ü İçinden misk-i ezfer çıkar,
ü Boy ve genişliği meşrık ve mağrib arası kadar,
ü Derinliği yetmiş bin yıllık yol-dur,
ü Suyundan içen bir daha susamaz,
ü O’ndan abdest alan ebediyen perişan olmaz,
ü İki yakası altındandır, inci ve yakutun üzerinden akar.
ü O’nun toprağı yâkût, mercan, zeberced ve incidendir.
ü Hz. Peygamberimiz (aleyhi’s-salât-ü ve’s-selâm)’e ahdini bozan, ehl-i beytini katleden ondan içemez.


[1] Kevser Sûresi, 108/1.
[2] Kevser Sûresi, 108/1-3.
[3] Kütüb-i Sitte, 4/410-411. (Buhârî, Tefsîr, Kevser Sûresi, 1, Rikâk 53, Müslîm, Salât 53, (400); Tirmizî,Tefsîr, Kevser (3357), Ebû Dâvud, Sünnet 26, (4747, 4748); Nesâî, Salât 21, (2, 133, 134).
[4] İbn-i Kesîr Tesîrinden. Kevser Sûresi, 1. Âyet,
[5] Hz. Âişe’ye; ey mü’minlerin annesi bana Kevser’den söz et, dedim de, Hz. Âişe dedi ki: --- “Cennetin bağrında bir ırmaktır. Ben; cennetin bağrı ne? deyince, o; ortası, dedi. Onun iki yakasında inciden ve yakuttan köşkler vardır, toprağı misk, çakılı yâkût ve incidir.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder