20 Temmuz 2011 Çarşamba

ÜÇ MESELE

ÜÇ MESELE

İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe (rh.a.), hac için yola çıkıp Medîne’ye ulaştığında karşılaştığı Seyyîd İmâm Zeyd b. Ali Muhammed el-Bâkır (r.a.) ile arasında şöyle bir konuşma geçer.


İmâm Zeyd b. Ali Muhammed el-Bâkır (r.a.): --- “Nu’mân b. Sâbit senmisin?”

İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe (rh.a.): --- “Evet benim efendim.”

İmâm Zeyd b. Ali Muhammed el-Bâkır (r.a.): --- “Kıyâsa dayanarak Allâh-ü Te’âlâ’nın Dînini ve Hz. Peygamber (aleyhi’s-salât-ü ve’s-selâm)’in hadîslerini değiştiren senmisin? Kur’ân ve Sünnet’in hükümlerini terk edib bir takım peşin yargılarda bulunan senmisin ?”

İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe (rh.a.): --- “-Bu söylediklerinizden beni- Allâh-ü Te’âlâ korusun!..”

İmâm Zeyd b. Ali Muhammed el-Bâkır (r.a.): --- “Dîni değiştirip hükümlerini bozmaya kalkan senmisin? sen kendi aklınca kıyâs yaparak, Dedem, Hz. Peygamber (aleyhi’s-salât-ü ve’s-selâm)’in  dînini ve hadîslerini mi değiştiriyorsun ? Sen nasıl oluyorda Kur’ân ve Sünnete baş vurmadan fetvâ verme yetkisini kendinde görüyorsun ?”

İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe (rh.a.): --- “Yemîn ederim bunu ne yaptım ve ne de yaparım.”

İmâm Zeyd b. Ali Muhammed el-Bâkır (r.a.): --- “İnsanlar bir çok verdiğin fetvâlardan bahsediyor.”

İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe (rh.a.): --- “Lütfen oturunuz. Hz. Rasûlüllâh (aleyhi’s-salât-ü ve’s-selâm)’a olduğu gibi, benim size de hürmetim var” der İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe (rh.a.), İmâm Zeyd b. Ali Muhammed el-Bâkır (r.a.)’a yer gösterir. Her ikisi de yerini aldıktan sonra İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe (rh.a.) söze başlar:

--- “Bırakında insanlar istediklerini söylesinler. Eğer izin verirseniz size üç soru sormak istiyorum efendim.”

İmâm Zeyd b. Ali Muhammed el-Bâkır (r.a.): --- “İstediğini sor.”

 İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe (rh.a.): --- “Erkek mi yoksa kadın mı daha zayıftır?”

İmâm Zeyd b. Ali Muhammed el-Bâkır (r.a.): --- “Tabîki kadın daha zayıftır.”

İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe (rh.a.): --- “Her birinin mîrasdaki payı ne kadardır acabâ?”

İmâm Zeyd b. Ali Muhammed el-Bâkır (r.a.): --- “Erkeğin iki payı kadının bir payı vardır.”

İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe (rh.a.): --- “Allâh-ü Te’âlâ’nın emri böyle. Benim içtihâdım da budur. Eğer ben aklımla hareket edecek olsaydım, erkeğe bir kadına iki pay verirdim. .Çükü kadın daha zayıf ve onu kollamamız gerekir.”

İmâm Zeyd b. Ali Muhammed el-Bâkır (r.a.): --- “Doğru.”

İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe (rh.a.): --- “İkinci sorum şu efendim. Namaz ibâdetimi daha üstündür? Oruç ibâdeti mi?”

İmâm Zeyd b. Ali Muhammed el-Bâkır (r.a.): --- “Elbette ki namaz ibâdeti daha üstün ve fazîletlidir.”

İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe (rh.a.): --- “Evet herkesin görüşü böyle. Allâh-ü Te’âlâ’nın selâmı üzerine olsun. İşte bu da deden Hz. Rasûlüllâh (aleyhi’s-salât-ü ve’s-selâm)’ın sözüdür Eğer ceddinin dînini akıl ve kıyâsla değiştirmiş olsaydım, âdet hâlindeki kadının kılamadığı namazları kazâ etmesini, orucu kazâ etmemesini emrederdim. -Ben Allâh-ü Te’âlâ’nın hukmünü değiştirseydim bir kadından, temizlikten sonra orucunu değil namazını kazâ etmesini isterdim. Oysa ki ben böyle düşünmüyorum.-”

İmâm Zeyd b. Ali Muhammed el-Bâkır (r.a.): --- “Haklısın, bu konuda da haklısın sen!..”

İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe (rh.a.): --- “Şu soruma da cevab verin efendim. Oruçlu bir kimse unutarak yemek yerse ne gerekir?”

İmâm Zeyd b. Ali Muhammed el-Bâkır (r.a.): --- “Bir şey olmaz. Allâh-ü Te’âlâ’nın Peygamberi (Aleyhi ‘s-salât-ü ve’s-selâm) buyurmuşlardır ki; “onu Allâh-ü Te’âlâ yedirip içirmiştir.”

İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe (rh.a.): --- “Oruçlu bir insan güneşin, batmadığı halde battığını zannederek yeyip içerse ne gerekir efendim?”

İmâm Zeyd b. Ali Muhammed el-Bâkır (r.a.): --- “Bozduğu orucuna karşılık bir gün oruç tutar.”

İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe (rh.a.): --- “Eğer ben Hadîs’i terk edip aklıma uysaydım, o zaman hatâ ile unutmayı bir tutardım. Oysa ki ben böyle düşünmüyorum. Görüyorsunuz ya insanlar hakkımda nasıl şeyler söyleyip duruyorlar.”[1] İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe (rh.a.) dördüncü soruyu sorar:

İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe (rh.a.): --- “Sidik mi daha pis, menî mi?”

İmâm Zeyd b. Ali Muhammed el-Bâkır (r.a.): --- “Sidik menîden pistir.”

İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe (rh.a.): --- “Eğer deden Hz. Peygamber (aleyhi’s-salât-ü ve’s-selâm)’in dînini kıyâsla değiştirmiş olsaydım, sidikten dolayı gusletmek gerektiğini ve menîden dolayı da sâdece abdest almak gerektiğini söylerdim. Fakat akıl ve kıyâsla bu dîni değiştirmekten Allâh-ü Te’âlâ’ya sığınırım.”

İmâm Zeyd b. Ali Muhammed el-Bâkır (r.a.): --- “Demek ki hakkında yalan söylüyorlarmış. Yaklaş Nü’mân yaklaş. Buraya yanıma otur. Ben de hakkında diğerleri gibi kötü zan beslemişim. Beni affetmeni istiyorum.” İmâm Zeyd b. Ali Muhammed el-Bâkır (r.a.) yerinden kalkar ve İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe (rh.a.)’yi kucaklar tebrîk edip ona ikrâmda bulunur.

İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe (rh.a.): --- “Allâh-ü Te’âlâ hepimizi birlikle affetsin efendim.”

İmâm Zeyd b. Ali Muhammed el-Bâkır (r.a.): --- “Seninle bir çok konuyu oturup konuşmak isterim Nü’mân!”

İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe (rh.a.): --- “İzin verirseniz hac ibâdetim için Medîn-i Münevvere’de bulunduğum süre boyunca her gün sizin meclisinize gelip sizi dinlemek istiyorum.”

İmâm Zeyd b. Ali Muhammed el-Bâkır (r.a.): --- “Başımızın üstünde yerin var.”   


[1] Bâzı rivâyetlerde de Hz. Ali (r.a.)’nin: “Dîn; akıl ve görüş ile olsaydı, mestin üstünü değil, altını meshetmek daha uygun olurdu. Ben Rasûlüllâh (aleyhi’s-salât-ü ve’s-selâm)’ın hep mestlerinin üstünü meshettiğini gördüm.” Sözünü de ilâve ettiği belirtilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder